İstanbul “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması” Üzerine Görüşler, Eleştiriler ve Öneriler

“Söylesem (yazsam) tesiri yok, sussam gönül razı değil…”1

Kısa bir süre önce büyük ümitlerle ve heyecanla beklediğimiz İstanbul “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması” sonuçlandı. Eşdeğer ödül verilen son 3 Proje halkın oylamasına sunuldu ve bunlar sırası ile ;

15 Numaralı Proje 86.597 oy

19 Numaralı Proje 77.592 oy

16 Numaralı Proje 45.539 oy                                      :

Toplamda 209.728 oy (Tüm katılımcı sayısı)

olarak, 16 milyon nüfusu olduğunu sık sık belirttiğimiz İstanbul Metropol kentinin en önemli meydanı “Taksim Meydanı” için en güzel, en başarılı, ve de en katılımcı proje seçimi yapılmış oldu (Oldu mu ?). Dikkatinizi çekerim, 16 milyon İstanbullu olduğu sık sık ifade edilen bir ortamda katılımcı sayısının bu denli düşük olması (toplam verilen oylar 209 bin, seçilen proje 86 bin oy) sizce ne ifade ediyor acaba…

2020 Taksim Kentsel Tasarım Yarışması

Ya İstanbullu bu yarışmaya pek fazla ilgi göstermedi, ya da İstanbullu seçilen her üç projeyi de (eşdeğer ödüllü üç proje de neredeyse birbirinin aynısı) Taksim Meydanı’nın simgesel ve tarihsel kimliğini anlatmakta yeterli olgunlukta ve yeterli nitelikte görmediği için oylamaya katılmadı. İkinci şık bence daha geçerli gibi görünüyor ve ben de kişisel olarak bu gerekçelerle oy kullanmadım.

Öncelikle şunu belirtmek isterim. 65 yıllık bir İstanbullu ve 40 yıllık bir meslek adamı olarak yarışmaya katılan ve günlerce emek veren, bilgi birikimi ve görgülerini paftalara aktaran meslektaşlarımın emeklerini takdir ediyor, onları saygı ile selamlıyorum.

Ancak yarışma sonucu ortaya çıkan eşdeğer ödüllü 3 projenin eksikleri, bilinçli ya da bilinçsiz görmezden geldikleri İstanbul’un en önemli kamusal alanının Taksim Meydanı’nın siyasal hafızasının yok sayılmasının kabul edilebilir olmadığını ve yarışma sonuçları açısından çok büyük bir eksiklik olduğunu belirtmek isterim.

Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın Açılış Töreni (1928)

Şimdi konuyu biraz açalım ;

Öncelikle “Meydan”ın sözlük kavramı nedir, ona bir bakalım…

  • Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde (S.1551, 2. Cilt)  alan, saha, yarışma, eğlence veya tören yapılan buluşma yeri, bulunulan yer ve çevresi,
  • Meydan Larousse’ta (S.696, Cilt 8) geniş düz alan, tarihsel bir olayın geçtiği yer,  yarışma, karşılaşma ve tören alanı

olarak tanımlanıyor. Cumhuriyet Meydanı, Hürriyet Meydanı, Ok Meydanı, At Meydanı gibi…

Taksim Meydanı’nın 1940’lardaki görünümü (AKM henüz inşa edilmemiş, meydan ilişkisi bir aks üzerine kurgulanmış)

Sözlük anlamlarında böyle açıklanan meydanların kentsel tanımlamasına bakıldığında, meydanlar metropol ve megapollerin oluşturdukları (tıpkı İstanbul gibi) büyük kentlerde toplumların, kentlilerin kalbinin attığı, nabzının tutulduğu yerlerdir. Bir meydanın boyutları, geometrisi ve mimari nitelikleri o meydanın fiziksel olarak nasıl bir meydan olduğunu büyük ölçüde belirler. Ancak bu yeterli değildir. Bütün mimari mekanlar gibi bir meydanı meydan yapan oradaki yaşanmışlıktır,2  bir başka deyişle orada meydana gelmiş olan olayların, açıkça ya da gizlice sürüp giden etkileri ve izleridir. Kısacası meydan “bir kentin kültürünü, yaşayışını, ekonomik ve sosyal tarihi yansıtan çok katmanlı hafızası, yani toplumsal belleğidir.”

Taksim Meydanı’nı ve Gezi Parkı’nı bir sosyal etkinlikte (miting, tören) gösteren bir fotoğraf. (Sheraton ve Grand Hyatt otelleri henüz inşa edilmemiş, Meydan ve Gezi Parkı Taksim’den başlayıp Maçka vadisine kadar uzanıyor, AKM henüz inşaat halinde – 1950)

Gerek Antik Yunan’da, gerek Roma’da, gerek Ortaçağ’da ve nihayet günümüzde tüm büyük kentlerin meydanlarında bu toplumsal belleği yaşatacak, hatırlatacak simgesel nitelikte bir anıt, bir heykel, bir çeşme-havuz ya da hepsi bir arada yer almakta ve o meydanlara simgesel imaj ve kimlik kazandırmaktalar.

Başarılı bir meydan oluşumu için aranan 10 temel ilkeden birincisinin bu olması boşuna değildir (İmaj ve Kimlik).3

Bu tür meydanların başarılı örnekleri arasında Moskova’da Kızıl Meydan, İtalya’da Siena Meydanı,  Roma’da Trevi Çeşmesi Meydanı (Aşk Çeşmesi) ve Navona Meydanı, Arjantin’de Plaza de Mayo Meydanı, Pekin Tiananmen Meydanı, Danimarka Kopenhag Meydanı gösterilebilir.

Trevi Çeşmesi, Roma’nın en önemli simgelerinden. Çeşmeye her gün 4.000 € adak parası atılmaktadır ve bu para, çeşmenin bakımına harcanmaktadır.

Mao’nun manifestosunu açıkladığı Tiananmen Meydanı, Çin.

Çeşitli tarihi olaylara tanıklık etmiş, heykelleriyle ve ismiyle ünlü Kızıl Meydan, Moskova.

Görülen o ki meydanlar çoğu kez adlarını üzerinde yaşanan olaylardan veya meydanda bulunan bir objeden (yapı, heykel, anıt vs.) alıyorlar. Tıpkı Taksim Meydanı’nda Maksem’den (su taksimi yapılan yer) veya Cumhuriyet Meydanı’nda (Cumhuriyet Anıtı) olduğu gibi.

Günümüzdeki post modern cami inşa edilmeden önce Taksim’e adını veren ve kentin önemli bir bölümünün su taksiminin yapıldığı yer, Maksem.

Şimdi bu genel bilgilendirmeden sonra gelelim bizim özelimize “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması” sonuçlarına…

Eşdeğer ödül alan her üç projede de konunun ele alınış tarzı (genel yaklaşım) birbirine çok yakın ve benzer niteliktedir.

  • Her üç projede ağırlık peyzaj projesi olarak (park ve yeşil alan) olarak ele alınmıştır. Gezi Parkı dışındaki boş görülen tüm alan/alanlar (kaldırımlar dahil) adeta bir piknik yeri havasında ağaçlandırılmıştır. Yine AKM önündeki bütün meydanı bölen bir dizi ağaç grubu (ki her üç projede de var) alanın bütünselliğini yok etmektedir. Sanırım tüm yarışmacılar, Gezi Parkı olaylarının etkisi ve render’da ağaç dikmenin kolaylığıyla bütün boş alanları ağaçla kaplamışlar. (Bkz. Projeler)
  • Meydanın geçirmiş olduğu siyasal, toplumsal ve kültürel olayların (Cumhuriyetin İlanı, siyasi miting ve törenler, kutlamalar, 1 Mayıs 1977, Kanlı Pazar, Gezi 2013 gibi) hiçbiri dikkate alınmamış ve kent belleği, siyasal, toplumsal ve kültürel hafıza yok sayılmıştır. Oysa yarışma şartnamesinin ilgili maddeleri çok açık ve net tanımlı olup, yarışmacılardan ısrarla bu konuların dikkate alınması istenilmektedir.

Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması Şartnamesi’nden:

  • Kent kimliği, yere dair anlam, tarihsel birikim ve toplumsal bellek gibi kavramların dikkate alınması,
  • Mekanın hikayesi, dönüşümü, yıkılanlar, yapılanlar ve orada yaşananlar o yerin gerçek anlamını belirler. Taksim’i farklı kılan da tarihi katmanlarıdır.
  • Proje alanının tarihsel arka planına, içerdiği tarihsel mirasa, üretmiş olduğu kentsel ve mekansal hafıza ile ekolojik hassasiyetlere duyarlı bir anlayışla hazırlanması,
  • Etkileşim alanı ve simgesel değeri metropol ölçeğinin ötesinde olan Taksim Meydanı’nın, kamusal iletişim alanındaki rolü ve toplumun demokratik ifade özgürlüğü alanı olma iddiasının da dikkate alınması…

  • Kentin bu en önemli meydanında, Taksim Cumhuriyet Meydanı’nın olmazsa olmazı Maksem – Cumhuriyet Anıtı ile birlikte geçmişte yaşanan olayları da hatırlatacak simgesel anıt, heykel, rölyef gibi plastik sanatlarla beslenen ve AKM cephesi ile biten bir aks oluşturulacakken, bu kriter seçilen her üç projede de dikkate alınmamıştır.
  • Her üç proje de (kısmen üst yaya rampası / gezi yolu olan 15 numaralı proje hariç ) İstiklal Caddesi’nden başlayan, Meydan, Gezi Parkı, Spor Sergi Sarayı, Açık Hava Konser Salonu, Maçka Parkı ile biten yaya ilişkisini kurmaktan (kamusal alanlara ulaşım birlikteliği) çok uzak bir görünüm sergilemektedir.
  • Son olarak, nereden geldiği bilinmeyen, ancak sanırım sadece ilginç olsun diye önerilmiş “Obruk”lu proje… Allahtan ikinci oldu da uygulama şansını yitirdi. Yoksa Konya Ovası’ndaki obrukların Taksim Meydanı’nda ne işi var anlayabilmiş değilim.

Taksim Meydanı’nda kaybettiğimiz değerlerden AKM cephesi, Meydan’ın en önemli bellek simgesi (1980)

Bunlar olumsuz eleştirilerim. Düzeltilebilir mi, eksikler giderilebilir mi? Kuşkusuz evet. Ancak uygulama projelerinde ısrarla üzerinde durulması gerekir diye düşünmekteyim. Olumlu görüşlerime gelince:

  • Her türlü ekonomik ve siyasi baskılara rağmen yerel yönetim tarafından (İBB) böylesine bir yarışma düzenlenmiş olması ve sonucunun halka sorularak alınmaya çalışılması (her türlü riske rağmen) iyi niyetli bir yaklaşım olarak görülmelidir. Ancak insan şunu da sormadan edemiyor: dünyanın sayılı metropol kentlerinden İstanbul’un en ünlü meydanı Taksim Meydanı için bir kentsel tasarım yarışması açılıyor ve bu yarışmaya neden çok sınırlı (yerli-yabancı) yarışmacı katılıyor? Daha da ilginci böylesine uluslararası bir yarışmada neden avangard bir sonuç yok (yoksa seçici Kurul mu atladı)?
  • Yarışma sonuçlarının halka sorulmasına gelince, demokratik katılım açısından kulaklarımıza hoş gelse de hayli uzmanlık gerektiren bir konuda son kararın halka bırakılması da çok ciddi riskler taşımakta bana kalırsa. Örneğin bugün Çamlıca Camii’ni, Ataşehir Camii’ni ve belki de yine Maksem’in arkasına yapılan postmodern Taksim Camii’ni halka sorsanız, büyük oranda beğeni alacağına eminim (Unutmayalım ki halkımız 1980 Darbe anayasasına %92 oranında evet oyu vermiştir).

İleride daha başarılı, rasyonel ve kazanımlı sonuçlar alabilmek adına bu yöntemin de (yarışma + halk oylaması) gözden geçirilmesi yararlı olacaktır diye düşünmekteyim.

Sonuç olarak seçilmiş olan (15 nolu) proje mutlaka ama mutlaka yukarıda belirtmeye çalıştığım olumsuz kriterler açısından gözden geçirilmeli, kentsel imaj, simgesel değerler ve en önemlisi toplumsal bellek (sosyal, tarihsel ve kültürel) dikkate alınarak, uygulamaya bundan sonra başlanılmalıdır. Aksi takdirde “2020 Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması” tarihe salt “Taksim Meydanı Ağaçlandırma Projesi” olarak geçecek ve daha da kötüsü, 1984-89 yılları arası Dalan Dönemi’nde seçilen irrasyonel (akıl dışı) projeler gibi kentsel tarihin “çöp arşivine” kaldırılmış olacaktır.

Kuşkusuz iki kez oy verdiğim ve seçilmelerinden büyük memnuniyet duyduğum ve bu kentte yaşayan bir birey olarak kent ve kamu yararına çok şey beklediğim bu yönetimin (İBB) iyi niyetinden, doğruyu ve güzeli arama çabasından asla kuşku duymuyor; bu görüş ve önerilerden yararlanacaklarını umuyorum.

Dipnotlar :

  1. Fuzuli “Beyhude Gamlanma Divane Gönül” şiirinden.
  2. Mimarlık Mart-Nisan 2007 – S.334 “Gürhan Tümer Prof. Dr. DEÜ. Mimarlık Bölümü / İnsanlar, Kentler ve Meydanlar / Binbir Kent, Binbir Meydan”
  3. Mimdap.org “Başarılı Meydanlar İçin 10 İlke” (http://mimdap.org/2006/12/batharyly-meydanlar-ycin-10-ylke/)
Etiketler

Bir yanıt yazın