Mekânın temsili, üretimi ile başlayıp, günümüze kadar gelen ve dahilinde şekillendiği toplumun; mimari, siyasi, sosyokültürel izlerini taşıyan bir olgudur.
Mekânın temsili, üretimi ile başlayıp, günümüze kadar gelen ve dahilinde şekillendiği toplumun; mimari, siyasi, sosyokültürel izlerini taşıyan bir olgudur. Geçmişten günümüze değişim gösteren temsil biçimleri aynı zamanda, mekânın kendisinin ve bileşenlerinin imalatı/üretimi hakkında da referans vermektedir. Bu yazı, 1920’ler ve günümüz mekân temsil biçimlerine referans veren örnekler üzerinden, bir analiz, karşılaştırma ve yorumlama yapmayı amaçlamıştır. “Dönemin imalat stratejileri temsillerde nasıl yansıtılmış?”, “Temsilde, popüler öge/yaklaşımlar neler?”, “Temsilde sosyokültürel faktörlerin değişimi nasıl okunuyor?” sorularının yanıtları aranmıştır. Çalışmanın “geçmişin analizi” kısmı 1920-30 yılları arasında yayınlandığı bilinen, dönemin popüler mimarlık/iç mimarlık yayınlarından “House Garden”, “The Builder’s Journal”, “The Small Home”, “Keith’s Magazine” dergilerindeki belirli reklam afişleri üzerinden ilerlemiştir (1). Mekânın bütününe ya da donatı elemanlarına referans veren temsiller ve sloganlar araştırmanın belirtilen sorulara cevap verecek şekilde incelenmiştir. Çalışmanın güncel ayağını ise günümüzde mekân da dahil olmak üzere çeşitli temsillerin seri paylaşım alanlarından biri olabilecek bir “sosyal medya kanalı” seçilmiştir.
İncelenen ilk temsil Keith’s Magazine, 1920 yılı Ocak sayısında bir reklam olarak yayımlanmış (2). (Görsel 1) Reklam ve sloganlarda mekânın üretiminde 20.yy. imar politikaları ve ideolojileri dikkat çekmekte. O dönemde belirli mimarların ikonik yapıları üzerinden başlayan modernleşme hareketi mekân üretim biçimlerini etkilemeye başladığını biliyoruz.
“Kültürün evrimi, kullanıma dönük nesnelerin süslemeden arındırılması ile eş anlamlıdır” sözleri ile, yapının yalın ve amaca yönelik olması gerektiğini savunan Adolf Loos’un bu söylemi, sonrasında 20. yy mekan üretim pratiklerini tamamen etkilemiştir demek hatalı olmaz. (3) Bu dönemdeki mekan temsilleri de mekanın yalınlaşması ve moderne everilmesine geçiş sürecinin birer örneği sayılabilir. Dönemin en önemli, yaygın haber ve bilgi kaynaklarından olan dergilerde, reklamın içeriğini çoğunlukla ürünün biçimsel ve fiziksel özellikleri belirlemekteydi. Amaca yönelik bu tutumu, yine amaca yönelik net bir slogan takip etmekteydi. Keith Magazine’de yayınlanmış bu örnek de tüm bu özellikleri taşımakta. Aynı zamanda kadın imajı “aile” fikrine referans veren bir imge gibi okunabilirken, reklamdaki mekân imajı net, yalın, süslemeden uzak, bir ev imgesi olduğunu söyleyebiliriz.
İncelenen bir diğer reklam aynı derginin 1922 sayısında yayınlanmış bir boya uygulamasının reklamı olsa da mekânın bütününe dair bir temsil ve içerikleri rahatlıkla okunabilmekte (4). (Görsel 2) İçerik, bir önceki reklam uygulamasında olduğu gibi tamamen amaca yönelik ve uygulamanın biçimsel/fiziksel özelliklerine referans verir nitelikte olması göze çarpıyor. Bu durum günümüzden farklı olarak dönemin sınırlı haberleşme kaynaklarından olan dergilerin, bu bölümlerinin, okuyucusuna kısıtlı alanda ürüne dair en fazla bilgiyi vermeyi amaçladığının bir kanıtı olarak da yorumlanabilir. Bu nedenle reklamların genelinde nispeten uzun metinler göze çarpıyor.
House and Garden Dergisi, 1922 Ağustos sayısında yayımlanan reklamda ise, olağan bir ev hali resmedildiği görülüyor. (Görsel 3) Bu durumun bir benzeri, Le Corbusier’in Habitacion yapısının bir dairesini fotoğraflarken görüyoruz. İmaj olarak dönem dahilinde imar sürecini yönlendiren; “uygun fiyatlı ve mutlu ailenin yuvası olabilecek mekanlar” fikri burada da yansıtılmış. Anne ve çocuk, güler yüzlü olarak resmedilmişken, sloganda erişilebilir (bütçeye uygun) vurgusu yapılmıştır. (5)
1920’lerin sonuna doğru, mekân reklam ve afişlerinde fotoğrafın, çizimlere oranla daha çok yer aldığı görülüyor. Small Home Dergisi’nin 1929 yılı Haziran sayısında yayınlanmış su ısıtma sistemi reklamında da bu durum okunuyor. (6) (Görsel 4) Mutlu aile vaadi “anne, baba, çocuklar” imgesi ile sağlanmış, huzurlu bir tablo resmedilmiş. Ailenin ve mekânın ögelerinin modernleşmesine vurgu yapılmış. Reklamda mekânın ele alınan öge özelinde nasıl modernize edilebileceği açıklanmış.
İncelenen bir diğer reklam ise, The Builder’s Journal’da 1921 yılı Mayıs sayısında yayınlanmış. Diğer reklamlarda olduğu gibi verandalı, bahçeli müstakil ideal ev resmedilmiştir. (8) (Görsel 5) 19.yy’da bu mekanların artık ekonomik ve ulaşılabilir olduğu da reklam içeriği ve başlığında belirtilmiş. Güvenli, ekonomik ve rahat ev fikri özellikle sanayi devriminden sonra farklı teknolojilerin, eve nasıl katkı sağladığını vurgular nitelikte. Bu reklamda da içerik uzun tutulmuş, mutlu aile teması, mekândan karelerle desteklenmiş. Kadın mutfakta ve erkeğin arkasında (ev ekonomisindeki rolünü vurgulayarak) resmedilmiş. Ayrıca dönemin modern ve sadeleşmiş, gösterişten uzak, zarif giyim tarzı (9) temsilden okunabiliyor.
Çalışmanın günümüz analizi kısmında güncel olarak çokça kullanılan sosyal medya kanallarından birini ele alıyoruz. Ulusal ve uluslararası belirli mimarlık ve iç mimarlık ofislerinin, son beş yıl içerisinde kendi hesaplarından, tasarımları olan mekanların reklamlarını nasıl yaptığı analiz edip, yorumlamış olacağız.
Bunlardan ilki, mekânın modellemesi üzerinden bir anlatım yürütmüş. (10) (Görsel 6) Yukarıda tamamlanmış “geçmiş” incelemesinde olduğu gibi insanlar, görselin belirli yerlerine o alanı kullanırken ve mutlu olarak yerleştirilmiş. İmajın geneli, henüz var olmayan (inşa edilmemiş) bir mekânı pazarlamaya yönelik. Temsil genel anlamda ekonomik, ulaşılabilir bir imaj çizmekten çok uzakta. Bu durumu temsilde kullanılan arabaların bile lüks markalardan seçilmesinden anlıyoruz. Slogan, esasında güncel konut üretimi stratejilerinde olduğu gibi, arzulanan noktalara vurgu yapmakta. “Şehrin içinde ama yeşile yakın, kendinize ait bir villa” fikri konutun bu özelliklerinin sadece belirli ücret karşılığı satın alınabileceğini ve bir metaya dönüştüğünü göstermekte.
İncelenen bir diğer paylaşımda ise mekân temsilinin bütünün ögeleri olarak ele alındığı görülmekte. (Görsel 7) Bu yaklaşım rağbet gören bir mekân temsilin ele alınıp, o imajı yaratmak için benzer ögelerin yerleştirildiği bir imaj olarak kurgulanmış. (11) Beğenilen bir mekânın aynısına sahip olma fikri bu tür çalışmaların yoğunlaşmasına neden oluyor. Temsil bu anlamda hem insandan hem mekânın bütününden bağımsız tekil olarak ögelere odaklanmış, kopya bir imaj yaratma amacı gütmekte.
Özellikle son teknolojik gelişmelerle temsilde foto-gerçekçi yaklaşım mekânın üretim pratiklerinde özellikle temsil aşamasında fazlasıyla yer almakta. (Görsel 8) Mekânın modelleme sonrası renderlarının, adeta orijinali gibi görünmesi, fotoğraf izlenimi bırakmayı amaçlayan bu temsil yöntemi (foto-gerçekçi temsil), kullanıcının algısını manipüle etmekte. (12) İncelenen örnekten de okunduğu kadarıyla, temsil adeta bir fotoğraf gibi yansıtılmış. (13) Ayrıca, mekânın kullanıcısı olan insan, bu duruma zıt bir şekilde gerçekdışı betimlenmiş, oraya ait olmayan edilgen özne konumuna geçmiş.
Tamamlanan incelemede ele alınan 1920’ler ve günümüz karşılaştırması ve analizinde bariz ayrışmalar olması elbette kaçınılmaz. Bununla birlikte, iki dönem içinde temsilden okunan ideolojik değişimler, mekân üretiminin günümüz odağının insan kullanımı değil de “nezih ve estetik yaşam satın alımı” olduğu açık biçimde okunuyor. Bir başka değişle güncel olarak birçok kanaldan maruz kaldığımız “seri imge yağmuru”na mekânın üretimi de dahil olmuş, 1920’lerde olduğu gibi sadece süreli yayınlarda yer almayıp, sosyal medya kanalları da dahil olmak üzere çeşitli kanallarda kendilerine yer bulmuştur. Her alanda olduğu gibi mekânsal temsiliyet de bir seri üretim çağına dahil olmuştur. Güncel temsil uygulamalarında, bu bağlamda, mekânın anlam kazanması için gerekli olan tek özne “insan” artık mekanın edilgen ögesi olmuş durumda. Bu anlamda mekân üretiminin büyük bir hızla metalaşma sürecinde olduğu günümüzde, temsilin, auradan bağımsız bir imaja indirgendiği bir gelecek senaryosu akıllara gelmekte.
Dipnotlar: