Milano Mobilya Fuarı 2014

Milano Mobilya Fuarı'na dair izlenimler...

Artık sadece mobilya fuarı olmaktan çok ötede olan, Tortona, Brera, Ventura gibi şehrin önemli tarihi mekanlarına da yayılan etkinlikleri, enstelasyonları, workshopları, partileri ile bir “tasarım festivali” halini alan “Salone del Mobile” (Milano Mobilya Fuarı) bu seneki güneşli havanın da etkisiyle (uzun zamandır her sene yağmur yağıyordu), her zamankinden çok daha güzeldi. Tam 360.000 kişinin ziyaret ettiği fuar alanındaki mobilya standları da, şehrin farklı bölgelerinde yer alan tasarım etkinlikleri de bizi fazlasıyla tatmin etti ve ülkemize tasarıma doymuş bir şekilde döndük.

Fuara bu sene de her yıl olduğu gibi, hepsi birbirinden etkileyici standları ve mobilyaları ile Knoll, Poltrona Frau, Kartell, Moroso, Vitra, Arketipo, Natuzzi, Cassina, Giorgetti, Magis, Roche Bobois, Dedon gibi dev markalar damgasını vurdu. Özellikle “midcentury” döneminin (1940-1960 arası dönem) hayranı olmam ve Florance Knoll, Frank Gehry, Warren Platner, Harry Bertoia, Mies van der Rohe, Eero Saarinen gibi dönemin önemli tasarımcılarının mobilyalarını, 50’lerdeki bir sinema salonu konseptinde sergilemesi nedeniyle, Knoll standı benim bu seneki favorim oldu.


Knoll Standı


Knoll Standı

Favori stand tasarımımı seçerken yaşadığım kolaylığı ne yazık ki favori tasarımımı seçerken yaşayamadım. Birbirinden başarılı onlarca tasarımı görme ve inceleme fırsatı bulduğumuz fuarda en çok beğendiğim tasarımlar arasında bir liste yapmaya kalktığımda en az 50 tane tasarım çıktığı için, sizler için bunlardan 3 tanesini zor da olsa seçebildim. 1-Magis standında gördüğüm Philippe Starck tasarımı “Big Will” masa 2-Filipinli tasarımcıların yer aldığı “Made in Philippines” standındaki Kenneth Cobonpue tasarımı “Chiquita” tabure 3-Nomon markasının el yapımı saatleri.


Philippe Starck tasarımı Big Will


Kenneth Cobonpue tasarımı Chiquita


Kenneth Cobonpue tasarımı Chiquita


Nomon’un el yapımı saatleri

Fuarda bu sene de, birçok farklı marka öğrenme şansımız oldu. Aklımda kalan ya da not ettiklerimden; Pedrali, Very Wood, Chairs & More, Prostoria, Ivanoredaelli, Voglauer, Declic, Emporium gibi firmaların tasarımlarını da, internet sitelerine girip incelemenizi tavsiye ederim. Özellikle, tasarımcıları arasında Marcel Wanders, Sebastian Herkner, Patricia Urquiola (kendisiyle tanışıp, selfie çektik), gibi ünlü isimlerin yer aldığı “Very Wood” ve malzeme-işçilik kalitesi ile takdir toplayan “Ivanoredaelli” markasını, bundan sonra çok daha sık duyacağımızdan eminim.


Patricia Urquila Very Wood için tasarladığı sandalyesini anlatırken ve biraz aceleyle çektiğimiz selfiemiz 🙂

Ivanoredaelli markasının bazı tasarımları

Bana göre fuardan çok daha eğlenceli olan ve fuardan daha çok zaman geçirilmesi gerektiğini düşündüğüm şehrin merkezinde yer alan Tortona, Brera, Ventura Lambrate, Triennale benzeri bölgeler, müzeler ve mekanlar; bu sene de birçok tasarım portalında fuardan çok daha fazla konuşuldular. Özellikle Tortona’daki enstelasyonlar, partiler, workshoplar, standlar o kadar başarılıydı ki kaçırdıklarım için duyduğum pişmanlık hala geçmiş değil. Son yıllarda adından sıkça söz ettiren mobilya markası Mooi’nin tadı damağımızda kalan 1.700m²’lik sergileme mekanı, Japon tasarımcıların hünerlerini yakından inceleme olanağı bulduğumuz “Tokyo Designers Week”, Nike ve Miniwiz işbirliği ile ortaya çıkan enstelasyon, Temporary Museum’da yer alan Superstudio etkinlikleri, İtalyan mermer markası Solid Spaces tarafından mermer kullanılarak üretilen Allessandro Mendini’nin ikonik Proust sandalyesi, Nendo’nun ünlü COS gömleklerini sergilemek için tasarladığı esntelasyon, ünlü mimarlık firması MVRDV’nin tasarlayıp, Belçikalı mobilya markası Sixinch’in ürettiği mobilyalar, Zaha Hadid’in siyah granit kullanarak CITCO markası için tasarladığı raf sistemi aklımda kalanların başında yer almakta.


Mooi’nin sergileme mekanı


Tokyo Designers Week (TDW)’in girişi


Nike ve Miniwitz’in tasarladığı enstelasyon


Nike ve Miniwitz’in tasarladığı enstelasyon


Nendo’nun COS enstelasyonu


Mermer kullanılarak üretilmiş Proust sandalyesi

Zaha Hadid tasarımı “Tela Shelving”

Sonraki sene için tavsiyelerim;

-Bulgari Hotel, Maison Moschino Hotel gibi özel tasarımlı otellerde kalmayacaksanız, Tortona ya da Brera bölgesine yakın bir bölgede ev kiralayın, bu sayede hem şehrin ruhunu hissedin, hem de gece düzenlenen etkinliklerden kopmayın…

-Fuar ve etkinlikler yaklaşık 1 hafta sürüyor. Fakat 1 hafta da Milano’da kalsanız her etkinliğe yetişmenize, her standı, enstelasyonu gezmenize imkan yok. Bu yüzden gitmeden önce internette yer alan tasarım haritaları yardımıyla, ilgi alanlarınıza göre güzel bir plan yapın. Fuarın tamamını gezmeye çalışmak yerine, haritadan belirlediğiniz kısımlarını gezip, şehirdeki etkinlikleri, enstelasyonları, workshopları kaçırmamaya çalışın…

-Üst üste 2-3 gün fuardaki standları gezmek yerine, ilk gün fuarı gezip, ikinci gün şehirdeki standları, etkinlikleri, müzeleri gezin. Üçüncü gün fuarı gezmeye devam edersiniz. Bu sayede hem fuar atmosferinden çıkmış olursunuz, hem de fuarı gezmek yorucu olduğu için dinlenmiş olursunuz…

-Vakit bulursanız, Brera’daki, Poltrona Frau, Cappellini, Calligaris, Foscarini, Dedar, Edra, Missoni, Moroso gibi dev İtalyan mobilya ve aydınlatma markalarının showroomlarına da uğrayın..

-Güzel yemek yemek benim için önemli diyorsanız, özellikle akşam yemeği için rezervasyon yaptırın. Aksi halde uzun kuyruklar beklemek zorunda kalabilir, bu esnada düzenlenen parti ve etkinlikleri kaçırabilirsiniz. (Milano’da, Roma’daki gibi, şu ara sokağa gireyim güzel pizza yapan yerel bir restoran bulurum deme şansınız da çok olmadığı için, gelmeden önce biraz araştırma yapmanızda fayda var).

-Tasarım da bir yere kadar diyenlerdenseniz, bir gününüzü Como Gölü’nü, Duomu Kathedrali’ni, Milano Kalesi’ni gezmeye ayırın ya da Milano’nun eski sokaklarına dalın, fakat Roma’yı gördüyseniz beklentilerinizi çok da yüksek tutmayın…

Home Art Mayıs sayısında yayınlanacaktır.

Etiketler

Bir yanıt yazın