Berka Beste Kopuz’un “Toprak Biriktirir Geçmişi II” adlı kişisel sergisi, 7 Kasım-30 Kasım tarihleri arasında Merdiven Art Space’te ziyarete açılıyor.
Berka Beste Kopuz’un “Toprak Biriktirir Geçmişi II” adlı kişisel sergisi, 7 Kasım-30 Kasım tarihleri arasında Merdiven Art Space’te ziyarete açılıyor. Sanatçının küçüklüğünden bu yana yaşadığı Acıbadem Mahallesi’ndeki kendi evine komşu sınır olan bir âtıl köşk serginin ana konusunu kurguluyor.
Kopuz’un köşkün geçmişinin merakıyla 2019 yılında başlayan araştırması “Ben nerede yaşıyorum?” sorusuyla uzun soluklu arşiv ve üretim sürecine evriliyor. Çizimleri ve öznel anlatım biçimiyle kimlik, bellek ve mekân ekseninde çevresindeki unutulmuş yerlere ve bireylere yoğunlaşan sanatçı, geçmişin izini sürerek; tanıklıklara, belgelenmiş izler olan arşivlere ve hafıza mekânlarına odaklanıyor. Araştırmanın temeline oturan, sanatçının peyderpey hazırladığı özel bir defterden yola çıkarak kurgulanan bütün sergi bu harabe olan, kimsenin farkında dahi olmadığı av köşkünün temellerinden yükseliyor.
Berka Beste Kopuz’un sanatsal pratiği, geçmişin bellek kırıntılarında saklı kalmış hikâyeleri açığa çıkarırken, mekânın içsel ritmini de duyma cesareti gösteriyor. Yüzeyde kalmış anlatılardan ziyade derinlere inmeyi, tarihin tozlu raflarında kalmış unutulmuş bir yapının kökleri ile bir bağ kurmayı öneriyor.
“Toprak Biriktirir Geçmişi”, zamanın mekânla, hatırlamanın unutmayla olan ilişkisini derinlemesine sorgular. Toprağın derinlerinde saklı kalan sesleri dinleyen Kopuz, betonun soğuk yüzeyinde yankılanan anıları yakalamaya çalışır. Bu sergi, sadece bir tarih araştırması, unutulmuş bir av köşküne bakış değil, aynı zamanda geçmişle yeniden bağ kurma çabasıdır. Kopuz, her bir eseriyle, izleyiciyi hatırlamanın zorluğuna ve unutmanın kaçınılmazlığına tanıklık etmeye çağırır. Zamanında bahçesinde beyaz leylaklarla anılan bir av köşkü, toprağın içinde yok olurken, romans dolu bir tasvir ile kalıcı malzemelerin anlatısına kapılarak varlığını ispat eder. Mekân ve zaman arasında asılı kalan anılar, metruk bir av köşkü üzerinden Acıbadem’in bilinmez hikayelerinin de kapılarını aralar.” – Melike Bayık’ın sergi metninden alıntı