5-20 Eylül tarihleri arasında kapılarını açacak Antalya Mimarlık Bienali'ne doğru yapılacak tartışma toplantılarından üçüncüsü 30 Ocak'ta Balıkesir'de düzenleniyor. Toplantı saat 16:00'da Ticaret Odası Toplantı Salonu'nda.
İçinde olduğumuz ve giderek ivmelenen teknolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümler, bu dönüşümlere bağlı olarak değişen öncelikler yaşamın pek çok alanını olduğu gibi mimarlığı da doğrudan ve çok boyutlu olarak etkiliyor. Özellikle Türkiye gibi kentleşme sürecini tamamlamamış, kentsel yapı stoğu içinde ciddi bir yenileme talebi ve baskısı olan ülkelerde bu dönüşüm daha belirgin biçimde hissediliyor, mimarlığın üretim ve tüketim biçimlerinde gözlenen değişikliklerin yanı sıra disipliner sınırlar da yeni ve farklı anlamlar kazanıyor. Bu sınır ve anlam değişikliklerini bunların gerekçesini oluşturan bağlam içinde anlamak mimarlığın ve onun temsili ortamı olan yapılar, kentler için yaşamsal bir önem taşıyor.
Bu tartışmanın önceliği içinde Mimarlar Odası Antalya Şubesi, iki dönemdir sürdürmekte olduğu Uluslararası Bienal etkinliği çerçevesinde, 2015 yılının temasını “Mimarlıkta Geleceği Düşünmek” olarak belirlemiştir. Bu çerçeve dönüşümlerin merkezindeki bağlamsal sorunlardan mimarlık disiplininin önceliklerine, yapılı çevrenin fiziksel durumunun değerlendirilmesinden kültürel ortam içinde oluşan önceliklere çok sayıda alt başlık ve tartışmayı bir arada içeren, akademisyenlerden sanatçılara, politikacılardan mimarlara farklı paydaş guruplarını ilgilendiren bir zemini temsil etmektedir. Bu paydaşların her birinin kendi alanlarının öncelikleri içinde geleceğe yönelik sorun ve çözüm önceliklerini paylaşmaları, tartışmaların ve etkinliklerin sonunda bir yol haritasından çok tartışma önceliklerinin belirlenmesi beklenmektedir. Bu anlamda “geleceği düşünmek” teması bieanal etkinliği ile sınırlı olmayan, sürdürülebilir bir tema olarak ele alınacaktır.
Yeni dünya düzeni içinde mimarın bir sanatçı, tek karar verici, kurtarıcı gibi algılandığı ve buna bağlı olarak da geniş bir sorumluluk üstlendiği mesleki rol model yerini daha bütünleşik ve disiplinlerarası işbirliğine dayalı tasarım sürçlerinin işlevselleştirilmesine bırakmış, mimar bir bütün olarak denetiminde olmayan süreçlerin içinde, kendi dışında oluşan öncelik, planlama ve politikaların meşrulaştırıcı unsuru haline gelmiştir. Yeni talepler, gelişen teknolojiler ve buna bağlı iş yapma biçimleri ile yeni örgütlenme biçimleri mimarlık mesleğinin tanımını, sınırlarını, sorumluluk alanlarını dönüştürmektedir. Şüphesiz bu değişim mesleğin uygulanma biçimlerine ve sonuç ürünlerin niteliklerine yansımaktadır.
Bir yandan gelişen tasarım araçları ve sunum teknikleri, inşaat malzeme ve teknolojilerindeki gelişmeler daha nitelikli yapılar elde etmenin yolunu açarken, öte yandan içinde olunan sosyal, külütrel ve ekonomik dönüşümler küresel, yersiz, tipleşmiş bir mimarlık anlayışını dayatmakta, mimarlıkta yaratıcılıkla tezdüzelik arasındaki sınır ve farklar belirsizleşmektedir. Tüketim toplumu olgusu hayatın pek çok alanının ötesinde tüketimin birincil zemini olan konut ve yapıları doğrudan, dolaylı olarak da mimarları etkilemekte, mimarlık nesnesi, hatta mimarın kendisi bir tüketim nesnesine dönüşmektedir. Bu ortam içinde mimarın rol ve sorumluluk tanımları ile mesleğin geleceğini tartışmak herzamankinden önemli hale gelmektedir.
“Mimarlığın ve Kentlerin Geleceğini Tartışıyoruz” hazırlık toplantılarının üçüncüsü “Mimarlık Mesleğinin Geleceği”, Celal Abdi Güzer moderatörlüğünde yapılacak.