Taksim Yayalaştırma Projesi Hakkında…

1930'lu yılların sonu ile 1940'lı yılların başında oluşturulan Taksim Meydanı, ilk düzenlenmesinden bu yana bir meydan olmayıp, genellikle trafik alanı olarak kullanılmaktadır.


Taksim Meydanı 1940’lar
Fotoğraf: Henri Prost Arşivi, Cité de l’architecture et du patrimoine, Archives d’architecture du XXe siècle (Cana Bilsel, İpek Yada Akpınar katkılarıyla)

1940’lı yılların başına ait bir fotoğrafta da gördüğümüz gibi meydanı bir yol ağı çevrelemekte, tam ortasından da bir başka yol geçmektedir. Daha sonraki tarihlerde İstanbul’un gerek nüfusunun artması, gerekse taşıt araçlarının çoğalması nedeniyle bu alan taşıt trafiğinin yoğunlaştığı, yayaların ezilme korkusu ile sağa sola koşuştuğu büyükçe bir yola dönmüş durumdadır. Metro ve füniküler çıkışları ile daha da yoğunlaşan yaya sirkülasyonu Taksim Meydanı’ndaki kaosu giderek artırmaktadır.

Bu şehirde yaşayan hemen herkes gerçekten yaya dolaşımına ayrılmış bir meydanımızın olmadığından şikayet eder. O halde hepimiz Taksim’de yapılacak bu yayalaştırma işlemine destek vermeliyiz. Trafik yolları yerin altına alınmalı ve yer üstü tamamen yayalara ayrılmalıdır. Burada çeşitli noktalarda oturma yerleri, yazın hizmet verecek açık kafeler yapılabilir. Bu alanı yanlızca trafik gürültüsünden arındırmak bile, İstanbul için bir kazanç olacaktır.

Ancak, öncelikle uygulanacak projenin tamamını görmek isterim. Canlandırma projeleri yeterli bir fikir oluşturmaktan çok uzak, mimari projeleri görmek gerek. Bu düzenlemenin kent trafiğine büyük bir etkisi olacağını sanmıyorum. Lokal bir düzenlemeden öteye gitmeyecektir. Zaten burada önemli olanın yaya sirkülasyonunu rahatlatmak olduğunu düşünüyorum.

Son günlerde bu konuda dile getirilen korkuları ise anlamakta zorluk çekmekteyim. Her yeni düşünceye, her yeni fikre karşı oluşan bu olumsuz havanın nedenini kavramam zor.

Modern Cumhuriyetin İstanbul’u oluşuyor, hızlı bir değişim sürecine girdik, bu büyükteki bir şehirde yapılması gereken bu ve benzeri değişimler bizi ürkütmemeli. Tuzla’da, Pendik’te, Avcılar’da hızlı bir değişim yaşanıyor. Merkezde de bu değişim olacak, bundan kaçmanın, karşı çıkmanın bir anlamı yok. Herşeye karşı çıkarken, gerçekten bakmamız ve sesimize yükseltmemiz gereken noktaları unutuyoruz.

Yeni Taksim düzenlemesini yapılsın, yapılmasın tartışmalarına kurban etmeyelim. Bize düşen görev yapılacak düzenlemelerin doğru yapılması için fikir üretmek ve yanlışları göstermektir. Gündeme gelen her konuya karşı çıkmanın sonu yok. Bu yöntem bizi dinlenmez, fikir ve düşüncelerine değer verilmez yapıyor, toplumun büyük bir kısmı biz mimarları marjinal bir azınlık olarak algılıyor.

Etiketler

2 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Sinan Bey’in son paragrafında söylediklerine tamamen katılıyorum. Ondan hemen önce söylediklerine de makul birinin itiraz etmesi garip olur doğrusu. İstanbul bütünüyle değişiyor kaçınılmaz olarak merkez de bu değişimden payını alacak, almalı da zaten, bu hali ile Taksim tasarlanmamış bir yer.

    Ancak daha önceki satırlarında söyledikleri, özellikle trafiğin yer altına alınmasıyla ilgili söylediklerini anlamak mümkün değil.

    “Yayalaştırma” anahtar kelime sanıyorum ve bundan araçları ortadan kaldırmayı anlıyoruz. O zaman Saraçhane’ye bakalım, kavşakta ve civarda müthiş Bizans ve Osmanlı eserleri olduğu halde Saraçhane hangimiz için çekidi bir yer? Yayalaştırılmış bir yer mi? Yayalaştırma yerine yaya dostu demeliyiz belki de. Yayaların engelsiz ve de kuralları tanımlanmış, yeterli genişlikte alanlarda harekete edebilmelerinin sağlanması değil mi amaç? Kim egsoz gazları ile dolu bir yer altı geçitinde otobüse binmek ister?

    Dağıttım ve uzattım ama Taksim’in tasarlanması gerek yayalaştırılması değil.

  • erinc-tepetas says:

    Kadıköy Belediye Başkan adayı iken Sinan bey Bağdat Caddesi için de benzer bir yayalaştırma projesi önermişti. Kendisinin yer altı trafiğe, yer üstü de trafiğe ulaşmak için, cehennemvari bir kuyuya girmek zorunda olan veya az önce çıktığı gürültülü ve egzozlu tünelden kurtulduğuna mı sevinsin yoksa vardığı ölçeksiz yaya bölgesinde yolunu mu şaşırsın bilemyen yayalara ayrılmış, trafiğin iki öğesi ayrıştırılmış bu öneriyi tekrarlaması beni şaşırtmasa da derinden üzdü. Ancak çağrısına katılmamak mümkün değil.

Bir yanıt yazın