Bir Asansöre Sığdı Vicdanınız

İlan; mimar aranıyormuş, beş yıl deneyimli, askerliğini yapmış, sigara içmeyen… Akşamları eve gidip çocuğunu emzirip/doyurup tekrar ofise dönebilen gibi cümleler yok, işçi ölümlerine, “iş cinayetlerine isyan edecek bir mimar” için çağrılar geliyor kulağa.

Birlikte isyan edelim mi, sözcük sözcük? Çok estetik bir köşe yazısı olsun, dokunaklı, ağlayalım, ağlatalım, Hollywood Sineması’nın bir ülkeyi vicdanen doyurması gibi olsun, köşelere bırakılan sanayi tipi kedi mamaları gibi, çaresiz bilinçli kesime gelsin, ortaya acılı…

Nasıl olsun bu yazı? İşçilerin isimlerini dizelim, çok etkiliyor beni, ya sizi? Bir isim ki, “işçi”nin önünde, bir “rakam”ın önünde, bir devletin kimlik dairesinde, şairlerin yoksulluk dizelerinde, bir annenin ciğerinde, bir babanın başını geriye atarak ağlamasında, bir isim, gazetelerde, Twitter’da, bir isim! Onu hiç tanımayanların, “ben iyi biriyim” deyişinde, bir isim, Hıdır Ali Genç… Fotoğrafı dolanıyor, acı bilgi nasıl da elimizde, parmaklarımızın ucunda, sağa doğru itiyoruz Hıdır’ın yüzünü parmak ucumuzla, Hızır mı demeli?

Adaletsiz ülkenin resmini adıyla çizebilir Dersimli bir genç, Hıdır Ali Genç. Ölümüyle doğup, ölümüyle yaşayanlardan o da.

Arabesk küllerinden doğmuyor ama, vefalı dinleyicilerinin cep telefonlarında yaşıyor hâlâ. Velhasıl, türküleri nostalji kategorilerinde yitti de hikâyeleri kaldı, okumak için büyük şehre gelip de inşaatlarda çalışan Kürt gençlerin. Yazı yazarından akıllıdır demişti Hasan Ali Toptaş, ya şarkılar… Batsın Bu Dünya, mesela. Bakın nasıl da giderek atmosferini yaratıyor yazı. Okuyup bitirdiğinizde, günahlarınızdan da arınacaksınız. Köşe yazarlığı çıktı çıkalı, işsiz kalmadı mı onca rahip, falcı vb.

Mimarlar isyan etsin tabii, neye etmiyorlar? Utanmıyorlar mı? Mimarlar yapıları elleriyle mi inşa ediyor? İşçi yapıyor! Mimarlar neden ölmüyor bir madenciler bir işçiler kadar? Ölmemek mimarların fıtratında var. Mimar Sinan, o ne ömür… Uzun. Şehzade kafalarını saya saya, küfeki çıka çıka. Mimarlar isyan etsin ama estetik şartname koşuluyla; bienaller, sergiler, fiyakalı mimar küratörler. Mimarlar şık isyan etmeli! Yarışmayla…

Zaha Hadid mesela, bizim Orhan Kemal’i okumuş diye şüpheleniyorum bir Bekçi Murtaza temayülü var, hayret derecesinde. Irak umurunda değil, işçi ölümleri, kazaların çokluğu umurunda değil. Taş için taş yapıyor. İnsan umurunda değil. Zaha Hadid isyan etmeyecek, beklemeyin!

İş güvenliği ihlalleri, devletin göz ardı etmesiyle, denetimi, kurumu, ahlakı da olmayan inşaat piyasasında iş cinayetlerini çığ gibi büyüttü. Şirketlerin ortağı gibi davranan-şirketlerin ortağı devlet, Emek Sineması’ndaki gibi holdingleri koruyor, olay yerine ambulanstan önce çevik kuvvet geliyor, 10 işçinin ölümünden soran çıkan protesto gösterilerinde işçilere ve ailelerine orantısız güç uygulanıyor. Batsın Bu Dünya. Şarkılar, şarkıyı yazanlardan vicdanlı!

Oradan geçerken 5 yaşındaki oğlum Güneş soruyor bana: “Anne bunlar engel polisi mi?” 5 yaşındaki çocuk da biliyor, bir kent duvarıdır polis, halkla şirket arasına örülen. Bu duvarı hiçbir mimar çizmedi ama buna da isyan edelim biz bu yazıda, sesimizi yükseltelim. Hazır başladık.

Ölenlere şehit dendiğinde, bir kabulleniş atmosferi kurulur, isyan engellenir, bu işin fıtratında var diyerek, “kader” sözcüğü kapitalist bir sözlükten fırlar ve yine isyanı engellemek adına insanlar, maneviyatla susturulmaya çalışır. Bu yazı şehit ve kader sözcüklerine karşı doğrudan bir isyanı da barındırmaktadır, yapı terimi olmasalar da.

Anlaşıldı ki Yeni Türkiye, şantiye sahası olmaya devam edecek. İnşaat dur durak dinlemiyor. Kalkınma adıyla fakir göçerler şehirden atılıyor, yeni zenginler yerlerine “kentsel dönüşüm” kurdelesiyle yerleştiriliyor. Kalkınmanın ceremesini yoksul-göçmen-işçi halk çekiyor. Gökdelen inşaat asansörlerinin kafesleri içinde, bir kuş ölüsü gibi yatan, üzeri turuncu muşambayla örtülü 19 yaşında gençlerin vebalini kimse taşımıyor. O sakındıkları demir asansör kadar taşımıyorlar. Taş için taş yapıyorlar. İnsanı umursamıyorlar.

Peki, ekonomik olarak değecek mi bu kadar tantana?

Tükiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre inşaat sektörü patlamak üzere. Konut satışları Nisan ayında geçtiğimiz yıla göre yüzde 12,3 ve Mayıs ayında yüzde 12,5 geriledi. Temmuz ayında ise satışlarda çok keskin bir azalma yaşandı. Temmuz’da konut satışları yüzde 20,2 düştü.

Ekonominin patronu Ali Babacan ne diyor: “İnşaat sektöründen, üretime doğru geçiş yapmalıyız.” Niye? Daha Kanal İstanbul yeni başlıyor. 3. Havaalanı…

Yeni bir çılgın projeniz yok mu?
Ayıp Size! Ayıp size!
Yeni bir çılgın projeniz daha yok mu?

Yok mu?

İsyan edelim!

Nasıl sığdı? Koca meclis, koca iktidar, o koca koca uçaklarla, o aksaraylarla, o asansöre nasıl sığdı, sizin vicdanınız?

Diyanet İşleri Başkanı, dev inşaatları duayla açtı. Kendisini o asansöre de bekliyoruz. Bir “sarık”lık yer var daha. Vebalin adresi var. Duaların da hacmi.

Etiketler

Bir yanıt yazın