Theatlanticcities.com'dan Emily Badger, San Francisco'da SPUR Urban Center'da Şubat ayı boyunca gerçekleşecek olan "Grand Reductions: Ten diagrams that changed urban planning" sergisini anlatmış.
Küratörlüğünü Grant ve SPUR’un yaptığı serginin çıkış noktası, modernist mimar Le Corbusier’nin 1930’larda gerçekleştirdiği “Towers in a Park” temalı planı olmuş. Sergideki diğer çalışmalar da bir o kadar ilginç.
Serginin ismi “Grand Reductions”, sade görsellerin gücünün kompleks fikirlere taşınmasını temsil ediyor. Bu sebeple içerik, mimar, plancı ve idealistlerin tekrardan tasvir ettikleri uydu kentler, kırsal gridler ve mega bölgeler gibi organizmalardan oluşuyor. Kentsel ölçekte diyagramlar, ilk bakışta arazi kullanımına güçlü sorgulamalar yapma imkanı verdiğinden sağlam bir araç olma özelliği taşıyor. Ayrıca Le Corbusier’nin yaklaşımı şehirlerin problemlerini de gündeme getiriyor.
Şimdi gelin sergideki çalışmalara bir göz atalım.
“A Group of Slumless Smokeless Cities.”
1903 yılında yayınlanan bu diyagram “Garden Cities of To-Morrow” temalı. Howard burada aşırı kalabalığa ve kentsel kirliliğe bir alternatif olarak “Garden Cities” adlı çözümü üretmiş. Her birinde 32.000 kişinin yaşadığı yeşil şehirler, kalıcı bir yeşil alan içinde kanal ve yollara birbirine bağlanıyor. Howard’ın şeması hem şehir merkezinde hem de şehirden uzak yaşam için geniş açık alanları içeriyor.
“The Radiant City” (1933)
Le Corbusier’de aşırı kalabalık ve kentsel kirlilik gibi benzer problemlere çözüm bulmaya çalışmış. Ancak Howard’dan farklı olarak dışarda değil, içerde. Planı “Towers in the Park” ile işçilerin yeşil alanlarla çevrili yüksek binalarda ve fabrikalardan uzak yaşaması adına reform amaçlamış. Çalışmasının kağıt üzerinde olmasa bu kadar güçlü olmayacağı söyleniyor. Şemada yüksek yapıların her biri yeşil alanlarla çevrili. Diyagram konut alanı, iş merkezi, fabrikalar ve depolar gibi çeşitli fonksiyon ve kullanım alanlarını içeriyor. Le Corbusier’nin fikirleri, kentsel dönüşüm kapsamında ABD’deki büyük toplu konut projelerinde yeniden gündeme geldi.
“Pruitt-Igoe Housing Project”
Fotoğraf ABD’nin Missouri eyaletinin St Louis kentindeki ve inşa edildikten yalnızca 18 yıl sonra yıkılan ünlü konut projesine ait.
“Broadacre City”
1785 yılında ABD 3. Başkanı Thomas Jefferson dönemindeki Arazi Yönetmeliği Ohio Nehri’nin iç batı kısımlarını gridlere ayırıp karesel parselasyonlar yapılmasını içeriyordu. Günümüzde bu bölgede çalışmaların etkisi görülebilir. Frank Lloyd Wright’ta kırsal alanlar oluşturmak için bu geometriyi benimsemiş. Görüşüne göre her aile kendi arazisinde yaşamalı. Bu yoğunluk düzeyi tüm ülkeye yayılmalı.
“The Street Grid” (San Francisco)
Bu model, plancıların yüzyıllardır benimsediği bir yaklaşım olmuştur. 1811’deki adanın gelişimini amaçlayan Manhattan Planı bu şekildeydi. Yıllar sonra 1852’de San Fransisko Haritası’nda da aynısı yapıldı.
Jean Gottman, “Megalopolis”
Günümüzde plancılar ulaşım, ekonomi ve çevre konularına sadece toplum ve kent ölçeğinde değil, bölgesel ölçekte bakmayı konuşuyor. Ancak “Megaregion” konsepti yeni değil. Coğrafyacı Jean Gottman’ın Megalopolis kitabından 1961 yapımı harita, Washington DC’den Boston’a kadar olan kuzeydoğu bölgesini içeriyor.
Andres Duany, “Transect”
Transect plancılar tarafından kullanılan, bitki örtüsünü çoklu kullanımlar içinde bölen görsel bir araç. Bu özel çalışma, mimar Andres Duany tarafından yapılmış. Plan doğa ve yoğun kentsel bölgeler arasındaki kırsaldan kente geçişi gösteriyor.Yeni şehircilikte (New Urbanism) oldukça popüler.
“Setback Principle”
Şehirler 20. yy’da gökdelenlerle dolunca plancılar sokak düzeyindeki yaklaşıma geri döndü. 1916 yılındaki New York imar kanunları çerçevesinde gün ışığının sokaklara ulaşması amaçlanmış. Fotoğraf ise şehir silüetinin nasıl evrildiğini gösteriyor.
New York City Fotoğrafı
Roma Haritası
1748 yılından bu harita Giambattista Nolli tarafından oluşturulmuş. Günümüzde çok da sıradışı görünmüyor ama Nolli haritasında tek bir odak noktası olmadan yukarıdan tüm alanı tasvir etmiş. Ortaya çıkan görüntü şehrin sokak ağı ve gelişimini vurguluyor.
Boston Haritası
1950’lerden itibaren “Situationist” sanatçılar ve mimarlar, kentsel dönüşüm vb konulara karşı çıkmış , yaşayan şehirler yakalamayı hedeflemişti. Onların yaklaşımı kentte yaşayanların deneyim ve yaşamlarına yeni bir vurgu yapmak oldu. 1961 yapımı bu harita şehrin en “unutulmaz” parçalarını öne çıkarıyor. Bu yaklaşım bugün Twitter, FourSquare gibi uygulamaların çıkış noktası.
Michael Mann, “The Hokey Stick”
Muhtemelen kentsel planlama ile ilgisi olan başka birçok bağlamda bu diyagramı gördük. İklim bilimci Michael Mann’ın bu ünlü resmi Endüstri Devrimi’nin başından beri biliniyor. Sergi de kentsel büyüme ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıya dikkat çekmek için bu diyagram ile bitiyor.