İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen “Arka Oda Toplantıları” 30 Ocak Perşembe günü 18:30'da ODTÜ Mimarlık Tarihi programı öğretim üyesi Doç.Dr. Namık Erkal'ın sunuşuyla devam ediyor.
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nin İstanbul’a ayrılan birinci cildinde, Sultan IV. Murad zamanının “Evsâf-ı Kostantıniyye” adlı sayımına referansla, Osmanlı başkentinde Unkapanı (Kapan-ı dakîk) dahil otuz yedi adet kapan ve otuz beş adet miri kantar olduğu not edilir. Kapan kelimesi, Osmanlı döneminde, büyük tartı, kantar anlamının yanısıra, bu tür resmi ağırlık ve ölçülerin konumlandığı toptan dağıtım yerleri için kullanılmıştır. Özellikle Fatih ve Bayezid devirlerinde, başkentin belirli çarşı mekânlarına ve çevresindeki mahallelere isim olarak kapan denildiği de görülür. Unkapanı, Yağkapanı, Balkapanı dışında, Eminönü deniz gümrüğü, erken dönem kaynaklarında, gümrük kapanı olarak geçer. Ancak kapan olan her yere kapan denilmediğini de belirtmek gerekir. Genişletilmiş anlamında kapanlar, bir kısmı kentin nüfusunun, sarayın ve ordunun hayati ihtiyaçlarına yönelik iaşe mallarına göre özelleştirilmiş iç gümrükleri kapsayan miri emanetlerdir. Malların kalitesinin denetlendiği, gereğinde narhın verildiği, geçici veya uzun süreli depolamanın yapıldığı bu yerlerde aynı zamanda, tanım gereği, resmi ağırlık ve ölçülere uygunluk, belirli ölçeklere göre birimlendirme yapılır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, kapanların sayısı ve emanetler üzerine verdiği bilgilerle, bu tür bir okumayı desteklemek açısından en önemli kaynaklardandır. Seyahatnâme’de İstanbul esnaflarına ayrılan bölümlerde, “Esnâf-ı ümenâ-yı Sultânî” (çarşı eminleri esnafı) başlığı altında, Unkapanı’ndan başlayarak kentin kapanların konumlandığı miri emanetler sıralanır: Un, kahve, ipek, balmumu, gümüş teli, yağ, balık, esir, tuz, peksimet, şarap, siyah barut, çuha, buğday, arpa, odun, saman, pastırma, et, sebze ve meyve, yapı malzemesi, at gibi mallara ayrılmış belirli yerlerin dışında, darphane, miri kiler ve mutfak, çardak, nüzul ve tersane emanetleri ile kara ve deniz gümrükleri, bazı kentsel ve mimari bilgileri de içerecek biçimde sırayla anlatılır. Otuz iki adet emanetin bir kısmının birden fazla mevkisi vardır; böylece, kentte kırka yakın emanet bulunur.
Evliya Çelebi’nin XVII. yüzyılın ortalarından verdiği kesitte kapan emanetler harita üzerine işlendiğinde, kentin ekonomik kontrol mekânlarının yer seçimlerine dair anlamlı veriler elde edilmektedir; iaşe maddeleri, sokaklar, meydanlar, çarşı mahalleleri, ulaşım, depolama, dağıtım ve yapı tipleri başlıklarına göre değişen çıkarımlar yapmak olasıdır. Söz konusu kesiti Osmanlı tarihinin bütününe yansıtmak, ekonomik sistemde meydana gelen değişimler ile konum ve yapıya bağlı yenilenmeler düşünüldüğünde, tek başına anlamlı değildir. Yine de, buradan hareketle, İstanbul’un çok katmanlı yapısında, kapanların kentsel mimarisinin izini sürmek olanaklıdır. Sunuşta, Evliya Çelebi’nin belirttiği kapan ve emanet noktalarının bir haritasını takiben, kapan emanetlerin yapı tipleri ortaya konulacaktır. Kapan özel bir yapı tipolojisi değilse de, farklı iaşe maddelerinin gereklerine göre çeşitli mekân ve yapı tipleri saptanabilmektedir. Son bölümde, Osmanlı İstanbulu’nun ağırlık merkezlerinin özel bir örneği, kaynaklarda “Mîzân-ı Harîr” adıyla geçen, İpek emaneti Hoca Hanı’nın yapısal tarihi detaylı bir biçimde aktarılacaktır.
ODTÜ Mimarlık Bölümünde Mimarlık Tarihi programında öğretim üyesi. Yüksek lisansını Konstantinopolis’in I. Constantinus döneminde kuruluşunda kent mimarisi; doktorasını İstanbul Haliç kıyısında surönü alanının tarihsel gelişimi üzerine yaptı. İstanbul kent kıyısının, gümrük ve çarşı yapılarının mimarlık tarihi; kent tarihinin görsel kaynakları üzerine yayınları vardır. Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi gibi uygunlanmış mimari projeleri yanında ulusal mimari yarışmalarda ödülleri bulunuyor.