Pazartesi akşamı kuram serisinin ikinci konferansında İhsan Bilgin‘in konuşmasını dinledim Taşkışla’da. Yakın geçmişe ve günümüz mimari üretimine dair cambazlık yollarını öğrendik kendisinden.
Robert Venturi gibi postmodernizmin diğer bir temsilcisi Aldo Rossi‘yi anlattı önce. Üretiminin arka planındaki ayak izlerinden bahsetti. Çoğumuzun Archdaily’den çarşaf çarşaf resim baktığı, Pinterest’te ‘pin pin’ yaptığı, Le Corbusier’nin deyişiyle fotoğraf çekmek ve bakmakla içselleştirememe, nüfuz edememe durumunu yaşayan bizlere bilginin içselleştiği bir mimarın perde arkasını anlattı.
Giorgio De Chirico‘yu anlattı ilk olarak Rossi’yi irdelerken. Gerçeküstücü resmin önemli isimlerinden olan Chirico’nun resimlerindeki yalnızlık, terkedimişlik ve ıssızlık duygularını ele aldı.
Piazza d’Italia (solda) Bir Sokağın Melankoli ve Gizemi (sağda)
Aldo Rossi’nin yaptıklarının arka planında Canelotto isimli diğer bir ressamın etkisinden bahsetti. Canelotto, Venedik hayranı(İhsan Bilgin’in dediğine göre takıntılı) bir ressam ve Venediği Venturi’nin “Venedik’in Taşları”nda gördüğümüzden farklı olarak mevcudu anlamanın, anlatmanın ve irdelemenin yanında, bazı resimlerinde Venedik’i olduğu gibi değil hayal ettiği gibi de çizmiş. Ve bu hayali Venediklerinde Palladio‘nun Viçenza daki bir bazilikasını ve Rialto köprüsünün yerine Palladio’nun hiç inşa edilmemiş bir köprüsünü resmetmiş. Yani bir araya gelmesi mümkün olmayan binaları yerlerinden koparıp Venedik’te bir araya getirmiş. Ve bu yönüyle Aldo Rossi’nin tasarımlarında gerçeğin farklı yorumlanmasında zihin açıcı bir perspektif vermiş.
Capriccio
Las Vegas’ta alakalı alakasız her yapının biraraya gelebilmesinin resimde daha disipline edilmiş hali. Venturi’nin de (Ekşi Sözlük’te anasının eviyle kariyer yapan adam olarak da bilinir) annesinin evinde bizi türlü türlü şaşırtmalarla herşeyin başka şekilde de olabieceğini anlatmasının ayak seslerinin geldiği resimler.
Vanna Venturi Evi
Milano’daki Gallaratese Konut Bloğunda Chirocovari bir ışık gölge oyununu perde kolonları 184 m lik uzunluktaki yapıda ele alınışını anlatırken, 3 koltuk ötede konferansı dinleyen, dinlerken aralarındaki samimiyetten dolayı İhsan Bilgin’le arada atışan Nevzat Sayın‘ın Altunizade’deki Doğan Holding Yönetim Binasının cephesinde benzer bir yaklaşım sergilediğini anımsadım. Yine Arolat’ın Göktürk Arketip Konutları projesinde benzer yaklaşımı da zihinlere hepsi Chiroco’yu çok mu seviyor diye gelen düşüncelerden.
Gallaratese Konut Bloğu
Göktürk Arketip Konutları (solda) Doğan Holding Genel Müdürlük Yapısı (sağda)
Gallaratese’deki depremden yanal yükleri alma adına bırakılması gereken dilatasyon derzinin nasıl bir tasarım unsuruna dönüştüğünü ve vurgulandığını görmek bir başka cambazlık notu.
Aldo Rossi’nin en önemli tasarımlarından biri Modena’daki Mezarlık Genişletme Projesi hem postmodernizmde dünyayı etkileyen bir yapı olurken Rossi’nin çıkış yaptığı yapılardan biri haline gelmiş zamanla. Projenin Bir başka ayrıntısı yarışmayla yapılan bir proje olması. Bu mezar yapısında her ölen kişi için küçük bir kare hacim düşünerek her şehirde olan hakim yapılar ve ikincil yapılar fikrine göre hakim bir kübik yapı (içi boş bir küp) ve diğer ikincil rol oynayan yapılar tasarlamış. Yapının içinin boş oluşundan dolayı gökyüzünün görülmesiyle oluşan terkedilmişlik duygusu, yine Chiroco’daki yalnızlığı hissettiren tarzda bir yaklaşım.
Modena Krematoryumu,1. ödül
Sonrasında Peter Zumthor‘dan bahsetti İhsan Bilgin. Therme Vals‘deki yaşadığı deneyimi anlattı. Kaplıca yapısında ve Köln’de arkeolojik bir alanın üzerine yaptığı müze tasarımında benzer bir plan şeması uyguladığını anlattı (arkeolojik alana modern yapı tasarlamak).
Merkezi aydınlık mekanın etrafında karanlık hacimler tasarlamak. Her iki yapıda da merkezi mekanlar etrafında kümelenen yapı birimlerinini, hacimlerin oluşuna dikkat çekti.
Therme Vals eskiz ve plan
Kolumba Sanat Müzesi, plan
Zumthor’un cambazlık numaralarından birinide malzemeyi önemseyişi olarak ele aldı. Her tarafa kompoziti yaslayan, malzemeye göre tasarım yapmanın henüz ülke olarak nadir örneklerinin olduğu bize göre ilginç bir konu.
Malzemeyi istiflediğinden, üst üste yığdığından bahsetti bu iki yapıda da. Tasarıma başlarken önce malzeme seçtiğini, malzemeye göre tasarımın geliştiğini anlattı. Arkeolojik alanda mevcutta bulunan duvarları devam ettirerek Bizans yapılarında görülebilecek tuğla örgüsüyle yapıyı inşa ettiğini, tuğlayı alttaki göstermek istediği arkeolojik alana ışık almak için, cepheden de bir desen olarak görülebilen, boşluklu olarak kullanarak uyguladığı iç dış ilişkisini anlattı.
Kolumba Sanat Müzesi, tuğladaki cambazlık
Ve daha bir sürü şey…