Fabrika’dan Ada’ya: Bomonti

19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde endüstrileşme girişimlerinin en yoğun yaşandığı yer, devlet gücünün merkezi olan başkent İstanbul ve yakın çevresiydi. 1850’den sonra Osmanlı İmparatorluğu endüstrisinin merkezi haline geldi. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında bulunan endüstri işletmelerinin %55’i İstanbul’da yer almaya başladı. Endüstri Devrimi’nin sadece teknolojik bir devrim olmadığı, aynı zamanda insanların düşünce ve yaşam biçimini değiştiren, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla çevresel etki yaratan bir dönüşüm olduğu kendisini hissettirmeye başlamıştı. Şişli sınırları içinde bulunan ve İstanbul’un ilk sanayi bölgelerinden biri olan Bomonti, bira fabrikası olma yolunda temellerini atmaya başladı.

Bomonti sanayi bölgesinin geçmişi 1892’ye kadar uzanır ve bölgedeki en eski sanayi tesisi ise bira fabrikasıdır. Adını İstanbul’un en eski semtlerinden birine vermiş olan Bomonti Bira Fabrikası, ülkemizde bira üretim tekniğiyle imalata başlamış ilk bira üretim tesisidir. Özgün karakterine yapılan vurgu yapının miras ögesidir. 1890’da İsviçreli Bomonti kardeşler tarafından Feriköy’de kuruldu.

İsviçreli Bomonti kardeşler 1890 yılında açtıkları bira fabrikasıyla o dönem Feriköy olarak adlandırılan bölgeye, İstanbul’un en eski semtlerinden birine adlarını vermişlerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda modern bira üretim tekniği ile imalata başlayan bu ilk bira üretim tesisi semt sakinlerine birayı tanıtıyorlardı.

Bomontiada, semtteki dönüşümün sadece ayrılmaz bir parçası olmakla kalmayıp aynı zamanda bu sürecin bir sonucudur. Diğer bir ifadeyle, bomontiada’nın varlığı, semtte rezidans, ofis ve otel projelerini tercih eden insanlar için bir yeme-içme ve eğlence mekânı yaratıyor. Yeniden işlevlendirme sürecinde ise verilen ölçütlere uygun olarak yürütülen sadece mekânın ve işlevin sürekliliği değil toplumun, yerin ruhunun da sürekliliği sağlanmalı. Yapılan işlevlendirme çalışmaları kapsamında, mekânın ruhu insan ve yer ilişkisi olarak ne kadar uyumlu ve sürekli olduğuna bakılmalı. Bomontiada; yapılan yeniden işlevlendirme çalışmaları ile birlikte o yerin kaybolan ruhunu yeniden canlandırarak çevresi ile birlikte dönüştürdü. Bu kapsamda yapılan çalışmalar kentin sosyal ve kültürel merkezinin bomonti olarak ele alınmasının yanı sıra etrafındaki dokunun da dönüşerek ayak uydurmasını sağlamaktaydı. Bomonti kardeşlerden gelen biraraya gelme kültürünün mekânsal olarak karşılığının bu mekânda gerçekleştirilmesi hedeflenmiş; bu bağlamda hedeflenen biraraya gelme fikri bir nevi gerçekleştirilmiş olup insanların burada kültürüel ve sosyal aktiviteleri ile biraraya gelmeleri sağlanmıştır. Diğer bir hedefi olan; tarihi dokuyu bozmadan modern dünya ile bütünleştirme düşüncesi ise gerçekleştirilmediği görülürken kent dokusunun da bozularak tarihi bağlama zıt bir şekilde tarihi yapıdan daha baskın hissettiren konuma sahip.

Küreselleşme dönemi ile birlikte tarihi yapıların ve kalıntıların işlevlendirilerek ticari ve maddi olgular ön plana çıkarıldı. Bu durum yapının tarihi bağlamında olumlu gelişmeler gösterirken kent dokusundaki bölgelenmelerde bazı işlevleri beraberinde getirdi. Kenti ve mekânı deneyimleyen sosyal altyapının zamanla değişip dönüştüğünü gösteriyor.

Hedeflerinden birisi ise sokak ile yüzeysel olarak değil mekânsal olarak ilişki kurabilmek ve mekânları yaşatma olan bomontiada fikri; burada yapılan aktivitelerle insanları mekâna çekmek, fakat insanların bu değerlendirme ölçütlerinden haberdar olmadan bu mekânı farklı bir yer gibi deneyimleme olanağı sunmak.

Koruma kavramları ile birlikte yapılan eleştirel bakış ile birlikte bomontiada’nın yeniden işlevlendirilme sürecinde; sadece yapının kendi özelinde düşünülmemesi gerektiği ve bulunduğu kent dokusu ile birlikte düşünülmesi gerektiği sonucuna varıldı. Özellikle, yapının yıkılmadan, yok olmadan bu dönüşüm ve değişime dâhil olması olumlu bir sonuç verirken, orada yaşayan toplum hafızasının bu denli değişerek günümüzde çok farklı dünyanın yaşandığı alan haline dönüşmesi olumsuz olarak değerlendirilebilir. Bugün Bomonti’nin durumu; farklı yaş ve farklı zevklere hitap eden ve kendisine has özellikleri ile oluşturulan mekânlar ile kullanıcısına kültür-sanat ve eğlence merkezi olarak faaliyet sürdürmekte. Bölgedeki yükselen konut ve iş merkezlerinin bulunduğu alan içerisinde olması; bu konumu daha değerli kılar ve daha yaşanılan yer haline dönüştürür. Fakat gerçekleştirilen yeniden işlevlendirme; her ne kadar o çevrenin özelliklerine hizmet etse de tarihinden bağımsız olarak gerçekleştiği ve yaşatılan yere dönüşmesi gerçektir. Yapının dış cephesine bakıldığında; çevresindeki binalar ve doku ile uyumundan bahsetmek mümkün değildir. Hemen yakınında bulunan Hilton otelinin gölgesinde kalan ve onun baskınlığını arttıran öge olarak görülüyor. Varolan bira makineleri korunarak geleceğe aktarıldı.

Yapıya ek olarak yeni ögeler eklenerek yapının cephesinde bozulmalara ve değişikliklere sebep olmuş ve eski rengi korunmamış ve yeniden boyanmıştır. Bu uygulama ise iç mekânın eskilik değerini azaltarak ‘fabrika estetiği’ kavramından uzaklaşmasını sağlamaktadır.

Restorasyondan önce vizyonlarında yer alan herkese hitap edecek mekân, günümüzde sadece sanat sanat içindir anlayışı ile üst kesimlerin bulunduğu alan haline gelmiştir. Bu koruma anlayışı; bir araya gelme kültürü ile tamamen ters orantılı olup sadece somut mirasın yaşatılması değil aynı zamanda soyut olan mirasın yok olmasına sebep olmaktadır.

Sonuç olarak, mimarinin ve kentin bağlamını zamansal açıdan hissedilmesi genel ve yerel kriterlere bakılması gerekmektedir. Kültürel bağlamın, kolektif perspektif ile sosyal yaşantıya ve bu sosyal yaşantının mekâna aktarılması dönemsel indikatörler olarak kendini göstermektedir. Bomonti Bira Fabrikası’nın tasarım ve restorasyon sürecinde yerel bellek beraberinde, kent parçasını, farklı kabulleri, farklı yaşam biçimlerini, gelenekleri mekâna ve zamanın bilincini oluşturmak ve geçmiş-gelecek arasındaki ince çizgiyi hissettirmektedir. Bomonti Bira Fabrikası özelinde bu zamansal perspektifin bahsedilen indikatörlerin geçmiş ile gelecek arasındaki bağı algılamak kısmen mümkündür.

KAYNAKÇA

  • Tanyeli, G. 2000, “Endüstri Arkeolojisi Yapılarının Korunması ve Yeniden İşlevlendirilmesi”, Domus m, sayı:8, ss.50-51.
  • Cengizkan, M. 2002, “Endüstri Arkeolojisinde Mimarlığın Yeri: Sanayinin Terkettiği Alanlarda Yeniden Mimari”, Mimarlık ,sayı:308, ss.40-41.
  • Erol Tümertekin, “Bomonti”, İstanbul Ansiklopedisi, C. 2, İstanbul, 1994, s. 295.
  • Tanyeli, Gülsün; İkiz, Deniz, 2009, “İstanbul’da Bir Endüstriyel Miras Örneği: Bomonti Bira Fabrikası”, TÜBA-KED 7, ss.109-121.
  • Sağlam, Nevzat, 2017, “Bir Semte Adını Veren Bomonti Bira Fabrikası”, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, cilt:1, sayı:1, s.32.
  • Güzer C. A., 2002: Konut Üzerine De(ne)meler, Mimarlar Derneği, Ankara. Aktaran Egeli, C,.“ Bomonti’de Gayrimenkul Yatırım Türü Olarak ‘Konut’un Seçilmesindeki Etkenler” İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011.
  • Yiğit, Eda., Emek Tarihinden Kente Bakmak: Bomonti ve Bira Fabrikası Örneği. Yüksek Lisans Tezi: İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010.
  • Doldur, H., (2009). “Bomonti Sanayi Bölgesi’nde Meydana Gelen Değişimler”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Coğrafya Dergisi, Sayı:18, 2009.
Etiketler

Bir yanıt yazın