Denizli, tarih öncesi çağlardan itibaren yerleşimin görüldüğü ve konumu itibariyle bir geçiş yolu durumundadır. Kent, cumhuriyetin ilanından günümüze kadar olan sürede pek çok anlamda değişmiştir. 1970 sonlarından itibaren kentler hiyerarşisinde yerini yükselten Denizli, ekonomik anlamda elde ettiği başarıyı kentsel mekânına aynı oranda yansıtamamıştır. Önemli depremler atlatıp eski mimari dokusunu mülkiyet, planlama ve rant sorunlarının da etkileriyle büyük oranda kaybeden kent gittikçe büyümektedir.
Denizli’de 1950’lerden başlayarak sanayileşme süreci, iç pazara yönelik küçük bağımsız üreticilikten büyük, fordist tarzda örgütlenmiş bir üretim yapısına doğru gelişmiştir (Türkün Erendil, 2000: 98). 1973-1981 yılları arasında “Kalkınmada Öncelikli Yöreler” (KÖY) kapsamına alınan Denizli, teşvik tedbirleri uygulamasında ayrıcalıklar elde etmiş ve sanayileşmesi desteklenmiştir. Sanayileşmenin ve ihracatın artması, karayolları üzerinde fabrikaların çoğalmasına, kentin yoğun göç almasına neden olmuştur. İmar planları bu dönemde hızlanmıştır. Denizli’de sanayi geliştiği ölçüde gerek sanayinin doğrudan etkisi gerekse dolaylı etki olarak hızlı kentleşme, betonlaşma, kat artışları ve rant kaygılarıyla ortaya çıkan çarpık ve yoğun yapılaşma nedeniyle örnek kent imajı ve eski kent silueti kaybolmuştur. Kent merkezini ve çevresini kaplayan sanayi tesisleri kenti içten ve dıştan kuşatmıştır. Denizli’de işgücünün kullanıldığı sektörler kent içinde yer aldığı için kent, üretim mekânına dönüşmüştür. Bununla birlikte gecekondulaşma ve yoğun apartmanlaşma başlamıştır.
1980 sonrası liberal ekonomi politikalarının etkisinde kalan Denizli, özellikle 1990 sonrası küreselleşmenin etkilerini hissetmeye başlamıştır. Küresel üretim zincirlerine tekstil sektörü ile bağlanan kentte sanayileşmenin mekânda yayılması, hizmet ve ticaret sektörlerinde gelişmeler, boş kentsel alanların azalması sonucu oluşan kentsel rantlar, artan göçler dönemin kentsel mekan şekillenmesinde etkili faktörler olarak sıralanabilir.
Denizli’de ilk yerleşim bugünkü Bayramyeri-Kaleiçi yöresinde başlamıştır. Zamanla İzmir Karayolu’nun çekimi ile yerleşim kuzeybatıya doğru gelişmiş ve bu gelişim İstasyon ve Sümerbank Fabrikası ile hızlanmıştır. Bu devreden sonra dairesel bir büyüme gösteren kent Tavas-Acıpayam yönünde ve vadinin en verimli tarım alanları yönünde gelişmiştir. Tarihi merkez kuzeye toplanmış, ticaret büroları ve resmi kurumlar güney yönünde İstiklal Caddesi boyunca gelişmiştir. Zamanla İstiklal Caddesi yerleşimin omurgasını oluşturmuş, konut alanları bu yolun doğusunda ve batısında yayılmıştır. Denizli kentinin ilk planlama çalışmaları (1960) ile birlikte kentte konut gelişimi İzmir, Ankara, Tavas Karayollarının belirlediği yönlerde devam etmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Denizli’de evler ahşaptan, içinden arık geçen, bahçeli ve tek katlıdır. Sokaklar, caddeler daracık, yolların her iki yanına dikilen çınarlar ile yollar gölgeliktir (Özkaya, 1994: 90). Yollar mevcut kadastral duruma göre geçirildiği için, 15 metre ile girip 4 metre ile çıkan, S şeklinde, Z şeklinde zikzaklı yollar ve U şeklindeki çıkmaz sokaklar Denizli eski kentsel mekânının belirgin özelliklerindendir (Marım, 2009). Denizli endüstrisinin hız kazandığı 1950-60’lı yıllara dek bahçe içindeki kırsal görünümlü yerleşme devam etmiştir. Eski kent dokusu bu tarla bahçeler etrafında dolanan yollardan oluşuyordu (İnceoğlu, 1988: 292). 1985 yılına dek var olan eski yapılar sonraki 10 yılda yol açmak, meydan yapmak ve yeni imar adaları oluşturmak sürecinde yok olmuştur (Küçük, 1996: 267).
1961’de Denizli
1973 sonrasında sanayileşmede hızlı atılımların olmasına bağlı olarak kent nüfusu artmış, kır nüfusu azalmıştır. Kent merkezi yoğunlaşmış, bahçe içindeki tek katlı konutlar yerine apartmanlar dikilmeye başlanmıştır. Gerek yanlış yapılan 1964 tarihli imar planı gerekse bilinçsiz ve duyarsız yapılaşma sonucu Denizli kentinin kendine özgü mimari yapısı yok olmuştur (Kaşıkçı, 2009). Kentin çağdaşlaşması, yapılaşma olarak algılanmıştır. Öyle ki Pamukkale’de devlet eliyle bir motel inşa edilmiştir. Kent merkezinde belediyeye gelir elde etmek için kale surları üzeri tüccarlara satılmıştır. 1990 yılında, Pamukkale Sempozyumu ile ilk kez kentsel koruma bilinci gündeme gelmiştir (Şenel, 2009; Marım, 2009). Kentin sosyal, ekonomik ve mekânsal dönüşümü bu dönemde belirgindir. 1970’ler ve 1980’ler, 1950 öncesi 20 bin olan nüfusun 100 binleri aştığı ve Denizli’nin bölgesel bir endüstri kentine dönüştüğü yıllardır. Bu dönemde nüfus artışına paralel olarak kentsel konut ihtiyacı artmıştır. Konut talebini karşılamaya yönelik, kent merkezinde yoğun bir yapılaşma ortaya çıkmıştır. Buna bağlı oluşan spekülatif baskı, doğal kaynaklar, tarım alanları ve tarihi değerleri üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaya başlamıştır.
1980’li yıllarda merkezi hükümetin ülke çapında uyguladığı konut stokunu arttırma politikası Denizli’de de çok sayıda konut fazlasını ortaya çıkarmıştır. Bu konut stokunun eritilmesinde, 1992 yılında açılan Pamukkale Üniversitesi** ile kentteki sanayi ve ticaret alanlarındaki gelişmelerin etkili olduğu söylenebilir.
Merkezde ve çevresinde yoğunluğun fazla olduğu kentte, merkezden uzaklaştıkça konut yoğunluğu azalmaktadır. Kentin güney kısmında gelir düzeyi düşük kesimin yanında, kent merkezinden kaçan üst gelir grubu da yerleşmektedir. 1980’li yıllarda bu yerleşim az yoğunluklu iken, 2000’lerde Bağbaşı, Tekkeköy, Şirinköy, Servergazi mevkiinde boş arsa bulmak neredeyse imkânsızdır. Bu yapılaşma da jeolojik verilerle uyumsuz ve tarımsal nitelikli toprakların aleyhine oluşmuştur.
Şirinköy
Yeni üretim ve tüketim ilişkileri ve hizmetler sektörünün yeniden organizasyonu ile birlikte, Denizli’de gelir gruplarında ve bu gelir gruplarının yaşam alanlarında (konut, çalışma, eğlenme, dinlenme) önemli farklılıklar oluşmakta ve bu durum mekânın kullanımına da yansımaktadır. Denizli kentsel mekânı zamanla büyüdükçe, içinde yer alan konut, sanayi ve gecekondu bölgeleri de farklılaşarak gelişmiştir. Sanayinin ve diğer bileşenlerinin kent mekânında yaygın olarak yer alması, işçilerin kente göç etmesi, konut arzının talebi karşılayamaması sonucu gecekonduların oluşumu ve aşırı betonlaşma, üst gelir gruplarının kent merkezini terk edip çevredeki kapalı yerleşimlere taşınması, boşalan alanların hizmet sektörü ya da daha alt gelir grubu tarafından işgal edilmesi, kentin büyüyen ekonomisine koşut bankaların daha fazla şube açması, kent nüfusunun artışına paralel hizmet sektörünün büyümesi, konut alanlarının kentin farklı bölgelerine yayılması gibi nedenlerle mekânın kullanımında farklılıklar meydana gelmiştir.
Denizli’de gelir gruplarına bağlı mekânsal ayrışma çok nettir. Üst gelir grubu, kent dışında Bağbaşı, Yenişehir, Şirinköy, Çukur, Karcı gibi kentin yeni gelişen ya da prestijli alanlarındaki (Çamlık, Mehmetçik) bazen kentten soyutlanmış korunaklı özel yaşam alanlarınde yerleşmektedir. Alt gelir grubu ise daha çok Sevindik, Karşıyaka, İlbade gibi semtlerde yoğunlaşmaktadır. Toplumsal kesimler arasında süren ve giderek artan farklılıklar, mekânsal açıdan da desteklenmekte ya da bu ilişkiler en iyi şekilde mekânsal farklılıklar biçiminde açığa çıkmaktadır. 1980’lerden sonra ve 90’larda orta gelir grubuna yönelik kentin çevresinde uydu kentler yapılmaya başlanmıştır. Askeri sahanın batısındaki Atakent ve Yenişehir Mahalleleri bu toplu konut girişimlerindendir. Ancak bu semtler de artık kentle bütünleşmiştir.
Sevindik Mahallesi
1980-1990 arası dönemde, sermaye birikimleri ile alım güçleri yükselen üst gelir grubu kentin ticari hizmetlerini yeterli bulmamış ve genelde şehir dışından alışveriş yapmayı tercih etmiştir. Bu dönemde kentte büyük AVM’lerin açılması gerektiği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Bu gereksinimi destekleyen bir başka unsur da, tek merkezli ve yoğun, çarpık yapılaşma biçiminde gelişen Denizli Merkezi İş Alanını (MİA) rahatlatmak olmuştur; kentin diğer semtlerindeki insanların sosyal donatı, alışveriş, kamu hizmetlerinden yararlanma ve eğlenme-dinlenme ihtiyaçlarını daha doyurucu ve konforlu olarak karşılamak için de AVM’lere ve benzeri mekânlara ihtiyaç doğmuştur.
Ege Bölgesi’nde sanayi, ticaret, turizm, tarım sektörleri açısından önemli bir orta ölçekli kent olan Denizli ili ve kentinde küreselleşmenin doğrudan ve dolaylı etkileri gözlemlenmektedir. Kent, son yıllarda ardı ardına açılan alışveriş merkezleri ile küresel tüketim zincirlerine de entegre olmaktadır. Denizli’de açılan büyük alışveriş merkezlerinin hemen hepsi daha evvel kamusal alan olan yerlerde kurulmuş ve yabancı sermaye ortaklı yapılardır. Denizli’deki AVM yatırımları kent ölçeğinin gerektirdiğinden çok fazladır. Denizli’nin ihtiyacını karşılayacak AVM sayısı 2-3 iken, neredeyse aynı anda 5-6 AVM açılmıştır. Kent merkezinde açılan AVM’ler artık kentin yeni MİA’ları haline dönüşmüştür. Bu durum kentin ilk MİA’sını oluşturan Kaleiçi ve çervesinin köhneme sürecini hızlandırmaktadır.
Denizli kentsel mekânı piyasa güçlerinin dinamikleri ve sanayi, ticaret ve hizmet sektörü kapitalizminin ihtiyaçları tarafından şekillendirilmektedir. Denizli’de kentsel mekânın şekillenmesindeki ana faktör sanayileşmedir. Denizli sanayisi, küresel piyasalara üretim yapan bir piyasadır. Kent, özellikle tekstil sektöründe ülkemizin lokomotif şehirlerinden biri durumundadır. Sanayi, istihdam yaratmakta, bu da kente göçü hızlandırmaktadır. Göç nüfus artışını, nüfus artışı da kentin büyümesini ve kentlinin artan ihtiyaçlarını getirmektedir. Kentin artan ve farklılaşan ihtiyaçları da son yıllarda küresel tüketim zincirlerine bağlanan ticaret ve hizmet sektörleri ile giderilmektedir. Kentsel mekânda neoliberal politikalar çerçevesinde yeni yatırım ve tüketim alanları AVM’ler ile kendini göstermekte olup, kent yeniden şekillenmektedir.
Küreselleşmenin ortaya çıkardığı sonuçlardan birisi olan tüketim toplumunun izleri de Denizli’de rahatlıkla görülmektedir. Küreselleşmenin ve ekonomi vurgulu yeni dünya değerlerinin kentsel mekân üzerindeki belirleyicilikleri nettir. Denizli kentsel mekânı da diğer kentlerimizde olduğu gibi tüketim mekânı olmaya doğru değişmektedir. Kapitalizmin Denizli kentsel alanında coğrafi yayılması karşısında, mekânın özgünlüğü yok edilmiştir. Maalesef ki kente modern anlamda yapılan yenilikler genelde kentin kendine özgü değerlerini yok ederek yapılmaktadır.
İNCEOĞLU, N. “Denizli Evleri ve Kent Dokusu”, Türk Kültür Tarihinde Denizli Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 27-30 Eylül 1988, Denizli, 292- 294, 1989.
KAŞIKÇI, Y., (1980-1982 Mimarlar Odası Denizli Şubesi Başkanı, 1978-1998 Ticaret Odası Meclis Başkanı) “Denizli’nin Kentleşme Süreci” konulu sözlü görüşme, MEGA Yapı Denetim, Denizli, 2009.
KÜÇÜK, B., “Yapı-Çevre Etkileri ve Denizli’de Eski Hayat”, HABİTAT II Kent Zirvesi, İstanbul 1996 Uluslararası Bilimsel Toplantılar, 3-12 Haziran 1996, İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları No: 44, ss. 263-271, 1996.
MARIM, A., (1989-1999 Dönemi Denizli Belediye Başkanı), “Denizli’nin Kentsel Gelişimi ve Planları” konulu sözlü görüşme, Delikliçınar, Denizli, 2009.
ÖZKAYA, Y., Milli Mücadelede Ege Ve Çevresi, Ankara, 1994.
ŞENEL, İ., (Denizli Mimarlar Odası Başkanı), Denizli’nin Mimari Gelişimi konulu sözlü görüşme, Mimarlar Odası, Denizli, 2009.
TÜRKÜN ERENDİL, A., “Mit Ve Gerçeklik Olarak Denizli Üretim Ve İşgücünün Değişen Yapısı: Eleştirel Kuram Açısından Bir Değerlendirme” Toplum ve Bilim, Sayı 86, s. 91-117, 2000.
* Yazı, yazarın İdealkent Kent Araştırmaları Dergisi, Ocak 2013’de, 8. Sayıda yayımlanan “Küreselleşmenin Artan Etkisinde Denizli” başlıklı makalesinden faydalanılarak hazırlanmıştır.
** Pamukkale Üniversitesi’nin Denizli Kentsel Mekânına Etkileri hakkında daha detaylı bilgi için bakınız: http://dergipark.gov.tr/sduiibfd/issue/20859/223808