Sahi nedir Emek Sineması meselesi? Kimse pek farkında değil ama 20 yıldır süren bir dava söz konusu. Süreç uzun olduğu için yanlış anlamalar, hatalı bilgiler kafaları karıştırıyor. Biraz vakit ayırırsanız bu 20 yıllık süreci ve işin aslını size anlatalım.
Tadilat nedeniyle kapatıldığı 2009’dan bu yana Emek Sineması dönem dönem gündeme gelip duruyor. Geçtiğimiz pazar düzenlenen sinemanın yıkımını protesto gösterisinde polisin göstericilere biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etmesi sonrası da Emek yine gündemin baş köşesine oturdu. Öyle ki, şimdiye kadar Emek’e ilgi göstermeyen insanlar bile, konuyla ilgili yazıp çizmeye başladılar. Ama yazılarda o kadar çok maddi hata vardı ki, sormayın. Mesela kimi Emek Sineması’nın kamu malı olduğunu gözden kaçırmış, özel mülkiyet olduğunu bile iddia etmişti. Peki gerçekte Emek Sineması davası nedir? Baştan söyleyelim 20 yıllık bir mesele var karşımızda. Sağlıklı karar vermek için bu 20 yıllık süreçte yaşanan gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmadan yorum yapmak insanı yanlışlara sürükleyebiliyor. Zaten bu yanlışlardan dolayı da konu içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Emek Sineması sürecini, kapatıldığı 2009’dan bu yana takip eden bir sinema yazarı olarak yanlış anlaşılmaları düzeltmek boynumun borcu. Ki belirteyim bu dört yıl içerisinde, 20 yıllık süreci anlayabilmek için gazete arşivlerini taradım, mahkeme dosyalarını, kurul kararlarını, soru önergelerini okudum ve konunun taraflarıyla sıkça konuştum. Şimdi tüm bu bilgiler ışığında Emek Sineması gerçeğini anlatayım:
1- Emek Sineması kimin?
Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu Serkldoryan Kompleksi, 1942’de çıkarılan Varlık Vergisi’sine kadar özel mülk. Ama Varlık Vergisi uygulaması sonrası İstanbul Belediyesi, bu kompleksi satın alıyor. İçinde Melek, İpek sinemalarının bulunduğu kompleks 4 Ocak 1957’de ise Emekli Sandığı’na satılıyor. Emekli Sandığı, kompleksi farklı firma, şirket ve dükkan sahiplerine kiraya vererek buradan gelir elde ediyor. Bu süreçte kompleks içerisindeki Melek Sineması’nın adı Emek olarak değiştirilip sinemanın işletmesi de Turgut Demirağ’a veriliyor. Sonra da İsmet Kurtuluş’a… Emekli Sandığı’nın, Sosyal Güvenlik Kurumu’na dönüşmesi sonrası kompleksin mülkiyeti artık SGK’ya ait. Yani Emek kamu malı.
2- Kamer İnşaat’ın eline nasıl geçti?
1970’lerde İpek Sineması’nda çıkan yangın Serkldoryan’a da sıçrıyor. Serkldoryan binası da zarar görüyor ve uzun yıllar bir bölümü atıl kalıyor. 1976’da ise Serkldoryan ve Emek Sineması, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararı ile korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edilince bu yapılara çivi çakmak bile özel izne bağlanıyor. Ama bu yapıların da elden geçmesi gerek. Emekli Sandığı, 1989’da yapıların tarihi dokusunu bozmadan restore edilmesi ve sonra işletilmesi amacıyla ihale açıyor. Fakat ilgi olmayınca ihale iptal ediliyor. Sonra 1992’de yeni bir ihaleye çıkılıyor. Bu ihaleyi Kamer İnşaat alıyor. Emekli Sandığı ile Kamer arasında bir protokol imzalanıyor ve yapılar 25 yıllığına kiralanıyor. Kamer İnşaat bir proje hazırlıyor. Projesine göre, Serkldoryan otel olacak, Emek’in altına da otopark yapılacak. Ama koruma kurulları bu projeyi onaylamıyor. Hatta 1999’da, İstanbul 2. İdare Mahkemesi, projeyi ‘kamu yararı ve koruma ilkelerine uygun görülmediği’ için iptal ediyor. Böylece Emek, Kamer İnşaat’ın yıkım girişimden ilk seferinde kurtuluyor.
3- Kamer İnşaat’ın sahibi kim?
Kamer İnşaat, 1993’teki protokole göre Veysel Tosun’a ait. Fakat şirket 2000’li yıllarda el değiştiriyor, Levent Eyüboğlu ve ortakları devralıyor. Bu alım satımda en kıymetli belge Emekli Sandığı ile yapılan imtiyazlı protokol. Kamer İnşaat’ın yeni sahipleri 2009’da ikinci bir proje hazırlıyor. Proje, Kültür Bakanlığı’na bağlı koruma kurullardan geçiyor. Hem projenin uygulanması hem de protokolün tekrar hayata geçirilmesi için Serkldoryan kompleksinin içindeki kiracıların çıkması gerek. Bunun için son kiracı İnci Pastanesi’nin tahliyesi sonrası ancak inşaata başlanabildi.
4- Yıkılıyor mu, taşınıyor mu?
Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre yıkmak “Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek,” demek. Eğer TDK’yı referans alacaksak, Emek Sineması yıkılıyor. Çünkü, kurul kararlarıyla tescilli olan tavan süslemeleri, itinayla söküldükten sonra sinema yıkılacak. Ortaya çıkan alana, içinde dükkanların olacağı bir yapı inşa edilecek. Bu yapının en üst katına Emek Sineması ile aynı boyutlarda yeni bir sinema yapılacak ve orijinal süslemeler bu salona monte edilecek. Kamer İnşaat yetkilileri bu işleme ‘taşıma’ diyor. Oysa taşınan, anlatıldığı üzere sadece tavan süslemeleri. Proje kapsamında yeni Emek’in yanı sıra 10 salonluk bir sinema kompleksi de yeni yapıda yer alacak.
5- Neden yerinde korunmuyor?
Kamer İnşaat yetkilisi Fatih Keskün, 2012’de alanı bize gezdirdiği zaman bu soruya “Mümkün,” cevabını vermişti. O zaman neden yerinde korunmuyor? Keskün’e göre sürdürülebilir olması için. Yani Emek’in ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi için bu karar alınıyor. Dolayısıyla Emek’in üst kata ‘taşınması’ ne deprem tehlikesinden ne de mimari bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Ama proje iyi incelendiğinde şu görülebilir: Serkldoryan binası, kurul ve mahkeme kararları nedeniyle olduğu yerde birebir korunmak zorunda. Proje bu yapıyı olduğu gibi koruyarak restore ediyor. Ama Emek de yerinde korunursa, bu sefer yeni bir yapı için alan kalmıyor. Böyle olunca da bu büyük yatırım, kârlı hale gelmiyor. Proje, Emek’in kapladığı alanı boşa çıkartıp bu alana yeni yapılar yaparak kârlı hale geldiği için sinemanın ‘taşınması’ tercih ediliyor.
6- Yıkımına neden karşı çıkılıyor?
1924’te açılan Emek Sineması, hem kültürel hem de tarihi değeri nedeniyle önemli. Görkemli sinemaların Türkiye’deki son örneği. Ayrıca yıllarca İstanbul Film Festivali’nin ana sineması olduğu için toplumsal hafızada çok önemli bir yeri var. Mesela yönetmen Atıf Yılmaz’in cenazesi buradan uğurlandı! Tepkilerin odağında bir kamu malının özel şirket eliyle yapısının ve tarihi dokusunun yok edilerek dönüştürülmesi var. Hele hele bu yapının kültürel miras konusunda simge bir yer olması tepkilerin daha da yüksek sesle çıkmasına neden oluyor. Yoksa sinemanın restore edilmesine itiraz edilmiyor. Genel istek ‘taşınmadan’, sokakla ilişkisi kesilmeden Emek’in restore edilerek yerinde korunması. Zaten, tarihsel ve kültürel niteliği olan yapılar için de mimarlıktaki genel anlayış bu yönde.
7- ‘Seyirci gitmiyordu’ eleştirisi doğru mu?
Kamer İnşaat yetkililerinin argümanı şöyle: “Festival zamanı Emek’i tıklım tıklım dolduran seyirci, vizyon zamanı Emek’e gitmiyordu.” Fakat şu gerçek atlanıyor: Emek Sineması’nın yıkım süreci 1993’te başlıyor. Ne 1980’lerde ne de 1990’larda Emek’in seyirci sorunu oldu. Hatta bu yıllarda Emek’te film izlemek için günler öncesinden bilet alındığı zamanlar da oluyordu. Dolayısıyla seyirci Emek’i tıklım tıklım doldurduğu dönemde başlıyor her şey! Ama son yıllarda eskisine göre Emek’te seyircilerin daha az film izlediği de bir gerçek. Bunun nedenini de bir sonraki soruda cevaplayalım.
8- Beyoğlu’ndaki sinemaların seyirci sorununun sebebi nedir?
Beyoğlu için sinemanın kalbi denir. Ama son yıllarda buradaki sinemalar ya kapanıyor ya da kapanma tehlikesi altında. Peki bunun sebebi nedir? Beyoğlu’ndaki çoğu sinemanın özelliği büyük ve tek salonlu sinemalar olmaları, tıpkı Emek gibi. Ama özellikle 2003’ten itibaren dağıtımcılar, seyircinin ilgi gösterme potansiyeli olan filmleri bu sinemalara dört-beş hafta oynatma şartıyla veriyor, üstelik hepsine de aynı şart dayatılıyordu. Ortaya da şöyle bir manzara çıkıyordu: Mesela vakti zamanında Da Vinci’nin Şifresi Beyoğlu’ndaki her sinemada oynuyordu. Böylece belki bir sinemayı dolduracak seyirciyi, bütün sinemalar paylaşmak zorunda kalıyor ve kimsenin de salonu dolmuyor. Üstelik dolmayan salonlarda bir filmi dört-beş hafta göstermek sinemaları yine bir çıkmaza sürüklüyor. Maliyetlerini karşılamayan sinema salonları, kendilerini modernize de edemiyorlar. Böylece ‘bakımsız’ eleştirilerine maruz kalıyorlar. 2007’de Beyoğlu, Alkazar ve Emek sinemalarının işletmecileri, bu dağıtımcı dayatmasından şikayet etmişlerdi ama seslerini pek duyuramamışlardı.
9- Emek, bakımsız köhne bir sinema mıydı?
Emek Sineması, korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edildiği için tadilat yapılırken bile özel izinlere ihtiyaç duyuluyor. Sinemanın son işletmecisi İsmet Kurtuluş, 2000 yılında, kurullardan izin alarak 100 bin dolarlık bir yatırımla sinemayı baştan aşağı yeniledi. Ses sistemi, perdesi, koltukları, teknik aksam modern hale getirildi. Hatta bu tadilat sırasında dış cephedeki tabelası da elden geçti. Ama bu tabela İsmet Kurtuluş’a sorun oldu. Çünkü, tarihi yapının dış cephesine müdahale ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmıştı.
10- Bu süreçte yetkililerin tavrı ne oldu?
Emek’in yıkım sürecinde mülk sahibi olarak Sosyal Güvenlik Kurumu, 2009’dan bu yana sessiz kaldı. SGK yetkilileri bir kere, Kamer İnşaat ile olan protokol yürürlülüğe sokulurken Kültür Bakanlığı’ndan onay aldıklarını söylemekle yetindiler. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise sorumluluğun Kültür Bakanlığı’nın koruma kurullarında olduğunu, projenin onlar tarafından onaylandığını söyledi. Bunun için gözler hep kültür bakanlarında oldu. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise önce Emek’in yıkılmasının mümkün olamayacağını söyledi, sonra da deprem tehlikesi nedeniyle sinemanın ‘taşındığını’ anlattı. Ama son tahlilde Emek yıkıldı, Günay da bakanlıktan alındı!