Mimariden Renk ve Desene

Galeri Işık Teşvikiye, mimarlık sanatının duayenlerinden önemli bir ustayı, Ertem Ertunga'yı konuk etmeye hazırlanıyor. 15 Kasım- 3 Aralık 2011 tarihleri arasında yer alacak 'Mimariden Renk ve Desene' başlıklı resim sergisiyle sanatseverle buluşacak.

İTÜ’deki mimarlık eğitiminin ardından mesleğine uzun yıllar Avrupa’da devam eden ve ünlü mimar Bruno Lambart’ın mimarlık ofisinin ortaklarından biri olarak uluslararası başarılara imza atan Ertem Ertunga, Galeri Işık Teşvikiye’de.

15 Kasım- 3 Aralık 2011 tarihleri arasında yer alacak ‘Mimariden Renk ve Desene’ başlıklı resim sergisiyle sanatseverle buluşacak.

Ertem Ertunga’nın ”Bir Rönesans sanatçısı gibi” olduğunu söyleyen Türk mimarlık tarihinin bir diğer ustası Doğan Hasol, sergi kataloğunun önsözünde Ertunga’nın henüz bir lise öğrencisiyken giriştiği zor konstrüksiyon denemeleriyle bile o dönemde yaşından beklenmeyecek bir olgunluk gösterdiğini ve bu yönüyle dönemin siyasilerinden Bülent Ecevit’in de dikkatini çekerek övgü topladığını hatırlatıyor. Ertunga’nın ”İyi bir mimar olduğu kadar da iyi bir fotoğrafçı, iyi bir ressam” olduğunu belirten Hasol, meslektaşına su sözlerle selam gönderiyor; ”Bazı insanlar yetenekli doğuyor. Tanrısal bir lütuf diyelim. Ancak bu yeteneği herkes doğru dürüst kullanıp geliştirme becerisini gösteremiyor. Hattâ birçokları yeteneklerinin farkında bile olmadan yaşayıp tükeniyorlar. Ertem Ertunga yeteneklerini erken fark edenlerden; sonra da onları geliştirip çalışarak cömertçe ortaya koyanlardan…”.

Ertem Ertunga Hakkında
1935 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ertem Ertunga, Ankara Gazi Lisesi’nden sonra İ.T.Ü Mimarlık Fakültesi’ni bitirerek (1962) Yüksek Mühendis Mimar unvanıyla meslek hayatına atıldı ve daha o dönemde, sonraları uzmanlaşacağı turistik tesisler alanında ilk başarılı denemelerini gerçekleştirdi.

1966 yılında Alman mimar Bruno Lambart’in Düsseldorf’daki bürosuna ortakları arasında yer alarak çeşitli konkurlarda 10’dan fazla birincilik aldı. Uzun yıllar süren bu uğraşıdan elde ettiği kazanç, sistemli bir çalışma disiplininin yani sıra, Almanya’daki güçlü rakipleriyle başa baş yarışmanın sağladığı cesaret ve yaratıcılık ve çeşitli mevzuları etüd edebilmekti.

Ne var ki, Batının kalıplaşmış kuralları, kolay kolay sarsılmayacak estetik gelenekler, bir noktadan sonra özendirici güç niteliğini yitiriyor, yaratıcılığın kısır bir döngüde yozlaşmasına kadar gidebiliyordu. Her alandaki bilgi birikimini aktarmak, henüz sağlıklı ve verimliyken kendi ülkesinde de başarılı olmanın tadını yaşamak için dönmeye karar veren Ertunga, bu sayede Anadolu’ya olan sevgi ve hasretini gidermek istedi. Bu kaygılarla ve yeni isteklerle 1979’da Türkiye’ye dönen Ertunga, halen İstanbul’da kendi mimarlık bürosunda çalışmalarını sürdürüyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın