Apple Watch'ın tanıtılmasıyla kafamda, "Biz tüm bunları nerede görmüştük?" sorusu belirdi. Cevabı çocukluğumuzda yatıyor.
Apple’in beklenen ürünlerini açıklaması teknoloji meraklılarını heyecanlandırdı. Özellikle size mesajlarınızı okuyacak, sağlık ve fiziksel durumunuz ile ilgili asistan olacak Apple Watch olumlu eleştiriler aldı. Fakat işin ilginç tarafı, sır gibi saklanan tüm bu ürünleri aslında geçtiğimiz yüzyıl içerisinde görmüş ve tanıyor gibiyiz…
Sadece gerçekleşme ihtimalini, ısırılmış elma logolu bir teknoloji devi ortaya çıkana dek kabul etmemiştik. Nerede mi gördük?
Apple Watch’ın tanıtımını izlediğim anda ilk olarak “Bu yeni bir şey değil ki” dedim. Ama 10 yıllık bir tahminden söz etmiyorduk. Tüm bunlar 1962 yapımı bir filmde hayal edilmişti.
1960’larda yayına başlayan ve 2062’ye dair tahayyüllerde bulunan Jetgiller’i ve içerisinden bazı detayları konuşalım. Kimisi için 20. yy fütürizminin önemli parçalarından olan kimisi içinse sadece popüler kültürün bir parçası olan Jetgiller’i, manifesto olarak yücelterek değil de zamansız bir gelecek öngörüsü sunduğundan ve çağını doğru analiz ettiğinden değerlendirilmesini önemli buldum. Bir de tabii şu iWatch meselesi…
Jetgiller’in fütüristik bakış açısını değerlendirirken, 60’ların gelecek vizyonu ile sınırlı olduğunu, fakat dönemin, uzayın keşfi ile bir devrim yaşadığına inanılan tekno-ütopist bir dönem olduğunu, dolayısıyla zihinlerin oldukça açık olduğunu hatırlayarak başlıyorum. Her ne kadar şimdi küçümser gibi başlasam da biz de onların bazı öngörülerini o denli hızlı gerçekleştirdiğimizi, uzay araştırmalarına yapılan yatırımlarını araştırınca yavaştan kavrıyorum. İnternet konusuna gelir isek, yapımın, internetin hayatımıza girişindeki rolünü daha az analiz edebildiğini söylemek mümkün. Bu anlamda serinin 60’lar ile 80’lerdeki versiyonunun farklılıklar gösterdiğini belirtmekte de fayda var.
Danny Graydon’ın ilk eskizleri
Aslında modernin eleştirisi olarak da okunabilecek çizgi film serisi, bitmeyen bir yaratım olan kentte insanoğlunun her zaman farklı sorunları olacağına dair önemli ipuçları sunuyor. Her ne kadar gündelik hayata ilişkin çözümler getirilmiş olsa da yine kent ile başınız belada, ev işleri sizi yormakta ve çocuklarınızı merak içerisinde bir hayat geçirmektesinizdir. Dolayısıyla tahayyül edilen geleceğin, bireyin kaygılarına yönelik bir değişim getirmeyeceğine dair de karamsar bir bakış açısı barındırdığını da belirtmek gerek.
Bu anlamda kente doku anlamında girmek istemesem de kentte yaşayan insanların sorunlarının çözelemeyeceğinin temsili bunlardan biridir. Trafik sorunu 2062’de de devam edecektir… Gelecek, kentsel ulaşıma çözüm bulamamıştır…
Tutturulan başka tahminler ile devam ediyorum…
1950’de Associated Press, 2000 yılında Amerikan evlerinin zirve yapacağını ve her şeyin otomatikleşeceğine dair şu ifadelere yer vermiştiı;
İnsanlar, parmak izi ve sesleri ile kontrol edilen evlerde yaşıyor olacak. Şimdilik sadece bir düğme ile cam açıp kapıyor yada kahve yapabiliyoruz. İleride ise sadece parmak izi ile çalışan asansörlere sahip ofis binalarımız olacak
Dönemin yaşanan gelişmelerinden etkilenen Jetgiller’de de rutin işleri otomasyona bağlayan sistemler en çok öne çıkan mekansal önermelerden biriydi. Evin temizlenmesi, sesli komut sistemi ile çamaşırların yıkanması bunlara dahil.
Bugün de sesli komut sistemi yada akıllı telefonunuz ile evinizin size itaat etmesi mümkün.
Evet belki Robotlar konusunda o kadar ileri gidemedik ve Rosey kadar sosyalleşebilen teknoloji henüz yok.
Ama Siri başta olmak üzere (Bizim dilden pek anlamadığını ve kendisiyle iletişim zor kurduğumuzu kabul ediyorum) tek fonksiyonlu çalışan robotlar da piyasaya sürülmeye başlandı.
Otellerde Servis Yapan Robotlar
Yada söz konusu ev kadınlarının en büyük yüklerinden yemek hazırlamak oldu mu Jane Jetson’ı örnek almakta fayda var. Jane’in mutfak robotu herkesinkinden biraz farklıydı. Kişiye özel yemek yapan sistemini bugün Nestlé Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün gerçeğe çevirmek istediği biliniyor.
3D televizyonlar konusunda ise onlara henüz yetişemedik diyebilirim.
Eğitim yapılarının geleceği ve daha da sosyalleşeceği üzerine birçok tartışma yapılıyor. Arkitera.com’da Şebnem Çinici ile bu konu üzerine yaptığımız söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz.
Jetgiller’in bu konudaki öngörüsü de bir anlamda tutarlı. Eğitim sisteminin 2062’de teknolojik cihazlara bağlı olarak değişeceği öngörülüyor.
Fakat bugün eğitim yapılarının yok olacağı argümanlarının aksine Jetgiller’de halen bir okula gitme öngörüsü olduğunu görmek mümkün.
Moleküler gastronominin, geçmişte fütürizmin bir ögesi olması konusuna gelelim. Bugün hala, moleküler besin alımının insan hayatı için nasıl yararlı olacağı tartışılıyor. Özellikle besin kaynaklarının kıtlığı gibi konulara çözüm olarak, farklı besin maddelerini bir arada bulunduran formların insana verilmesi çözüm olarak görülüyor.
Bunu Jetgiller ise 1960’larda öngörüyor.
2062 yılında hala 09:00-18:00 çalışan George Jetson’nın, bugünün beyaz yakalısından bir farkı yok.Tek farkı düğmelere basmak, ki sanırım artık bizim de elimizde kalem değil klavye ve mouse var. Tabii değişmeyeceği öngörülen bir gerçek de kapitalist sistem ve çalışan-patron ilişkisi. Yeni yüzyıl gelecek ama sömürü düzeni devam edecek diyor Jetgiller.
Tabii ki amacım Jetgiller ve 21. yy arasındaki 10 farkı bulun değildi. Aslında Jetgiller’den öteye geçebildik mi, merak ediyorum. Yada “Yeni ne keşfediyoruz, geçmişin, geleceğini mi yaşıyoruz, hala neden bazı şeyler beni şaşırtamıyor?”un cevaplarını arıyorum.
Jetgiller, ee peki YaSonra diyorum ve ARKIMEET ekibine meydan okuyorum…
Not: Justin Bieber’in geleceğini bile öngörmüşler daha ne diyeyim…
Justin Bieber – Jet Screamer