Malzemeyi, ışığı, dokunmayı, görmeyi özellikle insanı ve onun yapıp etmelerini dert edinen yeni bir yolun, mimarlık edimini yaşadığı krizden uzaklaştırabileceğini düşünüyorum.
Door Handle, Haus Wittgenstein, Viyana, 1928
Geleceğin mimarlığı veya tasarımın yarını nasıl olabilir? Ne değişir onlarca yıl sonra? Mimarlık ve tasarım adına nasıl bir yola girilir? Muhtemeldir ki, önce yolun tarifi değişir. Sadece yol haritası değil, öncelikle yolun tanımı belki. Gelişen teknolojiyle gündeme düşen her imkânı kapitalin oyuncaklarına dönüştüren bir çağdan, bambaşka bir çağa atlamayı hayal ediyorum kendi adıma. Mimarın hikâyeyi anlatan ve kurgulayan kişiye dönüştüğü, şeyleri, kavramları, mekânları ve duyguları büken poetik bir bakışın kaynağı olduğu bir yeni çağ. Bunu yaparken, gündelik hayatı, kenti, yapının doğasını, hesaplanmış tüm bedellerini, üretime ve sonrasına dair tüm süreçleri düşünen kişiye dönüştüğü bir gelecek. Malzemeyi, ışığı, dokunmayı, görmeyi özellikle insanı ve onun yapıp etmelerini dert edinen yeni bir yolun mimarlık edimini yaşadığı krizden uzaklaştırabileceğini düşünüyorum. Tekniğin bir uygulayıcısı olmanın ötesinde, kurduğu hikâyeye ait tekniğin keşfine doğru yola çıkan, yolda olan iyimser bir tasarımcı. İmkânsız değil, üstelik gerekli.
Editörün notu: “Mimari ve Tasarımda Gelecek” dosyası Heval Zeliha Yüksel’in editörlüğünde hazırlanmıştır. Dosya dahilindeki makaleler ilk olarak İstanbul Art News’te yayına alınmıştır.