Çarşamba Seminerleri'ne bu hafta, "kamusal" temasıyla Özlem Özkan konuk oluyor. Seminer, 4 Nisan'da MSGSÜ Video Konferans Salonu'nda yapılıyor.
“Evde Sağlık Hizmeti Politikaları, Kadın ve Yoksulluk” başlıklı sunuşun tanıtım metninden:
“Evde sağlık hizmetleri Akut ve/veya kronik herhangi bir sağlık sorunu olan bireylere, engelli, yaşlı, yatağa bağımlı, terminal ve nekahat dönemde olanlara ve günlük yaşam aktivitelerinde başkasının yardımına ihtiyaç duyanlara, sağlık çalışanları tarafından evde sunulan muayene, tetkikten, izlem bakım, tedavi, rehabilitasyona kadar uzanan hizmettir. Dolayısıyla, bu sağlık hizmeti biçimi, kendimizin, ailemizin olmasa da yakınlarımızdan birisinin mutlaka gereksinim duyduğu bir hizmettir. O nedenle, konu, özel bir disiplinin konusu gibi görünse de bir düzeyde bugünden ya da yarından hepimizi ilgilendiren bir konudur. Evde sağlık hizmeti politikaları ise bu hizmetin cepten ödeme, özel sağlık sigortası ya da kamusal bir bütçe gibi ne tür bir finansmanla karşılandığının ya da karşılanması gerektiğinin, hangi mekanlarda ve koşullarda, kimler tarafından, hangi hizmet içeriğinde, sağlık örgütlenmesi içinde kaçıncı düzeyde ve nasıl bir örgütlenmeyle sunulduğunu içeren politikalardır. Evde sağlık hizmeti politikaları tarihsel ve toplumsal bir bağlam ile ele alındığında, parça bütün ilişkisininin gereği olarak, onun sağlık politikaları, sağlık politikalarınında belirleyicisi olan genel ekonomik politikalarla ilişkisi kurulduğunda, karşımıza 1700’lü yılların sonu-1928, 1929-1980, 1980-2000’ki yıllar ve 2000 yılından günümüze olmak üzere dört dönem çıkmaktadır. İlk ortaya çıktığında evde sağlık hizmetinin yegâne hedefi sadece yoksullara ve işçi sınıfına hizmet sunmak iken, 1980 sonrasında üçüncü dönemde sağlık hizmetlerinin piyasalaşması ve ticarileşmesiyle beraber, büyük oranda özel sektöre, cepten ödemeye ya da yüksek katılım payına dayalı kamu niteliğini kaybetmiş sınırlı kurum hizmeti özelliğine sahip olduğundan, işçi sınıfının ve yoksulların erişemediği bir hizmete dönüşmüştür. Ticarileşmiş sağlık sisteminde maliyet-etkilik stratejilerinin bir sonucu olarak, 2000 yılından beri ise özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde “tele sağlık” olarak sürdürülen bu hizmetler, yoksulların varlığından dâhi haberdar olamadığı bir hizmete dönüşmüştür. Tarihi boyunca hem evde sağlık hizmeti sunanların büyük bir çoğunluğunun kadın olması hem de 1980’li yıllarda metalaştırılan sağlık hizmetleriyle işletmeye dönen hastanelerde erken taburculuk uygulamalarıyla alınamayan profesyonel sağlık hizmetlerinin evde büyük oranda informal bakıcı olarak adlandırılan kadınlar tarafından sunulması ise konunun kadın emeğine bakan yüzüdür. Bu sunumda, dünyada ve Türkiye’de tarihsel ve toplumsal bağlam ile evde sağlık hizmeti politkaları, onun kadın ve yoksulluk ile ilişkisi ele alınacaktır.”
Özlem Özkan: 1968 yılında Çanakkale’de doğdu. 1989 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hemşirelik Yüksekokulu’ndan mezun oldu. 1994 yılında halk sağlığı bilim uzmanı, 2001 yılında GATA Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde halk sağlığı hemşireliği doktoru unvanını aldı. Aynı alanda ikinci doktorasını Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde 2005 yılında tamamladı. Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Sağlık Yüksekokulun’nda 2005-2010 yılları arasında yardımcı doçent, 2010-2016 yılları arasında Doçent olarak çalıştı. Barış imzacısı olması nedeniyle, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi. Şu anda Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesidir. Çalışma alanları; Sağlığın ekonomi-politiği, sağlıkta eşitsizlikler, işçi sağlığı ve güvenliği, hemşire emeği, sağlık emek-göçü ve evde sağlık hizmeti politikalarıdır.