Barış Demek…

"Barış" demenin bile sıkıntı yarattığı, garip günler yaşıyoruz.

“Barış”ın; biz mimarlara, iç mimarlara, tasarımcılara, sanatçılara daha da fazla ihtiyacı var şu günlerde. Hep birlikte bağırmamız gerekiyor “Barış” diye. Duvar resmiyle, posterle, resimle, heykelle…

SAVAŞ GÜNAHLARI (CASUALTIES OF WAR)

Özellikle erkek çocukların en sevdiği oyuncaklardır askerler, silahlar, tanklar, savaş uçakları. Benim de çocukken en çok vakit geçirdiğim oyuncaklardı çoğunluğu yeşil olan plastik askerler. Odama kapanıp saatlerce savaştırırdım vurulduklarında kanları akmayan, kolları, bacakları kopmayan, sakat kalmayan, ölmeyen, anneleri, çocukları, eşleri olmayan bu plastik adamları. İngiliz tasarım ofisi Dorothy, savaşın kirli, iğrenç, berbat yüzünü (Başka yüzü mü var ki diyebilirsiniz) bu plastik “oyuncak”lar ile göstermiş bizlere. “Savaş Günahları” adını verdikleri seride, ellerinde silahları, güçlü kuvvetli bir şekilde savaşırken görmeye alışık olduğumuz yeşil plastik askerleri, tekerlekli sandalyede, dilenirken, intihar ederken ve bir kadına ölüm haberi verirken görmekteyiz. Belki çocukların bu oyuncaklarla oynaması dramatik etkiler yaratabilir ama Dorothy’nin sitesine girip bu figürlerden satın alabilir, etrafınızdaki savaş yanlılarına, savaşı görmezden gelenlere, görüp de kafasını çevirenlere hediye edebilirsiniz.

*Aynı isimde De Palma’nın da bir filmi mevcut. Sean Penn ve Michael J. Fox oynuyor. Filmde Vietnam Savaşı’nda yaşanmış gerçek hikayeler anlatılıyor.

GOL ATIN, SİLAH DEĞİL (SHOOT GOALS, NOT GUNS)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2001’de aldığı karar ile, 21 Eylül, Dünya Barış Günü ilan edilmiş. Bu sebeple, her 21 Eylül’de, Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladığı bozuk paralarla üretilmiş olan barış çanı çalıyor ve dünyanın pek çok kentinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor imiş. Ünlü reklam ajansı Ogilvy & Mather’in Şangay ofisi de, 2014 senesindeki Barış Günü etkinlikleri için, müşterileri “Peace One Day” için, “Gol atın, silah değil” (Shoot Goals, Not Guns) sloganıyla bir langırt tasarlamış. Langırttaki futbolcular, Birleşmiş Milletler’in daimi üyelerinin ve diğer büyük devletlerin liderlerinin figürlerinden oluşuyor. Obama, Putin ve Merkel’le fırfır yaparken Dünya’ya ve liderlere barış mesajı vermek çok iyi fikir.

bestofogilvy.asia/project/peace-one-day-shoot-goals-not-guns/
wpp.com/probono/2014/showcase/human-rights/shoot-goals-not-guns/
peaceoneday.org
ogilvy.com

SAVAŞIN ANATOMİSİ (ANATOMY OF WAR)

Amerika’da yaşayan sanatçı Noah Scalin, özellikle, savaş karşıtı yaptığı işleri ile tanınmakta. “Anatomy of War” adını verdiği bu işi de, gördüğüm en iyi savaş karşıtı işlerden biri. Bu sürrealist işi farklı şekillerde yorumlamak mümkün. Ben ilk gördüğümde yorumlamama fırsat kalmadan, aklıma direkt Susan Sontag’ın “Başkalarının Acısına Bakmak” adlı kitabındaki şu sözleri geldi: “Savaş iç deşer. Savaş, bağırsakları boşaltır. Savaş, teni yakıp kavurur. Savaş, organları bedenden koparır. Savaş, yıkıp yok eder…” Demek ki Sontag’ın cümle arasındaki “bağırsakları boşaltmak” betimlemesi de boşuna değildi. Bir bağırsak gördüğümüzde, aklımıza onun bu güçlü betimlemesi, savaşın içimizi nasıl deşeceği gelsin diyeydi…

*Amerikan kapitalizmini eleştiren savaş yazıları ve Filistin, Lübnan, Afganistan savaşları hakkındaki analizleri ile de tanınan ünlü Marksist savaş tarihçisi Gabriel Kolko’nun da, benzer isimde bir kitabı var. Adı “Anatomy of a War” (Bir Savaşın Anatomisi).

noahscalin.com/#/anatomy-of-war-ak-47/
noahscalin.com/#/anatomyofwar1/
amazon.com/Anatomy-War-Vietnam-Historical-Experience/dp/1565842189

NEFRET ETME (UNHATE)

Benetton için yapılan marjinal işlere hepimiz çocukluğumuzdan beri aşinayız. Bu marjinal işleri ile de her zaman barışı, kardeşliği, sevgiyi ön plana çıkarmışlardı. Hatırlarsınız billboardlardaki Benetton kıyafetli birbirine sarılan siyahi, çekik gözlü, beyaz tenli çocukları. 2011 yılına gelindiğinde, Benetton daha fazlasını söylemenin zamanının geldiğini düşünmeye başladı galiba ve markanın yıllardan beri reklam kampanyalarını yürüten İtalyan ajans Fabrica, çok daha marjinal ve radikal bir işe imza attı. Ülkemizde de oldukça ses getiren bu iş, çok da büyük tepkilere neden oldu. Aslında sadece “Unhate” (Nefret Etme) diyorlardı ve ırkçı, faşist, gerici, cinsiyetçi her türlü düşünceye sahip kişiyi, devleti, topluluğu; karşısındakini anlamayı denemeye davet ediyorlardı. Bunu da gözümüze sokmak istercesine, bazılarına komik ve eğlenceli, bazılarına rahatsız edici gelecek posterlerle yapıyorlardı. Dikkat çekici ve akılda kalıcı olduğu ise tartışılmazdı. Yapıcı provokasyon dedikleri işte buydu…

*Unhate kampanyasının en dikkat çekici parçaları, Amerika Başkanı Barack Obama ile Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Hu Jinta’nın; Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile Almanya Başbakanı Merkel’in, Papa 16. Benedict ile Kahire’deki Al-Azhar camiinin imamı Ahmed Mohamed el-Tayeb’in öpüştüğü posterlerdi. Papa ve imamın öpüştüğü poster, Vatikan’ın isteği üzerine kampanyadan çıkarıldı.

unhate.benetton.com
fabrica.it
blog.benetton.com/turkey/2011/11/17/nefret-etme/

BANKSY’NİN GAZZE’DEKİ İŞLERİ

Banksy’nin farklı ülkelerde yaptığı savaş karşıtı birçok popüler işi olsa da, belki basında çokça yer almasından, belki de Filistin’e ülkece duyduğumuz ekstra hassasiyetten, sanatçının Gazze’deki işlerinin bizler için yeri ayrı. Yakın zamanda eski menajeri tarafından Karaköy’de açılan sergisinin açılışına olan yoğun ilgi de, sanatçının ülkemizde ne kadar çok sevildiğini bir kez daha gösterdi. Yine de Banksy’nin ülkemizdeki şanı, şöhreti de pamuk ipliğine bağlı. Zira geçtiğimiz aylarda Londra’da eski başbakanımızı eleştiren bir duvar resminin ona ihale edilmesi üzerine sosyal medyada linç edilmiş, resmin ona ait olmadığı anlaşılınca da kahramanlık günlerine geri dönmüştü. Gazze’de yaptığı işleri Sur’da ya da Cizre’de yapmaya kalkarsa, gerekirse yeniden linç ederiz tabi. Çünkü biz “Binlerce kilometre ötedeki bir ülkeye savaşmaya gitmeyi reddediyorum” diyen Muhammed Ali’yi kahraman ilan edip, “Binlerce kilometre ötedeki bir ülkedeki savaşta çocuklarımızın ne işi var” diyen Nazım Hikmet’i vatan haini ilan etmiş bir milletiz. Bu konularda kafamız biraz karışık. Vietnam ile Güney Kore Dünya Kupası’nda karşı karşıya gelse -Vietnam kazanır diye iddia oynamadıysak- tabi ki Güney Kore’yi tutarız…

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN (WHAT GOES AROUND, COMES AROUND)

Aslında bu işin çevirisini, “Ne edersen, onu bulursun” ya da “Eden bulur” diye çevirmek de mümkün. Görseller ve işin adı arasındaki uyum da şahane. Güney Koreli ajans Big Ant’ın, 2009 yılında “Global Coalition For Peace” için yaptığı bir iş. Yani bundan 7 sene önce. Vietnam’da, Sudan’da, Kore’de, Irak’ta, Afganistan’da milyonlarca insan öldükten, milyonlarcası evsiz kaldıktan sonra. Suriye’de, Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta, Kırım’da milyonlarca insan ölmeden, milyonlarcası evsiz kalmadan önce… Heyecanla, umutla, dört gözle, edenin bulmasını bekliyoruz.

bigantinternational.com
globalcoalitionforpeace.or

NAM-I DİĞER BARIŞ (AKA PEACE)

AK-47, bir çok insan tarafından bilinen adıyla kalaşnikof. Askerliğini yapmış olanlar için keleş. “Counter”cılar için 4’ün 1’i. Rusça bilenler için Автомат Калашникова. Dünya üzerinde en çok kullanılan piyade tüfeği olduğu söylenmekte. Kullanmayan ordu, terör örgütü gerilla kalmamış. İç savaşların da vazgeçilmezi. Mozambik bu tüfeği alıp bayrağına koymuş. Ünlü Rus basketbolcu Andrei Krilenko oynadığı bütün takımlarda 47’den başka forma giymiyor, lakabı da AK-47. Şarkılarında en az bir kere adını geçirmeyen rapçi yok. Lord of War (Savaş Tanrısı) filminde Nicholas Cage’in canlandırdığı Yuri Orlov’un da dediği gibi “Soğuk savaştan sonraki dönemde Rusya’nın en büyük ihraç malı oldu. Ondan sonra votka, havyar ve intihar eğilimli romancılar geliyordu”. Yani Dünya’yı mahveden icatlar listesinde başı çekiyor bu “efsane” tüfek. O yüzden de bir barış mesajı verilecekse, bu mesajı onu kullanarak vermek kadar yaratıcı bir şey olamaz. İşin içinde yine “Peace One Day” var. Sanatçıları toplayıp kalaşnikofları yorumlatan isim fotoğraf sanatçısı Bran Symondson. Küratör Jake Chapman. Ve sergi katılımcıları; birbirinden değerli 23 sanatçı…

bransymondson.com
jakeanddinoschapman.com
peaceoneday.org

SÖZCÜKLER SAVAŞLARI YOK EDER (WORDS KILL WARS)

Adot.com’un Rusya ve Ukrayna liderlerine (ve dolayısıyla Amerika’ya), siyasilerine, askerlerine, insanlarına seslendiği bir kampanya “Words kill wars”. Ogilvy & Mather’ın Japonya ofisinin elinden çıkan iş, herkesi durup biraz düşünmeye davet ediyor. “Derdiniz ne sizin” diye soruyor. Elimize megafon, çatıya çıkıp “Savaşacak kimse kalmadı” diye bağıralım mı diyor. “Bizler komşuyuz, kardeşiz, birbirimizden farklı değiliz” diye haykırıyor…

ogilvy.co.jp/en-works-showcase/2014/0921/22_41_51/
gutewerbung.net/adot-words-kill-wars-campaign/
adot.com

WAR PEACE

1975 yılında başlayan Lübnan iç savaşı, tam 15 yıl sürmüş ve 1990 yılında sona erdiğinde, 200.000’den fazla insanın ölümüne, milyonlarcasının da ülkeyi terk etmesine sebep olmuş. Onlarca farklı grup; din, mezhep, ırk, siyasi fikir farklılığı gibi –basit- sebeplerle, yıllarca birbirleri ile savaşmış. Savaştan sonra ülkede neredeyse sağlam yapı kalmamış. Üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, ülkede hala savaştan geriye kalan yıkıntılar bulunmakta ve bu yıkıntılar Lübnan halkına her gün savaşın kötü yüzünü hatırlatmaya devam etmekte. Lübnanlı içmimar ve sanatçı Jad el Khoury, savaşın kötü anılarını silmek ve eğlenceli bir dille barış mesajı vermek için, savaş nedeniyle kullanılamaz hale gelen harabe yapılara tırmanmış ve delik deşik olan duvarlara “Potato Nose” adını verdiği karakterler çizmiş…

facebook.com/Potato-NOSE-221014304719906/?fref=photo
designboom.com/art/jad-el-khoury-war-peace-project-lebanon-06-03-2015/
designboom.com/art/jad-el-khoury-war-peace-art-attack-beirut-12-28-2105/

AMERİKA ÖLDÜRÜR (AMERICAN KILLS)

Şilili sanatçı Sebastian Errazuriz, internette Amerika’nın Irak’ı işgali ile ilgili bilgiler okurken, tesadüfen kendisini şoke eden bir bilgiye rastlamış. Bu bilgiye göre; 2009 senesinde, intihar eden Amerikalı asker sayısı, Irak’ta öldürülen asker sayısının iki katından da fazlaymış. Errazuriz, savaşın fiziksel etkilerinin yanında, psikolojik etkilerini de çok net bir şekilde ortaya koyan bu veriyi (En azından Amerikalılar için) insanların gözüne sokmak istemiş ve Brooklyn’deki stüdyosunun duvarına yazmış. Sanatçının bu işi, -savaşı oyun sananlara- “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”taki kadar güçlü bir mesaj veriyor…

meetsebastian.com/sebastian-errazuriz-design-art-american-kills-public-work
tr.wikipedia.org/wiki/Bat%C4%B1_Cephesinde_Yeni_Bir_%C5%9Eey_Yok
imdb.com/title/tt0020629/

Etiketler

Bir yanıt yazın