Mimarlık İsteyenler Dikkat!

Seviyorsanız, gidin tercih edin bence.

Sonuçlar, yüzdelik dilimler, sıralamalar falan filan açıklandı. O konuları çok bilmiyorum, dershanelerdeki rehber öğretmenler en ince detayına kadar bilirler. Benim bildiğim ve gördüğüm şu; Vakıf üniversitelerinin birbirinden yaratıcı reklamları boy göstermeye, etrafı doldurmaya başladı. İlim irfan yuvalarının bir de “reklam” bütçesine sahip olmaları yadırganmıyor. Yine de bana reklama bakarak üniversite seçmek çok saçma geliyor.

Mimarlığı tercih edecekler için açılmış bazı siteler de var. Tavsiye edebileceğim akla ilk gelen örnek www.mimarol.com Faydalanabilirsiniz. Hemen cevap verirler mi bilmiyorum ama siz aklınızdakileri yazın. Hem size hem de başkalarına yararı olacaktır.

Ben şimdi eğer aklınızın köşesinde mimarlık geçiyorsa neler yapmanız gerektiğini yazacağım. Arkitera’daki diğer yazılar kıskanılacak derecede güzel… “Bir mimar” mahlaslı yazarın gerçekten bilgilendirici bir Mimarlar Odası yazısı var, bilsem kim olduğunu gidip alnından öpeceğim. Cemal Çobanoğlu, 10 adımda Özel Üniversite açma rehberi yazdı. “İki mimar” diye biri herkesi sinirlendirdi, Mehmet Berksan okunası yazılar yazar, Hüseyin Yanar çok ilginç değişik ve ufuk açıcı şeyler koyar önümüze. Bunların yanında aşağıda okuyacaklarınız nispeten biraz kaba kaçabilir, kusura bakmayın. Ben de madde madde yazacağım, bu aralar pek moda canım.

DİKKAT!

1- Ne istediğine karar ver. Öyle sanki süper bir puan almış gibi “PDR mi yazsam yoksa Lojistik mi, belki İç Mimarlıkları sıralasam… Acaba hangisi benim ruhuma uygun meslek” demeyiver. Hoş süper bir puan dahi almış olabilirsin. Lakin biraz istikrarlı ol yahu. PDR nerede, Mimarlık nerede? Çok farklı meslekler, hiç mi bir idealin yok.

2- “İyi de nereden bilebilirim? Benim de kaynaklarım, çevredekiler, dershanedeki danışman hocadan müteşekkil” dersen haklısın. Sen de o danışman hocayı tek otorite kabul etmeyiver. Mimarlık gibi tasarlanan üretilen, hayalin gerçeğe dönüştüğü, çoğu felsefi değişik alt anlamları olan mesleği çevrendekiler bilemezler tabii. Tamam, iyi danışmanlar vardır ama mimar olmak istiyorsan, mimarlık mesleğini ve eğitimini iyi bilenleri muhatap bellemelisin.

3- Casio marka çıstak çıstak özelliği olan bir org ya da mutfak blenderi ve yanında bir yolluk veya Abant’ta bir hafta sonu tatili alabilirsin diye saçma sapan seçenekler sunan TV programları gibi, ÖSS puanına karşılık gelen üniversite ve meslekleri sıralayan danışmanları anlamıyorum. Mimarlık bir hayat, ömürlük bir seçimdir yahu. Nasıl geldin, atladın Eczacılıktan mimarlığa? Şükür ki aldığın puanların da tipi var artık, ona göre sınavdaki soruları cevaplarken seçiyorsun.

4- Bitmedi… Örneğin Anadolu’da mimarlık bölümünün puanı ile İstanbul’da büyük bir üniversitenin kimya öğretmenliği bölümüne kayıt yaptırılabiliyor. O da bir garip. Anadolu’dan yeni kurulmuş bir vakıf üniversitesinden mezun olan mimar da, İTÜ, ODTÜ filan oralardan mezunlar da aynı diploma ve haklara sahip olmuyor mu? Oluyor. Peki, nereden çıktı Kimya Öğretmenliği şimdi? Ne alaka?

5- Önce meslek seçin kardeşim. Meslek. Sonra üniversite seçin. “Şu üniversitede okuyorum” diye kasım kasım kasılmak yerine “mimarlık okuyorum” demek önemli. Köklü bir üniversitede size uygun olmayan bir bölümü sevmeden okuyup, tüm hayatınızı karartacağınıza, öyle burun kıvırılan bir üniversitede iyi mimarlık okuyun. Hocaları zorlayın. Erasmus yapın, okulun birincisi olun. Bir bakmışsınız yüksek lisansta hayal ettiğiniz yerdesiniz, doktorada uçmuşsunuz filan…

6- Kolay mı? Değil. Kızım TEOG’a girdi ailecek yamulduk. Zor olduğunu biliyorum ama meslek seçiminiz sağlamsa okul seçiminiz de kolay olur.

7- “Mimarlığın para kazanma olanakları nelerdir. Devlete girmek gibi bir idealim de var, acaba memur olabilir miyim?” gibi sorular geliyor. Kamuda çalışan çok değerli mimarlarımız vardır, aman ha, amacım onları küçümsemek değildir ve hatta önemli kararlar da alabilirler ama çoğunluğu sıfırdan girmemiştir. Yani belirli bir seviyede mimari tecrübeye sahip olup, kamuya geçmiş olabilirler. Fakat bilin ki kamuda çalışmak AMACIYLA mimarlık seçilmez. Önemli bir tasarım kuralınızı gelir baştaki bir yönetici değiştiriverir. Bu yüzden kamuyu hedeflemezler mimarlar. Başka bir meslek seçilebilir ama kamu mezun olur olmaz ilk hedef olmamalıdır. Mimarlık bir pişme sürecidir, okuldan sonra uzun yıllar pişmeniz gerekir.

8- Israrla anan, baban ve etraftakiler sana “Devlete bir sırtını daya, ohhh ondan sonra rahatsın” diyorlarsa, onları da dinleme. Aslında onları hiç dinleme. Ben çocuğuna gerçekten objektif tavsiyelerde bulunan ana-baba nadiren gördüm. En objektif yardım, “Nasıl istiyorsan, hangi meslekte kendini mutlu edeceksen, onu seç” cevabıdır. Ana-babanın muhakkak bir hayali vardır. Bu hayale seni ortak ederler. Kötü niyetli değillerdir muhakkak ama olsun, şurada okusun, bunu olsun diye zorlarlar. Kimseyi dinleme. Kendin gör, kendin çıkarımlarda bulun.

9- Tavsiye verenler ikiye ayırılır. Onları asıl sen iyi tartmalısın.

a. İlk gruptakiler, hayatı para kazanma olarak görürler. Her işte nasıl para kazanıp ve hatta kolayca rahata ereceğini çok iyi bilirler. Zengin olmayı çok istedikleri halde olamamışlardır belki. Hatta biraz da çektikleri maddi sıkıntılar canlarına tak etmiştir. Maaş, izin, tatil, işyerinde rahatlık, gibi konularda çok hassastırlar. Kendilerinden çok çok çok örnek verirler.

b. Diğerleriyse biraz başarılı olmuşlarsa, her şeyin çok zor, çok imkânsız olacağını iddia ederler. Yurtdışında yüksek lisans mı yapacaksın. “Ooo burs kazanmak çok zor, hem kazanınca iş bitmiyor, şöyle zorlanacaksın, icabında parasız kalacak garsonluk yapacaksın, şöyle vazgeçip geleceksin” derler. İş mi kuracaksın “Vergiden, rekabetten zorluklardan bahsederler” hep olumsuzdurlar yani. Bir okuma parçası vereyim de… https://blog.versiyon2.com/herkes-s%C4%B1%C3%A7%C4%B1p-bat%C4%B1rman%C4%B1z%C4%B1-istiyor-9bc6fd8bb941#.4ph8m36ah

10- Bir de şöyle zorlayıcı durumlar vardır.

a. Cinsiyetçilik: Baba “Mimarlık bayan mesleği, ne güzel evde otururken bile yapar” diyebilir. Sakın ha. Sakın. Öncelikle onun ismi “bayan” değil. Genelde muhafazakâr kesimler, dişi bireye “kız-kadın” derseler büyük günah işleyeceklermiş gibi düşündüklerinden, bunu uydurmuşlar. Çok kibar olacaksanız, hanım, ya da hanımefendi diyebilirsiniz. Ayrıca “hatun” düşünüldüğü gibi argo değildir, hatta “kraliçe” demek. Konuya geleyim; size cinsiyetçi davranılmamasına dikkat edin. Erkek evlatlar içinse, “Benim oğlum koç koç. Bak mimar olacak dikecek binaları zengin olacağız, o şantiye bu şantiye yıkacak ortalığı” diyenler de vardır. Bu da cinsiyetçiliktir. Mimarın cinsiyeti yoktur. Yani şantiyede yüzden fazla işçiyi tek bir ters bakışıyla hizaya sokan kadın şantiye şefi tanımışlığım vardır. Eşcinsellik ve mimari konusunda seminer vermiş er kişi de görmüşlüğüm vardır. İkisine de saygımız sonsuzdur.

b.
– Çocuğumuz diye söylemiyorum ama çok yetenekli.
+ Nasıl anladınız?
– Geçen sene perdeler, değiştirecektik. O seçti perdeleri.
+ Eeee…
– Pencerenin yanındaki koltuk kombin olmadığı için gitti ona da şahane bir kumaş seçti onunda döşemesini değiştirdik. Çok güzel oldu.
+ Peki?
– Çok yetenekli kesin iç mimar olması lazım.
+ Niye moda tasarımcısı olmayı seçmiyor peki?
– Ona da yetenekli ama bari iç mimar olsun dedik…

Tek bir kelime “bari” ne kadar çok şey anlatıyor… Hekim olamadı, hukuk okuyamadı bari mimar olsun. Bari olsun o zaman. Tövbe tövbe…

c. Bir de “holding” tarzında düşünenler var.

– Şimdi baba olarak ben müteahhidim. Bu da mimar olsun da işte şirket mirket…
+Asıl siz diplomayı boşverin gitsin, okumakla zaman kaybetmesin hemen binaları dikin yolunuza bakın.
– Hocam sen ne diyorsun bir diploması olmasın mı yani…

Şimdi olmasın desen, seni gider rektöre şikâyet ederler. Hâlbuki ben çocuğun şirketi büyütmek için 4 yıl (o da hiç sınıfta kalmazsa) kaybetmemesini gerektiğini oldukça samimi şekilde belirtmiştim.

d. Bazıları şunu der: “Mimarlıkta para var dediler, geldik.” “Aaa nerede var? Ben 25 yıldır bulamadım o yüzden üniversitedeyim, bildiğiniz bir yer varsa ben de kazanayım” diyorum. Şaşırıyorlar. Bakın para kazanmak ayrı bir motivasyon ve yetenektir diyoruz. İsterseniz müteahhit olursunuz, yapı malzemesi hem de “ithalyan” getirir fahiş fiyata satarsınız, sosyeteye girersiniz, çevreniz olur filan o zaman çok para kazanırsınız. Bizim derdimiz ayrıdır. Topçu Kışlası’nın yanlışlığını yazarız, uyarı alırız. Hatta üniversiteden uzaklaştırmaya kadar varır bu kibar uyarılar. Haliç Tersanesi’nde ne yapılıyor bilinmiyorken bir de kör göze parmak onu yapanlar Venedik Bineali’nde prestij kazanırız diye Türkiye Pavyonunu yaparlar buna laf ederiz. Bu sefer mimarlık camiasında kötü oluruz, keza herkes “Aman aram bozulmasın, gün gelir iş yaparız” diye sesiniz çıkartmaz. Biz kötü oluruz, daha keskin protestocular ise bunları dediğimiz halde bizi herkese bonbon şeker dağıtmakla suçlar. Para derdimiz yoktur. Yanlışa yanlış diyebilmek en büyük özgürlüktür deriz, kimse sevmez bizi Neyse, biz bunlarla uğraşırken, başkaları para kazanıyor tabii, “Mimarlıkta para o kadar da önemli değil” denilince de garip karşılanıyor. Kafası karışık veliler ve lise öğrencileri ile anlaşamadığımız çok nokta vardır aslında.

11- Peki, size “mimar olayım mı” diyenlere nasıl cevap veriyorsunuz diye soracak olursan. (Sormuyorsan bu maddeyi atlayabilirsin) Cevabı zart diye vermiyorum. Biraz tartıyorum karşımdakini. Bakıyorum gerçekten istiyor mu? Kulaktan dolma bilgilerle mi bana geliyor, yoksa gerçekten araştırmış mı? Mimarlığı çok mu küçümsüyor, yoksa ona yanlış bilgiler verilmiş ve çok mu korkuyor? Mimarlık olmazsa düşündüğü alternatifler yukarıda belirttiğim gibi alakasız işler mi? Ya da kendisini süper bir tasarımcı olarak mı görüyor? Öyleyse eğer, bunu nasıl kanıtlıyor? Eğer mimarlığa uzak, araştırmamış, merak etmemiş ve “İstediğim mesleklerden biri olmazsa bari mimar, iç mimar olurum” ayaklarındaysa hemen vazgeçiriyorum. Evet, sakın seçme diyorum. Yok zehir damarlara ulamış ve hatta bütün vücudu sarmışsa, o zaman hele hele Türkiye’de mimarlık yapmanın zorlukları varken, ütopik de olsa mimarlığı allayarak pullayarak, överek anlatıyorum. Bunun için pek zorlanmıyorum keza ben de çok seviyorum. Koyveriyorum gidiyor.

12- Anlayın arkadaşlar, hedeflediğiniz mesleği gerçekten anlayın. Artık hangi mesleği istiyorsanız gidin çevrenizde onu gerçekten iyi yapan bir kadın, adam bulun ona sevimli şekilde yapışın. Eğer mesleğinde iyiyse ve severek yapıyorsa sizin bu iyi niyetli halinizden anlayacaktır. Ne kadar meşgul olursa olsun sizle ilgilenecektir. Evet, yaparlar bunu.

Mimar ya da İç Mimar, Kent plancısı, Peyzaj Mimarı, bunun gibi meslekler sevilmeden yapılmazlar. Biraz ukala olunur. Artistiz, sanatçıyız ya. Zordur. İnatla yapılmak istenen kışla, martı gibi bina gibi akıl almayacak kadar saçma projeler, diğerleri için işte “Her taraf beton” denip geçilecek bir durumken size batar da batar, rahatsız eder. Bu tür kent suçlarına karşı olmak için bazı şeyleri kaybedersiniz. Kolay değildir ama bilin ki ne doktorlar, bankacılar, avukatlar gördük ki “mimarlık” mesleğine özenen, içinde ukde olarak kalmış.

Seviyorsanız, gidin tercih edin bence. Başınızı dik, dudağınızı hiçbir şeyi beğenmeyen “hıh” şeklinde tutun. Mimarlığı seçerseniz daha çok mühendislerin ve diğer mesleklerin erişemeyeceği bir şeye sahip olmanın vakur halini muhafaza ve müdafaa edin.

Etiketler

1 Yorum

  • ahmet-turan-koksal says:

    Aslında tam manasıyla eğitim yazısı değil.

    Özeti şu:
    Aldığın puana göre bölüm seçme
    Üniversite ismine takılma
    Çevrende seni istemediğin mesleklere doğru iten olursa karşı çık
    Kulaktan dolma bilgilerle değil gerçek bir meslek erbabı ile görüş öyle karar ver

    Kişisel siteme evirdim diyemem keza bunları sadece ben değil çoğu öğretim görevlisi yaşıyordur.

    Zaten evirsem de bence sorun yok. Bu bir eğitim yazısından çok görüş yazısı.

Bir yanıt yazın