Seddülbahir Kalesi Sit Planı
Gelibolu Yarımadası’nın güneybatı ucunda bulunan Seddülbahir Kalesi, 1997 yılından beri geniş kapsamlı bir akademik araştırma projesine ve 2004 yılından beri ise süreç içinde evrilen bir dokümantasyon, restorasyon, konservasyon projesine konu olmaktadır.
Koç Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ortaklığında başlatılan ve sürdürülen projenin birçok disiplini bir araya getiren çalışma grubu Kaletakımı içinde, Koç Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden tarihçiler, sanat tarihçileri, sözlü tarih uzmanları, geomatik (eski adıyla jeodezi ve fotogrametri) mühendisleri, arkeologlar, restorasyon ve mimarlık tarihi alanında uzman mimarlar ve inşaat mühendisleri bulunmaktadır. 2005 yılında Koç Grubunun desteğiyle gerçek bir rölöve ve konservasyon projesine dönüşen projede 2015 yılı itibariyle uygulama safhasına gelinmiştir. Bu bildiride sunulan, bir araştırma projesinden bir türlü açılamayan uygulama ihalesine ve 2015 Temmuz’unda gelinen uygulama sürecine bu projenin hikayesidir.
Seddülbahir Kalesi
Çanakkale İli, Eceabat İlçesi, Seddülbahir köyünde bulunan Seddülbahir Kalesi, Gelibolu Yarımadası’nın en güney ucunda Eceabat İlçe Merkezine 33 km ve Gelibolu Yarımadasının güneye bakan uç noktası ve boğaza girişte Ertuğrul Koyu ya da Cape Helles adı verilen koyda yer almaktadır. Alan Gelibolu Milli Park Alanı içindedir, 2014 yılına kadar Orman Bakanlığı altında bulunan Gelibolu Milli Park alanı 2014 yılı sonunda Kültür Bakanlığı bünyesinde 100. Yıl için özel oluşturulan Gelibolu Milli Park Alan Yönetimine devredilmiştir. Seddülbahir Kalesinin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir. 20.06.2014 tarihinde Gelibolu Yarımadası Tarihi Alan Başkanlığı kurulmuştur, bunun sonucunda yarımadadaki diğer alanlarla beraber Seddülbahir Kalesi’nin tüm sorumluluğu Orman Bakanlığı’ndan Kültür Bakanlığı’na geçmiştir.
Seddülbahir Kalesi köşeleri kulelerle desteklenen dörtgen planlı bir yapıdır. Kalenin üzerinde bulunduğu parselin alanı 23.940 m2, kalenin yapı alanı 4.150 m2, kaleyi oluşturan yapıların arasında ve ortasındaki avlunun 15.500 m2 büyüklükte olduğu hesaplanmıştır. Seddülbahir Kalesi’nin beden ve kulelerini oluşturan duvarlar, genel olarak cidarlarda kesme ve kaba yonu taşla ve çekirdek kısmında moloz taş ve beyaz kireç harcı dolgu ile inşa edilmiştir. Tahrip olan ve yıllar boyunca müdahale görmeyen duvar kesitleri sayesinde yapı katmanları dışardan gözlenmektedir. Cidarlardaki büyük boyutlu taşlar, özellikle kubbe kasnak hizasındakiler, demir kenetlerle bağlanmıştır. Kalenin bacalar gibi bazı yapı ögelerinde Eceabat’ta ve yöredeki diğer merkezlerde üretilen tuğlalarla kullanılmıştır. Kalenin beden duvarları ve kuleleri dışında, ama parsel alanı içinde yer alan binalardan bonetler kesme ve kaba yonu taş duvar cephe örgüsüne sahiptir ve yapı üstlerinde kalın bir toprak dolgu tabakası vardır.
1898 tarihli IRCICA arşiv fotoğrafı
Seddül-bahr, yani denizin seddi anlamına gelen kale, bir 17. yy Osmanlı kalesidir. IV. Mehmet’in annesi, Hatice Turhan Sultan tarafından 1658 yılında inşaatına başlanmış, çeşitli kaynaklarda aktarılan ortak bilgiye göre Mimar Mustafa Ağa’nın ekibine yaptırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde Boğaz’ın en dar bölgesinde inşa ettirilen Kilitbahir ve Kale-i Sultaniye’nin (Çimenlik Kalesi) Boğaz savunması için yetersiz kaldığı düşünüldüğü için yeni kalelerin yapılması gündeme gelmiştir. Venediklilerle Girit adası üzerinde süregelen uzun savaşın yeniden başlaması sebebiyle, karşı kıyıdaki Kumkale ile birlikte Seddülbahir Kalesi, Venediklilerin Boğaz saldırılarının karşılandığı ilk savunma hattını oluşturmak amacı ile inşa ettirilmiştir. Bu iki kalenin inşası sırasında, Turhan Sultan, Kilitbahir ve Kale-i Sultaniye’nin de kapsamlı tamirini sağlamıştır. Turhan Sultan Osmanlı tarihinde askeri yapı baniliği yapan ilk valide sultandır. Turhan Sultan’ın vakfiyesi ve diğer arşiv dokümanlarından Seddülbahir Kalesi’nin kuruluş aşamasındaki bilgiler ile kaleye ait planlanan diğer binaların bilgisine ulaşmak mümkündür. Vakfiye günümüzde Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
01.10.1895 tarihli Chateau Vincennes arşiv belgesi
Fransa kralı Louis XV için çalışan ve Osmanlı İmparatorluğu’nu işgal olanaklarını araştırmak üzere görevlendirilen Plantier ve de Combes kardeşlerin, Fransız gemisi l’Aiguilon ile Boğaz’dan Şubat 1686 tarihinde geçerken tuttukları günceler ve Baron de Tott gibi askeri danışmanların belgelerinden, bir miktar taraflı olsalar bile, Seddülbahir kalesi hakkında daha gerçekçi kaynaklara ulaşılabilmektedir. Bu yabancı kaynakların yanı sıra Osmanlı arşivlerinde bulunan tamirat defterleri de dönem dönem yapılan tamiratlar hakkında bilgi verirken, yapının ve malzemenin şekillenişi ile yapının kullanımı hakkında önemli bilgiler vermektedir.
3 Kasım 1914’te Seddülbahir Kalesi’ne İngiliz donanmasından 6 kruvazörün açtığı bombardıman sırasında bir bombanın kale içindeki cephaneliğe isabeti sonucu meydana gelen infilakta 5’i subay, 81’i er; 86 şehit verilmiştir. Bu olayın anısına kale beden duvarına yapışık bir mezarlık ve kuzey ile doğu kuleleri arasına 1986’da İlk Şehitler Anıtı yaptırılmıştır. İlk şehitlerin anısına doğu kulesi beden duvarına yapışık temsili bir mezarlık da inşa edilmiştir.
25 Nisan 1915’te kara savaşları için ilk çıkartmalardan biri olan Seddülbahir çıkartması, V Beach olarak adlandırılan Ertuğrul Koyu’ndan yapılmıştır. Mevcut çıkarma araçlarının kapasitesi üstünde asker çıkarabilmek için SS River Clyde adlı nakliye gemisi kumsalda karaya oturtulmuş, yaklaşık iki bin mevcutlu bir İngiliz birliği önceden hazırlanmış dubalardan sahile çıkartılmıştır. Sabaha karşı 4 sularında başlayan İki saate yakın süren hazırlık ateşinde donanma, 4.650 top mermisi kullanmıştır. İngiliz 29. Tümeni’ne bağlı taburun askerlerini taşıyan filikalar ve River Clyde sahile yaklaşmış, bu arada karadan Ertuğrul tabyasından Yahya çavuş komutasında açılan ateşle kıyıya çıkmaya çalışan filikalar içindeki askerlerin çoğu kıyıya ulaşamadan ölmüş ve akıntıya kapılmıştır. Ertesi gün Ertuğrul Koyunu ele geçiren İngiliz Donanması, Seddülbahir Kalesini de ele geçirecek ve ilerleyen günlerde çıkartma yapan Fransız Tugaylarına teslim edecektir. Fransızlar Seddülbahir Kalesinde yaklaşık 8 ay kadar kalırlar, bu süre içinde aktif çatışmalar Alçıtepe ve gerisinde iç bölgelerde olduğu için Seddülbahir kalesinde Fransız tugaylarının alanı nispeten levazım ve istihbarat karargahı olarak kullandıkları söylenebilir.
1915 tarihli Imperial War Museum arşiv fotoğrafı
01.01.1916 tarihli Imperial War Museum arşiv fotoğrafı
Osmanlı dönemi öncesine gidilirse, Seddülbahir kalesinin bulunduğu alanda herhangi bir erken dönem arkeolojik buluntusuna rastlanmamıştır. Seddülbahir’e konumsal olarak yakınlığı açısından en çok dikkati çeken yerleşim yerlerinden biri, Fransız askerlerinin arkeolojik kazılar da yaptıkları “Karaağaçtepe / Elaeos”dir. Bilinen bir diğer adı da “Protesilaos’un mezarı” olan alan, Çanakkale Anıtının altında Morto Koyuna 1 km uzakta Kirte Deresinin yanında bulunmaktadır. Seddülbahir Kalesi’nin içinde ise kalenin farklı dönem katmanlarına ait yapı temelleri ve yol kalıntıları bulunmaktadır. 2005’te proje ekibi tarafından yapılan kazılarda bu kalıntıların bazı bölümleri açığa çıkarılmıştır. Kalenin özellikle şu an İlk Şehitler Anıtı altına denk gelen bölümünde yer alan giriş yapısının büyük bir kütle olduğu bilinmektedir. Üst avluda ayrıca kalenin içinde uzun süre boyunca kalan Fransız birliklerine ait ilk mezarlığın olduğu ve bu mezarlığın daha sonra Morto koyunda günümüzde yer alan Fransız Anıtı yanına taşındığı kayıtlarda bulunmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında uzun bir süre bakımsız kalan bölge 1930’ların ortasından itibaren yeniden canlanmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanımına verilen kale 1997’de birliklerin taşınmasına kadar Türk askerinin himayesinde bulunmuştur. 1930’larda Seddülbahir bölgesine Romanya’dan gelen Türkler yerleştirilmiştir. Seddülbahir Kalesi’nin savaş sırasında yıkılan bazı bölümlerinden yapıtaşları, bu dönemde gelen göçmenler tarafından barınma amaçlı kullanılmıştır. Taşların kenet demirleri ve ahşap hatıllar da yeniden kullanmak üzere alınmıştır, bu sürecin etkisi halen duvarlarda görülmektedir. Bu süreçle ilgili araştırma projesi kapsamında yapılan sözlü tarih projesinde nesilden nesile aktarılan bilgiler bulunmaktadır.
Araştırma projesi çalışmaları, 2000
Temmuz 1997’de Seddülbahir’den askeri kuvvetlerin çekilmesinden ve alanın tahliyesinden birkaç ay sonra, Koç Üniversitesi Tarih bölümü ve şimdiki adı İTÜ Geomatik Mühendisliği olan İTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği bölümünden akademisyenler ve lisans ve lisansüstü öğrencilerin oluşturduğu bir araştırma grubu, KaleTakımı olarak ilk önce Seddülbahir kalesinde daha sonra da aynı dönemde birlikte yaptırıldığı bilinen Kumkale’de beş yıllık bir araştırma, ölçme ve belgeleme çalışmasına başladı. Bu araştırma çalışması 1997den 2002 ye kadar sürdü.
Seddülbahir Kalesi için yapılmış olan yayın ya da üretilmiş herhangi bir çizim olmaması nedeniyle projenin amacı, alanda mevcut olan en son ölçme teknolojilerini kullanarak detaylı belgeleme yapmak, genel mimari çizimleri ve tüm alanın topografik haritasını üretmekti. GPS alıcıları ve total station aletlerinin kullanıldığı beş sezonluk arazi çalışmaları sonucunda Seddülbahir’in ilk topografik verileri ve mimari çizimler için gerekli olan veriler toplandı ve üretildi. Ayrıca veri organizasyonunu ve düzenlemesini kolaylaştırmak için bir CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) projesi geliştirildi. Kalenin bazı kesimlerinde ayrıca fotogrametrik kamera kullanılarak kale ve çevre yapılarının fotogrametrik olarak belenmesine başlandı. Tüm kale ayrıca fotoğraflanarak belgelendi. Arazi çalışması öncesinde ve sırasında yurtiçi ve yurtdışı arşiv taraması yapılarak alana, döneme ve yapılara ait tarihsel bilgiler günışığına çıkarıldı.
Seddülbahir’de 1998 yaz dönemi çalışması sonrasında; Hatice Turhan Sultan tarafından 17. yy. da eş zamanlı olarak Çanakkale’nin Asya tarafında Seddülbahir’in karşısında inşa edilen Kumkale kalesinin belgelemesi için yerinde jeodezik ve mimari ölçme çalışmasına başlandı. Her iki kale de eşzamanlı yapıldığı için bu çalışma, mimari şekillenme, malzeme kullanımı ve yapım süreci bilgilerini edinmek açısından önemliydi. 1999-2000 yıllarında Seddülbahir Kalesi ve Kumkale ile çevreleri ile ilgili yapılan bir diğer çalışma da sözlü tarih çalışmasıydı. Sözlü tarih çalışması içinde, yerel halkın yazılı kaynakların yanı sıra biriktirdiği öznel sözel bilginin derlenip arşiv kaynaklarında edinilen bilgiyle karşılaştırmasını sağlamak amacıyla yapılan bütün röportaj kayıtları arşivlendi ve röportajlar fotoğraflandı. 2001 yılında Kumkale mezarlığında temizlik yapılarak bir önceki sene ölçmeleri yapılamamış olan arazi topografyasının kalan kısmı ve ortaya çıkan mezar taşları ölçüldü. Bu sayede bütün mezar taşlarının kitabeleri epigrafik olarak çözümlendi. Sözlü tarih çalışması verileri kale yapıları hakkında yararlı bilgiler sağlamış, bunun yanı sıra mezar taşlarının epigrafik çözümlenmesinde de yardımcı olmuştur.
Bu araştırma projesi için Amerikan NEH (National Endowment for the Humanities), İsviçre Max van Berchem Vakfı, İngiltere the Alywin Cotton Vakfı, Türkiye Fiat-Koç Vakfı gibi birçok ulusal ve uluslararası kuruluştan fon sağlanmıştır. Seddülbahir’de yapılan çalışmalar UNESCO Dünya Mirası Konferansı ve CIPA da dahil olmak üzere birçok uluslararası konferans ve çalıştaylarda sunulmuştur.
Seddülbahir Kalesi ile ilgili 18 Mart 2005 tarihinde Orman Bakanlığı ve Koç Vakfı arasında yapılan protokole göre alanın rölöve, restitüsyon, restorasyon ve yeniden kullanım projelerinin hazırlanmasına Koç Vakfı sponsor olmuş, projelerin üretilmesi için araştırma projesini yapan Koç ve İTÜ bünyesinde oluşturulan Kale Takımı ekibini görevlendirmiştir, bu protokolle tanımlanan işler proje ekibi tarafından 2004-2009 yılları arasında sürdürülmüştür. Proje çalışmaları için, Seddülbahir’de Mart-Eylül 2005 ayları arasında bir arazi çalışması yürütülmüştür. Arazide ve İstanbul Teknik Üniversitesi Jeodezi Bölümünde bulunan proje ofisinde yürütülen çalışmalar 1997-2002 yıllarında yapılan akademik araştırmalar üzerine inşa edilmiştir.
Alanda 3 tarihçi, 5 mimar, 6 arkeolog, 7 geomatik (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi, 1 inşaat mühendisi ve 8 işçiden oluşan 30 kişilik bir ekip görev yapmıştır. Mimari ekip tarafından yapılan çalışmalar, tüm mekanların plan-kesit-görünüş-detay olmak üzere çizimleri; bazı mekanlarda genel bazı mekanlarda detaylı olmak üzere el ölçümleri; detaylı fotoğraflama ve belgeleme; bütün mekanlara ilişkin mimari tanımlar; malzeme ve dönemleme tespitleri; malzeme örneklerinin toplanması ve envanterinin çıkarılması; çevredeki diğer örneklerin incelenmesi olarak sayılabilir.
Proje alan çalışmaları, 2005
Jeodezi ekibi tarafından bütün alanda, mekan dışlarında ve içlerinde Leica TCR407 Total Station (TS) ile mimari ve arkeolojik detay ve halihazır ölçmeleri yapılmıştır. Ayrıca alanın büyük bir kısmında ve bazı mekan içlerinde Leica HDS 3000 Laser Scanner (LS) ile 0.5 cm detayında bütünsel ölçmeler yapılmıştır. Laser Scanner çalışması bu kapsamda 2005 yılı itibariyle Türkiye’de ilk olarak uygulanmıştır.
Bütün çalışma boyunca mekan detayları ve arazi dahil kaydedilen veri (data) yaklaşık 20.000 TS noktası ve 350 milyon noktadan oluşan 8 GB hacminde LS noktasından oluşan nokta bulutu’dur. Ölçme süresince 1500 sayfa eskiz yapılmış, bunlar el ölçmeleri ve aletli ölçmeler sırasında altlık olarak kullanılmıştır. 1999-2000 yılları arasında araştırma projesi kapsamında yapılan el ölçmeleri kontrol edilmiş ve dokümantasyona eklenmiştir. Bütün alanda çalışma süresince yaklaşık 11.000 kare fotoğraf çekilmiş, bu fotoğraflar tarih ve sıra numarası verilerek arşivlenmiştir. Bu kapsamda 2000 yılından itibaren arşivde bulunan çizimlerin yeni çizimlerle ortak bir veri tabanında olabilmesi sağlanmış, revizyon gerektiren çizimler elden geçirilmiş, 1998 ve 2000 yıllarına ait eskiz ve çizimler incelenmiş, 1999 yılına ait el çizimleri dijital ortama aktarılmıştır. Rölöve çizimleri ile restitüsyon projesi arşivde 1997 yılından itibaren istiflenen bütün veriler kullanılarak hazırlanmıştır. İlk protokole göre tanımlanan restorasyon projesi, kurul kararı sonucu konservasyona dönüştürülmüş, konservasyon projesi olarak tamamlanmıştır.
Proje hazırlık çalışmaları, 2006
Konservasyon projesi kapsamında yapıdan alınan malzeme örnekleri düzgün biçimde kodlanmış ve istiflenmiş, envanteri düzenlenip dosya haline getirilmiş, çekilen fotoğraflar etiketlenmiş ve arşive eklenmiştir. Malzeme örnekleri İTÜ Restorasyon kürsüsünden Prof. Dr. Ahmet Ersen tarafından çalışılmıştır. ICCROM’dan konservasyon uzmanı Marisa Tabasso davet edilmiş, alanda malzeme ve bozulmalara yönelik yapı üzerindeki gözlemlerini proje ekibiyle birlikte çeşitli toplantılarda paylaşmış ve önerilerini rapor olarak vermiştir. Yapılara ait taşıyıcı sistem raporu ve restorasyon ve sağlamlaştırma önerileri İTÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Statiği Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Feridun Çılı ve ekibi tarafından hazırlanmıştır.
Seddülbahir kalesi Arkeoloji ekibi, Çanakkale Müzesi’nden bir temsilci ile birlikte 2005 yılı alan çalışması süresince çalışmış, öncelikli olarak temizlikler yapılarak alanın güvenliği sağlanmış, proje sürecinde alanda vardiyalı 3 bekçi devamlı görev yapmıştır. Arkeolojik çalışmalar çerçevesinde, kalenin genelinde yüzey araştırması, 19. yüzyıldan kalan askeri kışlanın temelinin plan ve derinliğinin belirlenmesi, kuzey kule ve kuzeybatı kulelerinin zemin ve temellerinin plan ve derinliğinin belirlenmesi, kalenin üst avlusunda 19. yüzyıl öncesi yapılar ya da Osmanlı öncesi katmanların olup olmadığının belirlenmesine yönelik kazı ve araştırmalar yapılmıştır.
Proje sürecinde araştırma projesinde hazırlanan yüksek lisans ve doktora projeleri devam etmiş, çeşitli akademik organizasyonlarda makaleler yayınlanmış ve Seddülbahir Kalesi ile Turhan Sultanın mimari baniliği ile ilgili kitaplar basılmıştır. Bu yayınlar ile ilgili kaynakça yazının sonunda verilmiştir.
Proje Arkeoloji Çalışmaları, 2005
Seddülbahir Kalesi için öngörülen hedef, alanın herhangi bir yeniden işlevlendirme önerisi öncesinde ve sürecinde yapıların özgün durumlarının tarihi değer taşıyan tahribatlarla birlikte sağlamlaştırılarak korunmasıdır. Bu bağlamda ilk olarak yapısal tehlike gösteren bölümler sağlamlaştırılacak, yapı yüzeylerinin dış etkenlere, örneğin suya, karşı korunması sağlanacak, bazı bölümler kısmen bütünlenecektir. Bu sebeple restorasyon projesinin iki aşamadan oluşması önerilmiştir.
İlk aşama olan konservasyon aşamasında kalenin bütün bölümlerindeki yapısal ve mimari elemanların tehlikeli durumda ve acil onarım gerektiren kısımları onarılacak ve kale yapıları bütünsel olarak korunacaktır. Halihazırda tehlike arz eden bölümler öncelikli olarak koruma altına / askıya alınacak ve gerekli bölümlerin restorasyon detayları üretilecektir. Bu süreç içinde yapılacak kazılar ve araştırmalar sonucunda edinilen bilgiler ve yapı izleri ışığında koruma projesi yeniden şekillenecektir. Birinci aşama konservasyon uygulaması Kuzey Kule pilot restorasyon uygulaması ile başlayacak, pilot uygulama çalışması sonuçlarına göre malzeme özellikleri-kaynakları, uygulama detayları kesinlik kazanacaktır. İkinci aşama olan yeniden işlevlendirme ve restorasyon aşamasında, üst ölçekli planların (714 sayılı ilke kararına göre 1/500 ölçekli Çevre Düzeni Planı) tanımlayacağı doğrultuda alanın ziyarete açılabilmesi için öngörülen arkeolojik müze-park kavramı çerçevesinde alanın yeniden işlevlendirme projesi oluşturulacaktır. Bu aşamada konservasyon sürecinde korunan ve sağlamlaştırılan bölümler, arkeolojik veriler ışığında, ziyaretçi konfor ve ihtiyaçları gözetilerek sergi alanları olarak yeniden projelendirilecektir. Restorasyon kararları içinde, restitüsyona dayalı rekonstrüksiyon kararları ikinci aşama olarak kazı sonrasında ele alınacaktır.
2005-2006 yıllarında hazırlanan rölöve, restitüsyon ve konservasyon projesi Ağustos 2006’da Çanakkale Kuruluna teslim edilmiş, proje kurulda 2006 Ekim ayında görüşülmeye başlanmıştır. Projenin 2004 yılında imzalanan ilk protokolünde kale içinde bir deniz muharebeleri tanıtım merkezi olması öngörülmüş ve bu doğrultuda bir yeniden işlevlendirme projesi hazırlanmasına karar verilmişti. Ekim sonu, Ankara’da Kültür Bakanlığı’nda Orman Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Vakıflar temsilcilerinin de bulunduğu bir toplantıda kalenin içinde müze ve tanıtım merkezi ön çalışmasının anlatıldığı, bir leke çalışması olarak hazırlanan işlevlendirme projesi sunumu yapıldı. Bu toplantının ardından 11 Kasım 2006 da Çanakkale’de dönemin Başbakan ve 7 ilgili bakanın katılımında bu sunum tekrarlandı.
Her iki toplantıda da beğeni toplayan bu yeniden işlevlendirme leke çalışması kentsel sit ve tek yapı ölçeğinde birinci derece tarihi eser olarak tescilli olan yapı olması sebebiyle mümkündü. Fakat bu toplantıların hemen sonrasında Çanakkale Kurulunun talebiyle alanda, parsel ölçeğinde 1. derece arkeolojik sit kararı kesinleşti. Bu tescili takiben arkeolojik sit alanlarında yapılaşma yasağından dolayı yeniden kullanım projesi askıya alındı.
Çanakkale Koruma Kurulu’nun 27.10.2007 tarihinde aldığı 3248 sayılı karar uyarınca rölöve, restitüsyon ve konservasyon projeleri onaylanmış, 11 Eylül 2008 tarihinde bütün bürokratik işlemler tamamlanarak kurul süreci sona ermiştir. Yeni kullanım projesi ve peyzaj projesi bu kapsamın dışındadır ve Alan Başkanlığı tarafından belirlenecek çerçevede yeni bir proje tanımında yapılacaktır.
24 Kasım 2009 tarihinde alınan 4647 sayılı karar uyarınca Seddülbahir Kalesi projesi revizyonları ve raporları Çanakkale Koruma Kurulu tarafından kabul edilmiş, koruma grubu 1. grup olarak belirlenmiş, tescil sınırı genişletilmiştir. Bu karar sonucunda, yapılacak konservasyon uygulamasınının mesleki kontrol yetkisi proje ekibine verilmiştir. 2009 yılında tamamlanan kurul süreci sonucu projeler rafa kaldırıldı ve Milli Park Genel Müdürlüğünün konuda ödenek bulması ve uygulama kararı vermesi beklenmeye başladı. Bu süreçte Milli Park Genel Müdürlüğü oldukça yüksek bir bütçeyle Çanakkale Destanı Simülasyon Merkezinin inşasına devam etmekteydi.
2013 yılında Gelibolu Savaşlarının 100. Yılı nedeniyle yarımada genelinde Orman Bakanlığı yatırımları başlamış, Koç Üniversitesi’ne projeyle ilgili Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden ulaşılarak ihale için müelliflik ve telif hakları bilabedel istenmiştir. Akademik bir araştırma projesinin devamı niteliğinde olan ve kurumlar arası protokollerle yürütülen projenin tüm haklarının, proje ekibi olan Kaletakımı içerisinde yer alan akademisyenler ve diğer proje müellifleri ile Koç Üniversitesi ve İTÜ tasarrufunda olması sebebiyle telif haklarından vazgeçilmemiş, bunun üzerine açılması için hazırlıklar yapılan uygulama ihalesi iki gün kala iptal edilmiştir. 2013 yılından 2015 yılına kadar projenin uygulanması ile ilgili herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.
20.06.2014 tarihinde Gelibolu Yarımadası Tarihi Alan Başkanlığı kurulmuştur, bunun sonucunda yarımadadaki diğer alanlarla beraber Seddülbahir Kalesi’nin tüm sorumluluğu Orman Bakanlığı’ndan Kültür Bakanlığı’na geçmiştir. Yukarda anlatılan sürecin seyri 2015 yılı Temmuz başında alandan gelen haberlerle değişmiş, proje müelliflerinin haberi olmadan Seddülbahir Kalesi içinde temizlik çalışmaları başlamıştır. Gelibolu Yarımadası Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Haziran başında açılan ihale sonucu Abma Turizm Ltd. şirketi tarafından alınan uygulama işinin başladığı haberi, proje müelliflerine Temmuz ortası tesadüfen intikal etmiştir. Eylül başında proje müelliflerinin Alan Başkanlığı’na ulaşmasından sonra, alanın ortasında terkedilmiş ve bakımsız halde bulunan askeri binaların temizlendiği ve şantiye düzeni oluşturularak işe başlandığı, Alan Başkanlığı’nın davetiyle alanda yapılan toplantı sonucu gözlemlenmiştir. Proje ekibinin uygulama sürecine katkısı konusu hala belirsizdir, bu konuda Alan Başkanlığı ile görüşmeler devam etmektedir. Tüm projelerin, araştırma ve çalışmaların müelliflik hakları, kurumlar ve üniversiteler arası protokollerle tanımlanmıştır ve proje ekibi tarafından korunmaktadır.
2005-2011 yıları arasında Güney Kule’de gözlemlenen değişim
1997 yılından itibaren araştırma projesini, 2005 yılından itibaren de rölöve, restitüsyon ve konservasyon projelerini yürüten proje ekibi, kurul onayının alındığı 2009 yılından 2014 yılı Kasım ayına kadar Orman Bakanlığı Milli Parklar Müdürlüğüyle, daha sonra da Gelibolu Yarımadası Tarihi Alan Başkanlığı ile yapılan görüşmelerde proje ve olası uygulamalar hakkında işbirliğine hazır olduğunu defalarca dile getirdi. Haziran 2015’te ihalesi açılan ve Haziran sonu itibariyle Alan Başkanlığı tarafından proje müelliflerine haber verilmeden başlanan Seddülbahir Kalesi uygulaması fiilen devam etmektedir, açılan ihale tanımlanan işin süresini 510 gün, bedelini ise yaklaşık 21 milyon TL olarak belirlemiştir.
20 yıla yakın zamandır süren araştırma projesi sonucu geniş bir arşivde toplanan bilgilerin uygun bir konservasyon ve yeniden kullanım projesiyle hayata geçirilmesi proje ekibi olarak en büyük hedefimizdir. Stratejik bir noktada bulunan Seddülbahir Kalesi ve Kumkale, Çanakkale Savaşlarına katılan, bu cephelerde çarpışan ve bu topraklarda şehitlikleri olan tüm ülkelerce önemli, anılması ve gelecek nesillere birer barış odağı olarak intikal etmesi gerekli anıtlardır. Kalenin Bab-ı Kebir alanında ilk şehitler anıtının altında ve üst avlusunda bulunduğu arşiv kaynaklarında bilinen Fransız mezarlığında yapılacak arkeolojik kazılar uluslararası olarak önemlidir ve alanın tarihi sürecini tekrar tarifleyecektir. Uygulama projesi, ilk olarak konservasyonun sağlanması, restorasyon kararlarının uygulanması ve eşzamanlı yapılması gereken yeniden kullanım proje ve uygulamasının yapılması açısından iyi yönetilmesi gerekli bir süreçtir. Proje ekibi olarak temennimiz bu süreçte Seddülbahir Kalesi’nin daha fazla yıpranmamasıdır. Seddülbahir Kalesi’nin uluslararası konservasyon kriterleri çerçevesinde korunarak, bir sonraki 100 yıla daha iyi bir şekilde aktarılması hepimizin ortak dileğidir.
* Bu makale 3 Ekim 2015 tarihinde Eskişehir’de yapılan TMMOB Mimarlar Odası 3.Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nda bildiri olarak sunulmuştur. Proje künyesini buradan inceleyebilirsiniz.
Proje Ekibi Kaletakımı adına makaleyi hazırlayan,