X kuşağı genellikle kendinden önceki kuşağın koyduğu kuralları benimseyip yol almaya çalışırken; Y kuşağı, esnek ve mobil iş gücünü yaratarak kendi iş yapış şekillerini oluşturmaya başladı.
Bir süredir Arkitera.com’da “Buralarda yenisiniz galiba?” etiketiyle, kendi mimarlık ofislerini açmış olan genç mimar meslektaşlarımla yapılan söyleşilere yer veriliyor. Keyifle takip ettiğim bu söyleşileri okuduktan sonra, günümüz iş hayatında büyük bir yüzdeye sahip olan Y kuşağının özelliklerini, meslektaşlarımın söylemlerinden yola çıkarak, kendi gözlemlerim ve tecrübelerim ışığında analiz ederek paylaşmak istedim.
Önce kimlere Y kuşağı deniyor? Neden bu harfle anılıyorlar? Bir bakalım isterseniz. 1980-1999 yılları arasında doğanlar Y kuşağı olarak kabul ediliyorlar. İngilizce’de “Niçin” anlamına gelen “Why” kelimesinin okunuşu “Y” harfinin alfabedeki söylenişi ile sesteştir. En belirgin özelliğinin, devamlı sorgulayan bir kuşak olması da bu sebeptendir.
Gelin şimdi de Arkitera.com’da yer alan “Buralarda yenisiniz galiba?” söyleşilerinden yola çıkarak, sevgili Y Kuşağı mimar meslektaşlarımın ortak özelliklerine bir bakalım.
Y kuşağının özelliklerinden biri olan girişimcilik söyleşideki Y kuşağı mimarların da en belirgin ortak paydası denebilir. Belli bir süre -ki bu ortalama 3 ila 5 yıl arasında değişiyor- çeşitli yerlerde çalışarak deneyim kazandıktan sonra kendi mimarlık ofislerini açmaları bunun en önemli kanıtı. Girişimcilik özelliklerinin ardındaki nedenler farklı da olsa; Y kuşağının, başarısını kısa sürede kanıtlamak isteyen bir kuşak olması bir diğer ortak özellikleri arasında sayılabilir. Bu açıdan biraz sabırsız olarak nitelendirilen bir kuşak olsalar da, başarının tanımını kendilerinden önceki kuşaklardan daha faklı tanımlıyor olmaları haklarındaki bu tezi çürütüyor. Mezuniyetten emekliliğe kadar geçen sürede tek bir kurumda çalışmak veya uzun süre bir kurumda istemediği şartlarda çalışmayı sırf mevki sahibi olabilmek adına başarı kabul eden diğer kuşaklardan farklı olarak eğitimlerine ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayan kurumlarla çalışmayı tercih eden bir kuşak Y kuşağı. Bunu bulamadıkları durumlarda ise devreye yine o girişimci ruhları giriyor. Girişimcilik örneği göstermek bu kuşağın başarı tanımının içerisinde yer alıyor.
Girişimcilik özellikleri ile ilişkili olduğu düşünülen bir başka özellik de hata yapmaktan korkmamaları. Mükemmeliyetçi yaklaşım sanıldığının aksine kişiyi hata yaparım korkusu ile atalette tutan, girişimciliğini engelleyen bir yaklaşımdır. Kendilerinden önceki kuşakların mükemmeliyetçiliği bu kuşakta olmadığı için hata bile yapsalar tekrar tekrar denemekten kolay kolay vazgeçmiyorlar.
Sürekli yeni yollar denemek Y kuşağının aslında çözüm odaklı yaklaşımının bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında sürece odaklandıklarını da görebiliyoruz. Bu özellikleri pratikte, yarışma projelerine girmeleri ile öne çıkıyor. Yarışmadan elde edecekleri dereceden çok yarışma sürecinde denemek istedikleri mimarlık pratiğini ortaya koyacakları fırsatlara, süreç içinde elde edecekleri gerek sosyal gerekse de teknik bilgi kazanımlarına odaklanıyorlar. Sürece odaklanmak yapılan işten keyif alınmasına da fayda sağlıyor. Söyleşilerden birinde yer alan “Hakikaten küçük ölçekli bir yarışmaydı ama çok keyifli bir şekilde ilerledi” ifadesi de bunun bir kanıtı.
Süreç odaklı olmak bir anlamda sürecin sahibi olmayı istemekle de ilişkilidir. Sürekli olarak ne yapmaları gerektiğinin söylenmesindense neden yapılması gerektiğiyle daha çok ilgilenen Y kuşağı, bu konudaki çözümü yine kendisi yaratıyor. Sonuçta bu yaklaşım, kendi mimarlık ofislerini açma yolunda onlara itici bir güç oluyor.
Daha çok bireysel olduğu düşünülen Y kuşağı, aslında bir yandan da sosyalleşmeyi ve paylaşmayı seviyor. Bu sebeple birçok genç mimar meslektaşım kolektif çalışmayı tercih ediyor. Yarışmalara genellikle iki veya daha fazla sayıdaki farklı mimarlık büroları ile girmeyi tercih etmelerinin de, bir proje için farklı uzmanlık gerektiren alanlardaki meslektaşlarıyla çalışmayı istemeleri de bunun bir kanıtı olarak çıkıyor karşımıza. Kolektif çalışma ortamı ile gerek sosyal çevre kazanımı gerekse de bilgi paylaşımı açısından avantajlar elde etmelerinin yanında, özellikle de ilk yıllarda önemli olan sürdürülebilirliği de sağlamış oluyorlar.
Kendilerine “dünkü çocuk” diyen Baby Boomers* kuşağının, onlardan beklemeyecekleri kadar da olan bitenle ilgili bir kuşak Y kuşağı. Bu genç girişimci mimarlara baktığımızda sadece tasarım süreciyle değil aynı zamanda bir ofis idaresi için gerekli olan finans, pazarlama, yöneticilik, satış hatta gerektiğinde insan kaynağı gibi tüm süreçlerle de ilgilenmeleri gerektiğinin farkında olduklarını görebiliyoruz.
İş ve özel hayat dengesine sıkı sıkıya bağlılar. Kendilerinden önceki X* kuşağının “Yaşamak için çalışmak” sloganı bu kuşakta yerini “iş ve yaşam dengesi”ne bırakıyor. Zamanını kendi organize ettiği için serbest çalışmayı tercih eden ya da yaşadığı tüm zorluklara rağmen kendi ofisine sahip olmayı bir özgürlük alanı olarak değerlendiren meslektaşlarım aslında açıkça “çalışmayı seviyoruz ama hayat işten ibaret değil” mesajını veriyorlar.
Y kuşağının yukarıda sayılan özellikleri kendi işlerini kurmak için yeterli gibi görünse de, “sürekli iş geliştirebilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için yeterli mi?” diye sorabilirsiniz. Deloitte 2015 yılı Y kuşağı araştırması sonuçlarında yer alan bir bilgiyi burada paylaşmak istiyorum. Araştırmaya göre; yükseköğrenimde kazanılan beceriler kurumların amaçlarına ulaşmak için ihtiyaç duydukları becerilerin sadece üçte birini karşılıyor. Geri kalan becerilerse iş yerinde öğreniliyor. Bu beceriler, organizasyon hedeflerini ve uzun vadeli kariyer hedeflerini gerçekleştirmeyi içeriyor. Bu becerilerin kazanılması da uzun yıllar sonucunda kazanılan deneyimlerle mümkün olabiliyor. Bu açıdan bakınca, Y kuşağının; vizyon oluşturabilmek ve gelecek hedefleri ile ilgili planlamalar yapabilmek, iş geliştirmek ve sürdürülebilirliklerini sağlayabilmek adına kendilerinden daha deneyimli olanlardan mentorluk alması artık birçok sektörde ve alanda tercih edilen bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Deneme yanılma metodu ile öğrenme günümüz koşullarında birçok kurumda ve alanda yerini mentorluk ile öğrenme metoduna bırakıyor. Deneyimli olanın daha az deneyimli olana yaptığı rehberlik yani mentorluk uygulamalarının mimarlık alanında hizmet veren genç girişimciler arasında da yaygınlaşmaya başladığını söyleyebilirim. Bu konudaki ihtiyacı ortaya koyan söylemlere yer verildiğini söyleşilerden de açıkça okumak mümkün.
Genel çerçeveden bakacak olursak, X kuşağı genellikle kendinden önceki kuşağın (Baby Boomers) koyduğu kuralları benimseyip yol almaya çalışırken; Y kuşağı, gerek fiziksel gerekse de sanal anlamda oluşturduğu dinamik takımlarla esnek ve mobil iş gücünü yaratarak kendi iş yapış şekillerini oluşturmaya başladı. Bu oluşum, Y kuşağı sayesinde, mimarlık mesleğinin pratiklerinde de görülmeye başladı diyebiliriz. Temennim bu oluşumun sürdürülebilir olması ve mimarlık mesleğine katacağı pozitif değerleri arttırmasıdır.
Yararlanılan Kaynaklar:
* Baby Boomers Kuşağı: (1946-1964) İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki “nüfus patlaması” yıllarında doğan bu 1 milyar bebeğe “Baby Boomers” deniyor.
X Kuşağı (1965-1979)
Y Kuşağı (1980-1999)