“Pisa” ve “mimari” deyince, aklımıza İtalya’da Pisa’da Piazza dei Miracoli Meydanı’ndaki Pisa Kulesi gelir ama konu ne yazık bu değil. Keşke yamukluğu ününe ün katmış olan kuleyi düzeltirmiş gibi yapıp fotoğraf çektirme çılgınlığındaki turistlerin düştüğü komik durumu anlatsaydık.
Şu anda PISA kelimesi başka bir sebeple gündemimizde, çünkü bu kısaltma Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) (Programme for International Student Assessment) sınavını betimliyor. Ülkece oldukça düşük bir puan aldık ve sınavın direktörü moral bozucu olduğu kadar da gerçekleri yansıtan yorumlarda bulundu.
Sınav 2 yılda bir yapılıyor ve ne yazık fena çakmış durumdayız. Eğitim sistemi üzerinde siyasi kararlar yüzünden büyük değişikliklerin her yeni gelen bakanla yürürlüğe konmasının etkisi büyük. Milli Eğitim Bakanı her ne kadar “Sadece fen lisesindeki öğrencilerimiz girmiş olsaydı, aldığımız derece dünyanın ilk 3’ü arasında olacaktı.” demesi de durumun vahametini gizleyemedi. Bu özel bir sınav değil, genelin katıldığı bir sınav. Yani bir milli takım belirlenmiyor, ortalama öğrenciler ölçmek isteniyor.
Bilindiği üzere bu sınava Fen Lisesi’nden giren de var, düz liseden de meslek lisesinden de… Öğrencilerin yüzde 14’ü Anadolu imam hatip lisesinden alınmış, çünkü ülkede liselerin dağılımına bakılıyor. Muhtemelen İmam hatip lisesi sayısı artarsa sonraki sınavlarda bu liselerden öğrenci katılım oranı daha da yükselecektir. Sayın bakana, “Fen Liselerimiz iyi” diyorsanız, neden eğitim kalitesi daha yüksek fen lisesi açmıyorsunuz, diye bir soruyu sormaya korkuyoruz. Zira ertesi gün tüm liselerin ismi “Fen Lisesi” olur. Konu isim değil, ekmeğin gramajını düşürüp zam gelmedi demek de değil, mesele eğitim kalitesini korumak ve hatta ileriye taşımak. Bunu sayın bakan da çok iyi biliyor, bilmese bakan mı olurdu hem.
PISA Direktörü Andreas Schleicher’in “Türkiye’nin Eğitim sistemi dünyaya uyum sağlayamadı.” şeklindeki beyanı, treni kaçırdığımızı düşündürüyor. İlk ve orta eğitimdeki bu gerileme, kaçınılmaz olarak lisans eğitimine yani meslek eğitimine yansıyor. Arkitera editörleriyle konuşuyorken, PISA sorularının bu yansımayı ortaya koyup koymadığını mimarlık eğitimi açısından incelemek gereğini düşündük.
Devlet ve vakıf üniversiteleri Mimarlık, İç Mimarlık bölümlerindeki birinci sınıftakilere PISA testi yapılmıyor. Yine de merak ettik, mimarlıkla ilgili olduğunu düşündüğümüz bazı soruların şöyle bir üzerinden geçelim dedik. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı PISA örneklemesi 2012 esas sorularından seçim yaptık. Siz hepsini incelemek isterseniz: http://pisa.meb.gov.tr/wp-content/uploads/2015/02/pisa-ornek-sorular-matematik.pdf
Gözümüze takılan ilk soru “Apartman Dairesi Alımı” oldu. Keza fakülteyi ne büyük hayallerle bitirmiş olursanız olun, sizi bekleyen şey stajda ya da yeni mezun olarak böyle apartman ruhsat projesi çizen bir büroda çalışmak olacak.
Soru:
APARTMAN DAİRESİ ALIMI
Coşkun’un ailesinin bir emlakçıdan satın almak istediği apartman dairesinin planı aşağıda verilmiştir.
Apartman dairesinin toplam taban alanını (teras ve duvarlar dahil) yaklaşık olarak hesaplamak için her bir odanın boyutlarını ölçerek alanını hesaplayabilir ve bu alanları toplayabilirsiniz.
Oysa ki sadece 4 uzunluğu ölçerek toplam taban alanını bulabileceğiniz daha pratik bir yöntem vardır. Yukarıdaki planın üzerinde apartman dairesinin toplam taban alanını yaklaşık olarak bulmaya yarayacak bu dört uzunluğu işaretleyiniz.
Mimarlık öğrencilerin bu soruyu kolaylıkla cevaplayacaklarına eminim. Fakat tabii eğer ki eğer belediyeye ruhsat projesi çizen bir büroda staj yapmışlarsa, terasın emsal hesabına gireceğini de bildiklerinden hemen terası da içeri alırlar ya da kış bahçesi diye yüzdeden düşmeyi akıl ederlerdi.
Biz öğretim görevlileri ise mimarlık öğrencilerinin bu sorunun cevabını ileri götürmesini isteriz. Dört ölçü fazla sadece üç ölçü alarak alanı hesaplamaları mümkün.
Birinci veri, D uzunluğu. İkinci veri G uzunluğu ve üçüncü veriyse çıkma. Dördüncü ölçüye gerek yok. Çıkmayı ikiye böl ve G uzunluğundan çıkar G1 ölçüsü çıkar. DxG1=Alan
Unutmadan, bir de AutoCAD faktörü var. Dört ölçü yerine üç ölçü almaya gitmeyi bırak daha da kolaycılığa “Area” komutunu tercih eden öğrenciler olacaktır. AutoCAD öğrendikten sonra her şeyi ama her şeyi AutoCAD ile yapmayı zorluyorlar. Bu yüzden eğitimlerinin ilk üç yılında AutoCAD’i ve tabii bilgisayar kullanmayı yasaklayan Mimarlık bölümleri var. Yasak çözüm getirmez, yasak konulmadan biraz pratik düşünmeyi, AutoCAD’e muhtaç olmamayı öğrenmeleri lazım.
Yine de bu sorudaki plana dikkatli öğrenciler takılacaklardı. Banyoda el yıkayacak lavabo yok ya da bide şeklinde çizilmiş. Oturma odasına langadank giren bir daire kapısı ve garip iç sirkülasyon alanına takılacaklardır. Bir ilköğretim öğrencisi için uygun bir soru ama mimarlık öğrencileri için kabus gibi gelebilir.
GARAJ
Bir garaj üreticisinin üretimini yaptığı “basit” garaj çeşidi, sadece bir penceresi ve bir kapısı olan modelleri içermektedir.
Gökhan, “basit” garaj çeşitlerinden aşağıdaki modeli seçmiştir. Pencerenin ve kapının yeri aşağıda gösterilmektedir.
Soru şöyle. Cevabı oldukça basit.
Bu soruyu her mimarlık, iç mimarlık bölümünde okuyan ve teknik resim dersine düzgün devam etmiş ve sonunda geçer not almış öğrenci kolaylıkla çözecektir. En yenisinden en köklüsüne, mimarlık ve iç mimarlık bölümlerde muhakkak doğru bir teknik resim eğitimi veriliyor çünkü öğretim görevlisi kadrosu zamanında sıkı bir Teknik Resim eğitimi almış oluyor. Bu soruyu mimarlık öğrencilerinin büyük çoğunluğunun kolaylıkla yapacağını düşünüyoruz.
Diğer bir soruysa aynı garajın çatısını oluşturan alan.
ÖSYM sınavını kazanan bir öğrenci bu soruyu kolaylıkla çözecektir. Çatının eğimi %25. Çatının bir kenarı zaten 6 metre. Diğer kenar için sadece hipotenüsü bulacaklar. Sonra da çatının alanını bulacaklar. Mimarlık öğrencileri çok zorlanmayacaklardır.
Marmara Bölgesi’nde çatı eğimi %33’tür. Keşif metraj yapmayı öğrenmiş bir mimar, planda görünen çatı izini, kolay bir hesapla bulur. Bakın aşağıda %33 ve %25 için kolay katsayıları da verdik. Gönül rahatlığıyla plandaki değerleri çarpıp alanı bulunuz sonra eğime göre katsayıyı çarpmak ne kolayı.
Sonraki soruysa bir dükkân tefrişi içeriyor.
DONDURMA DÜKKÂNI
Aşağıda Mine’ye ait dondurma dükkânının yerleşim planı görülmektedir. Mine dükkânına tadilat yaptırmaktadır.
Servis alanı bir servis tezgâhıyla çevrelenmektedir.
Biz o elamana mimaride “Kenarlık” demeyiz, süpürgelik, ya da profil deriz ama 15 yaşındaki çocuklar için doğru bir tabir. Basit bir metretul hesabı gerekiyor. Kenarları 4 adet seramik ve 3 adet seramik olan bir dik üçgenin hipotenüsünü soruyor. Hipotenüs hesabı ve sonra düz seramikleri eklemek lazım.
Bunu bir mimarlık öğrencisi hemen bilmesi gerekir. Tartışmasız.
İkinci soruda seramik metrekaresi soruluyor. Tabii mimarlar için uygun bir soru değil. Keza en az %5-10 kesim ve zayiat için pay bırakmazsak olmaz. Yine aynı planı gösteren aşağıdaki soru parçası var.
Mine dükkânına yukarıdaki gibi dört sandalyesi olan masa takımlarından almak istemektedir.
Yukarıdaki daire, her bir masa takımı için gerekli olan boş alanı göstermektedir.
Müşteriler oturduklarında yeterince boş alanın olabilmesi için her bir masa takımı (daire ile gösterilen) aşağıda verilen koşullara göre yerleştirilmelidir:
Her bir masa takımı duvarlardan en az 0,5 metre uzaklığa yerleştirilmelidir.
Her bir masa takımı diğer takımlardan en az 0,5 metre uzaklığa yerleştirilmelidir.
Mine’nin dükkânındaki boyalı oturma alanına yerleştirebileceği takım sayısı en fazla kaçtır?
Efendim, seramikleri saya saya ne kadar masa geleceği bulunur. Bulunur da işte burada mimarlık, iç mimarlık öğrencileri farklı düşünebilirler. Keza böyle bir mekânda söz konusu masa 45 derece çevirilince daha çok masa kullanılır. Sonra duvara bağlı yumuşak süngerli sabit koltuklar konulabilir, belki yine duvara bar taburesi ile yüksek tezgâh konulabilir, burası bir dondurmacı ya çeşitlemek gerekecektir.
Müşteri dondurmayı belki de biraz rahatsız sandalyelerde tüketecek, böylece mekânda uzun süre değil daha az süre kalınacak. (Bu önemli bir tasarım kararıdır) Sonra susayacak, su içip ağzını sileceği peçeteliğin olacağı bir tezgâh olacak. Falan filan. Burada öğrencilere dört değil daha fazla masa nasıl sığdırılır ya da bu dondurmacının duvarlarında ses yankılanması nasıl giderilir veyahut aydınlatma nasıl olmalıdır. Nasıl akılda kalıcı bir mekan yaratılır diye biz öğrencileri zorladığımızdan, bu sorunun cevabına sadece şu kadar masa sandalye takımı sığar yazıp bırakmak istemeyeceklerdir. Doğru dürüst tasarlamak isteyeceklerdir.
Sonraki soru kule meselesi.
KULEYİ GÖRMEK
Aşağıdaki, Şekil 1 ve 2’de, aynı kuleye ilişkin iki çizim görmektesiniz. Şekil 1’de kulenin çatısının üç yüzeyini, Şekil 2’de ise dört yüzeyini görmektesiniz.
İşte bu oldukça tanımlı ALES ya da TEOG sorusu. Birinci sınıfta objelerin cephelerini çıkarmayı ve tabii ki çizmeyi bilen öğrenen mimarlık öğrencisi için oldukça basit. Tabii ona bunu gösteren hocanın da pratik anlatabilmesine bağlı.
Eldeki verilere göre söz konusu sorulardan neler çıkartabiliriz.
1- PISA’da genelde görsel öğelere dayalı, akıl yürütme ile cevaplanacak sorular soruluyor. Seçtiğimiz sorularda gördüğünüz gibi ezbere ya da genel bilgi içeren değil, verimlilik hesabı da içeren bir test.
2- Mimarlık ve iç mimarlık öğrencilerinde tam olarak bulunması istenen yetenekler sorgulanıyor. Fakat tabii üniversite öncesi seviye bu, üniversitede mesleğinde iyi olmak isteyenler daha pratik olmalılar.
3- Bu soruları hızlıca çözmekte zorlanan öğrenciler olabilir. Bu öğrenciler merkezi sınav sisteminde oldukça düşük not almış olabilirler ve yine gereğinden fazla düşük taban puanla öğrenci alan üniversitelere girmiş olabilirler. Ne yazık iyi olan öğrenci ve eğitim kurumları olduğu gibi kötü olanlar daha fazla göz önünde. Cinsiyet, bölge fark etmiyor, bu soruları İstanbul’da da Anadolu’da da çözemeyecek mimarlık, içmimarlık öğrencileriyle karşılaştığımız olmuştur.
4- Geçen sene görüldüğü üzere çok da düşük eğitim ücretleri olmayan vakıf üniversiteleri öğrenci bulmakta zorlandı. Üniversitelerin verdiği reklamları gördükçe şaşırdık. %30-40 burs almak olay değil, %75 burslar bile havada uçuşuyor. Tabii ki öğrenciler çok para vermeden okusunlar, istenen budur ama mimarlık, içmimarlık eğitiminin bu kadar kolay alınabilir olması şaşırtıcı. PISA’daki nispeten temiz ve anlaşılır geometrik ifadeler içeren soruları dahi yapabilirler mi diye şüphe etmememiz gerekir ama ediyoruz.
5- Eğitim sistemimiz hele hele ortaöğretimde PISA sorularında ölçe değerlendirme sisteminin öngördüğünün neredeyse tam tersine değer verir halde.
6- Bu sebeple üniversiteye kadar gelmiş öğrenci, yukarıdaki soruları çözemezse çok üzülüyoruz ama artık şaşırmıyoruz. Lisedeki açıklarını üniversitede kapatması gereken öğrencilerle karşılaşıyoruz. Sonra bir de mesleki teknik bilgiler verilecek ve tasarım yetenekleri beslenecek. Bu şekilde bir eğitim sistemiyle işimiz çok zor. Hem bizim hem öğrencinin hem de ülkenin.
7- Bu vehim durumu yokmuş gibi görmenin de sorunu büyütmekten öte bir yararı yok.
8- Son olarak öğrenciyseniz, mezunsanız ya da öğretim görevlisiyseniz, orta öğretimde okuyan etrafınızdakilere pratik ve verimli düşünmeyi öğretecek bu ve bunun benzeri alıştırmaları sunmalısınız. Bu eğitim sisteminde siyasi manevralar için, İmam Hatip liseleri tercih edilmiyor diye TEOG’un kaldırılması dahil (böyle bir iddia ortaya atılmıştır) çok köklü ama zararlı değişiklikler yapılmaya devam edecektir. Bari siz çevrenizi olumlu olarak besleyiniz.
8 yorum
Soru 2de; …”Çatının eğimi %25″… mi acaba? %40 olmasın?
Bakalım bulabilecek misiniz demiştik. Şaka bir yana haklısınız. Teşekkürler.
Mümkündür. Neden olmasın. Eğer köşeler 90 derece değilse 4 ölçü de kifayetsiz. Pekala 3 ölçü ile mümkün.
Fen lisesi ve sonra ucuz vakıf üniversitesi mezunu olduğunuzu belirtme amacınız ise hiç anlaşılır değil. Bu konuda geliştirdiğiniz bir savunma mekanizması olsa gerek ki ben ucuz demedim yazımın hiç bir yerinde. Bu soruları yapamayan da vardır benim %25 yanlışını bulan da.
Fakat verilen bu planda üç ölçüyle alan bulunur. PISA sınavı öğrencisi daha çözer.
https://goo.gl/Lo4fUJ
Teşekkürler iyi yorumlarınız için.
Ancak çıkmanın dairenin ortasında olduğu ortada. ( Çizim ölçekli, sağ üstte yazıyor 1cm=1m bile deniyor)
Teşekkürler
Bilimsellik meselesi ayrı bir konudur. Bu yazıyı yazmak da meseledir ama bilimsel bir iddiası yoktur.
PISA hakkında bir yazı yazılıyor ve gel gör ki, herkes yazara düşman kesiliyor. Vakıf ve Devlet yazıyorum sadece Vakıf yazmışım gibi algılanıyor. Ya da “ucuz” filan yazmıyorum sıfat kendiliğinden ekleniyor. Niye?
Yazı bilimsel değil, bu amaçla ve bu iddia ile yazılmamış.” Hiç bilimsel yaklaşım değil” deniyor. Niye?
İyiymiş.
Neyse.
Anlatayım. “Plana bakan öğrenciden hızlıca üç ölçüyle sonuca varmasını istenir” diyorum. Ayrıca “Bu plan mimari açıdan kabus bir soru sayılabilir” diyorum bu yorumlarıma bakılmıyor.
Örneğin “kabus” kelimesi de göreceli bilimsel değil. Kullanılmamalıdır, bilimsel bir makalede kullanmam.
Yine bilimsel çalışmalarıma bakmak istreseniz Google Scholar profilime bakınız. Bu bir yorum yazısı.
Biraz siz belli ki sinirlenmiş ya da önyargıyla yaklaşmışsınız.
Eğer bu planın köşeleri 90 derece değilse 4 ölçü değil 40 ölçü bile kifayetsiz kalır. 90 derece olduğunu kabul ediyoruz nasıl çizime bakarak. Bilimsel bir konu olsaydı rölöve tekniğine uygun ölçü almak gerekirdi. Eşimle beraber rölövesini aldığımız camiler, kiliseler ve tabii Rumelihisarı için ölçüler yüzünden planın zor okunduğunu beyan etmek isterim.
Kısaca soruda ölçek maddesi bilerek eklenmiş. Öğrenciden 4 ölçü yeter denmiş. Ben de ne demişim, mimarlık fakültelerinde 3 ölçüyle pratik olması beklenir yazmışım. Neden ortada plan var, sizin öne sürdüğünüz şekilde çıkmanın ortadan başlamama durumu da yok. Sonda ben 90 derece değilse plan 4 ölçü de kifayetsiz demişim. Siz anlamadım demişsiniz ama yine bana hatalsınız diyorsunuz. Lütfen…
Yazının ana fikrini yazarı olarak size bildireyim. Liseden PISA türü çözüm geliştirmeye dayalı bir şekilde değil de ezbere dayalı gelenlerle işimiz oluyor ve tabii yetersizlikler sonucu (hocalarda da vardır) mimarlık eğitimini ideali gibi vermek zor oluyor diyorum. Siz bilimsel yaklaşım diyorsunuz.
Öğrencilerin mağdur olduğu lise eğitimi yüzünden belli ediliyor yazıda.
Hatalı olan ben değilim sanırım. Yazıyı baştan okuyunuz. Burada öğrencilere değil eğitim sistemine ve başında da garip bir savunması olan bakana eleştiri getiriliyor.
Evet, çatı eğimi derken % hesabında %25 ile %40’ı karıştırdım bir okuyucu uyardı ve hak verdim. Dikkat edeceğiniz üzere yanlışımı kabul etmeyi de erdem sayarım fakat sizin argümanınızada yanlışım yok. Kısaca idda ettiğiniz konularda haksız olduğum göreceli bir önyargıdır.
“Ucuz” diye bir tabir hiç kullanmadım. Öğrencileri değil onlar yerine eğitim sistemine eleştiri getirdim.
Bu tür yazıları yazmak yayınlamak zordur. Sistemdeki sorunu söylerseniz kötü siz olursunuz.
Bu tür yazıları yazmak zordur ama önyargısız okumak zor olamamlıdır.
Belli ki siz “hatalısınız” dan “benim görüşüm bu” ya da “ben bunu kast ettim”e geldiniz.
Eh bu da bir gelişme.
“Ucuz” lafına gelince. Vakıf kendi eğitim ücretini kendi belirler. Beni ilgilendirmez. Fakat belirlediği ücretin üzerinden indirimi neredeyse herkese en az %25 ile %75 oranında gani gani dağıtırsa o zaman ilk belirlediği ücretin bir manası kalmaz. Ebeveynler bizim çocuk şu üniversitede ama %75 burslu diye eklemek zorunda kalırlar. Herkes birbirini kandırır. Vakıf üniversitenin öğrenci bulabilmek için fiyatını indirmesi gerekir, iner ve ona göre öğrenci okur. Sonra iyi hocaları değil, yoldan geçeni ders saatli ücretli çalıştırır. Onlar da egolarını çocuklar üzerinde gösterirler. ikinci PISA pratikliğinden uzaklaşması yaşanır.
Bu devlette de vardır. Daha çok Anadolu’daki devlet üniv. vakıflarla rekabet için ne yanlışlar yaparlar bir bilseniz.
“Ucuz” kelimesini zaten hiçççççç kullanmadım. Çıkarılması gereken bu eleştiriydi ki, çıkarmak çok zor değildi. Önyargılar çoğunlukla anlamı kaymasına sebep olurlar.
Anlaşamayacağız gibi gözüküyor. Siz benim pratiklik konusundaki yaklaşımımı kabul etmemeye kararlısınız. Peki.
Benim hatam vardır. Nerede? (maddi hata) Çatı eğiminde… Fakat bu alan sorusunda değil. Hatam varsa kabul etmekten da mutluluk duyarım. (İnanın öyle. Yazının dikkatli okunduğunu gösterir ve bana özeleştiri yapma hakkı verir) Diğer konuda ise “1mm oynasa bile” diyerek yaklaşımınızı özetlediniz. ben susuyorum artık.
Peki tamam, yazı genel olarak lise eğitimi ve PISA’nın genel halinin mimariye uygun olup olmadığını anlatır (Bu yazarı olarak benim amacımdı fakat siz farklı algılasıysanız bilmemem) siz alan çıkarımda belediye ruhsat işi verenleri de örnekleyerek istenen prtaik çözümde benim hatalı olduğumu iddia ediyorsunuz. Ben de değilim diyorum. Zaten bir örneklemeydi, yazının genel amacına hzimet de etmez. Hatalı olmadığım ortada.
Kabul etmeyiniz dert değil. Bundan sonrası okuyanın takdirine kalmış.
Bu yazıya yorum yapmak için siteye üye oldum:) Evet tam olarak katılmasam da yazının ana fikrini anladığımı düşünüyorum, evet güzel renkli bir kariyer yapmışsınız. Bunlar tamam. Ama…
“Dört ölçü fazla sadece üç ölçü alarak alanı hesaplamaları mümkün.” sınavda böyle bir yaklaşımla sıfır puan alırdınız. Nitekim soruda terasın cepheyi ortaladığına dair bir veri verilmemiş. Yeni nesil sorular böyle, bilinen ve bilinmeyen verileri ayırabilmek gerekiyor. Yani bilinmeyen veri hakkında yorum yapamazsanız, sadece bilinler üzerinden sonuca gitmeniz gerekir. Elinizde cetvel yoksa, şeklin nasıl göründüğünün önemi yok.
“Biz öğretim görevlileri ise mimarlık öğrencilerinin bu sorunun cevabını ileri götürmesini isteriz.” lütfen istemeyin böyle şeyler 🙂 Mimar gerçek hayatta da; yerinde elle, projede dijital araçlarla ölçüm yapmadan göz kararı ön kabullerde bulunmasın.