Adirondack rustik stili, 1870’li yıllarda ABD’nin New York eyaletinde bulunan Adirondack Dağları çevresinde bulunan Great Camps bölgelerinde yerel olarak ortaya çıkan bir mimari akımdır. 1871 yılında Adirondack Dağlarına demiryolu ulaşımının aktif hâle gelmesiyle çevredeki göllerin etrafında, çoğunlukla büyük ve varlıklı ailelerin inşa ettirdiği yazlık kulübelerden oluşan toplamda on Great Camp bölgesi bulunmaktadır (Camp Pine Knot, Echo Camp, Camp Wild Air, Camp Santanoni, Camp Uncas, Sagamore, Moss Ledge, Eagle Island, Prospect Point ve Topridge). Aileler, sağlıksız buldukları şehir ortamından kaçarak, temiz havaya ve güzel manzaralara sahip bölgede tatil yapabilecekleri bu yazlık kulübelere kimi zaman misafirlerini de ağırlayabilecekleri ek yapılar da inşa ettirmişlerdir.
Bölgedeki demiryolu inşaatının öncülüğünü de yapan finansör Thomas C. Durant’in oğlu William West Durant, Adirondack rustik mimarisinin tasarımcısı ve geliştiricisi olarak bilinmektedir. Durant’in tasarımlarında, yerleşim yerinin topoğrafyasına oturan Japon mimarisinden; İsviçre Alpleri’nde bulunan şale tipi dağ evlerinin sarkık saçaklarından, dekoratif oyma ahşap işçiliklerinden ve dik ya da yatay olarak kullanılan ahşap konstrüksiyonlarından etkilendiği görülmektedir. Ancak Adirondack mimarisinin özgün öğeleri, bu yapı örneklerinden kolayca ayırt edilebilmektedir.
Dağlar ve ormanlarla çevrili doğa, engebeli bir coğrafi yapıyı beraberinde getirmektedir. Bu coğrafi yapı, bölgeye inşaat malzemelerinin teminini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla bölgedeki bu rustik görünümlü kulübeler, yerli ustalar tarafından yakın çevredeki yerel ağaç formları; bu ağaçların kabukları, kökleri, yumruları ve yerel granit taşlar kullanılarak inşa edilmişlerdir. Yapı formları mevcut ağacın boyutlarına bağlı olarak değişebilmektedir. Bu materyallerin yaratıcı biçimde kullanımıyla yapılarda pitoresk ve rustik etkiler yaratılmıştır.
Ahşap, çağdaş yazlık ev mimarisinde sıkça tercih edilen mimari elemanlardandır. Adirondack kulübelerinin varlıklı sahipleri, ağaç strüktürün kullanımında her ne kadar tedarik hızı ve pratiklik unsurlarını gözetmişseler de tek sebep bu değildir. Öyle ki, konvansiyonel mimari elemanlarının yanında bölgenin tabiatıyla uyumlu ağaçlar, el değmemiş doğanın romantik eğilimini tamamlamaktadırlar. Kütük hâlindeki ağaçlar üst üste dizilerek duvarlar ve çerçeveler oluşturulmuş; soyularak kiriş ve dikmeler inşa edilmiştir. Kütükler düzleştirilip birleştirildikten sonra yağmur ve soğuk havaya karşı yalıtım sağlamak amacıyla silikon veya kenevirden üretilen özel dolgular yapılmıştır. Yapı strüktürü için alaçam, çam, hemlok-ladin, lariks ağacı ve pelesenk ağacı; duvarlar için çam, selvi, alaçam ve sakız ağacı; zemin ve merdivenler için kayın ağacı, huş ağacı, akçaağaç, köknar ağacı; tavanlar için çam ve alaçam; çatı kaplamaları için ise alaçam uygun ağaçlardır. Çatıların tipilere karşı dayanıklılığını arttırabilmek amacıyla duvarlar için özel olarak normalden büyük ağaçlar seçilmiştir. Çatı saçakları da donmuş kar kütlelerinin taşıyıcı duvarlar üzerindeki yükünü azaltmak amacıyla uzun, sarkık biçimde inşa edilmiştir. Çatı kaplama tahtaları için alaçam uygun bir ağaç türüdür. Kütükler; kesişen korkuluklar, çapraz duvar destekleri gibi dekoratif öğelere de dönüştürülebilmektedirler. Kulübeler, genellikle geniş çıkmalı ve verandalıdırlar ve çatılarında shingle kaplamalar bulunmaktadır. Dövme demir işleri, kesme taşlardan yapılmış büyük şömineler ve bacalar da Adirondack mimarisinde görülen mimari öğelerdendir.
Rustik stilin yapılarda bütüncül olarak kullanımı nadir görülmektedir. Geçmişte yalnızca 19. yüzyıl bahçe çardakları, yazlık ev mobilyaları, çit veya kapı gibi kısıtlı öğelerde görülen rustik işçilik, Adirondack kulübelerinde süslü mimari biçimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Soyulmuş ağaç kabuklarından oluşturulan dış cephe kaplamalarının dekoratif kullanımları, veranda korkuluklarında ve çatı alın duvarlarında ağaç dallarıyla ince işçilikler bu yaratıcı biçimlere örnek olarak gösterilebilir.
Adirondack rustik stili; dekoratif kaplamalar, inşaat alanında üretilen ağaçtan mobilyalar gibi iç mekân öğeleriyle tasarımsal olarak tamamlanmaktadır. Yataklar, gardıroplar, masalar, sandalyeler, soyulmuş kütüklerden dekoratif öğeler, ince dallar, huş kabukları da yaz aylarında gelecek olan kullanıcılara sunulan rustik sanat ürünleri arasında gösterilebilir.
Kulübelerin iç mekânlarında yemek odası, oyun odası, çamaşır odası, kütüphane ve kayıkhâne gibi birimler yatak odası, mutfak gibi ana birimlerden bağımsız yapılar hâlinde inşa edilmektedirler. Misafirler kimi zaman kendilerine ayrılan bağımsız yapılarda, kimi zaman da kayıkhâne bölümlerinin üst katlarında ağırlanmaktadırlar. Bağımsız yapılara ahşap platformlar veya geçitlerle ulaşım sağlanmaktadır. Adirondack kulübelerinin “kendine yetebilen” yapılarının içerisindeki hizmet binaları; depolama, tamir, atölye, gıda üretimi gibi fonksiyonların gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır.
Adirondack stili, ilk ortaya çıktığı dönemlerden itibaren Amerika kıtasının farklı bölgelerinde özellikle dağ evi mimarilerini etkilemiştir. Apalaş Dağları’nın eteklerinde, The Great Lakes bölgesinin North Woods kesiminde, güney Kanada’da ve Rocky Dağları’nda benzer mimarilere rastlanabilmektedir.
Akımın etkilerini belirli bir yıl ile sınırlandırmak doğru olmayacaktır. Öyle ki, günümüzde akımın etkisinde, başta Great Camps bölgelerinde olmak üzere, yeni yapılar inşa edilmeye devam etmektedir. Doğadan ilham alarak rustik etkiler sunan Adirondack mimarisi, kısıtlı yerel imkânların yaratıcı ve kimi zaman doğaçlama tekniklerle işlenişinin başarılı örneklerindendir.
2 yorum
Emeğinize sağlık, çok güzel bir içerik olmuş
Teşekkür ederim