Avustralya, Melbourne'deki Monash Üniversitesi'nin 1960'lardan kalma kampüsünü yenileyen Kosloff Architecture, modernist bloğa yeni bir soluk getiriyor.
Monash Üniversitesi, Clayton’ın Melbourne banliyösünde yer alıyor. 1950’lerin sonlarında kurulan kampüs, güçlü bir mimari duruşa sahip. Üniversitenin Biyolojik Bilimler Kampüsü 1960’larda Avustralya mimarisindeki modernist yapıların ilk dilimine dayanıyor. Kosloff Architecture bunu tamamen değiştirmek yerine cesur bir yenileme planı sunmuş.
Yeniden kullanım ve yeniden yapılandırma, mimari söylemin giderek daha önemli bir parçası haline geldi. Mimarlar, yıkım ve yeniden inşanın büyük karbon maliyetlerini azaltmak için yapı stoğunun korunması ve güçlendirilmesi çağrısında bulunuyor.
Ekip, estetik bir revizyonu, binanın hizmetleri ve çevresel performansı için eksiksiz bir iyileştirme ile harmanlayan bir projeye yönelmiş. Yeni cephe, kampüsün kalbinde dinamik bir form yaratan köşeli bloklardan oluşuyor. Bu cephe, daha sonra içeriden tahrip olan mevcut yapının üzerine yerleştirilmiş; zamandan, paradan ve yapıyı gelecekte önemli ölçüde bozulmadan kurtaran bir yaklaşım sunmuş.
Yönlü bloklardan oluşan yeni “perde”, zemin katın üstüne kadar iniyor ve burada “tutularak” özel camlı tuğlalardan oluşan bir katman ortaya çıkıyor ve trompet benzeri bir girişin arkasına doğru yükseliyor. Bu dikkat çekici turuncu giriş, Monash Üniversitesi’nin sanat koleksiyonunun sergilendiği yeni galerinin yanı sıra öğrencilerin biyoloji ve psikoloji laboratuvarlarına, dersliklere, konferans salonlarına ve ofislere erişimini sağlıyor. İçeride, brüt beton çerçeveler cesur renk sıçramalarıyla eşleştirilmiş.
Yeni cephe, binanın yalıtımını ve işletme maliyetlerini önemli ölçüde iyileştirmiş. Julian Kosloff ve ekibinin izledikleri bu stratejik yaklaşım; üniversite yapıları gibi eskiyen altyapı, sınırlı fonlar gibi zorluklara sahip binalarda enerji tasarrufuna yönelik müdahalelere sağlam bir örnek oluşturmuş.