Proje geliştirmekten aciz bir yönetim Türkiye’yi nasıl yönetir?

Bugüne kadar Taksim'de yapılması planlanan yeni düzenlemeler için Büyükşehir Belediyesi ile görüşmeye çalıştık.

Halkın bilgilendirilmesi ve projenin şeffaf bir şekilde geliştirilmesini istedik. Amacımız Taksim’de yönetimin hata yapmaması, başarılı olmasıydı.

Büyükşehir Belediyesi ise sürekli projeyi sakladı. Yalnızca bizden değil, bu konu ile ilgili olabilecek, yardım alabileceği çevrelerden bile gizledi.

İlk başta biz buna bir anlam veremedik. Çünkü yıllardır gördüğümüz kadarıyla, birçok tasarım ekibi, araştırmacı, kültür yöneticisi bu önemli kamusal alandaki projenin daha başarılı bir şekilde geliştirilmesi için gönüllü hizmet vermeye hazırdı.

İstanbul’da uluslararası ödüller almış mimarlık ve tasarım ofisleri, başarılı işlere imza atmış tasarımcılar bu konuda yönetime destek olabileceklerini ifade ediyorlardı.

Şimdi proje ihale edildikten sonra, herhalde yönetim tarafından artık geri dönülemez bir noktaya gelindiği düşünülerek kamuoyuna açıklandı. Artık İBB sitesinde yapılacak düzenlemeyi ayrıntıları ile görebiliyoruz.

Bu düzenlemeyi gördükten sonra bugüne kadar bu projenin ihale bitene, onaylar alınana kadar neden köşe bucak halktan gizlendiğini, neden Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu projeyi tartışmaya açmadığını, bundan neden çekindiğini çok iyi anlıyoruz.

İstanbul’un en önemli meydanı için öngörülen bu projeyi, bu yapılana “proje” demek haksızlık, mimarlık birinci sınıf öğrencisi bile yapmaz.

İstanbul’un yönetiminin bu şehirin halkına vereceği proje hizmeti bu olabilir mi?

İstanbul gibi bir şehirin yönetimi bunca imkan varken nasıl olur da böylesine bir proje yaptırabilir? Bunun üzerinde uzun uzun düşünmek gerekir.

Bugüne kadar proje hakkında bilgi almak istiyorduk. Büyükşehir ise seçimle gelmiş olmasının kendisine projeyi keyfi bir biçimde geliştirme hakkı verdiğini düşünüyor ve “istediğimi yaparım” diyordu.

Bu siyasetin bir tahakküm aracı olarak kullanılmasıdır. Tahakküm aynı zamanda bir yönetim zaafiyeti yaratır. Bu yüzden otoriter yönetimler fikir üretimini desteklemek yerine engellemeye çalışırlar. Bağımsız bilgi üretimini, düşünceyi ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaya kalkışırlar.

Biz bu projeden söz edildiğini duyduğumuz tarihten itibaren tasarımla, sanatla ilgili bir konuda yönetimin yaratıcı enerjiyi harekete geçirmek zorunda olduğunu, bunun siyasal temsille ilgili bir konu olmadığını, yönetimin görevinin halka daha iyi hizmet vermek olduğunu söyledik. Bu konunun bir iktidar çekişmesi alanı haline getirilmesinin sonuçlarının kötü olacağını, kamusal alanın yaratıcı düşünceye kapatılacağını ifade ettik. Yönetim bizi dinlemedi. Soğuk Savaş döneminden kalma bir şartlanma içinde hareket etti. Bugün bunun sonuçlarını görüyoruz.

Bugüne kadar da projenin neden gizlendiğini anlamış bulunuyoruz. Bu projenin neden köşe bucak halktan gizlendiği artık ortaya çıktı.

Bu proje İstanbul’a yapılmış bir haksızlık.

Bu proje aynı zamanda yönetim için bir “fare kapanı”. Çünkü burada sergilediği davranıştan İstanbul kadar kendisi de zarar görecek. Yönetimin kendi ayakları ile bu fare kapanına girmesine biz seyirci kalmadık ve onu uyardık.Ama elimizden daha fazlası gelmedi.

Bu nedenle artık söyleyebileceğimiz tek şey kalıyor.

Eğer Büyükşehir Belediyesi bu düzenlemeyi yaparak rezil olmak ve tarihe bu berbat proje ile geçmek istemiyorsa bu uygulamayı hemen durdursun. Biz sürekli söylediğimiz gibi Büyükşehir’e proje yönetiminde başarılı olması için destek olmaya hazırız.

Eğer bu önerimizi dikkate almak istemiyorlarsa, o zaman kentin en önemli meydanını rezil etmeden önce başka bir iş yapsınlar, bir görelim.

Bu delisaçması, niteliksiz projeyi yapanlar ilk önce İstiklal Caddesi’ni ve ara sokaklarının döşemesinin projesini yapmayı bir denesinler. Bu alandaki düzenlemeyi nasıl yapacaklarını, projeyi nasıl yöneteceklerini önceden bize göstersinler.

O zaman bu işin nasıl yapılması gerektiğini zaten öğrenmiş olurlar.

Çünkü bir kaldırımı bile neredeyse on senede düzenleyemeyen, projesini yönetemeyen, kaynakları çarçur eden, İstanbul gibi bir kentin yaratıcı enerjisine rağmen Taksim için bir proje geliştiremeyen bir yönetim Türkiye’yi nasıl yönetir?

Kentleri nasıl geliştirir, dönüştürür? Çevreyi, kültür mirasını nasıl korur? İnsan haklarını nasıl gözetir? Krizlere, ölümlere, tehlikelere yol açmadan vatandaşlarına sağlıklı, barışçı bir yaşam alanı nasıl sunabilir?

Etiketler

1 Yorum

  • talha-gencer says:

    sayın Korhan Gümüş çok kibarca eleştirmişsiniz. Bunların anlayacağı dilden söyleyeyim de içimde kalmasın: Dağda 5 koyunu gütmekten aciz bir yönetimle Taksim’in içine etme projesi bu kadar olur…

Bir yanıt yazın