Mimarlık Kültürü ve Mirası Araştırmaları Derneği'nin düzenlediği ve Esma İgüs'ün konuk olacağı etkinlik 16 Nisan Pazartesi günü İTÜ Taşkışla'da Doktora Seminer Salonu'nda yapılacak.
Osmanlı İmparatorluğu’nda erken modern çağda başlayan ve XIX. yüzyılın tamamına hâkim olan eğitimde modernleşme hareketi, II. Abdülhamit iktidarının da en az iletişim ve ulaşım kadar üzerinde titizlikle durduğu konulardan biridir. İmparatorluğun yaşadığı mali sıkıntılara rağmen, eğitim meselesi bu süreçte siyasi erk tarafından, devletin üstlenmek zorunda olduğu bir kamu hizmeti olarak algılanarak bu yönde düzenlemeler yapılma yoluna gidilmiştir.
Eğitimin işlevsel bir araç olduğunu anlayan ve halkın arasına fiziksel varlığı ile karışmaktan imtina eden II. Abdülhamit, eğitim kavramını iktidarının görünürlüğünü sağlayan bir araç ve kendini modern dünyada temsil edebilecek bir kurum olarak görmüştür. Bu nedenle de siyasi endoktrinasyona sürecine tabi tutulan eğitim mefhumu, XIX. yüzyıl Osmanlı siyasi dünyasının zihninde derin anlamlar içeren toplumu dönüştürücü işlevsel bir araç, adeta sihirli bir değnek olarak yer edinmiştir.
Bu çalışma kapsamında, II. Abdülhamit Dönemi eğitim sistemi ve okul yapılarıyla, resmi ideoloji arasındaki organik bağ ve erk tarafından eğitim sistemi ile okul yapılarına yüklenen ifadenin ne olduğu ortaya konması amaçlanmıştır. II. Abdülhamit Dönemi okul binaları, hususiyetle de askeri rüştiye yapıları, mimarlık tarihi disiplini çerçevesinde çeşitli soruları cevaplayacak şekilde incelenmiştir. Geç XIX. yüzyıl simge ve semboller dünyasında, Hamidi Dönem okul yapıları; müfredatları, eğitim teknolojileri, planları, iç mekân organizasyonları ve cephe düzenleriyle Sultan’ın somutlaşmamış, ancak soyut anlamda hissedilen meşruiyet kavramına, hizmet ederek resmi ideolojinin onayladığı minvaldeki toplum mühendisliğini gerçekleştirmektedir. Rejim, modern okul binalarının Sultan’ın meşruiyeti ile hilafetinin göstergesi ve sürekliliği olduğuna ilişkin bir metaforu, okulların iç mekan organizasyonları, ders programları, okullarda yapılan törenler ve ritüeller aracılığıyla zihinlerde kurgulamaya çalışmıştır. Ayrıca XIX. yüzyıla kadar periferide oluş(turula)mamış olan merkezi devlet imajı, Hamidi Dönemde halkın adeta günlük yaşamına nüfuz eden, neoklasik üsluplu heybetli devlet daireleri (Hükümet Konakları, İstasyon Binaları gibi) ve okul binaları aracılığıyla görünürlük kazanmıştır. Okulların anıtsal görünüşleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nun gücü ve büyüklüğü arasında organik bir bağ kurulmuş, devlet aygıtının simgesel halden, somut hale dönüştürüldüğü göstergeler zincirine, devletin ideolojik aygıtları haline getirilen eğitim yapıları da eklenmiştir. Tüm bu düşünce pratiklerinin yanı sıra, Padişahın temsiliyet mekanizmasının güçlü birer ifadesi olan eğitim yapıları topluluğu, Sultan öldükten sonra bile ayakta kalarak, Sultan’ın adıyla Hamidî Dönem Okul Binaları olarak II. Abdülhamit’i dolayısıyla da Osmanlı İmparatorluğu’nu geleceğe taşımıştır. Hükümdarın adının inşa faaliyetleri vesilesiyle gelecek kuşaklarca anılacak olması da tarihsel sürekliliğin aktarımı için seçilmiş iyi bir propaganda aracıdır. Bu düşünceden hareketle, Memalik-i Osmaniye’nin periferi bölgelerinde bile Hamidî iklimin modernize havasını yansıtan ve fiziksel varlığını günümüze kadar sürdürebilmiş okul binaları inşa edilmiştir.
Esma İgüs: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nden lisans derecesinden sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecilik Programında yüksek lisansını ”Ankara, İstanbul ve İzmir Resim Heykel Müzeleri’ndeki 1814 Kuşağı Eserlerinin İncelenmesi” başlıklı teziyle tamamlamıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Tarihi ve Kuramı Lisansüstü Programı’ndaki doktora eğitimini 2008 yılında II. Abdülhamid Dönemi Eğitim Sistemi, Eğitim Yapıları ve Askeri Rüşdiyeler” teziyle tamamlamıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Programı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.