Yıkmayın Anafartalar Çarşısı’nı, Ulus İşhanı’nı, Ankara Hali’ni…

Ulus’u 1932 Hermann Jansen Planı’ndan beri “Protokol Alanı” olarak ilan ederek “KORUMA” altına alan belediye, şimdi acaba ne yapsak da ondan kurtulsak diye plan ve projeler üretmeye başladı. Koruma altına alındığı günden bu yana Koruma Amaçlı çalışmalar yapılamadığı, ya da yetersiz yapıldığı için korunamayan, giderek yok olan kültür varlıklarımız, tarihsel değerlerimiz zaman içinde parça parça yok olmuştu.

1980’lerin başında; Tarihi Kent Dokusu’nun 150 hektarlık bir kesimi Gayr-i Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun aldığı bir kararla “Kentsel, Tarihsel, Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı” ilan edilmişti.

20 yıl olmuş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken açtığımız iki yarışma sonucunda (1986-87’ler) “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı” hazırlanmış, “Kaleiçi Koruma Planı” ise yıllar geçmesine rağmen tamamlanamamıştı.

Yaklaşık 10 yıllık bir çaba sonucu Ulus’un 100 hektarlık bir kısmı koruma ve sağlıklaştırma amaçlı bir plana kavuşmuştu Jansen’den yaklaşık 50 yıl sonra!

Hazırlanan “Kamu Proje Paketleri”nde sadece biri “Hacıbayram Meydan Düzenlemesi” doğru dürüst uygulanabilmişti. Ancak, Hacıbayram ve Hükümet Meydanı’nın, giderek Ulus’un büyük bir kesiminin yaya bölgesi haline getirilmesi için Benderesi Dolmuş Durakları alanı kamulaştırılmış, projeleri hazırlanmış, uygulamaya geçilmek üzere beklemekteydi. Böylece Ulus, Hükümet Meydanı yaya bölgesi haline gelecekti. Ancak, dolmuşçular bastırdı ve Hacıbayram çevresi gene dolmuş durakları ile doldu. Hükümet meydanı da otopark olarak zaten kullanılıyordu.

1990’ların başında belirli düzeye gelen bu çalışmalar, yerel yönetimin el değiştirmesi ile başka bir yöne doğru yönlendirildi. Koruma amaçlı uygulama yapılmadı, Kaleiçi kendi kaderine terk edildi..Ulus Koruma-Islah İmar Planı uygulanmadan bir kenarda bekletildi..

Bu tarihler “Ulus’u Koruma”, “Ulus’u Sağlıklaştırma”dan, “Ulus’u YIKIP Yenileme” ye yönelik bir sürecin başlangıcını işaret eder. Bu aslında her şeyi arsa ve rant olarak gören bir çabanın da sonucudur belki de.

“Ulus Tarihi Kent Merkezi Projesi” Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde onaylanarak kabul edildi. Alınan kararla “Ulus Atatürk Heykeli etrafındaki 100. Yıl Çarşısı, Ulus Şehir Çarşısı, gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Anafartalar Çarşısı yıkılarak Atatürk Anıtı ile bütünleşecek kent meydanı oluşturulması planlandı. Belediye Meclisinde alınan diğer bir karar ile de, Anafartalar Caddesi üzerindeki Büyükşehir Belediyesi Binası (Taş Bina), Ulus Hali ve Modern Çarşı ele alınarak bu bölgenin de yıkılarak büyük bir otopark ile “Alışveriş Merkezi” oluşturulması kararı alındı.
(16.12.2004 Tarihli Belediye Meclis Kararı)

Yıkılacağı ifade edilen ve yerine büyük bir İş Merkezi yapılacağı söylenen Ulus Hal Binasının olduğu yerde, 1929 yılında çıkan yangınla yok olan Osmanlı dönemine ait ahşap malzemeden inşa edilmiş “Taht’el Kal’a (Kaledibi) Çarşısı” bulunmaktaydı. Gene aynı alanda Ankara Kalesi’ne giden bir Roma Dönemi Yolu’nun da varlığı bilinmektedir. Bu kesimde yanan yapılar arasında Tahtakale Hamamı, Tahtakale Hanı, Haseki Camisi, eski Belediye Binası ve Sebze Hali vardı.

Bu Tarihi Ticari Bölge’nin gelişim öyküsünü ve korunmasına yönelik çabaları Kültür Bakanlığı yayını olan kitabımdan okuyabilirsiniz.

Sulu Han ve Çevresi 1929 Tarihli Ankara Kadastral Haritasında
(Bkz.Mehmet Tunçer – 2001: “Ankara (Angora) Geleneksel Kent Merkezi Tarihsel Gelişimi (15. – 20. Yy) Kültür Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri Dizisi)

Yıkılacağı söylenen bu yapılar, aslında Ankara Kenti’nin BAŞKENT olma imgesi ile özdeşleşen, Ankara Halkının hafızasında yer etmiş, Ankara’da yaşayanların –hepimizin- gündelik yaşamlarında halen kullandıkları mekânlardan oluşmakta ve oldukça önemli sayıda esnaf bu çarşılarda Ankaralılar’a hizmet etmekte ve ekonomiye katkı sağlamaktadır.

Özellikle demiryolu’nun Ankara’ya geldiği 1892 tarihinin Ulus için önemi düşünülürse, kentin kabaca bir asırlık hafızasının silinmesi gibi bir çabayla karşı karşıya kalınmıştır.
(Mimarlar Odası)

Yıkılması düşünülen mekanlardan biri de “Ulus Anafartalar Çarşısı”. 1967 yılında yarışma ile inşa edilmiş… Mimarları dönemin iyi mimarlarından Ferzan Baydar, Affan Kırımlı, Tayfur Şahbaz’mış.

Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli süpermarketini (Gima) barındıran, o dönemin modernizm akımlarından olan “Mies” vari bir modern yapı. 1960’ların sonlarında giyim-kuşam, hediyelik eşya, hatta halı, buzdolabı vb ev eşyaları almak için hepimizin kullandığı mekan. Çocukluğumun anıları arasında yürüyen merdivenlerde, kardeşlerim takılmasın diye dikkatle bindiğimiz bir lunapark oyuncağı sanki. Rengarenk, cıvıl cıvıl bir harikalar diyarı. Geniş koridorlar, parlak vitrinle. Parlak dış mekanı ile unutulmaz anıları var ben de de..

Ulus Hali’ne ise kim bilir kaç yüz kere gitmişizdir anne ve babamızla, eşimiz ve dostumuzla. Balıkçılar, sebze ve meyvenin en güzeli ve tazesi. Ve ucuzu.

Hal yapısı; 1937 yılında mimar Robert Oerley tarafından tasarlanmış özgün bir yapıdır. Sulu Han da sebze pazarı olarak Hal ile birlikte uzun süre kullanılmıştır. Sulu Han 1983-85 arasında restore edildikten sonra bugün de onunla bağlantılı olarak kullanılmaktadır. Hal yapısı yıkılırsa ve kazılırsa bu bölgenin altından kim bilir ne tür arkeolojik kalıntılar çıkacak ve belki de yapılması düşünülen Kapalı Çarşı da yapılamayacaktır.

Yazı daha önce “Çevresini Arayan Ankara” kitabında yayınlanmıştır. (2015)

Ankara Magazine Dergisi Mart 2007

Etiketler

Bir yanıt yazın