Mekansal Algı Üzerine Bir Öğrenci Projesi: Samsun İncelemesi

Bu çalışma Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde, MİM328 Çevre Psikolojisi ve Mekân Algısı Dersi kapsamında Betül Beyza Çıtır, Ozan Yiğit ve Nur Ayhan Bol tarafından hazırlanmıştır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin üçüncü sınıf seçmeli dersi Çevresel Psikoloji ve Mekân Algısı kapsamında yürütülen kavramsal tartışmalarla birlikte insanlar yaşadıkları kenti nasıl algılıyor ve yaşam çevreleriyle nasıl bağlar kuruyor; bu bağlar ve algılar hangi parametrelere göre şekilleniyor; tüm bunların sonucunda zihin nasıl bir imge oluşturuyor, herkes için aynı imge oluşabilir mi, farklı farklı imgelerin oluşması mümkün müdür, farklı imgeler oluşuyorsa bunlar neye göre oluşuyor sorularına yanıtlar Samsun kenti kent merkezi özelinde aranmıştır. Bu anlamda Zihin haritalama, koku analizi ve ses analizi olmak üzere üç temel araştırma yürütülmüş ve çeşitli sonuçlar elde edilmiştir.

Çalışmanın kapsamı ve yöntemi

Alan çalışmasıyla şekillenen araştırma Samsun’da, zihin haritalama yöntemi, ses-kullanıcı analizi ve aktif koku analizi olmak üzere 3 ana çalışma yöntemi ile Cumhuriyet Meydanı, Bulvar Alışveriş ve Yaşam Merkezi, kent merkezi sahil bağlantısı ve kentlinin ana kullanım alanlarından Lise Caddesi ile Çiftlik Caddesi’ni kapsayan geniş bir bölgede yapılmıştır (Şekil.1).

Şekil.1. Saha çalışması kapsamında değerlendirilen Samsun Kent Merkezi görseli.

Şekil.1. Saha çalışması kapsamında değerlendirilen Samsun Kent Merkezi görseli.

1.Zihin Haritalama Yöntemi

Samsun kent merkezinde yaptığımız zihinsel haritalama çalışmasında öncelikle Sahil bölgesi ve Kent Müzesi, Gazi Müzesi ve Cumhuriyet Meydanı, Çiftlik Caddesi ve Lise Caddesi olmak üzere ana bölgeler belirlenmiş böylece oldukça geniş bir alanda detaylı çalışma ve birbirimizle deneyimlerimizi paylaşıp tartışma olanağı bulmuş olduk.

Katılımcılara bu bölgelerle ilgili sorular sorularak bu mekânların zihinlerindeki yerini ve algıladıkları ölçüde zihinlerinde oluşturdukları simge, sembol ve çağrışımların haritasını çıkarmayı amaçlayan çalışmamız süresince farklı yaş, cinsiyet, ilgi alanları, bilinçlenme düzeyi, statü, meslek, yetiştirilme tarzı ve eğitim seviyesindeki farklı kimlikteki katılımcıların oluşturduğu parametreler çerçevesinde nasıl algılandığını saptamak ve bu mekânların hangi kitlelere daha çok hitap ettiğini, hangi yaş ve meslek grubunun daha aktif olduğunu belirleyebilmek için olabildiğince farklı kimlikler ile çalıştık. Bu durum bize insan algısının birçok etmenden etkilenip çeşitlenebileceğine dair farklı bakış açısı kazandırdı.

Farklı yer ve zamanlarda yapılan görüşmelerde katılımcılardan bulundukları bölgeye dair zihinlerinde oluşturdukları simge, sembol, çağrışımları eskizlemelerini ve bölgede yol tarif ederken kullandıkları argümanları, referans noktalarını, ana arterleri, yolları düşünerek zihinlerinde oluşan bilgileri haritalandırmalarını ve çalışma kapsamındaki bölgeleri kendileri için öncelikli noktaları belirleyerek önem sırasına göre sıralamalarını istedik. Bu doğrultuda verileri toplayarak bu mekânların kullanıcıların zihnindeki yerini anlamaya çalıştık (Şekil.2). Çalışmamızın başında belirlediğimiz alt bölgeler özelinde yürütülen çalışma verilerini topladık.

Sahil bölgesi ve Kent Müzesi

Bu alandaki çalışma için öncelikle sadece sahil dokusundan ve ana arterden oluşturulan altlıkta bazı bölgeler boş bırakılarak kullanıcının harita üzerinde boş olan kısımları tamamlamalarını, ana arter ve caddeleri isimleriyle birlikte işaretlemelerini istedik, buradaki amaç katılımcının boşluktaki mekânı bulurken neye göre hareket ettiğini saptayabilmek ve bu referansı oluşturan noktaları sebepleriyle anlayabilmekti.

Alanında kullanıcıların yön tayininde en önemli etken sahil şeridi oldu. Birçok kullanıcı haritadaki yönünü denize göre belirleyip böylelikle yakın alanları birbiriyle ilişkilendirebildiler. Bir diğer önemli nokta ise tramvay hattıydı. Burada da durak isimlerine göre hareket edildiğini gördük ve bu alanda oluşturulan hattın kenti durak durak bölerek önemli bir sınır elemanı haline geldiği saptadık. Sahil kesimi ve tramvay hattının varlığına ek olarak Yabancılar Çarşısı bu bölgedeki işlek bir ticari alandı ve kullanıcının çoğunluğunun alan tanımlamasında referans noktası olduğunu yaptığımız görüşmelerle saptadık.

Bölgeyi çoğunlukla orta yaş grubundan insanların kullanmasıyla beraber, gençler de sosyal aktivite amaçlı alanı kullanmaktaydı. Ayrıca şehir dışından gelenlerin sayısının yüksek olduğunu saptadık. Kentin tamamı düşünüldüğünde daha köklü bir geçmişe sahip konut alanlarında ikamet edenlerin bölgeyi ana alışveriş ihtiyaçlarına yönelik kullanmakta olduğu ortaya çıkmıştır.

Mekânsal algı literatüründeki söylemlere paralel olarak bizim çalışmamızın sonuçları dayaş ve cinsiyet gibi faktörlere göre değişiklik gösterdi. Orta yaş grubundan insanlar bölgeyi eski yapılarıyla birlikte tanımlarken gençler günümüz sokak, cadde ve yapılarını çevresinde bulunan okul yapıları sayesinde işaretleyebildiler.

Gazi Müzesi – Cumhuriyet Meydanı

Bu alanda yapılan çalışmalarda katılımcılara boş bir eskiz kâğıdı verilerek yol tarif ederken kullandıkları argümanları hatırlayarak bulundukları bölgenin haritası çizmeleri istedik. Çalışma esnasında Cumhuriyet Meydanı’nda öğlen saatlerinde daha çok yaşlı ve emekli bir kitle ile karşı karşıya iken günün ilerleyen saatlerinde mesai sonu vakit geçirmeye ve alış-veriş yapmaya gelen daha genç bir kitleyle karşılaştık.

Röportajlar sırasında elde ettiğimiz bilgilerden yola çıkarak bu bölgenin daha çok bankalar için kullanıldığı ve akıllarında bankaların yer ettiğini gördük, bu nedenle zihinlerinde Cumhuriyet Meydanı olarak kodlasalar dahi çizdirdiğimiz eskizlerin çoğunda ilk bankaları belli edip çizdikleri ve onları referans aldıklarını saptadık.

Çiftlik Caddesi – Lise Caddesi

Çiftlik Caddesi’nin kent merkezi üzerinde diğer bölgelerle bağlantısı güçlü olduğundan, cadde üzerinde alışveriş yapabilme, oturup dinlenme, yemek yiyebilme imkânlarını barındırmakta ve bazen de sadece yürüyüş yapmak için kullanılmakta idi. Lise Caddesi’nin ise üzerinde eğitim birimlerini barındırmasından dolayı daha özelleştirilmiş bir işlev için kullanıldığını gördük. Cumhuriyet Meydanı ve Gazi Müzesi bölgesi daha çok oturup dinlenme ve alış-veriş mekânı olarak kabul görürken, sahil bölgesi ise genel anlamda geçiş noktası niteliğinde sahil yürüyüş alanı olarak kullanılmaktaydı.

Dolayısıyla, genç kesimin Çiftlik Caddesi’ni, Lise Caddesi’ni ve Cumhuriyet Meydanı bölgesini daha çok alışveriş bölgesi olarak gördüğünü, orta ve yaşlı kesiminse topluma karışabilmek ve arkadaşlarıyla sohbet edebilmek için uygun bir yer olarak kullandığını tespit ettik. Sahilin ise caddelerin ve meydanın kalabalığından biraz daha uzak bir gezinti mekânı olarak algılandığı saptadık.

Bu çalışmanın verileri neticesinde (Şekil.2 ve Şekil.3); insan yaşadığı çevreyi, kenti onun fiziksel yapısını anlamlandırmakta, seçmekte ve zihninde örgütlemektedir (Göregenli,2015:17). Bu bağlamda çevresel imgeler, gözlemci ve çevresi arasında işleyen iki yönlü bir süreçtir. Çevre, farklılıklar ve ilişkileri ortaya koyar. Gözlemci ise uyum kabiliyeti ve kendi amaçları doğrultusunda gördüklerini seçer, düzenler ve anlamlandırır. Dolayısıyla verili gerçekliğin imgesi değişik gözlemciler arasında oldukça farklılaşabilir (Lynch,2017:7). Yaptığımız çalışmada bireylerin kendi amaçlarına, durumlarına ve ihtiyaçlarına göre algılarında ve imgelerinde değişkenlik gösterdiğini tespit ettik.

Bununla birlikte belirlenen cinsiyet, yaş ve meslek sınıflandırmalarının, kullanıcıların zihinlerinde oluşturdukları imgeler ve alanı tanımlamalarında önemli etkenler olduğunu saptadık ve bu durum bizlere Kevin Lynch’in kent imgesi çalışmasında da vurguladığı gibi bir kentte yaşamanın aslında bir imgede yaşamak olduğunu ve bu imgelerin de biricik olmadığını ve kentte yaşayan her birey için mekânsal algının yaş, cinsiyet, ilgi alanları, bilinçlenme düzeyi, statü, meslek, yetiştirilme tarzı ve eğitim seviyesine göre farklılık oluşturabileceğini vurgulamış olduk.

Şekil.2. Samsun Kent Merkezi Zihin Haritalama Yöntemi ile Mekansal Algının Tespiti

Şekil.3. Samsun Kent Belleği Araştırma Altlığı

2.Samsun Kenti ‘Aktif Koku’ Analizi

Samsun kent merkezi odaklı koku analizi çalışmamızda bir önceki çalışma grubu gibi alan içerisinde referans noktalarını belirledik (Şekil.4). Alan genişliği sebebiyle aramızda ekiplere ayrıldık. Her ekip kendi alanında belirlediğimiz referans noktaları üzerinde yoğunlaştı ve katılımcılara sorularını yöneltti. Amacımız insanlara gelen en baskın kokuyu bulabilmek ve bunu bir renk ile ifade etmelerini istemekti. Böylece koku ve görme duyularımız arasında ilişki her katılımcı üzerinden çeşitliliklerle ortaya çıkacaktı.

Analiz sürecinde ilk olarak katılımcılara, üzerinde referans mekânların olduğu haritamız ve eskiz kâğıdımıza hatırladığı kokuları göstermesi istendi. Devamında ise baskın olarak ifade ettikleri kokuların yoğunlukları ve nereye kadar bu kokuyu aldıkları soruldu. Son aşamada ise aldıkları kokuları hangi renklerle ilişkilendirdiklerini elimizdeki renkli kartlardan seçmelerini istedik (Şekil.4).

Edindiğimiz sonuçlara bakacak olursak Onur Anıtı ve çevresinde park bölgelerinin yoğunlaşması sebebiyle ağaç kokusunun baskın olduğunu ve yeşil renk ile ilişkilendirdiklerini söylediler. Onur Anıtı’nın güneyinde kalan bölgede ise restoran ve küçük esnaf dükkânlarının olduğu bölgede insanların et kokusunu duyumsadığını ve onlara kırmızı rengi çağrıştırdığını, tavuk kokusunu baskın duyumsadıkları bölgelerde ise onlara sarı rengi çağrıştırdığı geri dönüşünü aldık. Bulvar AVM ve civarında ise baskın olarak insanlar parfüm kokusunu duyumsadıklarını belirtti ve bu bölgede renk skalasının dışına çıkan birçok insan oldu. Mavi, pembe, mor, yeşil gibi rengi anımsattıklarını söylediler biz de çalışma esnasında bireylerden aldığımız yanıtları yazılı olarak belgelerken aynı zamanda elimizde ki altlık üzerinden de işaretleme yaptık.

Elimizdeki altlık üzerinden bulundukları noktaları işaretleyerek kokuyu sağlayan çağrışımsal bölgeleri ve yayılım alanlarını belirledik. Bunlar kütlesel alanlardı. Örneğin bir restoran, fırın, simitçi veya bir seyyar satıcı bizim için belirleyici bölgelerdi. Koku kaynağını belirlemek ve altlık üzerinde işaretlemek araştırma için bölgelere ayırabilmek adına oldukça önemliydi. Buradan hareketle, araştırma sonuçları iki altlıkla toparlandı. İlk altlık koku panosu olarak ifade ettiğimiz koku çeşitliliklerini içeren ve bunların renklerle ifade edildiği bir sunum olarak aktarıldı. Herkesin seçtiği renkleri tek tek panoya işledik; diğer bir gösterim ise bölgelerdeki çeşitliliğin yoğunluk olarak aktarıldığı bir görsel oldu, sonucunda da katılımcılar tarafından en çok seçilen rengi seçilen kokuyla ilişkilendirmiş olduk.

Böylelikle araştırma sonucunda belirlediğimiz referans alanların katılımcılar tarafından oluşturulmuş olması ve bölgelerin kokuyu renk ile yansıtması bize pek çok konuda insan algısının çeşitliliği üzerinden farklı bakış açıları kazandırmış oldu. Bir mekânı algılamamız ve kavramamız, duyularımızla algıladıklarımız ve bilincimizle (aklımızla) yorumlamamızla gerçekleşir. Sonuç olarak içinde bulunduğumuz mekânı imgelerle görür, kokusu ve dokusuyla hisseder, sesiyle işitir ve zaman olgusuyla birlikte duygusal algı ve birikimlerimizle, deneyimlerimizle kavrarız.

‘’Algısal mekan; kafamızın içinde taşıdığımız zihinsel harita olarak tanımlanırken, kavramsal mekan belleğimizde depolanmış bir plan olarak vardır.’’ (Leland, 2006:75)

Şekil.4. Kullanıcı Deneyimi Bağlamında Samsun Kent Merkezi Koku Analizi

3. Samsun Kenti ‘Ses’ Analizi

Kentin ses analizi için yaptığımız çalışmada Samsun kent merkezinin oldukça büyük bir bölümündeki kentsel açık mekânlar boyunca oluşan sesleri, bu seslerin bireylerin yönelimini ve yoğunluk durumunu nasıl etkilediği anlamaya çalıştık. Bunların yanında bir diğer hedefimiz kentsel algıyı oluşturan pek çok etken arasından ‘ses’in kent algısındakini yerini keşfetmeye yönelik oldu. Bu çalışmayı yapabilmek için öncelikle oldukça geniş olan çalışma alanımızda çalışacağımız alanları, ders kapsamında da incelediğimiz Lynch’in kent imgesi çalışmasında ortaya koyduğu kent imgesinin bileşenleri olan: yollar, bölgeler, düğüm noktaları, nirengi noktaları ve sınırlar üzerinden 20 farklı hedef bölgesine ayırdık. Bu bize ‘ses’in kent algısındaki yerini daha iyi anlama fırsatı sağladı (Şekil.5).

Belirlediğimiz nirengi noktalarına ekipler halinde dağılarak desibel ölçümleri ve alanın gözlemini yaptık daha sonra elde ettiğimiz desibel sonuçlarına baktığımızda çalıştığımız alanlarda genel olarak insan, taşıt ve müzik seslerinin hâkim olduğu gördük. Buna rağmen gözümüz kapalı bir şekilde Samsun’u gezecek olsaydık seslerden yola çıkarak hangi mekânın neresi olduğunu ayırt edemeyebilirdik. Bazı bölgelerde dükkân ve restoranlarda dışarı taşan işlevler söz konusu olup, böylelikle bu mekânlardaki seslerin yayıldığı alan daha geniş bir bölgelemeyi işaret etmiş ve bu özellikler bu alanları daha kamusal mekânlar olarak algılamamızda etkili olmuştu.

Algılama; insanın çevreden bilgi alma süreci, çevreden gelen bilgilerin insan zihninde gruplanarak organize edilmesi ve anlamlandırılması şeklinde tanımlanmaktadır (Göregenli, M. 2015 içinde Bailly, 1977 La Perception De L’espace Urbain, Paris). Dışarı taşan işlevleri görmemiz ve bunun akabinde sesin yayıldığı alanın arttığını hissetmemiz ise duyu organlarının birbiriyle ne kadar organize çalıştığının bir göstergesidir. Bu esnada devreye başta görme duyusu sonra da diğer duyular girerek algılama sürecinin tamamlanmasını sağlamıştır. Algı tek bir bileşenin varlığından ziyade duyu organlarının kolektif çalışmasının bir ürünüdür dolayısıyla kentte gezinirken tüm duyularımız aktif haldedir ve imge tüm bunların bileşimidir (Tuan, 1990).

Sesin de bu anlamda kent hakkında imge oluşturmamıza ve mekânlar arasındaki geçişi algılamamız yardımcı olan bir etmen olduğunu kentin ana yaya arterlerinden olan Çiftlik Caddesi’ni gezerken anladık. Cadde üzerinde ve caddeye yakın ara sokaklarda yapmış olduğumuz çalışmalar esnasında kafelerden müzik-tabak kaşık sesleri gelirken caddeden uzaklaşıp yokuş yukarı kenti tırmandığımızda ilişkiler öznelleşiyordu. Artık müzik sesi yerine insan diyaloglarını duyuyor komşuluk ilişkilerinin güçlendiğini görebiliyorduk. Bir cadde üzerinde değil daha mahrem bir alana girdiğimizi anlayabiliyorduk.

Sesin bize verdiği bir başka ipucu ise belirgin ve her yerde duyamayacağımız seslerin bize nerede olduğumuzu söylemesi oldu örneğin Cumhuriyet Meydanı kavşağında trafikten ve yaya sirkülasyonundan dolayı gürültü epey fazlaydı ve analiz için alana gittiğimizde 19 Mayıs etkinlikleri ile ilgili bir program dahilinde yüksek sesle marşlar söyleniyor, provalar yapılıyordu. Samsun’u hiç bilmiyor ve buraya gözlerimiz kapalı dahi gelmiş olsaydık bu mekânın bir kent meydanı olabileceğini söyleyebilirdik. Çünkü kentte kamusal alanın varlığını hissettiğimiz, her zaman her yerde duyamayacağımız talepleri, sesleri gürce duyabildiğimiz nadir mekânlardan biri yani ‘kent meydanı’ olarak kendini belli etmekteydi.

Ancak yine de yaptığımız araştırma neticesinde gördük ki kent mekânlarında her zaman ses üzerinden nerede olduğumuzu anlayamayabiliriz. İşlevlerin dışarı taştığı mekânlar bazen bizi yanıltabilir ya da insanların seslerini ve hareketlerini yoğun olarak duyup sesler üzerinden hissedebildiğimiz durumlar işlek caddelerin algısında doğru sonuçlar da verebilir, dolayısıyla her zaman sadece ses üzerinden bir çıkarımla mekâna ait yüzde yüz bir çıkarım yapılamaz ancak doğru veya yanlış duyduğumuz sesler mekânın algılanmasında etkilidir.

Şekil.5. Kullanıcı Deneyimi Bağlamında Samsun Kent Merkezi Ses Analizi

Sonuç Yerine

Çalışmalarımızı analiz ettiğimizde gördük ki yaşadığımız kenti ve çevremizi algılayışımız yaş, cinsiyet, ilgi alanları, bilinçlenme düzeyi, statü, meslek, yetiştirilme tarzı ve eğitim seviyesi, kimlik, vb. gibi birçok etmenle (Ittelson, 1978; Lawson, 2001) birlikte mekândaki koku ve seslerin değişmesine göre değişiyor ve şekilleniyor birçok değişkenden dolayı ve bunlarla birlikte kente ilişkin algı ve imgelerimizin de değişkenlik gösteriyor.

Yapılan bu üç çalışmanın ışığında aslında gündelik yaşantımızda her zaman var olan ancak bir kabul olarak sindirdiğimiz mekânlar üzerinden ortaya konulan algılar aynı hikâyenin bambaşka versiyonları olduğunu gösterdi. Bu hikayeler kişiden kişiye değişmekle birlikte, mekan ve kullanıcının kesişiminde bulunabilecek kültür, tarih, aidiyet gibi kavramların ortaya bir ortak dili de ifade etmektedir. Fakat bu dil her ne kadar ortak gibi görünse de o dilin kullanımı ve ifade ettikleri bireyin öznelliğinde farklılaşmakta ve hepsini kamusal alan olarak ifade edebileceğimiz kent merkezinde algı düzeyinde bir özel mekânı da işaret etmektedir.

Kaynakça:

Göregenli, M. (2015). Çevre Psikolojisi insan mekân ilişkileri. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları , syf: 17-18
Ittelson, H. M. (1978). Environmental Perception and Urban Experience. Environment and behavior, 10(2), 193-213
Lawson, B. (2001). Language of space. Routledge.
Leland, R. M. (2006). Mimarlığın Öyküsü, Ögeleri Ve Anlamı (Çev. Ergün Akça). İstanbul: Kabalcı Yayınevi
Lynch, K. (2017). Kent İmgesi (İrem Başaran, Çev.) İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, syf:7
Tuan, Y. F. (1990). Topophilia: A study of environmental perceptions, attitudes, and values: Columbia University Press.

Etiketler

Bir yanıt yazın