Çarşamba Seminerleri: “İstanbul Kimin Şehri?”

Çarşamba Seminerleri'ne bu hafta "Kamusal" temasıyla Dilek Özhan Koçak ve Orhan Kemal Koçak konuk oluyor. Seminer, 13 Aralık'ta saat 11:00'de MSGSÜ Video Konferans Salonu'nda gerçekleşecek.

Orhan Kemal Koçak, 1991-1995 arasında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde okudu. Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden 1999’da mezun oldu. Bir süre film yapım ve reklam sektöründe çalıştı, sahaflık yaptı. 2003’de İletişim Bilimleri Bölümü’nden polisiye roman konulu teziyle yüksek lisans derecesini, 2009’da harf devrimi konulu teziyle doktor unvanını aldı. 2005-2013 yılları arasında Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim ve Tasarım Bölümü’nde Arş. Gör. ve Yard. Doç. olarak çalıştı. 2013-2016 yılları arasında Giresun Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde Yard. Doç. olarak çalıştı, fakültesinin kuruluş aşamasında yer aldı.

Dilek Özhan Koçak, 1999’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. Cumhuriyet Gazetesi ve TRT’de çalıştı. 2003’de İletişim Bilimleri Bölümü’nden bilimkurgu edebiyatı konulu çalışmasıyla yüksek lisans derecesini, 2009’da İstanbul’un kültürel dönüşümü konulu çalışmasıyla doktor unvanını aldı. 2004-2013 yılları arasında Marmara Üniversitesi İletişim Bilimleri Bölümü’nde Arş. Gör. olarak çalıştı. 2007’de Berlin Humboldt Üniversitesi Georg Simmel Kent Araştırmaları Enstitüsü’nde konuk araştırmacı statüsüyle doktora çalışmasını, 2015’de Tübitak Yurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı ile Berlin Teknik Üniversitesi, Kent Araştırmaları Merkezi’nde doktora sonrası çalışmalarını yürüttü. 2013-2016 yılları arasında Giresun Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde Yard. Doç. ve sonrasında Doç. olarak çalıştı, fakültenin kuruluş aşamasında yer aldı. Doktora tezini 19. Yüzyıl İstanbul’unda Kültürel Dönüşümün Sahnesi: Osmanlı Tiyatrosu adıyla kitaplaştırdı (2011, Parşömen).

“Whose City is That? Culture, Art, Spectacle and Capital in İstanbul” başlıklı kitabı birlikte derleyen (2014, Cambridge Scholars) ve son olarak “İstanbul Kimin Şehri? Kültür, Tasarım, Seyirlik ve Sermaye” (Metis, 2015) başlıklı kitabın editörlüğünü yine birlikte yapmış olan konukların “İstanbul Kimin Şehri” başlıklı sunumunun tanıtım metninden:

“Bir dönemin “Başka İstanbul Yok!” sözü, öyle görünüyor ki yerini “Bu İstanbul’da kaç İstanbul var?” şaşkınlığına bıraktı. Kent büyük bir hızla genişlerken sınıf ve zenginlik, etnisite, cinsiyet ve yaşam tarzı temelinde farklılaşan kentlilerin her birinin kendi kişisel deneyimlerinden kaynaklanan farklı İstanbul’lar beliriyor. Sırrına eremeyeceğimiz duygusu veren, hem üst üste binmiş hem içe içe geçmiş, büyük bir karmaşıklık ve çeşitlilik var karşımızda; biz onu anlamaya çalışırken de değişmeye devam ediyor. Elinizdeki kitap bunun bilincinde olarak “İstanbul kimin şehri?” sorusu etrafında farklı disiplinlerden yararlanan bir dizi makaleyi bir araya getiriyor. Kapitalistleşme sürecini kendine özgü bir ritmle yaşayıp dünya ekonomisiyle bütünleşmiş bir dünya kentinden mi söz ediyoruz? Yoksa sermayenin sonsuz bir döngüyle bir yıkım ve yapım alanına çevirdiği dev bir inşaat şantiyesinden mi? Pazarlama stratejilerinin eline bırakılmış ışıltılı bir vitrinden, bir reklam panosundan mı? İstanbul’u turistlerin kartpostallardan gördüğü tarihi kentte mi, temalı yaşam sitelerinde mi, yoksa zayıfların, şehrin “gerillaları”nın fethettiği arka sokaklarında mı aramalıyız? Filipinli göçmen kadın işçiler bir pazar gününü nasıl geçirir, ya da sokak satıcıları işlerini sürdürebilmek için hangi taktikleri geliştirir? Kim bilir, belki de İstanbul gerçeğin kendisi değildir de, sanatçının her defasında yeniden kurgulayıp ürettiği, pek çok kurmaca kentin üst üste gelip oluşturduğu bir kolajdır. İstanbul Kimin Şehri? okurunu kentin, yalnızca güçlü ve sistemli çabalarla, kurumsal etkilerle ya da pazarlama etkinlikleriyle değil, bireysel katkı ve rastlantılarla da meydana gelen ritmine kulak veren bir çerçevede, onun her gün yeniden üretilişi hakkında düşünmeye davet ediyor.”