SALT'ın 2014'te toplam 60 bin TL'lik araştırma fonuyla desteklediği altı projenin sunumu 8 Aralık Pazartesi günü SALT Galata’da yapılacak.
SALT Araştırma Fonları 2013’te, deneysel düşünce, araştırma, toplumsal değişim ve dönüşümleri eleştirel ve çok yönlü bakış açılarıyla değerlendirmeyi önemseyen SALT tarafından oluşturuldu. Bu yıl araştırma fonlarıyla desteklenmek üzere yapılı çevre, modernite, duyusal formlar ve göz ardı edilmiş tarihleri inceleyen altı araştırma projesi seçildi. Cengiz Kırlı, Meriç Öner (SALT), Zeynep Sayın, Lorans Tanatar Baruh (SALT) ve Bülent Tanju’dan oluşan seçici kurulun katılımıyla gerçekleştirilecek sunumlarda, bu projelerin araştırma süreçleri ve bulguları irdelenecek.
Program:
Rancière’in siyaset ve polis kavramlarından yola çıkan araştırma, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı işçi sınıfı mahallelerinde polis ve karşı-polis şiddetinin etkilerini inceler; devlet aygıtıyla sınırlandıralamayacak bir polislik tanımı öne sürerek polisliğin korkuyu tetikleyip karşı-polislik alanı açan ve karşı-polisliği de içeren bir idare biçimi olması fikrini tartışır.
Adaletsiz yapılaşma kentsel coğrafyayı parçalarken eşitsiz çocuklukları da birbirinden yalıtmış; çocuklar arası ayrımlar derinleşerek genel ve kapsayıcı çocukluk tanımı yok olmuştur. Bu bağlamda araştırma, medya söyleminde gözlemlenen motiflerin kentsel dönüşümdeki izdüşümlerini takip ederek sembolik mekân ve kentsel mekân kurgusu arasındaki geçişler ve girift ilişkileri haritalandırmayı amaçlar.
Türkiyeli sanatçıların özellikle 1990’lı yıllardan itibaren ürettiği yerleştirme, video ve performanslarda sesin estetik, politik ve performatif yanına odaklanan araştırma, görme ile dinleme arasındaki dinamik ilişkiyi “mıknatıs ses” kavramı önerisiyle inceler. “Mıknatıs ses”, disipline edilemeyen bir öznelliğe işaret etmeye ve direnç gösteren insan sesinin taşıdığı potansiyellikleri vurgulamaya olanak vermektedir.
İkramiye evleri, 1940’ların sonundan 1970’lerin sonuna kadar, Türkiye’de barınma kültürünün oluşumu ve gelişiminde önemli bir üretim olarak karşımıza çıkmaktadır. Umut Şumnu, Ece Akay Şumnu ve Duygu Yarımbaş’ın ortak araştırması, banka ikramiye evleri olgusunun toplumsal yaşantı ve fiziksel çevreyle ilişkisini anlamayı, “ikramiye olarak kazanılıp yaşanılan ev”in mesken algısına etkilerini kavramayı amaçlar.
Menşe, koleksiyonculuğun vuku bulduğu tarihsel, sosyal ve ekonomik bağlama ışık tutarken eserin otantikliğini tesis eder ve çalınmış nesnelerin dolaşımına karşı koruma işlevi üstlenir. Araştırma, Türkiye tarihi bağlamında menşein ne anlama geldiğini sorgular ve menşe araştırmalarında karşılaşılan kavramsal ve pratik engelleri tanımlamayı hedefler.
19. yüzyıl sonundan 20. yüzyılın ortalarına kadar İstanbul’un kültürel hayatında önemli bir yere sahip olan Tepebaşı Bahçesi’nin tarihini, “neyin üstüne inşa edildiği” sorusunu merkeze koyarak çalışan araştırma, “Geç Osmanlı kozmopolitizmi”ni mümkün kılan koşulları eleştirel bir bakışla irdeler; Küçük Kabristan’ın dönüşümü sürecindeki argümanlar ile burada şekillenen sosyal hayatın bileşenlerini açığa çıkarmaya çalışır.
Not: Görsel kullanımı
Vahit Tuna, Sunshine, 2008 (sesli yerleştirme),
Özel Koleksiyon, Dubai, BAE
Sanatçının izniyle