Kötü Meslek “Mimarlık”

Mesleğimiz kötü değil sanırım, uygun şartları yakalayamıyoruz. İşin ilginç tarafı, hala çalışıyoruz. 6+8 senelik meslek hayatımda içimde kalanların yazı formatı...

Bu yazıda, yaptığımız işin ne olduğuna dair izlenimlerimi anlatacağım. Öncelikle yönetmelik ve normların açıklamasını yapalım (Sonuçta mimara, yaparken bir çıkış noktası lazım. Keza bu noktalar günümüzde artık norm veya yönetmelik): Neufert çalışmalarından süregelen yapıların insan odaklı inşa edilmesidir, nasıl ekonominin Temel’ini patates oluşturuyorsa.

Zaman içerisinde tecrübelerin ilgili heyetlerin, yerel yönetimlerin veya rant getirisine göz yuman yöneticilerin istek, arz ve taleplerine istinaden uyarlanarak gelişimini tamamlamamış döküman listesi olarak açıklanabilir. Yazık ki mimarlığın ilerleyen safhalarında bu yönetmeliklerdeki tecrübeniz sizin mimarlık mesleğindeki uzmanlığınızı gösterir. Bakınız: bilirkişiler.

Bu kriterlere itirazınız olmayacaksa yine bu kriterlerın tanımında “tasarım norm zorunluluğu bizi ne kadar bağlamaktadır?” sorusuyla devam edebiliriz.

Tasarımın evveliyatı bahsettiğim gibi insan odaklı olmasına, Rönesans döneminde iyi bir mimarın tanımladığı kullanışlılık-sağlamlık-güzellik/kalıcılık gereksinimlerine istinaden ölçülebilmektedir. Son yıllarda bu duruma ekonomik olması da katılmıştır. Hatta üç ana öğe dışında sadece ekonomik yapılar yapılmaktadır. Bu esnada normlar devreye girerek tasarımı yönlendirmektedir. Sonuçta mimarlara tasarım sebebi bir unsur veya tasarım rotası gerekli. Herhangi bir tasarım çizgisi taşımayan bu yapıların ömrü bu oranda öngörülmemektedir. Nasıl olsa kapitalizm, rant ve gönülsüz tasarımlarımızdan dolayı kalıcılık ilkesi artık kesinlikle önem taşımamaktadır.

Aktif çalışmış olduğum firmanın şantiye ile yapmış olduğu protokolün bir maddesini burandan sizinle paylaşmak isterim. “Mimari uygulama projeleri, şantiye sürecinde çalışılmakta olan firmaların uygulamaya yönelik projelerin toplanacağı yegane dökümandır”. Yazık ki uygulama projelerinde etkisiz eleman özelliğimiz devam etmektedir.

Devlet izin projelerinde belki mimarlık yapma şansımız bulunmakta, tabii bu mimarlık seviyesi de konsept projenin kalitesi ve işverenin projeye ne kadar müdahale etmemize izin verdiği ile doğru orantılıdır.

Bazen diğer mimarları karalayarak optimizasyon adı altında konsept projeye müdahale etmek de bir şans verebilir. Burada problem optimizasyonun tutarlı olması ve kendi tasarımınızın gelen konsept proje içerisinde yer edinebilmesidir. Sonuçta yine kendimizi mimar hissedemedik.

Geldik sona… Bu işi konseptinden alarak yapalım. Belki o zaman mimarlık yapabiliriz. Zaten paralı işveren bulmak, yönetmeliklerle çok zorlanmamış bir arsa üzerine yapılacak tasarımın gelmesi vb. gibi zorlukları anlatmıyorum. Her düzeni yakaladık, oda sıcaklığı stabil, çalışabiliriz.

Tasarımı işverene nasıl pazarlayacağız? Geçerli bir tasarım kriteri listemiz olmalı, dikkat ettiniz mi yine kullanışlılık-sağlamlık-güzellik/kalıcılık gereksinimlerinden bahsedemedim henüz. İşverene ne kadar kazandırabiliriz, yapımın maliyeti ne kadar, tasarımımız ne kadara mal olur?

Mimarlık mı yaptık? Bilmiyorum, galiba….

Konsepti yapıp bırakınca da olmuyor, ilgili devlet kurumlarından izin almaya çalışırken, uygulama aşamasında umarım tasarımınızda değişiklikler olmaz.

Bir de mimarlığın küreselleşmiş şekli bulunmakta; franchising şeklinde ünlü bir mimarın Avrupa/Rusya/Arap Yarımadası ofisi. Beyanatlarında “orada tasarlanan projelere de bakıyoruz” hiç inandırıcı gelmiyor. Hadi inandık, ama yine konsept yapan bir mimara emsal ve karşılaştırma teşkil ediyor.

İşveren söyleyebilir, tasarım çok güzel, ekonomik, her şey dört dörtlük ama işverenin aklında; “bu kadar tasarım bütçesini sana vereceğime o ünlü mimar ile çalışırım”. Yok olmadı yine. Tutarsızlık, biz amca, hala, arkadaşların kırsal kesimlerdeki tek katlı yığma tasarımlarımıza devam edelim. Bu işin güzel yanı, yine pes etmiyoruz. Yine bir umut var içimizde, bir gün bulacağız düşündüğümüz gibi bir proje, kesin denk gelecek.

Bu konular genelde orta ölçekli, biraz piyasa şartlarında çalışmış arkadaşlarımızın onay verebileceği bir işleyiştir. Mezun arkadaşlarımız belki dünyayı yeniden şekillendirme amacı içinde hevesli olabilir. Kırmayalım heveslerini. Büyük bir tasarımın bir nokta detayını çözsek bile bu mesleğin bize verdiği haz tartışılmaz. Açılış sonrası “ben yaptım, çizdim” modunda olabiliriz ama arkamıza bakarsak bunun mühendisi var, kalıpçısı var, her bir işin ucundan tutmuş çalışanları var. Yine hevesimiz kursağımızda kaldı. Olmadı…

Bu sebeplerden dolayı bizim işler- belki abartı bir benzetme ama- doktorluk gibi; ne kadar çok operasyon, ameliyat o kadar çok tecrübe (doktorlar alınmasın). Mimarın iyisi ile de karşılaştım. Çok elit insanlar, kararlılar, bizlere örnek olan insanlar.

Ruslar’ın dediği gibi: Her şey güzel olacak!

İyi tasarımlar.

Etiketler

Bir yanıt yazın