Versus Art Project, 5 Eylül – 29 Eylül 2024 tarihleri arasında, on beş mimar-sanatçının çalışmalarını bir araya getiren "Binanın İhlalleri: Kalıntılar, Düzenekler, Tesadüfler, Oyuklar ve Ayrılışlar" başlıklı sergiye ev sahipliği yapacak.
İngilizce unbuilt kelimesi, inşa edilmemiş mimari tasarımlar, yıkılmış ya da imha edilmiş binalar için kullanılan bir ifade. Bina cismine ulaşmamış, bina cisminden mahrum edilmiş ya da binası meçhul, binası parçalanmış, binası yok edilmiş bir mimarlık. Bu sergi, “Binanın İhlali” ya da “Binasız Mimarlık” şeklinde Türkçe’ye çevrilebilecek “Unbuilding” kavramını tartışmaya açarak, mimarlığı bina yapımı üzerinden meşrulaştıran genel kabul görmüş mimarlık tanımını sorgulamayı hedefliyor. 15 mimarın, sanat ve mimarlık arasında konumlanan bir dizi spekülatif ve eleştirel mimari çalışmasını bir araya getiriyor. Sergi birbiri ile geçişken üç ana kavram çerçevesinde kurgulanıyor: Ritüelistik, Şiirsel ve Eleştirel.
Ali Artun’un alışagelmedik birliktelikleriyle oyuna sürülen ve ait oldukları gösterge sisteminden ayrılarak işlevsizleşen aletleri, Bahar Avanoğlu’nun çizim ile çizer arasındaki baba-oğul ilişkisini eleştiren batıni çizim masaları, Adrianos Efthymiadis’in Hejdukian ağıtları, Marc Leschelier’in mimarlık yapma biçimlerini sorguladığı ‘‘otomatik mimarlık”ları serginin ritüelistik perspektifine vurgu yapıyor. Charlotte Erckrath’ın kartezyen düşünme biçimine atfedilen çizim aletlerinin tekinsiz bedenselliklerini keşfeden çizim düzenekleri, Fırat Erdim’in atmosferin görünmez bedensel katmanlarıyla etkileşime geçen enstrümanları, Andreas Nonneman’ın çizim ile inşa arasındaki karşılıklı ilişkiyi ve çizim ile inşa arasındaki sınırın muğlaklığını tartışan konstrüksiyonları serginin şiirsel perspektifine vurgu yapıyor. Bihter Almaç, Büşra Balaban ve Mert Zafer Kara’nın evin tekinsiz hallerine dair hatırlamak ile unutma arasında salınan öznel anlatıları, Melike Beşik’in eve dair hafıza ve mekan ilişkilerinin metinsel ve imgesel irdelemeleri, İpek Avanoğlu’nun bağlanma eylemini mekansal pratik olarak araladığı çizim ve materyal deneyleri, Ece Duran’ın geleneksel biçimde deneyimleyemediğimiz bedenin içselliğine dair okumaları, Sam Lynch’n yerin çoklu ve kaygan zamansallığını açımlayan çizimleri, Setareh Roozbahani’nin İran protestolarında kamusal dış mekan ile domestik iç mekan arasındaki sınırın belirsiz mekansallığını irdelediği dokümantasyonlar serginin eleştirel perspektifine vurgu yapıyor.