Mimari açıklama raporu neden yazılır? Projenin mimari ifade teknikleriyle kendini anlatması gerekliyse eğer söze ne gerek var diye de düşünülebilir. Kuşkusuz tasarımların çıkış noktalarını, süreçlerini ve sonuçta oluşan tasarımın bunlara nasıl cevap verdiğini anlatmak için rapor yazmanın gerekli olduğu düşünülüyor olabilir. Buraya kadar bir sorun yok, lakin kafamda tartışmanın başladığı nokta rapor yazımı ile ilgili bir eğitimin olmadığı, alınmadığı, mimarın edebi becerisi ile teknik bilgisi düzeyinde bir metin olarak kaleme alındığı yönünde. Özellikle mimari proje yarışmalarında ve kamuda avan proje düzeyinde mimari açıklama raporu talep edilmekte. Yarışma raporları daha çok edebi yönden ifadesi ve anlatısı güçlü olan metinler, tasarımın çıkış noktasını önceleyen raporlar olmakla birlikte, avan proje raporları daha teknik konulara öncelik veren içeriklere sahip. Tasarımı önceleyen raporlarda tasarımın ele alınışının özüne dair kısa ve etkileyici alıntılar kullanılabildiği gibi teknik yönü ağır olan raporlarda yönlenme, yapıya ulaşımın organizasyonu ve taşıyıcı sistem seçimi gibi konulara değinilmekte. Aslında sadece mimarlık disiplininde değil, proje üretilen diğer tüm disiplinlerde proje raporu yazılmakta ve bu raporların nasıl yazılacağına ilişkin bir şablon da belirlenmiş durumda. Projenin adı, amacı, yöntemi ve sonuç kısımlarından oluşan bu raporlar bilimsel araştırma projelerinde kullanıldığı için bilim ve sanat ara kesitinde bulunan mimari ürünü anlatmak için yetersiz bir şablon olarak kalmakta.
Günümüz mimarlık medyasında yayınlanan profesyonel mimarlık bürolarının projelerine ait metinleri incelediğimizde çoğunun bir metinden çok tanıtım yazısı düzeyinde kaldığını düşünüyorum. “Müşteri istekleri doğrultusunda”, “esnek kurgulu”, “çelik tercih edilmiştir”, “yönetmelik kısıtları doğrultusunda” gibi şablonlaşmış tabirlere sıkça rastladığımı söyleyebilirim. Bu kapsamda yazılan metinlerin proje açıklama raporu mu yoksa proje tanıtım metni mi olduğu da tartışmalı. Mimari proje yayıncılığıyla birlikte ortaya çıkan metinlerin tasarım sürecinden çok sonuç ürün üzerinden bir açıklama yaptığı aşikar. 1934 yılında yayınlanan Mimar dergisindeki ilk proje Mimar Abidin’e ait İskeçe Apartmanıdır. Mimar Abidin projesini açıklarken şu şekilde başlamıştır; “Maçka Atiye sokağının şarka bakan yüzünde 8 metre yüz, 40 metre derinlikte bir arsaya inşa edilen bu kira evi yeni yapı kanununun kabulünden evvel başlamış olduğundan, yapı irtifaının sokak genişliği ile münasebeti, bodrum kat yüksekliği ve aydınlıkların ebadı son tespit edilen ebada göre yapılamamıştır.” (1) Mimar Abidin de 1934’te yönetmeliğin yürürlüğe girmesindeki gecikmeden yakınarak açıklama metnine başlamıştır. Teknik içerik ağırlıklı olarak devam eden metin, cephe karakterine ilişkin detaylardan bahsederek sonlanmaktadır. Sonuç olarak yaygın ve alışılmış olan bu yazım tekniğini ben proje tanıtım metni olarak isimlendirmeyi doğru buluyor ve asıl konumuz olan mimari açıklama raporu başlığına geri dönüyorum.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait yarışmalar yönetmeliğinde yarışmacılardan talep edilen açıklama raporunun içeriğine ilişkin şöyle bir madde mevcut; “Mimari açıklama raporu: Bu raporda verilen kesin ihtiyaç programı ve arsa verilerinin, konunun projelendirilmesinde ele alınışı ve değerlendirilişi belirtilir. Yapı ekonomisi, işletme ve geleceğe dönük devamlılığı açısından işlevine en uygun inşaat sistemi, malzeme ve genel mimari planlama ile çözüm hakkında geniş bilgi verilir.” (2) denilmiş.
Raporun bizden bağlam, çevre ile uyum, sürdürülebilirlik gibi günümüz çağdaş tasarım yaklaşımları ile ilgili beklentileri yok, tabi ki yarışma jürilerinin bu maddeyi revize edip beklentilerini genişlettiği birçok örnek de mevcut. Yarışmacılar da “özellikle son dönemlerde” açıklama raporu yazımında serbest metinlerle projelerini ifade etmeye çalışıyor ve genellikle bir aforizmayla giriş yapmayı yeğliyorlar.
Burada ortaya çıkan sorun ise raporların çok uzun, sayfalara yayılan metinler olması ve jüri tarafından okunup okunmadıkları. Bana soracak olursanız projenizi raporu okumadan da anlatabilecek kadar temsili çizim yapılmış olunması önemli, zira bu kadar çok katılım olan yarışmalarda jürinin belirli bir elemeden sonra raporları okumaya başlayabileceği olası bir ihtimal. Bu noktada şematik anlatımlar önemli hale geliyor, altlarında tek cümlelik anlatımlar olan şemalar jürinin projeyi hızlıca okuyabilmesine olanak tanıyor.
Yarışmalardaki rapor yazımı yine teknik bilgi sahibi jüri üyeleri tarafından okunduğu için nitelik üzerine yoğunlaşan anlatımlardan oluşmakla birlikte, özel kullanıcılara hazırlanan mimari proje raporları teknik bilgisi olmayan kişilerin de anlayabileceği düzeyde yazılıyor. Bu raporlarda ise idareler veya kullanıcılar daha çok metrekare üzerinden alan büyüklükleri, kişi sayısı ve otopark araç sayısı gibi niceliklere önem veriyorlar, dolayısıyla raporların içeriği de buna göre şekilleniyor. Kısacası raporların talep edilen ortamın beklentisine göre değişiyor olduğu söylenebilir.
Benim önemsediğim nokta ise tasarımın kendisi ile raporun içeriği arasındaki tutarlılık. Son zamanlarda gördüğüm yarışma raporlarında ise çok daha basit anlatılabilecek projelerin raporlarının gereksiz şekilde uzatıldığı yönünde. Aslında tasarım fikri ne kadar güçlü ise rapor da o denli kısa, öz ve etkileyici oluyor diye düşünüyorum. Yazınsal temsil alanının yarattığı anlam dünyası, mimari temsil alanı ile iç içe geçip mekan üzerinden oluşturulan bir kurgunun ruhsal yapısını izleyiciye kolaylıkla aktarabiliyor böylelikle. Buradaki tehlike ise mekânsal tasviri üst düzeyde bir metinle anlatımın tasarımdan bağımsızlaşması riski. Tasarım ne kadar ise o kadar anlatmakta fayda var, aksi halde karşılaşacağımız soru “Ya yapı inşa edildiğinde o his oluşmaz ise?” oluyor.
1- Mimar, (1934). İskeçe Apartmanı, Mimar Abidin. Sayı :1 Sayfa:1,2,3,4,5
2- Mimarlık, peyzaj mimarlığı, mühendislik, kentsel tasarım projeleri, şehir ve bölge planlama ve güzel sanat eserleri yarışmaları yönetmeliği, (2002), Madde 13, 7.fıkra c bendi.
1 Yorum
1934 İmar/Yapı Yönetmeliği elinizde ise paylaşmanız mümkün mü?