Satırlar arasında sıkışıp kalan, nereye çeksen oraya gidecek gibi düşünülen, tüm bunlara rağmen temeli sağlam ama sarsılmaya her zaman mahkum edilen meslek, peyzaj mimarlığı…
Öncelikle bir peyzaj mimarı olduğumu ve bu düşüncelerimin subjektif bir bakış açısıyla yazıldığını belirtmekle başlamak isterim. Buradaki iç döküşüm, yoruma açık eleştirim, yazılanı kendi üstüne alınan herkes için uygundur.
Peyzaj mimarlığı “bence” ne değildir?
Yalnızca bitkiden sorumlu bir meslek değildir. Mimari tasarım süreci sonunda, kalan alanların değerlendirilmesinde “yararlanılacak” bir meslek disiplini değildir. Süsleme sanatı kesinlikle değildir. Tabiri caizse “bitki yerleştirme” ve “çim ekmeden” ibaret değildir…
Günümüzde hala peyzaj mimarlığını doğrudan yalnızca çevre tasarımı olarak tanımlayan bir kitle var. Mimari tasarım sonrasında, “Şuranın peyzajı… Bahçeye iki bitki koyun… Burası yeşil olarak kalsın” denilen bir yerde tutuyorlar peyzaj mimarlığını. Sanırım nesiller boyu da değişmeyecek bu bakış açıları.
Toplumun büyük bir kısmından gelen “Bizim evin küçük bir bahçesi var. Oraya ne yapabilirim?“, “Balkondaki bitkim soldu. Nasıl canlanır? Toprağa kahve dökmemi öneriyorlar doğru mu?” sorularının yanında, alanla ilgili diğer meslek gruplarından gelen “Proje bitti. 300 metrekare bir alan kaldı binaların çevresinde. Buraya ne yapalım? Ben şunları şunları düşündüm. Ne dersin?”, “Meydan tasarımını tamamladık. Bu parseli de yeşil alan olarak düşündük. Buralara hangi bitkiler olur?” gibi sorulara maruz kalmayan yoktur sanıyorum. Peyzaj mimarlığının boşluk doldurma olduğuna inanan ve mesleği sınırlayan insanların sorduğu binlerce sorudan bazıları bunlar.
Biliyorum ki bilinçli bir şekilde veya kasti olarak yapılmıyor bu yorumlar. Ya da tüm samimiyetlerine güvenerek bilgi eksikliği olarak yorumlamayı tercih ediyorum diyelim. İşte bu bilmeden yorum yapanların aksine içten çürüten bir kısım da olduğunu düşünüyorum mesleği. Peyzaj mimarlığına yapılan bu yorumlara sessiz kalan, sindirilen ve hatta belli bir süre sonra kendisi de bu yorumlarda bulunan meslektaşlarım. Hangi koşullardan geçerek mesleğe atfedilen bu rolleri kabullendiklerini bilmediğim için sert bir eleştiride bulunmak istemem. Ancak düşünce sisteminin kökten değişmemesi peyzaj mimarlığı mesleğini hiçbir zaman hak ettiği yerde göremeyeceğimizin bir göstergesi bana kalırsa. Bunun da bilinmesi gerektiğine inanıyorum.
Meslek ile ilgili, bir yerlerde düşünce farklılıkları olmasını oldukça doğal buluyorum. Ancak mesleği değersizleştirme yolunda olan ve bunu fark etmeden yapan kişiler için meseleyi anlamaya ya da biraz olsun düşünmeye yardımcı olmak istiyorum yalnızca. Bu yazıdaki amacım peyzaj mimarlığı mesleğinin ne olduğunu anlatmaktan ziyade neyin yanlış yorumlandığını anlamayı tartışmaktı açıkçası. Yine de kısaca farklı bir aktarım ile ne olduğuna biraz değinmek isterim.
Peyzaj, yalnızca parçalardan oluşmaz düşünülenin aksine. Bütünü görebilmeyi gerektirir. Bana göre peyzaj mimarlığı da işte tüm bu parçaları anlamlandıran ve bütünün doğru şekilde algılanmasını sağlayan bir disiplindir.
Daha edebi bir anlatımla peyzaj mimarlığı, doğanın ihtişamını insan yaratıcılığıyla buluşturan bir sanattır. Taşın, toprağın, yeşilin, mavinin birleşimini bazen de yalnızca insanın yaşamı algılayış biçimini muhteşem bir senfoniye dönüştüren meslektir. Her peyzajın bir karakteri vardır, her karakterin bir kimliği… Her kimliği tanımak ve bu karakteri doğru tanıtmak mesleğin getirilerinden biridir. Doğal döngülerin sağlıklı bir şekilde anlaşılması, ekolojik süreçlerin yorumlanması, insan-doğa etkileşiminin kurularak bağımsız ilişkiler olmadığının farkına varılması mesleğin temel prensiplerindendir. Birçok farklı meslek disiplini ile koordineli olarak çalışarak dünyanın dengesinde oldukça etkilidir.
İşte mesleğe böyle bir bakış açısıyla bakıp birçok noktaya temas edebileceğini anlamak işin en önemli kısmıdır. Umarım ilerleyen zamanlarda her meslek grubu herkes tarafından doğru anlaşılarak doğru yorumlanır. Sınırlara saygı duyularak birlikte üretme dengesi kurulur. Sağlıklı bir yaşam ancak bu şekilde mümkün olacaktır.