Bugün gazetede Y. Mimar Ahmet Çuhadaroğlu'nun vefat ilanını üzüntüyle gördüm.
Mimarlık alanındaki herkesin bildiği gibi 1954’de kurduğu Çuhadaroğlu Alüminyum, şu anda Türkiye’nin yapı sektöründeki önemli malzeme üreticilerinden biridir.
Daha az bilinen bir nokta Çuhadaroğlu’nun 1950 sonrası modern mimarlık mirasının önemli yapılarındaki izleridir. Melih Birsel’in, Haluk Baysal ile birlikte tasarladıkları Hukukçular Sitesi’nde (1967), daha önce hiç üretilmemiş bir detayı, onların yaratıcılığı ve Ahmet Çuhadaroğlu’nun “biz yaparız” inadıyla nasıl üretip kullandıklarını heyecanla anlatışını hatırlarım. Etkileyici bir alüminyum pencere doğrama detayını gördüğümde yine Birsel-Baysal ikilisine atfetmem bundandı. Harbiye’deki Oba Apartmanı’nın (1975) mimarı Ercan Hakgüder’le konuştuğumda, benzer bir ilk üretim hikayesi karşıma çıktı. Yapıldığından beri ilk günkü gibi çalışan, yapıya karakteristiğini veren, 5 metrelik pencere detayının arkasında yine Çuhadaroğlu vardı. Çuhadaroğlu’nun mimarlık dünyamıza katkıları daha geniş kapsamlı bir yazının konusu olmalı ve mutlaka yazılmalı, ben burada başka bir başarı öyküsüne değinmek ve “oradaydım” demek istiyorum.
Çuhadaroğlu Tarafından Açılan İlk Öğrenci Proje Yarışması Posteri
Ahmet Çuhadaroğlu’nu ilk görüşüm Taşkışla’da oldu. 2003 yılında Prof. Dr. Ferhan Yürekli’nin İTÜ Mimarlık Fakültesi dekanlığı sırasında, Ahmet Çuhadaroğlu, başarılı öğrencilere burs vermek isteğiyle başvurmuştu. Bu yardımseverlik ve eğitime katkı isteği, şaşırtıcı değildi. Türkiye’nin pek çok yerinde yaptırdığı okullar, Ahmet Çuhadaroğlu’nun isminin önüne geçmiştir. Ama Prof. Dr. Hülya Yürekli’nin önerisi, Çuhadaroğlu adını, sadece İTU de değil, Türkiye’deki bütün mimarlık okulları ve öğrencileri için önemli, tanınır, bilinir kıldı. Hülya Yürekli, 10 yıldır öğrenciler tarafından takip edilen, güvenilen ve saygınlığı olan bu öğrenci proje yarışmasının şartnamesini oluşturdu. Yarışma her yıl düzenlenecek, yarışma katılımcıları önceden kayıt olarak Çuhadaroğlu Alüminyum fabrikasına yapılacak geziye katılacak, yarışma her yıl farklı bir mimarlık fakültesinin ev sahipliğinde gerçekleşecek, her yıl öğrencileri şaşırtacak / heyecanlandıracak yeni bir konu ve yer belirlenecek, yarışmaya katılan ve ödül alan projeler bir kitapçıkta basılacak, yarışmanın raportörleri o okuldan iki araştırma görevlisi olacak, yarışma jürisi ise farklı okullardan akademisyenler ve uygulama yapan mimarlardan oluşacaktı.
2004 yılındaki ilk yarışmanın raportörlüğünü, Sait Ali Köknar ile birlikte üstlenmiştik. Genç araştırma görevlileri olarak hevesle katıldığımız tüm süreçten hem çok şey öğrendik, hem mimarlık dünyasından profesyoneller ve akademisyenlerle tanıştık.
Yarışma yıllardır, tartışma yaratan pek çok proje konusunu öğrencilerin fikirlerini ortaya koyacakları bir platformla mimarlık gündemine, saygınlığından, güvenirliğinden hiçbir şey kaybetmeksizin, taşımaya devam ediyor. Bugün mimarlık dünyasının özgün ve yaratıcı işler üreten genç mimarlarının yolunun geçmiş olduğu bir yarışma olarak öğrencilerde katılma isteğini güçlendiriyor.
Verdiği ödülün miktarı, jürileri, projenin yeri ya da konusunun açtığı tartışmalarla, yapı alanındaki diğer firmaların düzenlemeyi düşündükleri pek çok yarışmaya örnek niteliğindeki Çuhadaroğlu Öğrenci Proje Yarışması’nın arkasında, çok özel, öngörüsü yüksek akademisyen Prof. Dr. Hülya Yürekli ve mimarlık sevgisi ve heyecanını hep korumuş girişimci Mimar Ahmet Çuhadaroğlu vardı. Rahmetle, özlemle anıyorum, yarışmanın nice on yıllara ulaşmasını diliyorum.
2 yorum
Kızım yazını ilgiyle ve gururla okuduk…Yazınla rahmetli Hülya hanımı ve Ahmet beyi anarak gösterdiğin vefa duygunuda herzamanki gibi taktir ettik. Bu duygunu hiçbirzaman kaybetmiyeceğinede inanıyoruz …Bende çalışma hayatımın nerdeyse tamamını mühendis ve yönetici olarak Birincil Alümünyum sanayiinde geçirmiş birisi olarak, rahmetli Ahmet Çuhadaroğlu’nu tanımıştım. Kendisi dürüst, güvenilir, Türkiyede ilkleri yapan sanayici idi…Lisans alarak üretmek yerine kendilerine ait sistem geliştirmişlerdi…Alüminyum sanayiine büyük katkıları oldu. Olmayada devam edeceklerine inanıyorum.Bu insanları ben, yarattığı istihdam , eğitime olan katkısı, Türkiyede ilklerin yapılmasını sağlaması ve örnek olmasıyla , yaşayan(yaşamış) ulu ve önder kişiler olarak görmekteyim. Maalesef ülkemizdede bunların sayıları az ve gittikçe azalmaktadır…Bu vesileyle , Ahmet beye tanrıdan rahmet diliyorum.
Özellikle isim yapmış firmalarımızın meslek okulları ve üniversitelere yönelik bu tür faaliyetlerde bulunmaları, onları destekleyici mahiyette ödüllü yarışmalar açmaları ne kadar güzel bir davranış. Uzun zaman önce meslek okulunda iken okulun bizi İZOCAM fabrikalarına götürmesi ve fabrika görevlilerinin bizlerle ilgilenmesi ve bizlere küçük hediyeler vermelerini hala unutmam. Firmalarımızın bu tür etkinliklerde bulunmalarının onlara manevi canlılık da katacağına inanıyorum. Saygılarımla.