Tarihi bir kent meydanı, insanların geçmişe uzanırken geleceği de hayal edebildikleri yerdir.
Sadece insanları değil, ilişki kurduğu her türlü canlı ve cansız nesneyi zaman mekan düzlemlerinin farklı katmanlarında var eden bir zemindir. Değişen kent dinamikleri ile birlikte doğabilecek yeni mekansal ihtiyaçlara, müdahalelere ve düzenlemeler açıktır. Tarihi kentlerin kalbi olan meydanlar ile mimarlık pratiğini bir araya getiren bu tür mekansal planlamalar, karmaşık, açık uçlu ya da kötü veya eksik tanımlanmış problemlerin çözümünü gerektiren zor işlerdir. Tarihi kent meydanlarına mekansal dokunuşlarda bulunabilmek için, bütüncül yaklaşımlara dayalı ve tasarım odaklı düşünmeyi zorunlu kılan temsil üretimi ve süreç yönetimi becerileri aranmalıdır. Temsil üretimi bakımından sorunları yeniden tanımlayabilmeli, süreç yönetimi bakımında da doğrusal olmayan fakat yinelemeli iş akışları sürdürülebilmelidir. Hem mimari temsiller bütüncül bir yaklaşım üretecek seviyede olmadığında, hem de tasarımından onaylanmasına ve uygulanmasına kadar bütün süreçlerin doğrusal işletildiği ve yeniden düzenlemelere, hatta geri dönüşlere imkan verilmediğinde ise mimari bir trajedinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Maalesef bu trajedi, Mardin Cumhuriyet Meydanı’nın başına gelmiştir. Kentsel sit alanı içerisinde yer Meydan, 2018 yılından beri devam eden bir sürecin sonunda son halini almak üzere kullanıma açılmayı beklemektedir.
Yazıda, Cumhuriyet Meydanı’nda ortaya çıkan son durumun analizleri ile ilgili bazı bilgiler paylaşacağız. Gösterilecek olan çalışmalar, Mardin Artuklu Üniversitesi, Mimari Proje Üretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne (Mimfab) (URL-1) aittir ve yazının kendisi de Mimfab Direktörü Serdar Aydın ile Mimfab Ar-Ge Direktörü İzzettin Kutlu tarafından kaleme alınmıştır. Yazıda Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan son düzenlemelerle ortaya çıkan fiziksel çevre koşullarından bahsedilmektedir. Ayrıca bu yazı, Mardin Valiliği talepleri doğrultusunda Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 24 Şubat 2021 tarihli toplantısında Kurul üyelerine sunulmuş olan fiziksel çevre raporunun bir uyarlamasıdır. Yazıdaki değerlendirmeler, kentsel sit alanı içerisinde gerçekleştirilen kamu projelerinde takip edilen konvansiyonel tasarım teknikleri ve uygulama süreçlerinin doğurduğu sorunlara dikkat çekmeyi hedeflemektedir.
Eski Mardin’e yukarıdan bakıldığında geleneksel sıkı kent dokusunun içinde kendini belli eden sadece birkaç noktada geniş alanlar görülebilir. Bu boşlukların hepsi de Mardin tarihinde suni bir müdahaleyi temsil eder. 1915’te Birinci Dünya Savaşı sırasında kenti karargah olarak kullanmak isteyen Almanların, geniş bir ulaşım aksı açması sonucu 1. Cadde denilen kentin ana arteri oluşmuştur. Yine bu yıkımlar sırasında Patriye Kilisesi’nin de ortadan kaldırılması sonucu kentin tam ortasında kendini belli eden bir boşluk açılmıştır [1]. Bu boşluk ilk kez 1939 yılında Cumhuriyet Meydanı olarak tanınmıştır [2]. Ve Meydan yıllar içinde büyük değişimler yaşamıştır[3].
Bugünün Cumhuriyet Meydanı, şehir içi ulaşım duraklarının yer aldığı ve ticari aksların kesiştiği, sanatsal faaliyetlerin gerçekleştiği, arkeoloji, teknoloji ve daha birçok konuda eğitim programlarının yapıldığı ve zaman-mekân birlikteliğinin sınırsızlığını zorlayan medeniyetler-arası bir kentsel bellek deposudur. Fakat yıllar içerisinde, sit alanının silüetini bozan yapılar yakın çevresinde türemiş ve Meydanın otopark görünümüne bürünmesine sebep olan yapılı çevre ve ulaşım sorunları baş göstermiştir. Meydan’a ait mekansal sorunlar, sit alanıyla bir bütün oluşturarak çözülmesi gereken “kentsel tasarım”1 problemine dönüşmüştür. Şekil 1’deki fotogrametrik model, Meydanın son düzenlemeler öncesindeki durumunu göstermektedir.
Mardin Cumhuriyet Meydanı düzenlemesi son 15 yıldır projelerle tartışılmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için hazırlanan bütün proje çalışmalarında Sit Alanı Silüetini bozan yapıların yıkımının ve otoparkın yer altına alınmasının öncelikli olarak ele alındığı görülmektedir. İlk olarak İTÜ Mimarlık Fakültesinden Prof. Dr. Yüksel Demir’in başında olduğu İTÜ-MardINT Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi danışmanlığında bazı tasarım çalışmaları yapılmıştır (URL-2). Daha sonraki yıllarda başka tasarım ofislerinden benzer kentsel tasarım kaygılarıyla farklı projeler istendiği anlaşılmaktadır. Son olarak da, Mardin Valiliği ve DİKA ortaklığında hazırlatılan ve 4M Salalı Mimarlık’a ait “kentsel tasarım projesi” uygulamaya konmuştur ve yakın bir zamanda da çalışmaların bitirilmesi beklenmektedir (URL-3) (Şekil 2).
Süreç içerisinde nitelikli bir tarihi kent meydanının hak ettiği yaratıcı mekansal çözümlerin üretilmesine engel olan sorunlarla karşılaşılmıştır ve bunların arasından en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz; (1) projenin katılımcı süreçlerin süzgecinden geçmemiş olması, (2) Kurul onayının Meydan’a ait mekansal bağlamın karmaşıklığını gösteren temsillerin üretimini zorunlu kılmıyor oluşu (3) proje ile ilgisi olan idari yönetimlerin ve yöneticilerin değişmesi, (4) projede ön görülememiş olan sorunların sahada oluşturduğu problemler, (5) bu problemlere reaksiyon gösterebilecek teknik ekip ve ekipman eksikliği, (6) ve uygulamada fark edilen sorun ve hataları yerinde inceleyerek projeyi yeniden gözden geçirebilecek, hatta köklü değişiklikleri tavsiye edebilecek bir kurul veya komisyon mekanizmasının işletilemiyor olması. Bunların hepsini yazının başında belirtildiği gibi hem temsil üretimi hem de süreç yönetimi bakımlarından yeterli seviyede olunmaması ile özetlemek istiyoruz. Bunu da, ilerleyen kısımlarındaki analiz çalışmalarıyla gösterdiğimiz Mardin Cumhuriyet Meydanı Kentsel Tasarım Projesinde gelinen son noktanın bir değerlendirmesi üzerinden yapacağız.
Bu yazı kapsamında tutulduğu üzere sadece uygulama ile proje arasındaki farklılıklardan doğan sorunlar ele alındığında dahi ortaya çıkan tablo hakkında geniş bir değerlendirme yapma imkanı doğduğu görülebilir. MAÜ Mimfab olarak yaptığımız incelemelere dayanan aşağıdaki değerlendirmelerin amaçlarından biri de, projede bütüncül bir tasarım sürecinin oluşturulamamasından başlanarak tüm süreç boyunca yapılan yanlışlardan ortaya çıkan zararın geniş ve kapsayıcı bir şekilde araştırılması gerektiğinin altını çizmektir.
Cumhuriyet Meydanı’nın konum özellikleri; tarihi dokuyla uyumlu, kolay erişilebilir, dışadönük ve modern bir odak noktası oluşturacak bir tasarım sürecinin yaşanmasını ve proje sürecinin analizler ile desteklenerek oluşturulmasını gerekli kılmaktadır; ancak Meydanın bugünkü durumu incelendiğinde önemli olduğunu düşünebileceğimiz birçok hususun göz ardı edildiği görülmektedir. Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirdiğimiz yerinde incelemeler ve bilişim laboratuvarı analizleri sonucunda yaklaşık 2 yıldır uygulamaya konmakta olan proje ile sahadaki uygulama arasında üç temel farklılık göze çarpmaktadır:
Hatalı kotlar: Mardin’i özel kılan en önemli bağlamsal özelliklerden biri kotlardır. Cumhuriyet Meydanı gibi eski kent ölçeği içerisinde çok büyük alana sahip projelerde kotların hassasiyetle işlenmesi beklenir. Tarihi Sit Alanı’nın silüetini belirleyen başlıca unsuru olması nedeniyle, dikkatli incelemenin ürünü olarak proje kotlarının uygulanması çok önemlidir.
Uygulanan projeye bakıldığında silüet değişimini gösteren çizimlerin de Koruma Kurulu tarafından onaylanmış olduğunu farz edebiliriz. Bu durum aynı zamanda çok katmanlı ve karmaşık bir kentsel doku için çok meşakkatli bir sürece gebedir. Eniyilemesi çok zor olan böyle bir iş için öne sürülebilecek her çözüm denemesi, içerisinde ihtiva edeceği hatalar ve çelişkiler ile var olacaktır. Kotların etki edeceği fakat projelendirilmemiş ve Kurul tarafından gözden kaçırılmış her türlü senaryo için sürecin esnek bir şekilde yönetilmesi ve güncellenerek yeniden ele alınması gerekirdi. Birlikte yönetilen bir tasarım-uygulama süreci ile Mardin’in kültürel mirasına değer katacak nitelikte bir üretim gerçekleştirilebilirdi. Böyle olmadığı durumlarda ise kültürel mirasa saygı ve gelecek nesillerin yaşam biçimlerini olumsuz yönde etkilemesi bakımlarından kamu yararı göz önünde bulundurularak yapılan yanlışların ivedilikle düzeltilmesi için gerekli sorumlulukların alınmasına imkan veren yönetim ve planlama süreçlerine ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Gelinen noktada ise kotlarda yapılan hataların fark edilmesine rağmen projenin uygulanmasına devam edildiği hemen göze çarpmaktadır. Burada çıplak gözle dahi fark edilen üç hatalı kot uygulamasına değinilecektir. Hatalı kotların en göze çarpanlarının birincisi projede “Çınar Altı” olarak isimlendirilen oturma alanı, ikincisi güney kenarında yer alan fakat projede gösterilmemiş olsa da uygulama aşamasında revize edilen projede isimlendirilmeden üç sıra halinde yerleştirilen 10-12 basamaklı merdivenler, üçüncüsü de Müze Resmi Otoparkı Alanındaki projeden farklı kot uygulamalarıdır. Şekil 3’te bu üç alanın 20 Şubat 2021 tarihinde çekilmiş olan fotoğraflarına göre son hali üç boyutlu izometrik kesitlerle birlikte planda belirtilerek gösterilmektedir.
Projeye uygun olmayan uygulamadaki kot farkları sonucu ortaya çıkan yağmur suyu akış analizi (Şekil 4) gösteriyor ki, yeni kotlara göre suyun toplanacağı yerlerde herhangi bir önlem veya çözüm bulunmamaktadır. Aşırı yağışlı mevsimlerde eski Mardin’de kaleden itibaren boşalan yağmur suyunun, merdivenleri ile ünlü Mardin’in dar sokaklarını şelaleye çevirdiği ve özellikle de yerel halkın gündelik yaşamını zorlaştırdığı bilinmektedir. Kotların yanlış uygulandığı bu projenin güncel kotları üzerinden yapılan analize göre suyun batı kısmında köprü altında, ortada havuz olarak projelendirilen alanın çevresinde ve güney doğu kenarında birikmesi beklenmelidir. Böyle bir durumda yaya ve araç trafiği olumsuz yönde etkilenecektir. Bunun yanı sıra suyun toplanabileceğini öngörebildiğimiz köprü kısmının altında yer alan otoparkın o kısımlarındaki duvarlarında ve tavanında halihazırda su izleri bulunmaktadır. Bu da yanlış kotların dışında su yalıtımı uygulamalarında hatalar olabileceğini göstermektedir.
Analiz edilen üç bölgedeki uygulamada görülen temel kot hatalarının dışında geriye kalan bütün kot farklılıklarının daha hassas ölçümler ışığında incelenmesi ve rapor edilmesi büyük önem taşımaktadır. Çıkarılacak yeni kot planları ile bu analizler daha kesin hale getirilmeli, zararın boyutu daha detaylı bir şekilde ortaya konulmalı ve çözümler üretilmelidir.
Sınır ihlalleri: Mardin Cumhuriyet Meydanı Kentsel Tasarım Projesi kapsamında proje sınırına dâhil alanlar ile uygulama arasında çok büyük farkların ve sınır ihlallerinin olduğu görülmektedir. Proje alanının daralmasına bağlı olarak da nitelikli bir meydan oluşumunda sıkıntılar göze çarpmaktadır. Şekil 5’te görüldüğü üzere, projenin içine dahil edilen alanlar arasında doğu yönünden başlayarak ilerlendiğinde, Ziraat Bankası çevresi ve arkasındaki sokak ile 1. Cadde boyunca gösterilen zemin kaplamasının sınır ihlalleri olduğu gerekçesiyle uygulamada yer almadığı tespit edilmiştir.
Güneybatı yönünde Meydan ile ilişki kurulması için projede gösterilen basamakların yerinde bulunan binaların, yine sınır ihlali nedeniyle uygulamada proje dışında tutulduğu belirlenmiştir. Şekil 6’da batı yönünden doğu yönüne doğru 1. Cadde’yi kullanan bir yayaya ait görüş alanı analizine göre bu durumun oluşturduğu sonuç yeniden tasarım yapılmasını gerektirecek boyutta ciddi bir etkiye sahiptir. Görselden anlaşıldığı üzere, projelendirildiğinde 1 noktasından itibaren Meydan ile 1. Cadde arasında direkt bir görsel ilişki kurulması düşünülürken, hatalı kotlar ve sınır ihlalleri nedeniyle gerçekleşmeyen proje etkisi sonucunda 7 numaralı noktaya gelene kadar Meydan ile çevresi arasında bu hedef tutturulamamıştır.
Kötü malzeme kullanımı ve kötü işçilik: Projede belirtilen detayların uygulamada en fazla göz ardı edildiği alanlardan biri olarak da malzeme ve işçilikteki niteliksiz detay ve sonuçlardan bahsetmek çok zor değildir. Projede belirtilen brüt beton detayı uygulamada kötü bir işçiliğe sahip beton dökümü olarak bırakıldığı ve ortaya çok kötü bir sonuç çıktığı görülmektedir. Brüt beton tarihi çevrelerde ve sit alanlarında sıklıkla rastlanılan bir uygulamadır ve bunun için uygulanması gereken özel işçiliğin bilinmemesi art niyet göstergesi olarak dahi kabul edilebilir. Bunun göz ardı edilerek Mardin’in kültürel ve mimari mirasına saygısızlık yapıldığı söylenebilir. Projede brüt beton olarak bırakılan kısımların uygulamada yapılamaması veya “yapılmaması” sonucu sıva ile brüt betona benzetmeye çalışmak ise bir başka saygısızlık örneği olacaktır. Bu kısımlarla ilgili olarak Şekil 7’de 20 Şubat 2021 tarihinde çekilmiş olan fotoğraflardan belli oluyor ki, projede istenildiği düşünülen brüt beton örnekleri ile kötü bir işçilikle uygulanan brüt beton detayı arasında çok büyük farklar vardır.
Proje incelendiğinde zemindeki traverten taş kaplamaların doğu-batı yönünde dizildiği görülmektedir (Şekil 8). Fakat uygulamadaki zemin traverten taş kaplama projedeki yönün tam tersinde, yani kuzey-güney yönünde dizilmiştir. Ayrıca zemin kaplamasında kotlardaki hatalara bağlı olarak geçiştirilen veya özensiz bir şekilde uygulanan bölgeler de mevcuttur. Şekil 8’deki fotoğraflar bunları açıkça göstermektedir.
Bu yazı kapsamında uygulamadaki hatalar üzerinde durulmasına rağmen elde edilen verilere eklemeler yaparak tasarım projesi hakkında da eleştiriler yapmak mümkündür. Uygulamaya konan projenin son haline göre hazırladığımız gölge izdüşüm analizi ve gün ışığı süresi simülasyonlarında (Şekil 9 ve Şekil 10), sınır ihlalleri ile Meydanın fiziksel çevre konforunu doğrudan etkilediği gösterilmektedir. Koruma Kurulunun onaylayarak uygulamaya konan ilk projede Meydanın batısında medeniyetleri temsil ettiği belirtilen dekoratif su havuzları bulunmaktadır. Gün ışığı ve gölge değişim süresi analizlerine baktığımızda ise Meydanın bu kısmının en fazla gölgeyi aldığı ve Meydanın diğer kısımlarının bu tür mikro iklim dengeleyici unsurları daha fazla hak ettiği düşünülebilir. Bu bakımdan bütüncül bir tasarım yaklaşımının benimsendiğini kabul etmek güçtür. Peki, her tasarımda gün ışığı ve gölge değişim süresi analizlerini bütüncül süreçlerin en önemli parçası olarak görmek zorunda mıyız? Bahse konu alan, Mardin gibi hayatın akışını güneşin belirlediği bir yer ise, evet. Şekil 10’da görüldüğü üzere, Mardin kent dokusunu da belirlediğini düşünebileceğimiz bir gerçek vardır. O da, dar sokaklardaki ısıl konforun oluşturduğu ve kent sakinlerine nefes alma imkanı vererek kentsel konforun arttırılması prensibidir. Yapılan gün ışığı analizine göre dar sokaklardaki maviliklerin Meydana kadar uzamadığı direkt olarak göze çarpmaktadır. Bunun anlamı da Meydanın yeni haliyle eskisinden daha problemli ve kullanışsız bir kentsel alana dönüşmüş olmasıdır.
Yapılan çalışmalarda yukarıdaki uygulama farklılıklarının yanı sıra tasarımsal ve proje yönetim süreci ile alakalı olduğu düşünülen sorunlar tespit edilmiştir. Bu yazı, tespit edilen uygulamadaki farklılıklara değinmekle sınırlandırılırken tasarım hakkında da bir değerlendirme özeti yapılmasına imkan veren analizleri içermektedir.
Fakat genel olarak değerlendirildiğinde bundan sonrasına dair yapılacabileceklerden bazılarını aşağıda sıralamanın bir mahsuru yoktur.
Yukarıda özetle değinilen inceleme ve araştırmalara dayanarak MAÜ Mimari Proje Üretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak, Mardin Valiliği bünyesinde toplanacak olan ve uzmanların katılımıyla oluşturulacak olan bir komisyonun;
tartışılabileceği bir kent konseyinin kurulmasını öneriyoruz. Merkezimizin böyle bir oluşuma koşulsuz destek verebileceğini kamuoyuna saygıyla belirtiriz.
Sonuç olarak, herhangi bir kent için bir meydan:
kamusal bir alan olarak bugünün kullanıcılarına geçmişe dair aidiyetlikler kurdururken, geleceği hayal ettiren duygularını beslemek gibi iki temel amacı taşımaktadır.
Bunlar göz önünde bulundurulduğunda yapılan hataların daha büyük yanlışlara neden olmaması için bir an evvel hatalı uygulamaların durdurulup, bundan sonrası için Mardin Cumhuriyet Meydanı’nı ilgilendiren kararların hassasiyetle incelenip etraflıca değerlendirilmeyi hak ettiği görülmektedir. Bu bakımdan ilk iş olarak sürecin en sonundan, yani uygulama ile proje arasındaki farklılıkların doğurduğu yanlışların düzeltilmesinden başlanmalıdır. Geriye dönük olarak bütüncül bir yaklaşımı kurabilecek esnek ve değişimler karşısında hızlı ve nitelikli çözümler üretebilecek süreçler geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Bu yazıda kullanılan çalışmaları hazırlayan Mardin Artuklu Üniversitesi Mimari Proje Üretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (Mimfab) Proje Ekibi: Sedat Ölmez, Zehra Dinçer, Züleyha Acar, Berfin Büşra Özel, Deniz Aslan ve Yasin Özçetin. Mimfab Proje Uygulama Direktörü: Arş. Gör. Berat Çelebioğlu