2 Mayıs 2018 Tarihli ve 30409 Sayılı Resmî Gazete yayınlanan değişiklik ile TS 8737 (yapı ruhsatı formu) ve TS 10970 (yapı kullanma izin belgesi) belgelerinde değişiklik yapıldı. Buna göre yapı ruhsat formunda bulunan müellif imzaları kısmı kaldırıldı. Sistem çevrimiçi olduğu için belediyeler de Yapı ruhsat süreci değişmiş hali ile uygulanmaya başladı.
Peki, bu değişiklik Türkiye’de mimarlık mesleğini icra etmek açısından ne anlam ifade ediyor?
Mimarlığı salt imza atmaya indirgediğinizde sorun yok gibi görünüyor, hatta bu kararı alanlar sağ olsunlar biz mimarları ve de inşaat sektörünü büyük bir yükten de kurtarmışlar. Zira ruhsatlardan müellif imzalarının çıkarılmasının gerekçesi lüzumsuz bürokratik gecikmelerin önüne geçmek olarak tanımlanmış. Salt imza dedim evet bu tanımlamayı bilinçli kullandım. Zira son dönemde mimarlık evrak takipçiliğine, emsali sonuna kadar kullanabilme kabiliyetine, inşaat ruhsatını en kısa sürede çıkarma yarışına ve sonunda imzayı atabilmek için gerekli belgelere sahip olmaya indirgenmiş durumda. Aslında son yapılan imza düzenlemesi tamda bu aklın tezahürü.
Peki, mimarlık nedir, Mimar ne yapar?
Mimarlık insanın hayatının tüm alanındadır, örneğin huzur bulduğu evindedir, sevincini haykırdığı stadyumdadır, hak aradığı meydandadır, sağlığına kavuştuğu hastanededir, inancını yaşadığı camidedir, temsil edildiği Meclistedir, evet insana dair ne varsa mimarlık oradadır. Mimarlık aslında medeniyetin üç boyutlu halidir.
Bir dönemin ihtişamlı Roma’sını nasıl özetlersin deseler benim için Celsus kütüphanesine bakmak yeterlidir, Osmanlı için onlarca şey söylenebilir fakat Sinan’ın Selimiye’si her şeyi anlatır. Mimarlık Mısır piramitlerinden, Eiffel’e, Pantheondan Sydney Opera binasına kadar çağlar boyunca tüm medeniyetlerin kendilerini ifade etmede kullandıkları dil olmuştur. Birileri anlamasa da anlamaya çalışmasa da bugünde mimarlık böyledir. İşte bir anlamda, medeniyet hülyanıza boyut kazandıran kişidir mimar. Eğer amacımız geçmişten aldığımız tüm birikimler ve değerler ile yeni bir medeniyet inşa etmek ve bu medeniyeti tüm insanlık ile paylaşmak ise bunu mimarlık ve mimar olmadan gerçekleştirmek mümkün değildir.
İmza ise adeta yapının kitabesidir. İmza kimliktir, onaydır, tüm birikimin özetidir. İmzayı bürokratik engel olarak görmek, mekân, yapı ve kent tasarımına maddi karşılığı olan alıp satılabilen bir ürün olarak bakmanın tezahürüdür aslında. Mimarlık böyle bir şey değildir. Mimar boyut verir, mekân oluşturur ve bu, evrendeki yalnız oraya mahsus olan bir değerdir. Örneğin Süleymaniye’nin aynısını çok daha iyi malzeme ile başka bir şehre yapsak o Süleymaniye mi olacaktır.
Hep hayıflanıyoruz, keşkeklerimiz çok fazla. Şöyle bir kentlerimize bakalım Antik Yunandan, Roma’ya, Selçukludan, Osmanlıya dünyanın gördüğü en büyük medeniyetlerin oluşturduğu bir havzada yaşıyoruz. Dünya bu medeniyetlerin ürettiği sanatı, kültürü, şehirciliği anlata anlata bitiremiyor, bu medeniyetleri anlamak için yığınla akademik çalışma yapıyor. Ya biz? Herhangi bir Anadolu kentinde, herhangi bir sokakta dahi yüzünüzü çevirdiğinizde bu medeniyetlerin izlerini rahatlıkla görebilecek, hissedebilecek uzaklıkta olan biz.
Biz, adına Kentsel dönüşüm dediğimiz, ipleri küresel sermayenin elinde olan vahşi bir canavarı gelecekten emanet aldığımız varlığımız ile besliyoruz. Sonra inşa ettiğimiz sürdürülemez çevreye bakıp, dikey olmadı bundan sonra yatay yapacağız diyoruz. Gelinen noktada çözüm aslında tüm bu sürecin emanet edilmesi gereken kişi olan mimarın bürokratik engel olarak görülmesi. Sayın yetkililer bu ucubenin müsebbibi ben değilim, bu ucubenin müsebbibi meslektaşlarım değil.
Ruhsattan imzayı çıkarmak aslında Mimarlığı ve mimarı yapıyı tasarlama, inşa etme, yaşadığımız kenti oluşturma ve var olan kente müdahale etme sürecinin dışına çıkarmaktır. Bugün alınan bu karar yukarıda kentlerimizin mevcut durumunu özetlemeye çalıştığım tabloyu daha da içinden çıkılamaz hale dönüştürecektir. Mimari projeye imza kalıyor denebilir. Bu işin bir adım ötesi hiç şüpheniz olmasın projeye imzanın da istenmemesi olacaktır. Merak etmeyin Mimarlığı değersizleştirdiğiniz ve anlamsızlaştırdığınızda, mimarı inşa sürecinin dışına ittiğinizde ürettiğiniz yapılar ve kent zaten imza atmaya değerde olmayacaktır.