Ferforjenin 50 Tonu

İBB, yaya güvenliğini sağlamak ve yaya erişimini geliştirmek için özel araçların geçişini yayalar lehine kısıtlamak yerine yaya geçişinin otomobiller lehine kısıtlandığı garip bir uygulamanın altına imza atıyor.

İstanbul’da belediyelerin kötü icraatları arasında genellikle en kötüleri kamusal mekan projeleri oluyor. Belediye kamusal mekanları, açık alanları “boşlukları doldur” misali “imar” ediyor, kamusal mekanların erişimini kısıtlamak için buraları güvenlik / tüketim çemberi içine alıyor. Kamusallık adına yaptığı müdahaleler sonucunda “ellemese daha iyiydi” veya “burasını biran önce özelleştirse de bu eziyet bitse” dedirtecek kadar kötü mekanlar üretiyor.

Temelde sıkıntı, belediye bünyesinde iyi tasarım yapabilecek elemanların bulunmayışı veya bu işler için doğru isimlerle çalışmıyor olmaları değil elbet. Kökleri daha derinlerde olan bir sorun ile karşı karşıyayız. Mekanın kamusallığına değer verilmiyor; canlı / özgür /üretken / ticarileştirilmemiş kentsel mekandan rahatsızlık duyuluyor; mekanda kamusallığı üretecek olan katılımcı süreçlerden korkuluyor.

Geçenler, görenler biliyor. Yakınlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi, T1 Tramvay hattının Karaköy ve Kabataş durakları arasındaki bölümünü boydan boya ferforje çitlerle kaplayarak akıl almaz bir icraata (daha) imza attı. Gidenlerin tecrübe ettiği, gitmeyenlerin ise hayal edebileceği gibi barikatlar yayalar için hem fiziki hem de zihinsel aşılması güç bir set oluşturmakta.

Menderes’in 1950’lerin ikinci yarısında gerçekleştirdiği namlı yıkımların sonrasında açılan bu güzergah hali hazırda kent merkezinden geçen bir otoban işlevi görmekte, ve dolayısıyla yayalara düşman bir ortam oluşturmaktayken, bu son yapılan uygulama ile yaya konforu daha da kötü bir hal aldı. Yolun iki yakası arasındaki geçiş imkanı iyice sınırlandı. Halbuki bahsi geçen güzergah, toplu taşıma açısından İstanbul’un en sorunsuz bölgesi. Güzergahın iki ucunda vapur istasyonları, füniküler ve metro bağlantısı ve iki nokta arasında işleyen tramvay hattı bulunmakta. Denize paralel, sıfır rakımında ilerleyen bu hat bisikletli ulaşım ve yürüyüş için de gayet uygun.

Tam olarak evim ve ofisimin arasına bir set çeken, gündelik hayatımı kötü bir şekilde etkileyen bu ferforje çiti görür görmez İBB Beyaz Masa’ya “Karaköy – Kabataş tramvay yolunun barikatlarla ayrılması kararını kim aldı? Şikayetlerin adresi neresi?” diye bir tweet attım. Gelen cevap ile işletmecinin İstanbul Ulaşım A.Ş., amacının da “araç geçişlerinin engellenmesi” olduğunu öğrendim.

Bu cevap ile tatmin olmadığım için İBB Beyaz Masa’ya bu uygulamanın gerekçesini tekrar sorduğumda bu sefer, “yaya güvenliğini sağlamak için” cevabını aldım. Yani İBB, yaya güvenliğini sağlamak ve yaya erişimini geliştirmek için özel araçların geçişini yayalar lehine kısıtlamak yerine yaya geçişinin otomobiller lehine kısıtlandığı garip bir uygulamanın altına imza atmıştı.

Halbuki biliyoruz, birçok Dünya kentinde, kent merkezlerinde ulaşım toplu taşıma ile sağlanırken, buralar otomobillerden arındırılıp yayalaştırılmakta. Yaya yolları ile tramvay yolları iç içe geçmekte. Tramvay yolundan geçen yayalar veya bu yolu kullanan bisikletliler de bir güvenlik sorunu ile karşılaşmamaktalar. Karaköy bölgesinde ise, inşa edilen bu barikat ile yayaların hayatı iyice zorlaştırılmakta.

Ferforjeye olan tahammülümün artık tükendiği bir an, “Karaköy – Kabataş barikatı kaldırılsın”, “otomobil ve tramvay trafiği yaya güvenliğini sağlayacak şekilde yavaşlatılsın”, “Mimar Sinan Üniversitesi’nin girişi gibi yaya trafiği yoğun yerlere yeni yaya yolları yapılsın” talepleri ile Change.org adresinde bir imza kampanyası başlattım.

Kısa bir sürede 800’ün üzerinde imza toplandı, kampanya sayfasına yetmişten fazla yorum geldi. Bu imzalar şimdiden, Üniversite’nin giriş kapısının önünde yeni bir yaya geçidi ve trafik ışığı çalışmasının başlamasına da vesile oldu.

Yeni yaya geçitlerine evet, ama yetmez. Bu hattın sahil ile ilişkisinin güçlendirilmesi, kamusallık potansiyelinin iyileştirilmesi, yaya dostu bir ulaşımın tekrar planlanması gerekmekte. Bunun için de öncelik 2 kilometre boyunca uzanan o ferforje çitin kaldırılması şart!

Belediye bu işin altından tek başına kalkamıyorsa eğer, bu güzergah üzerinde bulunan, şehircilik ve mimarlık eğitiminin verildiği Mimar Sinan Üniversitesi’nden yardım isteyebilir.

Ya da en azından konu ile ilgili, farklı yurttaşların aşağıda yer alan yorumlarına bir göz atsınlar. Siz de ferforjenin elli tonundan rahatsızsanız, https://www.change.org/p/istanbul-büyükşehir-belediyesi-karaköy-kabataş-barikatı-kaldırılsın adresinde yer alan imza kampanyasına katılabilirsiniz!

ŞEHİR DEDİĞİN CANLIYA ISTIRAP VEREN MEKÂNLAR İÇER(ME)MELİ

Önemsiz denebilecek kadar küçük bir tehlikeye karşı alınan önlemin çevrede yaşayan insanların hayatını büyük ölçüde zorlaştıran bir şeye dönüşmüş olması üzüntü verici.

Hayatımda gördüğüm en anlamsız engel olduğu için kaldırılmasını istiyorum. Karşıdan karşıya geçmek için 1,5 kilometre yürümek zorunda kalmak kadar gerizekalıca bir çözüm bulduğu için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni tebrik ederim.

Arabaları yavaşlat, yayaların hayatını niye zorlaştırıyorsun.

Yolun karşısına geçebilmek için uzun bir yol yürümek istemiyorum.. Hasta yaslı ve sakat insanlar için durum daha da kötü

Neden herkes kafasına göre bir şeyler yapıyor. Bize neden sorulmuyor?

Mimar olarak kentle kurduğu ilişkiyi yanlış buluyorum.

Çok çirkin! Hayatı ikiye bölmüş!

İstanbul’un yaya eksenli bir şehir olarak yaşaması gerektiğini düşünüyorum.

Yolun iki tarafı arasındaki ilişki tamamen kopmuş durumda. günlük hayatımız zorlaştı.

Rezalet. Çek yüzlerce metre parmaklığı, insanları koyun gibi engelle! Nasıl düşünememiş sizden öncekiler, siz ne akıllısınız ya!

İnsanların hayatlarını zorlaştıran tüm engeller kaldırılsın!

Barikat yerine yayaların yürümesi için geniş, temiz ve güvenli yaya yolları yapılsın. Bu hat artık sadece arabayla geçilen değil yürüyerek yaşanan bir bölgenin hattı. Sınırlandıracağınıza genişletin!

Bu yolda barikatlardan önce gayet konforlu bisiklet sürebiliyorken geçenlerde Kabataş’tan Karaköy’e gidemedim, ezilme tehlikesi atlattım kaldırıma çıkmak zorunda kaldım.

İmzalıyorum çünkü mahallemde bana sormadan yapılan ve vatandaş olarak yasam hakkımı sınırlandıran bu uygulamadan mustaribim.

Zaten yürüyemiyorduk, artık karşıdan karşıya da geçemez olduk. Tramvayı olan ülkelerde tramvay şehrin göbeğinden yayaları kollayarak geçer. Bizde yaya ne yaparsa yapsın da yol taşıtlara kalsın. Biraz bilinç lütfen ya.

Karşıya geçmem 30 saniye sürüyordu, şimdi 7 dakika yürüyorum.

Mekanları birbirinden ayırarak ”güvenliği” sağlayamazsınız, bir de o demir barikatın orada hiçbir işlevi olduğunu düşünmüyorum, kentin kaynaklarının böyle fuzuli heba edilmesinin altında rant olayının olduğunu düşünüyorum. biz orada yaşıyorsak bırakın ona biz karar verelim, SOKAK BİZİM..

Kenti yayalar için tasarlamanın zamanı geldi! Mevcut durumdaki kent, araçlara hizmet ediyor.

Ben Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde okumaktayım. Bu barikat özellikle namaz kılmak için karşıdan karşıya geçişini engellemektedir. Ayrıca bu bölgede çalışanların öğle yemekleri yemek için karşıya geçişini engellemektedir. Bir önemli konuda ambulans geçişişini engellemektedir. Eğer ambulans geçişi trafik saatlerine denge gelirse tam bir çıkmaz hale gelmektedir. Bu barikatlar olmadan hiç olmasa ambulans tramvay hattını kullanmaktaydı.

Etiketler

Bir yanıt yazın