Yapılan çalışmada ‘Kocaeli’nin kaybı’ olarak nitelendirilen binaların kent içinde fiziksel kayboluşu anlatılarak, en sonunda toplumun hafızasından silinmesine neden olan değişkenlere dikkat çekilmektedir.
Kocaeli’nin, küçük bir sahil kasabasından sanayinin başkentine dönüşümü SEKA Kâğıt Fabrikası ile başlamıştır. Bu geçiş süreci, 1966 yılında düzenlenen 1. Kocaeli Sanayi Sergisi’yle tamamlanmış, bundan sonra kent, yeni bir nitelik kazanmıştır. Bahsedilen dönem ve sonrasında ülke genelindeki ekonomik güçlüklerden kaynaklanan birçok problem, diğer yerlerde olduğu gibi Kocaeli’de de yaşanmaktaydı. Kentte mimar, müteahhit ve girişimci yetersizliği görülmekte; mevcut olanlarda inşaat pratiği eksikliği veya malzeme teminindeki güçlükler nedeniyle aksaklıklar meydana gelmekteydi. Ulaşım ve altyapı sorunları, yapılarda donatı noksanlığı, merkezden gelen projelerin yanlış çizilmesi veya uygulanması inşaat süreçlerini etkileyen faktörlerdi. Kamu yapıları bu şekilde zor şartlarda inşa edilmiş ve öte yandan kentin kalkınmasında büyük emekleri olmuştur. Bugün, binaların kimi ayaktayken kimi birtakım sebeplerle ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Memleket Hastanesi, Tekel Tütün Ambar ve Bakım Yuvası, Hükümet Konağı, SEKA Fabrika binalarının bir kısmı, SEKA Yerleşkesi’nin lokalleri, sinema salonu, yemekhanesi, satış mağazası, revirleri, kreşi, çırak okulu ve spor salonu, Sümer İlkokulu, SEKA Vazife ve Kooperatif Evleri’nin bir bölümü, İşçi Sigortaları Hastanesi, Türkiye ve Ankara Halk Bankası, Hal Binası, Cezaevi Binası, Ticaret ve Sanayi Odası, Belediye İşhanı, Yenidoğan İlkokulu, Atatürk İlkokulu, Necatibey İlkokulu ve Yetiştirme Yurdu, Bağçeşme İlkokulu, Emlak Kredi Bankası ve Lojman Binaları, Kızılay İşhanı yıkılan yapılardan bazılarıdır. Yapılan çalışmada ‘Kocaeli’nin kaybı’ olarak nitelendirilen binalardan birkaçı ortaya konulmaktadır. Ele alınan değerlerin kent içinde fiziksel kayboluşu anlatılarak, en sonunda toplumun hafızasından silinmesine neden olan değişkenlere dikkat çekilmektedir. Diğer yandan bugünden sonra kent için önem arz eden yapıların kolaylıkla gözden çıkarılmaması ve kayıp olarak değerlendirilen yapıların çoğalmaması için durumun sebep ve sonuç ilişkileri ortaya konmaya çalışılmıştır.
Kocaeli’nin Tanzimat Dönemi’nde kullanılan ilk Hükümet Konağı’nın ahşap bir konut veya konak görüntüsünde olduğu anlaşılmaktadır. Konak 1918 yılında, soba borusundan çıkan yangın sonucu harap olmuş ve 1976 yılında yeni binanın inşa edilmesine kadar Kasr-ı Hümayun, İdadi/Sultani Bina, İttihat ve Terakki Binası, Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır. Yerel gazetelerde, kentteki en büyük eksikliğin vilayet konağı olduğu ve inşa girişimlerinin sürekli başarısızlığa uğradığı sık sık belirtilmektedir. İzmit’te birbirinden uzak konumlanan devlet dairelerinin sağlıksız şartlarda bulunması ve kira ile tutulmasının getirdiği maddi zorluklar yeni yapı ihtiyacını doğurmuştur. Cumhuriyet’in ilanından itibaren kentin en büyük sorunlarından biri olarak gösterilen Hükümet Konağı inşaatı, 1967 yılının ikinci beş yıllık planında ‘13 İlin Hükümet Konağı İnşası İşi’ne dahil edilmiş ve çalışmalar hızlandırılmıştır. 1936 yılı Jansen imar planında kentin idari merkezi sahil kısmındayken, 1952 yılında hazırlanan Kemal Ahmet Aru planında idari bölge İzmit’in tepesinde konumlanmaktadır. Geçen uzun süre zarfında binanın nerede inşa edileceği ile ilgili sürekli tartışmalar ve kararsızlıklar yaşanmıştır. Son karar, Jansen’in belirlediği bölgenin yakınında bulunan Pertev Paşa Cami’nin karşı parseli olmuştur.
Yeri belirlenen Hükümet Konağı işi, Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 1973 yılında yarışmaya açılmıştır. Katılan birçok mimar arasından, Alpay Aşkun, Emin N. Uzman, Işık Aydemir ve İlgi Yüce’nin birlikte tasarladıkları projeye birincilik ödülü verilmiştir. Yayınlanan jüri raporuna göre, araç ulaşımının ana girişe yaklaşmamasına rağmen önerdiği “Hükümet Meydanı”, çevre şartları açısından uygun görülmüştür. Camii, Hükümet Konağı ve gelişen bloklar, bu meydanın ana elemanlarını teşkil edebilmiş, meydan mekanı kararlı çözülmüştür. Hükümet Konağı ile güçlü bir bütünlük içinde olan meydan, ‘anıtsal hüviyetli tarihi cami karşısında temsili hüviyetini kuvvetli simgelemekte’ ve bu iki yapı arasında anlamlı bir kentsel odak noktası sağlamaktadır. Şehirlerarası ‘geçiş kenti’ karakteri taşıyan İzmit’te elde edilen bu odak noktası, karayolundan bir bütün olarak algılanabilmektedir. Yine rapora göre, mekânların katlarda dağılımı ve teknik servislerin birbirleri ile ilişkisi uygun bulunmuş, özellikle projenin ısı yalıtımı ekonomik çözülmüştür.
Mimarlık adına ‘söz söyleyebilenler’ tarafından tercih edilen ve beğenilen proje hizmete girdiğinde, mekanların örgütlenmesi ve mevcut teknolojiyi kullanamaması anlamında gelişmenin ve değişmenin uzağında görülmüş ve eleştirilmeye başlanmıştır. Diğer yandan, yaşanan teknik sıkıntılardan ötürü yapı, halk tarafından ‘amacından saptırılmış’ olarak tanımlanmıştır. 2000 yılından sonra binanın, hızlı bir şekilde büyüyen sanayi kenti Kocaeli için yetersiz kaldığı her platformda konuşulmaktadır. Yapıldığı günden itibaren yıkılma tehdidiyle karşı karşıya kalan sözde ‘eski’ Hükümet Konağı 2015’te yıkılmış ve aynı yıl Kocaeli Valiliği yeni Hizmet Binası hizmete açılmıştır.
1932 yılından itibaren Kocaeli’nin ilçesi olan Karamürsel’e ‘Halkevi Binası’ yapımı hedeflenmiş fakat bütçe yetersizliği nedeniyle ertelenmiştir. 1936 yılına gelindiğinde yeni bina için arsa arayışlarına girilmiş ve 1937 yılında inşaata başlanmıştır. Arkitekt dergisinde yayınlanan Karamürsel Halkevi Projesi, Mimar Leman Tomsu ve Mimar Münevver Belen’e aittir.
Genel olarak formel açıdan ‘sade ve basit’ olarak tanımlanan fakat döneminin anlamsal üslubunu yakalamaya çalışan projenin mimarları yakından incelendiğinde, Halkevi’nin gittikçe artan değerine tanık olunmaktadır. Çünkü Leman Cevat Tomsu ve Münevver Belen, Türkiye’nin ilk iki kadın mimarıdır. İkili birlikte Erenköy Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1934 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmuşlardır. Karamürsel Halkevi Projesi; bu iki mimarın tamamen erkek hegemonyası içinde yürüyen mimarlık camiasında mesleğini başarılı bir şekilde devam ettirdiklerine dair bir kanıttır.
Binanın inşası ve arsa masrafı için yalnızca dört bin lira bütçeye sahip olan ilçe teşkilatı, 1939 yılına kadar inşaatın bitirilebilmesi için çok farklı yerlerden yardım almıştır. Yapımı İkinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı 1938- 1945 yıllarına denk gelen Halkevi, ülke savunmasına yönelik çalışmalardan dolayı büyük aksamalar yaşamıştır. Malzeme yetersizliği ve bütçe eksikliği nedenleriyle güçlükler ortaya çıkmış, binanın tamamlanması 1943’ü bulmuştur. Halen birçok ihtiyaca cevap verememesiyle birlikte yapının içinde konumlanan konferans salonunun genişletilmesi öngörülmüştür. Mimari planında salon için kısıtlı bir alan bırakılmış, bu nedenle istenen 300-400 kişilik yeni mekân için ek bina yapımına karar verilmiştir. Fakat bütçenin imkân vermemesi nedeniyle dönemin CHP Karamürsel İlçe Başkanı Cemil Bal, devletten kaynak sağlama yollarını aramaya başlamıştır. Hükümet’e başvurarak başlangıçta ek tesis için yardım sözü alan Bal, bu nedenden dolayı İlçe Başkanlığı’nı kabul etmiş, fakat Halkevi Binası için ihale ilanının askıdan indirilmesi yazısını görünce görevinden istifa etmiştir.
Halkevlerinin kapatılmasından sonra bina, Karamürsellilere ‘Sağlık Merkezi’ olarak hizmet vermeye başlamıştır. 1954 yılında Hükümet Tabipliği’ne dönüştürülerek otuz yıl bu işlevle kullanılmış, 1984 yılında 25, 1994 yılında 50 yataklı ‘Devlet Hastanesi’ne dönüştürülmüştür. 2006 tarihine kadar Karamürsellilere ‘Devlet Hastanesi’ olarak hizmet veren bina 2007 yılında yıkılmıştır. Yapının ilk yıllarında çekilen fotoğraflarıyla yıkılmadan öncekiler karşılaştırıldığında büyük değişiklikler ve eklemeler tespit edilmiş, fakat konumu sebebiyle fonksiyonlara yeterli gelmeyen binanın yerine 2010 yılında ‘Sağlık Ocağı’ inşa edilmiştir.
1924 yılında inşa edildiği tahmin edilen Kocaeli Eski Memleket Hastanesi’ne ulaşmak için hastalar mevcut dik bayırı zorlukla yürümekteydi ve bu nedenle başka bir alana yeni bir hastane önerisi getirilmiştir. SEKA Kâğıt Fabrikası’ndan sonra yapının çevresinde konut inşası hızla artıp kentin batısı gelişirken, hastanenin Baç semtine kurulmasıyla şehir merkezinin kentin doğusuna kayması hedeflenmiştir. Önerilen alana hastane yapıldığı takdirde; Baç Mezarlığı kaldırılıp mezarlığın parka dönüştürülmesi düşünülmüş ve Baç Mahallesi’ndeki eski harap evler yıkılıp semtin temizlenmesi planlanmıştır. Yeni hastanenin çevresine en büyük faydası, ‘bundan sonra yapılacak binalara örnek oluşturması, civarda muntazam ve güzel binalar yapılmasına sebep olmasıdır’. Böyle bir imar hareketine öncülük ettiği için Memleket Hastanesi, ‘güzel ve modern şifa yurdu’ olarak nitelendirilmiştir. Yeni bina hazırlıkları devam ederken, eski Memleket Hastanesi’nde 1943 yılında çıkan yangınla bina kullanılamaz hale gelmiş ve hastane ihtiyacı kısa sürede inşaata başlamayı gerektirmiştir. Böylece Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan projenin inşasına 1945 yılında başlanmıştır. Bu sırada binanın yapılan kısmı bir süreliğine Tekel’e kiralanarak tütün deposu olarak kullanılmıştır.
İlerleyen yıllarda verem hastalığının İzmit’te yayılması üzerine Memleket Hastanesi’nin bir bölümünün Verem Hastanesi olmasına karar verilmiştir. Dört blokluk hastanenin henüz üç bloğu tamamlanmışken bazı bloklar yüz yataklı Verem Hastanesi olarak kullanılmıştır. Hastanenin büyük bir kısmının veremliler için ayrılmasının sebebi, İzmit’te halkın %40’ının verem hastası olmasıdır. Fakat hastanenin verem kısmından sonra diğer kısımlarının inşası ve ikmali zorlaşmıştır. Ayrıca, Verem Pavyonu’nun Memleket Hastanesi’nin içinde olması halkta tedirginlik yaratmıştır. Veremli hastaların çamaşırlarının ve bulaşıklarının diğer hastalarınkilerle birlikte yıkanması, yüzlerce hastanın hayatını tehlikeye atmıştır. Binanın yetersizliği sebebiyle üç hasta tek yatakta yatırılmış ve bulaşıcı hastayla normal hasta aynı yatakta tedavi edilmiştir. Tüm bu aksaklıklarla yapımı yedi sene süren Kocaeli Memleket Hastanesi, 1952 yılında büyük bir törenle açılmıştır. İlerleyen yıllarda hastanenin en büyük ihtiyacı olan poliklinik binaları ve Sağlık Koleji hizmete girmiş, onarımlar uygulanmış, ek binalar inşa edilmiş ve genişletme çalışmaları yapılmıştır.
Bina, 1999 yılı Marmara Depremi’nde yapı büyük hasar görmüş ve ilerleyen yıllarda ağır hasar gören giriş cephesi yıkılmıştır. Binanın kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle, çok sayıda yaralı için hastane önünde seyyar poliklinikler kurulmuştur. Yatak kaybına uğrayan kurum, yapılan tadilat ve ek inşaatlarla faaliyetlerine devam etmiştir. 2014 yılında yıkılan binanın yerine bugün yeni bir hastane binası inşa edilmiştir.
Kentte her yıl gittikçe artan tütün üretiminden dolayı mevcut tütünü güvenle saklamak zor hale gelmiştir. Yılda sekiz milyon kilo tütün elde edilmekteydi fakat bu tütünleri muhafaza edebilecek ve işleyebilecek yer bulunmuyordu. Kent için zaruri bir ihtiyaç halini alan ‘Tütün Bakım ve İşletme Evi’ inşası için 1956 yılında büyük bir hızla harekete geçilmiştir.
Tütüncüler ve Tekel İdaresi’nin İstanbul Tütün Bakım ve İşletme Evi’nden sonra ikinci büyük bina haline getirilmesi istenmekteydi. Sekiz yıl inşası süren dört bloklu Bakım ve İşletme Evi 1966 yılında tamamlanmıştır. Tüm verilen uğraşlara rağmen 1993 yılına gelindiğinde Tekel Binası’nın deposunda çıkan büyük bir yangın neticesinde üç büyük bina tamamen yok olmuştur. Yapıların beş bin metrekarelik bölümü yangında ayakta kalabilmiş fakat İTO ve Kocaeli Üniversitesi’nin hazırladığı raporlar sonucunda yıkılmasına karar verilmiştir.
Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile korumaya alınan Tekel Tütün Ambar ve Bakım Yuvası’nın tamamının 1994 yılında yıkılması büyük yankı uyandırmıştır. Harabe halinde kalan binalardan günümüze bir tek duvar kalıntısı bırakılmış, araziye yeşil alan ve park düzenlemesi yapılmıştır.
1950 yılında kentteki mevcut Belediye Binası’nın ahşap ve eski oluşu özellikle nikâh günlerinde tehlike arz etmekteydi. İlerleyen yıllarda bu ahşap yapı yıktırılmış fakat yeni binanın yapımına birçok sebep ileri sürülerek başlanamamıştır. Geçen süre zarfında İzmit’in Hal Binası’nın bir kısmı belediye olarak kullanılmıştır. 1956 yılında yeni inşaata başlanmış ve yerel gazetelerde İstanbul ve Ankara’da olanlar haricinde döneminin en modern Belediye Sarayı’nın yapıldığından bahsedilmekteydi. Diğer dikkat çeken bir durum ise, kentteki nitelikli binaların azlığı sebebiyle kamu yapılarının kurumlarca ortaklaşa kullanılmasıdır. Daha önce verilen örneklerde görüldüğü gibi bu yapının zemin katı da, açılışının yapıldığı 1957’den itibaren Sümerbank’a satış mağazası ve banka olarak kiralanmıştır.
1999 Marmara Depremi’nde büyük hasar alan binaya yıkım kararı verilmiş fakat kentin en işlek caddelerinden birinde konumlanmasına rağmen uzun süre bekletilmiştir. İlerleyen zamanlarda üstten bir katı sökülen yapıya güçlendirilme yapılmış ve 2009 yılına kadar belediye işleviyle kullanılmaya devam etmiştir. Bugün, tamamen yıkılmış olan binanın yerinde 5 katlı bir giyim mağazası bulunmaktadır.
Yapıların başlangıç ve yıkım süreçlerine bakıldığında; Cumhuriyet Dönemi mimarisinin algılanışında, kuruluşundan bugüne değişen olguların olduğu fark edilmektedir. Dönemin gazeteleri, mimarlık dergileri, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, TBMM Arşivi, İl Daimi Encümen Kararları, Belediye Meclis Kararları, anı kitapları, eski fotoğraflar kapsamlı bir şekilde incelendiğinde; gerek fiziksel yollarla, gerek düşünsel ya da yapay kurgularla bu duruma sebep görülen çeşitli bellek değişkenlerinin varlığı saptanmaktadır. ‘Kamu erkindeki değişiklikler’, ‘basının gücü’, ‘toplumsal beğeniler, beklentiler, ihtiyaçlar ve alışkanlıklar’, ‘düşünsel etkiler’ olarak nitelendirilerek çoğaltılabilir. ‘Kentsel kararlar’, ‘yapım-yıkımlar’, ‘yaşanan yapay veya doğal felaketlerin ardından gelen uygulamalar’, ‘dönüştürmeler ve işlev/ yer değiştirmeler’, ‘yapay edinim/ kazanımlar’ ise görünür olan fiziksel nihai sonlardır ve bu etmenler de artırılabilir.
Yukarıda anlatılan binalar üzerinden, saptanan birkaç fiziksel ve düşünsel etmenden bahsedilebilir. Sözgelimi, ‘değişen toplumsal beğeniler ve beklentiler’ ile 1976 yılında inşa edilen Kocaeli Hükümet Konağı ilişkilendirilir. Görüldüğü gibi inşai sebeplerle kullanımında ortaya çıkan güçlükler, merkezin ve kent yöneticilerinin mimari zevklerindeki değişim, yapıyı zihinlerde eskitmiştir. Yapıldığı günden beri toplumca benimsenemeyen binanın yıkım kararı kentli tarafından engellenememiştir. Buradan bakışla yapıların aynı nitelikte mevcut olan özel atmosferlerine zamanla bakışın değiştiği görülür. İnşa edildiği ilk yıllarda kentteki koşullar nedeniyle onlara atfedilen önem, zamanla değişiklik gösterebilir, hatta yapı tamamen değersizleşebilir.
Yaşanan bir ‘felaket sonrası yapılan uygulama’ örneği ise Tekel yangınıdır. Faili meçhul olan bu yangın İzmit’in önemli bir Cumhuriyet öncesi ve sonrası tanığını yok etmiştir. İnsan eliyle yapılmış bu felaketten geriye yanmış binalara ait sadece bir duvar bırakılmıştır. Kentin Tekel geçmişine şimdilik bir katkısı olmayan kalıntının, bugün tamamı bitki örtüsüyle kaplanmış ve bu izle ilişkili olmayan büyük bir park düzenlemesi yapılmıştır.
Mekanın kullanılmasıyla kazanılan alışkanlık ‘dönüşümler veya değişimler’le terk edilir. Kullanıcı türünün ve yoğunluğunun değişmesi mekanla ilgili algının azalmasına neden olur. Karamürsel Halkevi, 1960’lı yıllarda hastane binasına dönüştürülmüş ve eski Halkevi Binası’na dair hiçbir iz bırakılmamıştır. Çok partili sisteme geçerken kapatılma kararı verilen Halkevi Binası’nın aslına sadık kalınmadan eklentiler yapılmıştır. Önemli ilklerden olan bu bina, bugünün kent hafızasında, yıkılan eski hastane olarak bilinmektedir. Halkevi fonksiyonuyla kısa süre kullanılan yapı, kentli tarafından anımsanmamaktadır.
Bazı Cumhuriyet Dönemi yapılarının inşasından bu yana fonksiyonel, teknolojik veya görsel kaygılarla ‘yapım ve yıkım’ları devam etmiştir. 1940’larda yapılan Kocaeli Memleket Hastanesi’nin yıkılıp yerine yeni hastane binasının yapılması ve yine aynı yıllarda inşa edilen Belediye İşhanı’nın yerine giyim mağazası yapılması bu konuya örnektir. Eskiye takılan yeni bir düzenleme, bellekte üzerine bir katman eklenip kendi zamanına devam edebilecekken, geriye görsel bir izin bırakılmaması bu işi zorlaştırmaktadır. Artık o yerle ilgili duyulan bir hikâye veya görülen bir fotoğraf ve belge üzerinden rastlantısal bir şekilde hafızalar onarılabilecektir.
Aru, Kemal Ahmet, “İzmit Şehri İmar Planı”, Arkitekt Dergisi, 1953, Sayı: 9-12, s. 208-210.
Binici, Özden Senem, İzmit’te 1936-1966 Yılları Arasındaki Yapı Üretiminin Kentin Gelişimine Etkileri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli 2012.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi, Fon kodu: 490.01 Yer kodu: 1747.1096.1.
Erol, Özden Senem, “Kolektif Bellekteki Değişkenleriyle İzmit’te Kamusal Mekân Algısı, Mimarlık ve Yaşam Dergisi, Cilt: 2, No: 1, 2017 (89-103).
Erol, Özden Senem, “Karamürsel Halkevi”, Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, Kocaeli 2015.
Erol, Özden Senem, “Tarihsel Süreçte İzmit Hükümet Vilayet Konakları ve İktidarın Temsiliyetindeki Değişim”, Tarih ve Uygarlık İstanbul Dergisi, Doğu Kitabevi, İstanbul 2014.
Ongun, Burhan Arif, “İzmit İmar Planı”, Arkitekt, 1936, Sayı: 1, s. 14-15.
Tomsu, Leman- Belen, Münevver, “Karamürsel Halkevi Binası Projesi”, ARKİTEKT, 05-06 (1936), s.142-144.
Şenyurt, Oya- Erol, Özden Senem, “Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları ve Kocaeli Memleket Hastanesi”, Mimarlık Dergisi, Mimarlar Odası, Eylül- Ekim, 2016 (391).
Şenyurt, Oya, 2010, 1923-1960/İzmit Cumhuriyet’in Tanıkları Binalar ve Kentten Haberler, İstanbul, TMMOB Mimarlar Odası Kocaeli Şubesi.
“Haberler”, Arkitekt, Sayı:06(30), İstanbul, 1933, s.189-190.
“Duyumlar”, Arkitekt, Sayı: 9, İstanbul, 1936, s. 273.
“Haberler”, Arkitekt, Sayı: 193-194, İstanbul 1947, s. 290.
“Kocaeli Hükümet Konağı Mimari Proje Yarışması”, Arkitekt Dergisi, 1973, Sayı: 351, İstanbul, s. 151-157.
Demokrat Kocaeli Gazetesi
Kocaeli İl Daimi Encümen Kararları
Kocaeli Gazetesi
Özgür Kocaeli Gazetesi
Türkyolu Gazetesi
Türkyolu- Bizimşehir Gazetesi