"Gezi Park Alanı"nın korunması için başlatılan duyarlılık son yıllarda artan "yaşam alanları"na müdahale ile birleşince ortaya bugün geldiğimiz durumu ortaya çıktı.
“90’lı Kuşak” ile simgeleşen bu hareketi başlatan gençlik; yaratıcılıklarını ortaya koyarak çok farklı bir eylem biçimi geliştirdiler. Bu özgün eylem biçimi iki yaşam alanlarına yapılan müdahaleye gençlerin bir başkaldırısıydı. Genç kuşağın başkaldırısı geniş kitlelerle buluşunca sessizliğin sesi ortaya çıktı.
Taksim Gezi Park alanından başlayan “90’lı Kuşak” hareketinin kapsama alanı ise bugün, diğer kentlere ve dünya başkentlerine kadar bu kez yaşam alanı tepkileri için genişledi.
Yaratıcı ve yenilikçi gençlik, “90’lı Kuşak” hareketinin başkaları tarafından özellikle siyasetçiler ve karşı duruşu bireysel pozisyonları için siyasallaştıran tarafından kendi “kapsama alanı” içine alınması ise en büyük tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır.
Onları desteklemeliyiz, yanlarında olmalıyız, korumalıyız, ancak hiçbirimiz kendi adımıza dün yapamadıklarımızı ya da yapmak istediklerimizi bireysel ya da örgütsel çıkarlarımızla özdeşleştirmemeliyiz. Başka bir deyişle kendi kapsama alanımıza alıp, siyaset yapmamalıyız.
Park alanı ve yaşam alanına müdahalenin ortaya çıkardığı sonuç; gençliğin geleceklerinin özgür olması, yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin paylaşılacağı ortamların yaratılması ve fikirlerin paylaşarak kararların ortaklaşa alınmasıdır.
Bu sonuçların ötesinde anlamlar çıkarmak, gençlerin bu hareketine gölge düşürecektir.