Alevilik her ne kadar inançsal bir kurum olarak gözükse bile; Aleviler aslında geleneksel yaşam şeklini, mistik inançları ile birleştirip yaşayan topluluklardır. Bu yüzden ibadethane ve ibadetlerinde tek tiplilik yoktur. Kimi araştırmacıların “cemevi mimarisi yoktur” demesinin temel sebeplerinden biri de budur. Aslında olmayan tek tipliliktir.
Tipolojik ve sistematik cemevi mimarisinin yaygın olmamasının temel nedenleri:
- Alevi – Bektaşi inancına göre, evrende tanrısal bilgiler sırdır. Sırra erişmek ancak kemale erişmek ile olur. Bu sır herkese açık, ulu orta değildir. İbadethane bu sırra erişme mekanlarından biridir. Öyleyse ibadet gizli olmalıdır. Gizli ve mütevazı olan ibadetin, ibadethanesinin de bir güç ve üstünlük gayesi olamaz. Dolayısıyla yaygın ve tek tipli olması da düşünülemez.
- Alevilik çoğu bölgelerde soy güden bir inanç sistemidir. “Alevi olunmaz doğulur.“ Soy gütmesinden dolayı yayılmacı bir anlayışı yoktur. Herkesin Alevi olması düşünülmez, beklenmez.
- Alevi toplulukları Anadolu topraklarına gelene kadar ve geldikten sonra göçebe topluluklar halinde yaşamışlardır. Sürekli göç ve mekan değişimlerinden dolayı kalıcı ibadethaneler kurmaları da söz konusu olmamıştır.
- Aleviler ve Bektaşiler (Bektaşiler bazı merkezlerde ve bazı padişahlar döneminde hoşgörüyle karşılanmış, varlıkları kabul görmüştür) Osmanlı İmparatorluğu döneminde hem yönetim hem de yönetim destekli ve eğilimli halk tarafından sürekli hor görülmüş, baskı görmüş, zulüm ve katliamlara uğramışlardır. Yerleşik düzene geçip köylerde kasabalarda yaşayan alevi toplulukları ibadetlerini gizli yapmak zorunda kalmışlar, ibadethanelerini sadece ibadethane gibi kullanamamışlardır. Biraz daha hoşgörü gördükleri dönem ve merkezlerde ise Bektaşiler tekke, zaviye gibi ibadethanelerde ibadet etmişlerdir.
- Alevilik sadece bir inanç şekli değildir. Aleviler geleneksel yaşam biçimlerini inançlarıyla birleştirip yaşayan topluluklardır. İbadetleri ve inançları geleneksel yaşamın bir parçasıdır. Geleneksel yaşam şekli her alevi topluluğunda farklılıklar gösterdiği için özde aynı olsa bile şekilde bütünlük ve birliktelik yoktur. Aynı özde çeşitlilik vardır. Bu sebeple ibadethanelerinde de tek tipliliğe rastlanmaz.
Alevi – Bektaşi İbadethaneleri
Her ne kadar sistematik, şekilde birliktelik olmasa bile, Alevi – Bektaşiler’in ibadet ettikleri ve kutsallıklarına inandıkları mekanlar vardır. Bu kutsallık kimi ibadethaneler için tüm zamanlar boyunca, kimi ibadethaneler için ise ibadet zamanı içerisinde geçerlidir.
- Yaşam yerlerine göre (yayla, köy, ücra inziva alanları)
- Soy gruplarına göre (Çepniler, Kızılbaşlar, Nusayriler, Tahtacılar, vb.)
- İnanç zenginliğine göre (Aleviler, Bektaşiler, Babailer, Müsahipliler, Gülşaniler, Bedreddiniler vb.
değişiklik ve çeşitliliğe sahiptir.
Mekansal Olarak Alevi-Bektaşi İbadethaneleri
- Çadır: Tahtacı aşiretlerinde sadece cemevi olarak kullanılan ve özel olarak yaylalara taşınan çadırlara rastlanmıştır.
- Cemevi olarak kullanılan mekanlar: Günlük hayatta ev olarak kullanılan, cem yapılacağı zaman cemevi ihtiyacına cevap veren evler. Dede evi, Baba evi, köyün ortak kullanımına açık köy evleri ya da cemin yapılabileceği büyüklükte evi olan cemaatten birinin evi bunlara örnektir.
- Cemevi olarak yapılmış evler: Sayıları çok olmasa bile Anadolu’nun birçok yerinde hala mevcudiyetlerini koruyan, sadece cemevi olarak yapılan ve kullanılan evler.
- Zikirhaneler: Cemevi fonksiyonunu tam olarak yerine getirmeyen Alevi topluluklarında görülen, semahların dönülmediği, sadece zikir yapılan ibadethaneler. (Afyon –Emirdağ)
- Türbeler etrafında geliştirilmiş ve sonradan ibadethaneye dönüştürülmüş mekanlar: Balkanlar’da ve İstanbul’da yaygındırlar.
- Kent dışı tekkeler: Anadolu ve Rumeli’de yayılan (Rum Erenleri ya da Rum Abdalları adı verilen) dervişlerin mitolojik, efsanevi hikayeleri ile beraber gittikleri yerlerde (gözden uzak, dağ başlarında) kurdukları tekkeler.
- Büyük kentlerde kurulan, nispeten devlet korumasında varlıklarını yüzyıllardır sürdürebilmiş tekkeler: Bu tekkeler zaman içinde değişikliklere uğramış, medreseye dönüştürülmüş, bazıları ise Nakşi şeyhlerin atanmaları ile ibadetten uzaklaştırılmış tekkelerdir.
Şekilsel Olarak Alevi – Bektaşi İbadethaneleri
Alevi-Bektaşi inançlarında rakamda kutsallık yaygındır. Dualarında, mekanlarında, yaşamlarında kutsallığına inanılan rakamlar önemli yer tutar.
Üçler (Allah, Muhammed, Ali üçlemesi), beşler, yediler, on ikiler (on iki imam ve on iki Muharrem orucu ), on dörtler, on yediler, kırklar kutsallığı olan rakamlardır. Ayrıca dört kapı – kırk makam inancında dört rakamının kutsallığı tüm evreni kapsar.
Bektaşi tekkeleri 12 köşelidir. Babai tekkeleri 7 köşelidir. Mekan içinde ve mekansal elemanlarda kullanılan bazı bölümler on iki ya da yedi köşeli olurlar. Bacalar, cihannümalar, direkler, Teslimtaşı denilen Bektaşi sembolleri, mezar taşları ya da türbelerinde bu köşeli unsurlara rastlanır.
İbadetlerde Kadın Erkek Ayrımı
Alevi ibadetlerinde kadın ile erkeğin farkı yoktur. Herkes hizmet ve ibadetlerini aynı şartlarda yapar. Mekansal ayırımları yoktur, meydan herkese açıktır, hep beraber ibadet edilir.
Kent Aleviliği
Anadolu Alevileri son 30 yıldır büyük kentlere göçmüşler, buraları kendilerine yurt edinmişlerdir. Geldikleri bölgelerdeki geleneksel yaşam şekillerini yok etmemeye gayret ederken, bir yandan da kentin yeni ihtiyaç ve zorunluluklarına uyum sağlamaya çalışmışlardır.
Bu yeni yaşam şekli geleneksel ibadet şekillerinde de yeni ihtiyaçlar ve yeni oluşumlar doğurmuştur. Köylerindeki ibadethane form ve dokusunu kente taşıyamayan Anadolu Alevileri; önceleri ibadetlerini Dedelerin geldiği zamanlara denk getirerek evlerinde, daha sonraları ise başka bölgelerin Alevi toplulukları ile beraber bulundukları merkezlerde örgütlenip yeni cemevleri inşa ederek gidermişlerdir. Bu yeni cemevlerine önceleri sadece yaşlılar ilgi gösterirken, bugün gençlerde yoğun bir şekilde ilgi göstermeye başlamışlardır.
Kentin yeni ihtiyaçlarına göre geleneksel yaşam ve ibadetlerinde değişiklikler, eklemeler, çıkarmalar olmuş ve adeta yeni bir geleneksel yapı oluşmaya başlamıştır.
Bağlama, müzik, semah kursları eklenmiş; dışardan gelenleri ağırlama zorunlulukları doğmuş; cenaze ve toplantı ihtiyaçlarını giderecek yeni mekanlara ihtiyaç duyulmuş; ibadetleri esnasında kesilen kurban, dağıtılan ve yenilen lokmalar değişime uğramış; yeni bir Kent Aleviliği hayata geçmeye başlamıştır.Dolayısıyla artık Kent Alevileri tüm bu yenilik ve değişikliklere cevap verebilecek yeni cemevlerine ihtiyaç duymuşlardır…