Artık beton ile kamufle olmuş insanlar semt başına 3 adet düşen AVM’lere dağılıyorlardı. Üzerlerine giydikleri betonun provasını yapabilmek için prova odasına gerek duymadan hem de.
Toz duman, darmadağın her yer. Bir farkla; bu sefer hiç bilmediği bir toz bu, hayatında hiç görmediği belki de.
Beton tozu, belki C-30 belki C-35…
Yürüdüğü yolu açmak için eliyle güç bela tozları bir kenara itti. Plakası bile tozdan artık görünmeyen arabasına atladı. Her zaman park ettiği yerdeydi arabası. Obsesifliği bu kez işe yaramıştı. Bir de onu hep eleştirirlerdi çok takıntılısın diye.
Çalıştırdı arabayı, yaşadığı bu şoktan sonra arabanın vitesini bire almayı bile unuttu. Gidemedi bir yere. Çıkamadı bir türlü yola.
20 küsur sene çalışıp kredisini borç harç bitirdiği apartman dairesi belki de 20 saniyeden kısa bir sürede yerle bir olmuştu gözünün önünde 5 dakika önce. Vites artık boştaydı onun için zaten belki de o yüzden bire alacak hali, yola çıkacak hali yoktu.
“Deprem değil, bina öldürür.” sözü geldi aklına. Bu sözü de hiç sevememişti. Ona göre insan insanı öldürmekten pek öteye geçememişti son birkaç yüz yıldır.
O sırada büyük bir telaşla sağa sola koşuşan insanlara baktı. Televizyonda gördüğü manzaralar şimdi hemen dibindeydi. Kim bilir kimler hangi sevdiklerini kaybetmişlerdi diye içinden geçirdi. Birazdan bu düşüncesinin değişeceğini bilmeden.
Artık yeşil alan yoktu pek, hep hasretti zaten insan yeşile, nasıl bir hasretse bu, hep sevip hep üzerek onu. Artık beton ile kamufle olmuş insanlar semt başına 3 adet düşen AVM’lere dağılıyorlardı. Üzerlerine giydikleri betonun provasını yapabilmek için prova odasına gerek duymadan hem de.
Sol tarafına doğru baktı, bilmem ne oğullarının hayratı gibi yapılan AVM’yi gördü. Vaziyetler biraz değişikti burda. Hızır Acil’in sedyesine alınan akıllı telefonları gördü. Feryat figan “Gittiii, güzelim gittiii!” diye akıllı telefonunun arkasından bağıran insanları gördü. Biraz daha şanslı olanları da… Onlarınkine ilk yardım yerinde müdahale ediliyor, şarjları tamamlanıyordu. Şarjları tamamlananlar enkaz altındaki diğer akıllı telefonlara, tabletlere yardım ediyordu, çağrı bırakarak. Çığlık melodileri yükseliyordu enkazlardan artık.
Gökyüzüne baktı bir ara, Twitter kuşunu gördü. Yine sadece olanları izliyordu. Yıllarca onu yaşatmak için çalışanlar bu kadar zor durumdayken o yine izlemekle yetiniyordu.
Durdu, gördüklerini düşündü sonra kendine kızdı evinin yıkılmasına üzüldüğü için. İnsanlar ‘can’larını kaybediyordu burada, utandı kendinden… Misafirliğe giden çocuğun utancı gibi… Yavaşça kafasını öne eğdi bu defa deseni incelenecek halı yoktu, direksiyonu inceledi.
Vitesi bire aldı, artık uzaklaşmak istiyordu, olmadı. El frenini çoktan çekmişlerdi, farkında değildi.
Betondan gelmişti, betona gitti…