“Kent hakkı”nın farklı perspektifler içerisinde daha fazla tartışılmaya başlandığı son beş-on yılda, sivil toplum ölçeğinde en öne çıkan ve nispeten yeni olan öğelerden bir tanesi de “kent atölyeleri” oldu. Gerek yerel yönetimlerin, gerekse de sivil inisiyatiflerin öncülüğünü üstlendiği, son dönemin en güçlü sloganlarından birini bükerek özetlemek gerekirse “Benim kentim, benim kararım” diyebilecek insanlar bir araya gelmeye, kent belleği üzerine tartışmaya ve karar mekanizmaları içerisindeki kendi rollerini sorgulamaya başladı. Bu durum bir yandan sivil toplumu motive ederken, bir yandan da (karşılığını tam olarak vermese de) “kamu” olarak kısaltmasını kullandığımız yerel ve merkezi yönetimlerin de dikkatini çekmeye devam etti.
Özel kuruluşların ise bu konulara ilgisi sürdürülebilir olmadı; ancak başını gençlerin çektiği ve gittikçe özelleşen inisiyatifler bu konuda ses getiren çalışmalar yapma fırsatı buldu. Uluslararası terminolojide “Guerilla Urbanism – Gerilla Kentçilik” adıyla anılan, genel anlamda gönüllülerin; genç profesyonellerin ve üniversite çağındaki bireylerin de yönlendirmesiyle kamusal alanda karar alma mekanizmalarına “sızması” olarak nitelendirebileceğimiz bu çalışmalar, zamanla medyatik olmayı da başararak geniş bir tanınırlığa sahip oldu. Bu çalışmaların, özellikle de siyasi bir duruş halini almış olan “aktif vatandaşlık” başlığıyla kesişmesi, kent atölyesi olarak adlandırılabilecek modellerin de gittikçe yaygınlaşmasını sağladı. Kentsel karar alma konusunda ilk söz hakkına sahip olan belediyelerin ve benzeri çalışmaları teşvik amacıyla çalışan uluslararası kuruluşların da destekleri doğrultusunda kent atölyeleri gittikçe görünür bir hal almaya başladı.
Böyle bir ortamda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle İzmir’de önemli işlere imza atmakta olan İzmir Akdeniz Akademisi’nin yürütücülüğünü üstlendiği 17-19 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen “İyi Tasarım İzmir-1” etkinlikleri dâhilinde açılışını yapan ve İzmir Karabağlar Belediyesi’nin girişimciliğiyle ortaya çıkan Keta: Kent Tasarım Atölyesi’ni, Tasarım Atölyesi Kadıköy olarak ziyaret etme fırsatı bulduk. Bir süredir benzer şekilde işleyen ve kent üzerine farkındalık ve üretim odaklı atölye çalışmaları ilerleten TAK’ı temsilen, bir kent atölyesinin dünden bugüne nasıl biçimlendiğini, çalıştığını ve dönüştüğünü Keta’nın açılış gününde ziyaretçileriyle paylaşma fırsatı bulduk. İzmir’in nispeten isim olarak geri planda kalmış bölgelerinden olan Karabağlar, bir yandan da kentin en kalabalık nüfusu elinde tutan belediyesi olma özelliğini taşıyor. Büyüyen İzmir içerisinde niteliği ve niceliği itibariyle öne çıkmaya başlayan Karabağlar ilçesi hakkındaki, katılıma açık kentsel ve kültürel çalışmaların ve buluşmaların da Keta merkezli olarak yapılması planlanıyor.
Kalabalık nüfusun beraberinde problemli bir kamusallığı da getireceği muhakkak ki Keta da tam bu noktada öne çıkarak kent üzerine fikirlerin yürütülebileceği, vatandaşların bir araya gelerek kent üzerine konuşabileceği ve paylaşabileceği, devamında öğrencilerin de kamuya yakınlaşarak sorun çözümü konusunda görev üstlenebileceği bir kolektif alan olma amacıyla yola çıkıyor. Ki Karabağlar Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü ve aynı zamanda Keta fikrini uygulamaya geçiren Nail Özlüsoylu da bu durumu kendi sözleriyle şu şekilde açıklıyor: “Örnek ve katılımcı bir anlayışla yapılacak tasarım, yaşadığımız kent için hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla en başta bunu halka çok iyi anlatıp, halkı bu sürece dâhil etmemiz gerekir. Çünkü tasarım ihtiyaçtan doğar. Bu yönüyle baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; ‘herkes tasarım yapabilir ve kendisi için gerekli olanı en iyi halk bilir.’ Kent tasarımında, kent için yapılacak yolların, binaların ve benzeri çalışmaların, orada yaşayan halka sorulması gerekir”.
Başta bahsini ettiğimiz kent atölyelerinin yerele uyum sağlayarak farklı orijinal modeller haline gelmesi Keta özelinde de kaydadeğer bir örneğe dönüşüyor. Şu ana kadar kadın kooperatifleriyle üretim üzerine iyi işler başarmış olan ekip, bundan sonrasında katılımı Keta bünyesinde daha da arttırabileceği çalışmalara başlamayı planlıyor. İlçenin önemli bir kısmını oluşturan mobilya endüstrisini teşvik, Keta’nın gelecek programının önemli bir kısmını oluşturuyor ki açılış etkinliği olarak düzenlenen, yürütücülüğünü İstanbul merkezli konuk ABRA Design Studio’nun üstlendiği ‘Mobilya Tasarımında Yeni Öneriler’ başlıklı atölye çalışması da mekânın sunacaklarını şimdiden müjdeliyor.
Kentlerin işlerliğini sağlayan sosyal ve ekonomik olguların birbirinden bağımsız hale gelmemesi, belki de kentleri “canlı” kılan öncelikli bağlamlardan biri. Bu bağlamda öncelikle gençleri ve gönüllü vatandaşları kamuya yakınlaştıracak, yaşayan çevreye dair fikirlerin artmasına yol açacak ve haliyle yerel yönetimlerin de şeffaf çalışarak sorumluluklarının gönüllü inisiyatiflerle kesişmesini sağlayacak kent atölyelerinin çoğalması ve benzeri örneklerin işlerliğinin sürmesi belki de vatandaşın kentsel karar alma mekanizmasına müdahil olarak hem emeği hem de sorumluluğu paylaşmasını sağlayacak en önemli adımları oluşturuyor.