TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nın düzenlediği Uluslararası Kentsel Dönüşüm Sempozyumu Antalya’da başladı.
11-12 Eylül tarihlerinde sürecek olan 2. Uluslararası Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, demokratik kitle örgütleri, odalar, belediye başkanları ve ilgili bakanlık temsilcilerini bir araya getiriyor. İzmir ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanları Aziz Kocaoğlu ve Menderes Türel’in yanında, onlarca ilçe belediye başkanının ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratlarından Müsteşar Yardımcısı İrfan Uzun, Başbakanlık TOKİ Başkan yardımcısı Dr. Ahmet Şahin’in de katıldığı toplantılara mülkiyet sistemi ülkemize benzeyen Almanya’dan, Ruhr ve Bavyera’dan hükümet temsilcisi on sekiz bilim insanı da katılıyor.
Toplantının açılışını yapan Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ertuğrul Candaş, “HKMO olarak bizim istencimiz ve gayretimiz, kentlerimizin modern, çağdaş, yaşanılabilir olması yönündedir. Ancak tespitlerimiz, bunun tersi yöndedir. İşte tam da bu nedenle, Kentsel Dönüşüm sürecini Odamız, eski yanlışlardan dönmek için bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Sürece katkı vermek için de, konunun ilgililerini bu sempozyum gibi etkinliklerde bir araya getirerek, tartıştırarak sorunlara çözüm arıyoruz.” dedi.
“Günümüzde mesleki ve akademik alanlarda ve güncel medyada süregelen tüm tartışmalarda, modern, çağdaş ve yaşanabilir kentleri kuramadığımız belirtiliyor.
Düzgün ve yaşanabilir kentler oluşturmak için, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nca kentsel arazi yönetimine ilişkin birçok mevzuat düzenlemesi önerilmiş ise de, hükümetlerin kentsel sorunlar karşısında, rantçı ve spekülasyoncu düzenlemelerde ısrar etmeleri yığılan kentsel sorunlar karşısında beklenen çözümleri sunamamıştır.
Kentlerimizin mekânsal ve çevresel bağlamda, niteliksiz yapılaşmasının, sağlıksız büyümesinin ardındaki temel neden, kentsel arazinin, belli bazı kesimler için RANT amaçlı, köşe dönme aracı olarak görülmesidir. Bu tespiti sadece biz yapmıyoruz, hemen her yerde bu tespit yapılıyor.” Diye, konuşmasına devam eden Candaş, “Rantçı kentsel politikaların bir başka sonucu olarak, kentlerin yerleşik ve merkezi bölgelerindeki en kârlı kamu arazileri hesapsızca satışa sunulmaktadır. Piyasa ölçütlerinin egemen olduğu spekülatif bir düzen adeta hükümetler eliyle desteklenmektedir. Gelinen aşamada, özellikle metropol kentlerde, meydan, yol, park, otopark, yapmak için kamu arazisi bulmak biryana, kamu kurumları faaliyetlerini sürdürebilmek için özel mülkleri kiralamak zorunda bırakılmışlardır.
Bu tespiti çoktan yapmış olan ülkelerde (İsveç, Norveç, Hollanda, İspanya vb.) kentlerdeki kamu arazileri elden çıkarılmamakta, ihtiyaç halinde uzun süreli kiraya verilmektedir. Ülkemizde ise, özellikle kentsel alanlarda, hazine arazileri neredeyse tüketilmiştir. Türkiye topraklarının %50’sinden fazlasının hala hazinenin elinde olduğunu belirtenler olsa da, verilen bu oran içinde dağlar, taşlıklar, kumluklar, bataklıklar, ormanlar gibi devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan araziler vardır. Envanter bilgileri yeterli olmasa da, ulaşılabilen verilere bakıldığında, hazinenin özel mülkiyetindeki toplam arazilerin Türkiye topraklarının ancak %10’u dolayında olduğu anlaşılmaktadır. Bu oran, kapitalist sistemin kalesi olarak gösterilen ABD’de bile %30’un üzerindedir.” dedi.
HKMO Başkanı Ertuğrul Candaş, “Öncelikle bu kanunun çok kapsamlı olduğunu belirtmem gerekir. Yürürlükte bulunan birçok kanun bu kanun karşısında ‘uygulan(a)mayacak mevzuat’ haline gelmiştir. Türkiye’nin afet riski olmayan alanı neredeyse olmadığına göre, bugün 3194 sayılı İmar Kanunu işlemez haldedir. Bir başka ifadeyle, Türkiye, İmar Kanunu olmadan kentleşmesini sürdürmektedir; bu durum kabul edilemez.
Oysa bizden ilerideki ülkelere bakıldığında kentleşmeyi sağlayan temel bir yasalarının olduğu (bizdeki 3194 sayılı İmar kanunu gibi) bu yasalarının kentleşme politikalarının çerçevesini belirlediğini, kentsel dönüşüm işlerinin de bu temel yasa altında bir yöntem olarak yer aldığını bilmekteyiz. Ülkemizde ise kentsel dönüşüm yasası İmar Yasasını uygulanamaz hale getirmektedir.
Anlattığım bu şeyler, elbette ki, kabul edilebilir şeyler değildir.
Hükümet nezdinde, gerekli idari, hukuksal ve teknik kararların bir an evvel alınması, ulusal bilinç ve ulusal kentleşme politikası oluşturulması şarttır. Ben bunu başarabileceğimize inanıyorum ve umudumu koruyorum.” diye uyardı.