Kayseri Planla Gelişen Bir Kent (mi)?

Bilemiyorum, planla gelişme mutsuzluk sebebi olabilir mi?

Erciyes’in eteğinde kurulmuş bir Roma kenti olan Kayseri, kale ve sur kalıntılarından bakıldığında; “yeni dünya düzeni”nin tanımladığı ve sürekli yeni talepleri karşılayabilmesi için acımasızca, kendi bağlamından koparılarak nefes nefese yarıştırılan bir kent durumundadır.

Kentin coğrafi belirleyicileri Erciyes kaynaklıdır. Lifos Tepesi, Ali Dağı, Büyük/Küçük Kızıltepe vb sönmüş volkan konileri, Tekir-Kıranardı-Hisarcık (Kırlangıç Vadisi-Kanyonu), Derevenk-Talas-Tavlusun-Germir, Salkuma-Gesi-Dimitri-Vekse-Isbıdın ve Bürüngüz-Subaşı-Ağırnas vb derin vadiler coğrafi belirleyiciler olarak sayılabilir.

Bunun yanında kentin yaslandığı bir siluet halindeki Erciyes, her dönemde Kayseri’nin yarısından fazlası olmayı hak etmektedir.

Kentsel mekân belirleyicileri olarak da; birer imge olarak kale ve surların yanında, sarnıçlar, anıtsal dini yapılar, eğitim ve konaklama yapıları, hamamlar, çeşmeler, kümbetler, türbeler, mezarlıklar,  kente basılmış, dönemlerinin taban izleridir.1

Kayseri özelinde tarihsel süreçte ulaşılabilen, yazılı-basılı 4 ayrı plandan söz edilebilir: 1944 Ölsner-Kemal Ahmet Aru planı, 1975 Yavuz Taşçı planı, 1986 Melahat Topaloğlu-Bülent Berksan-M.Ali Topaloğlu planı ve 2006 Rahmi Bıyık-Nadir Doğan planı.

Bunların dışında, imar planı niteliğinde olmayan, Jean S. Euthychides tarafından kent içi yollarının ıslahı amacıyla düzenlenmiş 1882 tarihli 1/1360 ölçekli bir halihazır harita bulunmaktadır. İç kale ve surlar, Devlethane, Paşa Sarayı, kimi hamamlar ve anıtsal dini yapılar, mezarlıklar ile bazı konaklar bu haritada gösterilmiştir.2

Öte yandan 1944 tarihli Ölsner-Aru planının, 1936 tarihli Burhan Çaylak planının revizyonu olduğu da belirtilmektedir.3

1944 planının, niteliksiz bir fotokopi halindeki 1/5000 ölçekli plan paftasının kapsamında, Düvenönü-Kiçikapı-Yoğunburç aksı İnönü Bulvarı’nın güneyinde, sonraki yıllarda kentsel sit kararı alınan eski Kayseri ve günümüzdeki merkezi iş alanı ile Demiryolu hattının Gar Binası hizasından batıya uzanan bir ada genişliğinde planlı alan bulunmaktadır. Planın yapıldığı tarihte Kayseri’de, şimdiki Hava İkmal Bakım Merkezi ve Sümerbank Bez Fabrikası yapılı idi. Adı geçen fabrikaların devlet yatırımı olması nedeniyle, yapı ruhsatı ve inşası aşamasında günümüzde de var olan bir takım özel hükümlerin uygulanmış olması doğaldır ancak; imar planında Gar Binası ile demiryolu hattının, dahası, adı geçen fabrikalarla aralarındaki iltisak hattının gösterilip; kentin ana çalışma dinamiklerini oluşturan bu sanayi tesisi alanlarının gösterilmemesi doğrusu düşündürücüdür.

Birlik Mensucat ve Orta Anadolu Mensucat Fabrikaları, belediye başkanı Osman Kavuncu yönetimince desteklenen ticaret ve sanayi erbabının önde gelenleri tarafından 50’li yılların ilk yarısında, Kayseri Şeker Fabrikası da aynı yıllarda merkezi hükümet tarafından kurulmuştur. Kayseri’nin gelişmesinde önemli bir yeri olan bu sanayi tesisleri, 1944 planında öngörülmemiş, dolayısıyla planda, sanayi kullanımına yönelik herhangi bir arazi tahsisi de yapılmamıştır.

Bu planın, adı geçen sanayi tesislerinin kuruluşundan bir kaç yıl sonra 1957 ve 1970 yıllarında revize edildiği ve Yavuz Taşçı planına kadar yürürlükte kaldığı bilinmektedir.4

Bu plan kapsamında Sanayi Bölgesi, Sahabiye ve Örnekevler mahalleleri, Sanat ve Yapı Enstitüsü ile Stadyum alanının uygulaması yanında ayrıca, Kayseri Kalesi’nin güneyinde bir takım yol ve diğer tesisler için kamulaştırmaların gerçekleştirildiği söylenebilir. “1920’lerde demiryolu ve trenle tanışan kentin, 30’lu yıllarda elektriğe kavuştuğu; 20’li-30’lu yıllardan başlayarak sanayileştiği; yine 30’ların sonunda ilk kez planlandığı bilinmektedir. 70’lere gelinceye dek, üzerinde yapılan bir dizi revizyonla yaşamı sürdürülen 1944 ‘Ölsner-Aru planı’nın, Kayseri’ye çağdaş bir görünüm kazandırdığı söylenir. Bu planın kente getirdiği bir diğer kazanım(!) ise, ‘geleneksel doku ile kenarlaşmayan bir yeni geometri’dir. (Bilsel, Polat, Yılmaz, 2003)”5

1975 Yavuz Taşçı planında kısaca; Ölsner-Aru planında İnönü Bulvarı’nın kuzeyinde kalan alanlar MİA, güney kısmı Kentsel Sit alanı, Sivas Caddesi’nin güney ve kuzeyi konut alanı, İstanbul Caddesi’nin kuzeyi Yeni Sanayi alanı, güneyi ise konut alanı olarak belirlenmiş, Talas Caddesi etrafındaki Üniversite ve askeri alanlar plana eklenmiş veya planlanmıştır. 1.OSB, ilk bu planda gösterilmiştir.

Yavuz Taşçı planı, katı MİA tutumu ve doğuda öngörülen konut alanlarının daha küçük ölçekli alt merkezler etrafında toplanması ve muhakkak başka siyasi nedenlerle doğrudan uygulanma imkânı bulamamıştır. Örnek olarak; Sivas Caddesi’nin kuzeyinde öngörülen, bodrum katta araçların ve zemin ile üstündeki ilk iki katta da bir arkatla birbirine geçiş olanaklı, araç ve insan hareketlerinde sürekliliğin sağlandığı yüksek MİA blokları bu haliyle uygulanamamış ancak, konut altı ticaret halinde yapılabilmiştir.

Yavuz Taşçı Haziran 2009’da Arkitera’da, Ömer Yılmaz’la yaptığı bir söyleşide müellifi olduğu Kayseri imar planı hakkında şunları söylemiştir:

“Kayseri Konya’dan zor bir kent. Tüccar bir kent, daha zor şartlarda yaşayan bir kent. Bir imar planı her zaman bir savaştır. Bir yürek meselesidir hem plancı için, hem planı yaptıranlar için. Plancının alacağı kararları belediyeye kabul ettirmek zor bir iştir, halka kabul ettirmek de zor bir iştir. Bu arada büyümeyi belli koridorlar içinde yürütmeyi sürdürdüğünüz miktarda da itirazlar artıyor. Olmayacak yerler değerlendi, kentin eski merkezinin olduğu yerlerde değerlenme yok gibi. Böylesine sallanan sarkacın bir ucunu tutmak zorundasınız yoksa sallanmaya devam eder. Tarım yapılacak, hava kirliliği olan yerlere yönelebilir gelişme. Bunu engellediğiniz için karşısında durabilmek çok zor. Konya ve Adana çok iyi örnekler. İstanbul’da bu kontrolleri yaratmak zordur. Çok iyi oyunlar yapıp, bağlantılar yapıp bu tür durumları yaratmak mümkündür. Konya gibi hakkına razı olan insanların bulunduğu yerlerde çalışmak tabi daha kolay. Kayseri’de de son derece yeniliğe ve büyümeye açık, sürekli olarak geleceğin iyi olduğunu gördükleri yerde hemen katılan, ticaret yapmaya alışmış insanlar var ama bunun yanında ‘eski merkeze yakın yerlerimiz var, oralar niye kıymetlenmiyor?’ diyenler de var. Buradaki politikacıların da Ankara ve İstanbul’da bağlantıları var ve yanlış yönde baskı yapabiliyorlar. Ben bir süre daha devam edip Kayseri’yi bıraktım ve gelişmesini istemediğim çukur bir bölgeyi doldurduklarını (Ziya Gökalp Mahallesi olduğunu düşünüyorum) gördüm.”

1986 Melahat Topaloğlu-Bülent Berksan-M.Ali Topaloğlu planı

Önceki planlarla batıda Boğazköprüsü’nden itibaren doğuda Cırgalan’a kadar kısaca; Sivas Caddesi’nin güneyi ve kuzeyinde doğrusal olarak gelişen Kayseri, artık saçaklanmış ve yine ızgara düzenli ama genel haliyle ışınsal bir forma dönüşmüştür. Kentte ulaşım ön plana çıkmış ve iç içe iki halka halinde ring yolları merkezden geçen radyal yolları birbirine bağlamıştır. Kuzey Çevre Yolu, eni yarıyarıya daraltılmış olsa da bu plan ile uygulanabilmiştir.

110 hektar büyüklüğündeki Kentsel Sit alanı bu planda 9 hektar… Koruma Amaçlı İmar Planın fiziki uygulaması ile kimi anıtsal yapıların restorasyonlarının niteliğini daha yeni (9 Ocak 2017) Arkitera’da Hikmet Eldek anlatmış.

Hava Mania planları imar planına bu dönemde işaretlenmiştir. Cumhuriyet Mahallesi ve meydan bu planla araç trafiğine kapatılmış/trafik sınırlandırılmış, araç trafiği ve hafif raylı sistem meydanda yer altına alınmıştır.

Plan bu haliyle 1975 Yavuz Taşçı planının ilâvesi ve revizyonu niteliğindedir.

Belediye ve Vilâyet destekli konut kooperatifleri, esnaf siteleri, ülkede kentsel dönüşümün adı henüz konmamışken, (raf sistemi) küçük ölçekli de olsa ilk uygulamaları, Eskişehir Gecekondu Önleme Bölgesi ile 12 Eylül 1980’den sonra belediye tarafından yapılan planlama ve uygulamalar (Alpaslan Mahallesi v.d.) bu planın değişiklikleri ve ilâveleri olarak sayılabilir.

2006 Rahmi Bıyık-Nadir Doğan planı

Bu plan artık (ifadede abartının ve bu konuda Doğan Kuban’ın umutsuzluğunun6  farkındayım) Ecumenopolis7  planın Kayseri kesimidir.

Planla Kayseri’de ‘kırsal alan’ kalmamıştır. İl’in tamamı; şehirlerarası yollar, kent içi viyadükler, üniversiteler, fuar alanları, turizm, sosyal, sağlık, cazibe, spor, eğlence, oyun merkezleri, siteler, özel proje alanları, sit alanları, katlı kavşaklar, ihtisas organize sanayi bölgeleri, uluslar arası kargo, lojistik alanlar ile doğal karakteri korunacak alanlar kullanımına tahsis edilmiştir.

Kayseri’de imar planı sürecini ve kapsamını özet olarak bu şekilde açıkladıktan sonra, planın uygulamasına bakmak gerekirse;

Osman Kavuncu döneminde yasanın, yol alanlarının kamu eline geçmesine yönelik hükmünün; idareye arsa/bağış kazandırmak amacıyla daha da özelleştirilerek yapılan bir sözleşme ile veya giderek, tevhit-ifraz hükmüne dayalı rızaen yapılan imar uygulamalarının yürürlükteki imar planının değişikliğine ilişkin engelleri olduğu söylenebilir.

Ayrıca, imar yasasının ‘hamur kaidesi’ olarak adlandırılan 18. maddesindeki, parselasyon uygulamalarındaki ortak kullanım alanlarını elde etmek üzere belirlenen düzenlemede ortaklık payı oranının hesabı, yukarıdaki engellere eklenmelidir.

Bir araştırmaya dayanmamakla birlikte parselasyon uygulamalarında (günümüzdeki) yüzde kırk oranına virgülden sonra beşinci rakama kadar uygunluk “acaba” dedirtiyor; idarelerin bütçe fonlarını kamulaştırma bedeli olarak arsa maliklerine ödemek yerine, sonuçta mecliste değiştirilebilecek imar planı kararı ile oldukça ucuza getirileceği (mi) düşünülüyor. Buna bağlı olarak, Bakanlığın yanında imar planı yapma yetkisi olan kuruluşların yatırımlarını yürürlükteki imar planına uygun olarak değil de, yapılmak istenen yatırımın biçim ve niceliğine göre plan değiştirerek uygulaması, yerel halka ve diğer özel yatırımcılara örnek olmaktadır. Bu durumda, planlama sürecindeki bir takım analiz-sentez çalışmalarının, bilgi-belge toplamanın, farklı projeksiyonlar yapmanın ve kurum-kuruluş görüşlerinin bir önemi kalmayacak veya plan ana kararları ve bütünlüğünden söz edilemeyecektir.

Öte yandan Kayseri’de bir dönem, alınan göç oranında istihdamın artmaması veya göçle gelenlerin ekonomik yetersizliği, siyasetin ve ilgililerin aldırmaz tutumu kentte yasal ancak, göreli de olsa modern bir yapı yanında kaçak, gecekondu ile oluşan çarpık bir yapılaşma doğurmuştur. Ülkenin teknolojik, ekonomik ve siyasal sınırlarının ortaya çıkardığı çözüm bu olunca, yasaların değişme biçimi de bulunan bu çözümü meşrulaştırmak yönünde oluyordu.8

Bugün gecekondu yapmak artık akılsızca görünmektedir.

Kurulduğu yıllarda kent(ler)e şaşı bakan TOKİ’nin son yıllardaki plan yapma ve uygulama ‘ağa’lığının plan bütünlüğünü bozup bozmadığı konusu incelemeye değer!… Kayseri de dahil olmak üzere ülke genelinde en üst ölçekten başlayarak uygulama planlarına kadar ve bunların değişikliklerine bakılınca söylemek gerekir ki; plan yapma yetkisi olan kurum-kuruluşların tamamı, adeta yapılan ‘plana uymada’ değil de ‘planı değiştirmede’ ittifak halindeler. İdarelerin toplantı gündemlerine şöyle bir göz atmak ‘bu ittifakı’ doğrulayacaktır.

Günümüzdeki ‘estetik dokunuş’lara girmek istemiyorum. Sonuçta, bir plân bir şehre, bir insanın imzasına benzediği kadar benzer.9

Mimarlar Odası’nın Eylül 2006’da Kayseri’de yaptığı ‘Turizm Politikaları ve Mimarlık’ konulu toplantıda zamanın Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki;

“… Kayseri’de değişim ve dönüşüm hızla devam ediyor ama şehrin kimliği konusunda şahsi fikrimi soracak olursanız, mutlu değilim. Bu şehir kimlik itibarıyla, görüntü itibarıyla, estetik itibarıyla bizi yansıtmıyor. …”10

Bilemiyorum, planla gelişme mutsuzluk sebebi olabilir mi?

Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 1, Büyük Doğu Yayınları, Ekim 1985, s.11. Taban İzi başlıklı fıkra; Mısır’da yapılan arkeolojik kazı sonuçlarına ilişkin, piramitlerin birisinin içinde bir ayak izi tespit edilmesi haberi üzerine yazılan köşe yazısı. Orada Necip Fazıl diyor ki; “Dâva, 7000 sene sonra doğacak bir günün suratına, tabanının izini basabilmekte…”

Dr. Osman Eravşar, Seyahatnamelerde Kayseri, Kayseri Ticaret Odası Yayınları 2000, s.340

İlhan Tekeli, Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990), Tarih Vakfı Yurt Yayınları 2009, s.112

4 Ali Ekber Doğan, Eğreti Kamusallık, İletişim Yayınları 2007, s.130, 137

Y. Müh. Mimar Prof. Dr. S. Güven Bilsel, Kayseri Kenti ve Mimarlık, Mimarlar Odası Türkiye Kongreleri, Konya Bildirgesi, Mimarlar Odası Yayını 2004, s.29

Prof. Dr. Mimarlık Tarihçisi Doğan Kuban, Yerleşim Bilimi Dünya Topluluğu’nun Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin ev sahipliğinde Ekim 2009’da Antalya’da yaptığı toplantıda sunulan “Çağdaş Megapolisin Karmaşık Doğası ve Kaotik Büyümesi Karşısında Bilimin Rehberliğine İhtiyacımız Olduğundan Emin miyiz?” başlıklı bildiri.

İrfan H. Bayhan, Şehir Planlaması, İskender Matbaası 1969, s.359, 361 Yunan mimar ve şehir plancısı (1914-1975) C. A. Doxiades’n görüşü, “Her insan yerleşmesinin başlıca özelliği gelişmek, yayılmak ve büyümek olduğundan, bu şekilde yerleşmelerin büyüyerek dünyamız üzerinde devamlı yayılacağını ve sonuçta bütün dünyayı kapsayacak olan üniversal bir yerleşme elde edileceğini kabul edebiliriz. Böylece en son epok (çağ, dönem) olan Ecumenopolis’e ulaşacağız.”

İlhan Tekeli, Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990), Tarih Vakfı Yurt Yayınları 2009, s.135

Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 1, Büyük Doğu Yayınları, Ekim 1985, s.55.

10 Mehmet Özhaseki, TMMOB Mimarlar Odası, Türkiye Mimarlık Politikası’na Doğru Mimarlık ve Kent Buluşmaları-1 Kayseri Buluşması, 2, 3 Eylül 2006, s.22, Yalçın Matbaacılık Ltd. Şti, Ankara, Mayıs 2007

Etiketler

Bir yanıt yazın