Mastır Geliştirme: Süleymaniye

Aralık 1985’te Paris’teki merkezinde toplanan UNESCO Dünya Miras Komitesi İstanbul’un Tarihi Bölgeleri (Historic Zones of Istanbul) başlığı ile Tarihi Yarımada’daki 4 bölgeyi dünya mirası olarak kabul eder. Bunlar:

  • Sultanahmet Kentsel ve Arkeolojik Koruma Alanı
  • Süleymaniye Camisi ve Çevresi Koruma Alanı (54ha)
  • Zeyrek Camisi (Pantokrator Kilisesi) ve Çevresi Koruma Alanı
  • İstanbul Kara Surları Koruma Alanı

21 yıl sonra, 24 Mayıs 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2006/10501 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Süleymaniye’de biraz daha geniş bir bölge yenileme alanı olarak ilan edilir. (94ha)

Söz konusu Bakanlar Kurulu Karası, 16 Haziran 2005 tarih ve 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”un 2. maddesine göre alınmıştır.

1983 tarihli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na 2004 yılında yapılan bir ekle Alan Başkanlığı tanımlanır. 2006 yılında bu mevzuata göre İstanbul Sit Alanları Alan Yönetim Başkanlığı kurulur. İlk alan başkanı İhsan Sarı’dır.

2011’de Alan Başkanlığı tarafından İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı hazırlanır. Bu planda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İBB Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul Sit Alanları Alan Yönetim Başkanı Halil Onur’un imzası vardır.

Mayıs 2018’de yeni bir belge hazırlanır. Bu kez belgede İstanbul Tarihi Alanları Alan Başkanı Halil Onur dışında bir imza yoktur. Çünkü Kadir Topbaş 22 Eylül 2017’de istifa ettirilmiştir. İBB Başkanlığını bir buçuk yıl yürütecek olan Mevlüt Uysal’ın imzası ise belgeye konmamıştır.

Her iki plan da İBB’ye bağlı bir kamu şirketi olarak faaliyet gösteren BİMTAŞ tarafından hazırlanır. Her iki planda da onlarca uzman görev alır. Her ikisinde de Halil Onur alan başkanıdır. BİMTAŞ’ın bir markasından ötesi olmayan İMP’nin de bünyesinde yürütücülüğünü Prof. Dr. Cengiz Eruzun’un yaptığı Tarihi Yarımada Planlama birimi vardır.

Ardından önce 31 Mart sonra 23 Haziran 2019 seçimleri ile İBB yönetimi değişir ve Ekrem İmamoğlu başkanlığında İstanbul metropoliten alanının kadroları yeniden oluşturulur.

Bu süreçte uzun yıllar Alan Başkanı sıfatını taşıyan Halil Onur da görevinden ayrılır ve yerine şehir plancısı Mehmet Mustafa Tural alan başkanı olarak atanır.

Bugün Süleymaniye Yenileme Alanı olarak sınırı çizilen yer 5 büyük bölgeyi içeriyor. Bunlar:

  • Süleymaniye Külliyesi
  • Şehzadebaşı Külliyesi
  • İMÇ Blokları
  • İstanbul Üniversitesi Yerleşkesi
  • İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi / İstanbul Müftülüğü

Bunların dışında irili ufaklı çok sayıda parselin büyük Süleymaniye projesi kapsamında İBB iştiraki Kiptaş tarafından satın alındığı biliniyor.

Halil Onur Mimarlık, Hanart, Arima Mimarlık Süleymaniye’deki koruma uygulamalarında ve bu parsellere ilişkin projelerde en çok rastladığım isimler. TEB Mimarlık, İstanbul Üniversitesi’nin yapılarının tasarımcısı.

Süleymaniye mimarlık yarışmaları için de önemli bir yer. Doğan Tekeli tarafından aktarılan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı yarışması ile ilgili süreç sanki bugün yaşanmış gibi. İstanbul Üniversitesi Hukuk ve Ekonomi Fakülteleri Ek Binaları yarışması da alandaki bir diğer önemli yarışma.

Bölge, modern dünyada mimarlar için üzerine titrenesi bir alan olmamış. Egli ve Ayverdi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’ni yaparlarken elleri titrememiş belli ki. İMÇ Yarışması’nı ve İMÇ’yi yapmışız. İstanbul Üniversitesi korkmadan on yıllardır alanda yapılar yaptı, yapıyor. Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nü yaptık. Esnaf Hastanesi’ni Süleymaniye Külliyesi’ne iki adım mesafede yaptık. Esnaf Hastanesi’ni, İMÇ’yi zamanın önemli dergisinde mimarlık ürünü olarak yayınladık.

Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nü Kadir Topbaş ve Hakan Kıran projelendirince yer yerinden oynadı. Ama İTÜ akademisyeni Mimarlar Odası Yönetim Kurulu üyesi projesini hiç konuşmadık bile.

İMÇ

İMÇ… Süleymaniye ve Türkiye’nin zor tartışmalarından birisi. Mimarlığın muhafazakar kesiminin (mimarlıkta neyin muhafazakarlık olduğu tartışmasının da ayrı bir yazıda ele alınması gerek) hedef tahtasında 12’de duruyor herhalde. İMÇ elbette iri bir yapılar kitlesi. Bu iriliği ile pek çok eski eserin kaybına da neden olmuş olsa gerek. Lakin muhafazakar mimarlık alanından gelen eleştirilerin yapının bu özelliklerinden çok modern çizgileri benimsemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Aynı gabari ve vaziyet planında Hepgüler, Sisa, Tekeli yerine Cansever tasarımı bir İMÇ’nin muhafazakar mimarlık alanından bugünkü eleştirileri almayacağına neredeyse adım gibi eminim…

O günün koşullarını ancak dönemin şahitlerinin anlattıklarından hissetmeye çalışıyor, anladığımızı da bugünün o günden oldukça farklı iletişim ortamında algıladıktan sonra yorumluyoruz. Dolayısıyla şahsen ancak yapılmış olan hakkında düşünebiliyor “keşke yapılmasaydı” yaklaşımı üzerine fikir oluşturamıyorum. Bu bağlamda İMÇ iyi ki de var. İyi ki de korunuyor.

Sahip olduğu potansiyeller ile Süleymaniye’nin dönüştürücü motoru İMÇ olabilir. İstanbul’un orası artık perde satmak için doğru bir yer değil. İMÇ’deki mevcut sanat eserleri güncel sanatçılarla desteklenebilir, içinde müzeler, kültür kurumları yer alabilir. Yaratıcı sektörler için en önemli merkez olabilir. Olur da olur, yeter ki farkında olunsun, yeter ki istensin.

Erişim ve Otopark

Süleymaniye yenileme alanının çapı 1km civarında. Bugün alanın içindeki Vezneciler M2 metro istasyonu ile birlikte M1 ve T1 hatlarının alana uzaklığı 500m civarında olan toplam 5 raylı sistem durağı var. T5 tramvayının Eminönü’ne uzanmasından sonra açılacak Küçükpazar ile bu sayı 6 olacak. Süleymaniye’de toplu taşıma sorunu yok yani. Şimdi yapılması gereken Süleymaniye Yenileme Alanı, hadi biraz daraltalım UNESCO Dünya Mirası’nın 2 numaralı Süleymaniye Camisi ve Çevresi Koruma Alanı’nın (54ha) araçlardan tamamen arındırılması. Süleymaniyelilerin, Fatih Belediyesi’nin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu cesareti göstermesi gerekiyor. Otomobilsizlik Süleymaniye’ye kaybettirmez ama çok şey kazandırır. Yıllardır çözülmeyen meseleler için en önemli adım atılmış olur.

İhya, aman betonarme olmasın, kentsel tasarım, tasarım rehberi vesaire

Okuduklarım, dinlendiklerim ve izlediklerim; dünya görüşü, mesleği ya da sınıfı fark etmeksizin Süleymaniye’nin ihyasından; yapıların betonarme yerine ahşap, taş ve çelikten yapılmasını salık veriyor. Olan biten içinde geçtiğimiz günlerde yaşadığımız İlim Yayma Vakfı binası krizini de hatırlayalım.

Kentsel tasarım projesi ve tasarım rehberi zaten bu tür projelerde olmazsa olmaz aracımız, elbette gündemde.

Kuzu İnşaat ve Qatari Diar’ın ortak şirketiyle atılan adımla Mastır Geliştirme işine de adım atılmış. Elbette mastır geliştirmenin mastır planı da olacak, bunu yapan mimarlar da var herhalde.

Peki Süleymaniye nasıl yenilenecek?

Cevabı vermek kolay değil doğrusu. Aktörleri, mevzuatı, siyaseti daha az bildiğim zamanlarda gözüm daha kara bir şekilde düşünüyordum, bugün düşünce geliştirmekte çok daha temkinli olmak zorunda hissediyorum. Bu durum içinde makalenin yayınından sonra beraberce düşünmek üzere şunları sıralayabilirim:

  1. İstanbul Alan Başkanlığı’nın kontrolü İBB’ye geçmeli. Bunu tartışmaya gerek bile yok.
  2. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi ve buna bağlı olarak da kültürel mirasa yaklaşımı değişti. Yönetim Planı’nın bu gerçek eşliğinde güncellenmesi gerekiyor.
    Mekansal tasarımdan, kentsel tasarım rehberinden, kentsel tasarım projesinden önce stratejik bir yaklaşımla Süleymaniye’nin geleceğine ilişkin bir yol haritası ortaya konmalı.
    İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı ancak bir başlangıç. Strateji ve eylemlerin somut uygulamalara dönüşmesi için eşgüdüm sağlanması gerekiyor.
  3. Alan radikal bir şekilde, korkmadan lastik tekerlekli araçlardan hemen arındırılmalı (Yönetim Planı çok yumuşak kalıyor).
  4. Süleymaniye (Ve başka yerlerde de) tasarım problemleri malzeme tanımıyla çözülemez. Betonarme de çok iyi bir malzeme olabilir. Yeri gelir ahşap, çelik, taş berbat malzemeler olabilir.
  5. İhya hiçbir koşulda tercih edilmemeli.
  6. En küçük olanı bile koruma temel yaklaşım olarak belirlenmeli. İhya etmemek için yok etmemek yani.
  7. Alanda tamamen boş arsalarda yapılacak yeni yapıların eskiymiş gibi olmaması ama yerin tarihi bağlamı ile bir ilgi kurması beklenmeli.
    Yani ihya kadar tasarımcı egosunun ve ben buradayım diye çığırtkanlık yapan iddiaların da söz konusu olmaması gerekiyor. Bağlama uygun tasarım yaklaşımı benimsenmeli.
  8. Kiptaş ya da ihaleyi alan Peninsula gibi geliştirici şirketler alanda karar verici olamazlar, olmamalılar.
  9. Tüm bunları yapabilmek için alanda hemen bugün Süleymaniye Mimarlık Merkezi’nin kurulması bir başlangıç olabilir.

 

Yazarın notu: Bu yazı Türkiye’nin Büyük Projeleri dizisinin Mastır Geliştirme başlığının parçasıdır.

Etiketler

Bir yanıt yazın