Öncelikle Beylikdüzü Cemevi ve Kültür Merkezi Mimari Proje Yarışmasında emek harcayan, dereceye giren ve giremeyen herkesi kutluyorum. Başlangıçta belirtmekte yarar var bu yazının amacı; dereceye giren projeleri ve jüriyi eleştirerek yıpratmak değil, proje yarışmalarının yönetmelik ,- şartname – sonuçlandırma süreçlerini sorgulamak ve daha iyiye nasıl gidilebileceğine yönelik yanıtlar aramaktır.
Mimari proje yarışması sonrasındaki eleştiriler; genelde dereceye girememiş ve haliyle projeye oldukça emek vermiş kişiler tarafından yapılır. Bu eleştiriler çok yerinde ve haklı olabileceği gibi yanlış, kişisel bakışlar da olabilir. Böylece jüri, kendi kararlarını daha bir kuvvetli savunma ve kararlarının doğruluğundan emin olma psikolojisi içine girer… Jüri olmuş birinin hata yapması beklenemez, kendisini ispatlamış o yarışmaya ” jüri olarak ” davet edilmiştir. Oysa jüriler de herkes gibi bazı şeyleri gözden kaçırabilir, hata yapabilir…
Jürinin görevi bellidir; bir çok projenin kısıtlı bir süre içinde değerlendirilip elenmesi, bir kısmının da dereceye bırakılması, raporların hazırlanması gerekmektedir. Bu görev kolay olmasa gerek… Bu aşamada jüri hangi değerlendirme kriterleri içindedir? Sn. Ömer Selçuk Baz’ın bu soruya yanıtı;
” Somut bir değerlendirme kriteri olur mu sizce? şartnamede ilan edilen ne ise kriter odur. Şartname metnin cem evinin yaratacağı mekan ve onun hissiyatı üzerine değinmeler var. Katılımcıları bu dünyayı keşfetmeye ve düşünmeye davet ediyor. Bunu böylece aktardıktan sonra jüri başka kriter ortaya süremez ” … ifadesine katılamayacağım. Şimdi bu sorunun cevabını tekrar düşünürken dereceye giren ilk üç projeyi ihtiyaç programı çerçevesinde değerlendirelim;
1. ödül: Ayakkabılık tasarlanmamış
2. ödül: Ayakkabılık ve cem meydanı ve muhabbet salonundan çok uzakta çözülmüş. Ayakkabıları çıkarttıktan sonra holde 10-15 m yürümek gerekiyor…
3. ödül: Ayakkabılık tasarlanmamış
100 kişilik konser, tiyatro, konferans vb. kültürel etkinlikler için kullanılacak salon
1. ödül: Sahne arkası tasarlanmamış.
2. ödül: Sahne arkası tasarlanmamış
3. ödül: Sahne arkası tasarlanmamış
1. ödül: Yeterince doğal ışık almıyor
2. ödül: Yeterince doğal ışık almıyor
3. ödül: Yeterince doğal ışık almıyor
150 kişinin birlikte lokma (yemek) yiyeceği salon
1. ödül: 80 Kişilik tasarlanmış
2. ödül: 100 Kişilik tasarlanmış
3. ödül: 100 Kişilik tasarlanmış
3. ödül: Mutfak servis girişi yok.
1. ödül: Mutfaktan uzak, aş evi yemek bölümüne açılması sorunlu.( Yemek yerken kurban kesimi izlenecek )
3. ödül: Kurban girişi ile morg aynı holü kullanıyor. Canlı hayvanların girdiği yerden cenazenin girmesi olumsuz.
Cenaze erkânının uygulanacağı açık ve yarı açık alan (Cenaze törenlerinin olacağı açık alan)
2. ödül: Cenaze tören alanı için bir alan tanımlanmamış.
3. ödül: Cenaze tören alanı ile morgun uzak olması olumsuz.
3 adet, yönetici ve görevlilerin kullanacağı idari birim
1. ödül: Tek mekan tasarlanmış
2. ödül: 2 ad. oda tasarlanmış.
3. ödül: 2 ad. oda tasarlanmış.
50 araç kapasiteli 1 ve 2 numaralı parsellerde açık, kapalı veya karma olarak çözümlenecektir.
1. ödül: 28 araçlık otopark tasarlanmış
2. ödül: 45 araçlık otopark tasarlanmış
3. ödül: Kaç araçlık otopark tasarlandığı projede belli değil…
(Soru – cevaplarda emsal alanın esnetilemeyeceği, inşaat alanının +- % 10 değişebileceği belirtilmiştir. )
3. ödül: Projede m2’ler belirtilmemiş, emsale uyulmuş mu belli değildir.
Her üç ödülde de bu konuda çözüm ve öneri görülmemekte… Hatta çözümlerin – mansiyonları da düşünürsek – daha çok toprak altında yapılması maliyeti artıracaktır. Sürdürülebilirlik üzerine hiç bir çalışma görülmemekte…
1. ödülde uygulanan kot farklarında engelliler unutulmuştur. Uygulama projesine bırakmadan, avan projede çözülmesi gereken bir kriter…
Ayrıca genel olarak projelerde; bir çok mekanın – kütlenin birbirinden koparılıp açık mekanlarla sirkülasyonun sağlanması çözümüne gidilmiş… Bu külliye – insan ölçeğine bir gönderme sanki kendiliğinden oluşan bir mahalle… İstanbul’ da meteoroloji verilerine baktığımızda yılın ortalama 130 günü yağışlı geçiyor – bunun yarısının geceleri yağışlı olduğunu varsaysak yılın 6 da biri yağışlı ve yıllık sıcaklık ortalamasının 15 derecenin altında olduğu günler 150 gün… Sonuç olarak sıcak bir iklime sahip olmayan İstanbul ‘da açık alanlardan sirkülasyonu olan mimari kararda insan konforu ne olacak?
Yukarıda belirtilen eleştirilerin birçoğu jüri raporlarında görünmüyor. Acaba bunlar farkına mı varılmadı ya da önemli görülmedi? Bu ayrıntıları düşünen ve projelerine yansıtmaya çalışan diğer mimarlar acaba ” jürinin duymak istediği hissiyatı ” kaçırdılar mı ? Dereceye giren projelerde ihtiyaç programına tam anlamıyla uyulmadığı görülüyor. İhtiyaç programına uymamak elenme sebebi midir değil midir? Değilse asıl önemli olanlar nelerdir? İşte bu noktada jürinin değerlendirme kriterleri önem kazanıyor. Bu kriterler neler olabilir ve yarışma öncesi net olarak belirlendiğinde katılımcılar ve jüri bu kriterleri daha iyi özümseyemez mi? İlk olarak sıralayabileceklerimiz;
1-Çevresel faktörlerin değerlendirilmesi, % …
2-İhtiyaç programına uygunluk % …
3-Konsept /Kurgu % …
4-Fonksiyonel çözümler (Konsepti/kurguyu destekleyen fonksiyonel çözümler), % …
5-Yapısal çözümler ( Konsepti/kurguyu destekleyen konstrüksiyon ve strüktür çözümleri), % …
6-Biçimsel çözümler % …
Bu kriterler yarışma türü ve konusuna bağlı olarak değiştirilebilir, artırılabilir ve tüm yarışmalarda belirlenen kriterler belli yüzdelerle toplam proje puanını oluşturabilir. Böylece daha bilimsel, objektif, ölçülebilir, hesap verilebilir, jürinin yaptığı hataları en aza indirgeyen ve adil sonuçlar ortaya çıkaran bir süreç ortaya çıkacaktır.
Bu yazıdan sonra kolokyuma katıldım ve eleştirileri Sn. jüriye ilettim. Maalesef gerekli noktalarda öz eleştiri yapmak yerine savunma pozisyonundaydılar. Eleştirilerimizin tamamına katılmayabilirler ancak herkesin haklı bulacağı eleştirilerimizi de kabul etmediler… Mimarlığın matematik olmadığını, sayısal verilere ve kriterlere saplanınca sonucun kısırlaşacağını belirttiler… Jüri raporlarında; dereceye girmiş projelerde yukarıda belirtilen eksiklikleri görebilseydik daha objektif bir yaklaşım sergiledikleri noktasında tatmin olacaktık… Mimarlık dünyasında acaba hangi işverene ihtiyaç programını pek önemsemeden yapılmış bir projeyi kabul ettirebiliriz? Cem evi mimarisi sadece duygu odaklı mı olmalıdır yoksa içinde işlevler barındıran insanın ibadet, yemek, eğitim, kültür, konfor vb ihtiyaçlarını gerekli büyüklüklerde ve en doğru şekilde sağlayan yaşayan bir mimari mi olmalıdır? Jürinin üzerinde durduğu genel olarak projelerin kendilerinde yarattığı duygu… Renderlardan aldıkları pozitif duyguyu acaba uygulama gerçekleştiğinde de alacaklar mı? Ancak unutulan bir şey var bu yarışma bir resim yarışması değildi…
Diğer bir konu; 1996 yılında yapılan cemevi yarışmasında 7 proje seçilmiş ve sonrasında yapılan cemevlerinin hiçbiri; bu projeleri yapan gruplardan hiç birine yaptırılmamış. Bunun sebebi ne olabilir? Yarışmaların asıl amacı doğru projelerin yaratılarak gerçeğe dönüştürülmesi değil midir? Acaba gerçekten yaşamla örtüşen projeler üretilemedi mi? Bu sonuçta acaba biz mimarların bir payı var mı?
Çalışmalarda emeği geçen herkese sevgi ve saygılarımla…
1 Yorum
Tüm kolokyumu izleyip, görüşlerinizi bildirdikten, karşılıklı tartıştıktan sonra halen bu yazının yazılıyor olması garip geliyor bana.
Kolokyum videosu yayınlanır sanırım bugün, sanırım en iyi cevap o olacaktır.