Zorlu Center PSM, 20 Aralık 2013 – 18 Ocak 2014 tarihleri arasında İlker Canikligil’in “More is Less” (Çok aslında azdır) adını taşıyan sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi son haftasına girerken bir hayli mimari içerikli bir eleştiriyi de içeriyor.
“Art ON İstanbul Zorlu Center PSM’de” projesi kapsamında, Zorlu Center PSM yeni bir sergiye daha ev sahipliği yapıyor. İlker Canikligil’in günümüz dünyasındaki ‘fazlalaşma’nın aslında ‘azalma’ anlamına geldiği hissiyle yola çıktığı fotoğraf sergisi “More is Less”; günümüz dünyasının çoğaltılmış, bozulmuş, manipülasyona uğramış, bir kaç kademe daha ileri götürülmüş hallerini gözler önüne seriyor.
İlker Canikligil, sergisinin içeriğini şu sözlerle açıklıyor; “Ünlü mimar Mies van der Rohe, Andrea del Sarto’nun 1855’te bir şiirinde kullandığı “Less is more” (az aslında çoktur) cümlesini kendine ilke edindiğinde Minimalizm’in de temelini sloganlaştırıyordu. Şimdi Rohe’nin dünyasından çok uzakta ve tarihin en çok fotoğraf çekilen dönemindeyiz. Instagram’ın, Facebook’un ve Twitter’in dünyasında her an yüzbinlerce fotoğraf sanal aleme saçılıyor. Bu fotoğraflar hem her şeyi “değerli” kılmaya çalışıyor (sabah içilen bir fincan kahveden tutun da Eiffel kulesine kadar), hem de aynı nedenle aslında her şeyi değersizleştiriyor. Baudrillard’ın “simulasyonların yoğunluğu ve fazlalığı yüzünden içe doğru çökeceğini” öngördüğü dünya şimdi her an her yerde karşımızda (hatta elimizde) fakat şaşırtıcı biçimde dünya çökmüyor: Sadece her şey fazlalaşıyor: Fotoğraflar, nesneler, binalar, borçlar, bilgi, arkadaşlar, düşmanlar, servetler, yoksulluk, arabalar ve tabi insanlar. Bütün bu fazlalaşmaya bakınca aslında özünde bir azalma görmekten kendimi alamıyorum. More is Less serisi bu histen yola çıktı: Serideki fotoğraflar bugünün dünyasının çoğaltılmış, bozulmuş, manipülasyona uğramış, bir kaç kademe daha ileri götürülmüş halleri. Buna rağmen fotoğraflara baktığınızda garip şekilde aslında bu aşırılıkların bile sizi hiç şaşırtmadığını görebilirsiniz. İşte More is Less / Çok Aslında Azdır bu durumu fotoğraflarla anlatıyor ama bu işlere klasik anlamda “fotoğraf” demek de zor. İlk bakışta gerçekmiş gibi görünmelerine karşılık bu görüntüler (bilinen anlamıyla) fotoğraf olmaktan çok fotoğraf üzerine soyutlamalar olarak görülebilir. ”