Gün geçmiyor ki bir mesleğin dramı gözler önüne serilmesin...
Son zamanlarda Arkitera.com’da yayınlanan birçok “mimar olmak” konseptli yazı ile karşılaşmışsınızdır eminim. Peki bu sektörün diğer paydaşlarından olan “şehir plancılarını” nasıl bilirsiniz?
Üniversiteye girenlerin birçoğu gibi siz de tam olarak istediğiniz bölüme yerleşememiş olabilirsiniz, fakat bir bölümün öğrencilerine daha ilk günden “Mimarlık mı okumak istiyordunuz yoksa şehir ve bölge planlama mı?” diye sorulması önlerindeki 4 yıla gölge düşürecektir fakat siz umudunuzu yitirmeyin, devam edin okumaya.
Okulun ilk günlerinde tüm sınıfın dilinde bir söylenti dolaşır “Arkadaşlar, mimarlığa geçiş yapılıyormuş!” ve sınıfın bir bölümü çaktırmadan çalışmalara başlar. Tabii bu arada unutmamak lazım, arada bölümü isteyerek okuyanlar da mevcut ama yani toplasanız bir futbol takımı kuramazsanız.
Günler günleri kovalarken, hepinizin yakından bildiği o alan çalışmaları için ülke içinde seçilmiş bir şehre gidilir. Üniversiteli olmanın verdiği heyecanla sokaklarda çalışmalarınıza devam ederken bölgenin konuşkan teyzelerinden yada amcalarından birinin sizi yolda çevirip “Çocuğum ne yapıyorsunuz?” sorusuna tüm bilginizle cevap verirsiniz. Ama pek muhterem bu amca yada teyze sizi “Evladım, 2 yıllık mı o bölüm?” sorusu ile yıkar ve aldığınız darbe ile yüzünüz düşer. Ardından bir darbe daha gelir, “Aslında en güzeli öğretmenlik ama okuyun tabi ne okusanız kar…” der ve son golünü atar, en yakın ahbabına dedikodu için yola koyulur sizi de gol olacak pası kaçırmış bir mahmurluk ile sokağın ortasında bırakır. Bu deneyiminizi önce hüzünle, sonra neşeyle anarsınız ama tabii içinizde bir yara olarak kalır.
Üniversite yıllarınız bu muhabbetleri yeterli aralık ve dozlarda alarak devam ederken o beklenen an gelir, mezun olursunuz. Tüm ailenizi, arkadaşlarınızı ve hatta bir kısım komşularınızı sizin işe girme telaşınız sararken sürekli bir baskı ile “Evladım, belediyede sizin için iş varmış, en güzeli memuriyet” sözleri ile sizi devletin “güvenli” kollarına atmak isteyen bir takım gizli ajan kılıklı teyze ve amcalar en sonunda bulduğunuz iş için “Çalışmak en iyisi zaten, kendi işini mi yapıyorsun bari?” sorusu ile yine yaptığı iyi ortayla topu kaleye yollar.
Son yıllarda artan kentsel dönüşüm projeleri ile her kesimden insan bir nebze daha yaklaştı planlama alanına ve “imar, emsal” gibi konulardan ötürü kendi gözlerinde sizi bilirkişi yaptılar. Bilinmez tabii ülkemizde daha neler olacak ve bizim mesleğimiz ne gibi etiketlere maruz kalacak ama son durumda “imar işleri” bizden sorulur, rahat olun.