2014 yılında Arkitera.com'da yayınlanmış ve en çok ilgi gören söyleşileri sizler için derledik.
Mimarlık ve kent gündeminde yine çalkantılı bir yılı geride bıraktık. Tüm yıl boyunca Arkitera.com olarak gündemdeki konuları ele alan keyifli söyleşiler gerçekleştirdik. Şimdi 2014 yılında Arkitera.com’da yayınlanmış ve en çok ilgi gören söyleşileri sizler için derledik.
Arkitera.com’un en çok ilgi gören söyleşi serilerinden biri Pazartesi Söyleşileri‘ydi. Güncel kentsel konulara dair farklı disiplinlerden profesyonellerle yapılan söyleşiler arasında en çok ilgi görenlerden biri Taraf Gazetesi yazarı Defne Koryürek ile yaptığımız söyleşi oldu. Kent hareketleri içinde adını duyduğumuz Koryürek’in çarpıcı cümleleri hatırda kalmalı: “Hatırlanması gereken en önemli nokta şu: İndirimde diye aldığımız sekizinci tişört ile 3.Köprü, Kanal İstanbul arasında dümdüz bir bağ var. Kaynağını sorgulamadan yaptığımız her tüketim, ihtiyacı belirlemeden yaptığımız her yanlış, yeterli olana değil alınabilir olana yaptığımız her vurgu 3. Köprü’yü, Gezi’de bir AVM’yi, Emek’in yıkılmasını makul kılıyor” demişti.
Salon Architects’in kurucu ortağı mimar Melike Altınışık’la mimarlık deneyimi ve yarışmalar üzerine keyifli bir söyleşi yapmıştık. Mimarlık deneyimini Zaha Hadid Architects’te geçirdiği 7 yılda derinleştiren ve bunu “ZHA benim için okul gibiydi” diyerek tanınmlayan Altınışık ile yurtdışı deneyiminin bir mimarlık vizyonuna katkılarını ve yarışmalara bakış açısını konuşmuştuk.
Pazartesi Söyleşileri’nin konuğu olan İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü profesörü Engin Akyürek ile restorasyonlardan dolgu alanına kadar kentle ilgili pek çok meseleyi masaya yatırmıştık. Özellikle kötü restorasyon uygulamalarını değerlendiren Akyürek, “Bir Bizans yapısına yüzde 70-80 oranında müdahale ederseniz o artık Bizans yapısı olmaktan çıkıyor. Hiç olmayan bir şeyi, hele hele belgesi olmayan bir şeyi tamamlamak aslında yeni bir şey yapmaktır. Artık onu Bizans, Osmanlı yapısı diye getirmeyin.” demişti.
Şimdi Magma isimli yeni bir coğrafya dergisinin yayın koordinatörü olan, Özcan Yüksek ile Atlas Dergisi’ndeki yayın hayatını sonlandırmadan önce yaptığımız söyleşi oldukça ilgi görmüştü. Ekoloji konusunda ortaya çıkardığı yayınlarla başarılı işlere imza atan Yüksek, doğanın bir manzara değil yaşam parçası olduğunu söylemiş ve “Hiç kimsenin binlerce yıldır akan bir ırmağı, bir vadiyi yok etme gücü olamaz. Ne demokratik bir güç ne de diktatoryal bir güç doğadan güçlü değildir.” diyerek yeryüzünde doğanın önceliğini vurgulamıştı.
ARKIMEET 2014’ün konuğu olan Fransız mimar Odile Decq ile öğrencisi Emir Drahşan’ın gerçekleştirdiği söyleşi çok okunmuştu. Güncel kentsel gelişme ve mimarlık pratiğini değerlendiren Decq, geleceğin mimarlarını yetiştiren eğitim sistemini de şu sözlerle eleştirmişti: “Bugün Avrupa’da ve Amerika’da okullar kendi içlerine kapanmış durumdalar, birer mimar fabrikası durumuna geldiler. Geçmişte var olan sistemlerin ezberletildiği, dünyada olup bitenden bihaber bir mimar nesli yetiştiriliyor.”